Bu hafta Para Politikası Kurulu (PPK) şubat ayı toplantısını yapacak. Beklentiler, enflasyon ve kurdaki hareketlilik nedeniyle faiz indirimininya hiç olmayacağı veya 50 baz puana kadar olacağı yönünde. Faizde getirinin düşmesi, hisse ve fonlara ilgiyi artırıyor.
TALİP YILMAZ
tyilmaz@ekonomist.com.tr
GÖZDE YENİOVA SAYLAK
gyeniova@ekonomist.com.tr
Piyasalar, bu hafta içinde yapılacak olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısını yakından izliyor. Temmuz ayından bu yana yaptığı beş toplantıda yüzde 24 seviyesindeki politika faizini yüzde 11,25 seviyesine çeken Merkez Bankası'nın, ocak ayında açıklanan enflasyonun yüzde 11,84 seviyesinden yüzde 12,15'e çıkması ve dolar kurunun da 6 TL'yi aşması sonrasında ne yapacağı merak konusu.
Para politikası, 2020 yılı içinde enflasyonun tek haneye inebileceği yönündeki beklentiler, kur volatilitesi ve jeopolitik gelişmelerle şekilleniyor.
Bu paralelde hafta içinde PPK toplantısından çıkabilecek olası sonuçlara bakıldığında, ocak ayı toplantısında 75 baz puan indirimle politika faizini yüzde 12'den yüzde 11,25'e çeken Merkez'in çok sınırlı da olsa bir indirim yapabileceği yönünde beklentiler var. Ancak indirim yapılmaması gerektiğini söyleyen uzmanlar da bulunuyor.
NE KADAR DÜŞER?
TCMB, politika faizini öngörülen enflasyonu dikkate alarak belirlediğini en son düzenlenen Enflasyon Raporu toplantısında da dile getirdi. TEB Portföy Araştırma ve Strateji Direktörü Pınar Uğurluoğlu, ilk çeyrek itibarıyla yüzde 12'ler seviyesinde seyretmesini beklediği enflasyon patikasından ziyade, yıl sonu için beklenen yüzde 8,2 seviyesini göz önüne alarak, 19 Şubat'ta bir aksiyon bekliyor.
Uğurluoğlu'na göre, TL'deki volatilitenin artması ve global risk iştahındaki zayıflamayla birlikte gelişmekte olan ülke kur sepetinde görülen zayıflama nedeniyle, bu toplantıda bir aksiyon alınmayarak 'bek-le-gör' politikası da izlenebilir. Uğurluoğlu, "Bu yıl toplamda 300 baz puanlık düşüş öngörüyoruz. Ocak sonu itibarıyla beklentimizin 75 baz puanı gerçekleşti" diyor.
Bu haftaki toplantıda faizin sabit kalmasını bekleyen Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş da yıl sonu enflasyon beklentilerinin yüzde 10 olduğunu, bu nedenle de beklentilerde bir miktar iyileşme söz konusu olmadan daha fazla indirim yapma olasılığının azaldığını anlatıyor.
Demirtaş, "Yıl sonuna kadar olan süreçte 1,25 puanlık daha indirimin yaz aylarında yapılmaya başlaması mümkün. Bu dönemde, emtia fiyatları ve genel enflasyon görünümü güven açısından da belirleyici" diye konuşuyor.
BORSAYA İLGİ ARTIYOR
Faizlerde yaşanan düşüş sonrasında özellikle TL mevduattan sınırlı da olsa kayış olduğu ifade ediliyor. Hisse ve fonlar olmak üzere farklı yatırım araçlarına eğilim gözleniyor.
Mevduat faizinde gerileme ile getiri arayışında olan yatırımcıların Borsa İstanbul (BİST) tarafına yöneldiğini düşünen GCM Yatırım Genel Müdürü Alper Nergiz, son dönemde VİOP'da aktif işlem yapan müşteri sayısında artış görüldüğüne işaret ediyor.
