Salgın sonrasına hazırlık

19 Haziran 2020 | 09:00
Son Güncellenme: 27 Ekim 2022 | 15:44
Talep daralması, navlundaki artış, mal hareketliliğine getirilen sınırlamalar ve kapanan sınırlar nedeniyle taşımacılık koronavirüs krizinin en çok etkilediği sektörlerden biri oldu. Bu süreçte kapalı kapıları aşmak ve tedarik zincirinin kopmaması için var gücüyle çalışan lojistik sektörünün önde gelen temsilcileri, temassız taşımacılık başta olmak üzere bir dizi önlemle sektörde yeni dönemi başlatacak adımlar atıyor.
SİBEL ATİK satik@ekonomist.com.tr
ARAM EKİN DURAN eduran@ekonomist.com.tr

Koronavirüs sürecinde karayollarında uzayan TIR trafiği, denizde demirleyen gemiler, havayolunu kapatan ülkeler ve artan navlun fiyatlarıyla sınırları aşmakta zorlanan taşımacılık sektörü yeni döneme hazırlanıyor. Koronavirüs sürecinde kapalı kapıları aşmak ve zorlu koşulların üstesinden gelmek üzere var gücüyle çalışan lojistik sektöründe artık normalleşmeyle yeniliğe odaklanıldı.

19 milyar dolar büyüklüğe sahip sektörde, arz ve talepteki dengesizlik navlun fiyatlarını olumsuz etkilerken, bu durumun sektörde özellikle intermodal taşımacılığın yıldızını parlatacağı ifade ediliyor. Hem fiziki temasın diğer taşıma türlerine kıyasla daha az oluşu hem de karayolu sınır kapılarında zaman zaman 50 kilometreyi aşan kuyruklar demiryoluna talebi artırdı.

Özellikle İran firmaları başta olmak üzere karayoluyla taşımaları aksayan çoğu firma demiryolu taşımalarına yöneldi. Çevreci, kesintisiz hizmet sunma imkanı sağlayan demiryolu taşımalarına gün geçtikçe ilginin daha da artması bekleniyor. Marmaray Tüp Geçiti'ne yapılan yatırımlar da bu görüşü destekliyor.

Yapılan açıklamalara göre, yılda 25 bin konteynerin Anadolu'nun sanayi merkezlerinden yüklenerek Marmaray üzerinden Avrupa Yakası'na geçirilmesi planlanıyor. Avrupa
ülkelerine ihracatın da trenle gerçekleşmesiyle oluşacak fiyat avantajının ihracatçıların rekabet gücünü de olumlu etkilemesi bekleniyor. Diğer taşımacılık modlarında ise farklı sorunlar nedeniyle zorlu süreç devam ediyor.

KAPASİTE SORUNU

Sınırların kapanması ve sınırlamaların artmasından en çok etkilenen taşımacılık modu olan havayolunda normalleşme adımları hızlandı. Yolcu uçaklarının devreye girdiği bugünlerde yeni bagaj uygulamaları ise kapasite sorununun devam ettiğini gösteriyor. Sektör temsilcileri, bu süreçte ithalat-ihracat dengesizliği nedeniyle havayolu taşımacılığı maliyetlerinde bir azalma beklemiyor.

Ülkemizden çıkış var ancak gelen mal olmayınca bu durum havayolu taşımacılığının birim maliyetlerinin düşmesini engelliyor. Yapılan öngörülere göre, yeni düzenlemelerle kabin bagajlarının yolcu beraberine alınmasının yasaklanması özel ve genel kargolara ayrılan bölümü azaltacak ve bu da hava kargo navlunlarında artan birim maliyetleri beraberinde getirecek.

Denizyolunda ise pandemi sürecinde özellikle ithalat yüklemelerinde düşüş yaşanıyor. İhracat yüklemelerinde ise otomotiv sektöründen kaynaklı ciddi bir düşüş yaşansa da haziran ayı ve sonrasında toparlanma yaşanması bekleniyor.

PANDEMİ ETKİSİ SÜRÜYOR

Sektörün en önemli ayaklarından biri olan karayolu taşımacılığı ise henüz pandeminin etkisinden kurtulamadı. Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener, karayolu taşımacılığının bu süreçte sınır kapılarının kapanması, vize sorunları, vize ofislerinin tam kapasiteli çalışamaması gibi sorunlarla uğraşmaya devam ettiğini aktarıyor. Eldener, "İthalat ve ihracat arasındaki dengesizlik var.

Ülkemizden çıkış olduğu halde ülkemize giren hammadde ya da ürün/mamül olmadığından bu dengesizlik navlun fiyatlarının anlık olarak değişmesine sebep oluyor" diyor. İhracat araçlarının boş olarak yurda geri dönüş yapmasının ekstra maliyetler oluşturduğunu ve bu durumun zor günler geçiren sektör temsilcilerine ağır bir tablo olarak geri döndüğünü de ifade ediyor.

SEKTÖR NE BEKLİYOR?

Normalleşme süreciyle sektörün hızla performans yükseltmesi beklenirken, geçen hafta gerçekleştirdiğiniz Lojistik 2020 Vizyon başlıklı toplantı ile sektöre mercek tuttuk. Ekonomist Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