Ziraat Yatırım Genel Müdürü Uğur Boğday da mevduat faizlerinin Merkez Bankası'nın agresif faiz indirimleriyle birlikte düşük seviyelere gelmesinin ve tatminkar bir reel faiz sunulamamasının hisseye olan ilgiyi artırdığını kaydediyor.
Hisse senetlerine yatırım yapmak için son dönemde açılan hesap sayısındaki artışa da dikkat çekiliyor. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği'nin (TSPB) son açıklamasına göre, pay piyasasında yatırım yapan aktif yatırımcı sayısı, 2019 yıl sonu itibarıyla 489 bine ulaşmış durumda. Bu sayı 2018 yıl sonunda 336 bindi.
Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş'a göre, henüz mevduatta, özellikle de döviz mevduatında, belirgin bir çözülmeden bahsetmek zor. Özellikle de jeopolitik riskler ve Çin'deki koronavirüs gibi global risklerin öne çıktığı şu günlerde böyle bir gelişme gözlenmiyor.
Ancak Demirtaş, yılın başında mevduat müşterilerinin hisse senedine ilgisinin yavaşça artmaya başladığını gözlemlediklerini belirtiyor.
UĞUR BOĞDAY / ZİRAAT YATIRIM GENEL MÜDÜRÜ
"Kurdaki hareketliliğin önemi arttı"
"Enflasyondaki seyir, TCMB'nin faiz kararında ana etken olmaya devam edecektir. Kurda son günlerdeki hareketliliğin ardından kur seviyesinin öneminin de bir kat daha arttığı söylenebilir.Bu gelişmeler dışında, FED başta olmak üzere gelişmiş ve gelişmekte olan ülke merkez bankalarının para politikası kararları ve küresel risk iştahı da faiz kararında etkili olacak. Enflasyonda baz etkisinin kalkmasıyla beklentilerin üzerinde gelen ocak ayı enflasyonu sonrasında TCMB'den 19 Şubat'ta faiz indirim beklentileri azalıyor.
Öte yandan, faiz indirim sürecinde olunması nedeniyle TCMB, faizleri tek haneye indirme niyetinin devam ettiğini göstermek isteyebilir. Bu durumda 25 baz puanlık sinyal niteliğinde bir indirim yapabilir. Enflasyondaki trende bağlı olarak özellikle yaz aylarına doğru politika faizi tek haneye çekilebilir."
NE ÖNERİLİYOR?
Turkish Yatırım Araştırma Bölüm Başkanı Baki Atılal'a göre, yılın ilk çeyreğinde enflasyonun çift hanede seyredecek olması, bu dönemde TL'nin reel getirisinin ekside kalması anlamına geliyor.
Atılal, bunun yerli yatırımcının mevduat harici enstrümanlara yönelmesine neden olması gerektiğini ifade ediyor. Fakat vadeli TL mevduatta yıl sonuna göre artış olduğunu söyleyen Baki Atılal, şöyle devam ediyor: "Hem borsaya yeni yatırımcı girişi olması hem de yatırım fonlarının hacimsel olarak yüzde 100'ün üzerinde büyüme kaydetmesi, yatırımcının bu alanlardaki fırsatlardan yararlanmak istediğine işaret ediyor.
Ayrıca yatırımcıya yatırım fonları ile hemen hemen istediği her ürüne ulaşabileceğinin hatırlatılmasıyla birlikte bu alana ilginin artarak devam etmesini bekliyoruz."
TEB Portföy'den Pınar Uğurluoğlu, mevduat faizlerinin reel bir getiri sağlamaması halinde yatırım aracı olarak fonların öne çıkabileceğini vurguluyor. Uğurluoğlu, "Fonlar için biz hep fon sepeti öneriyoruz. Yani yatırımların belli oranlarda hisse, altın, ÖST ve bono taşıyabileceği sepetler. Bunu yapmak istemezlerse mutlak getiri hedefli değişken fonlar tercih edilebilir" diyor.
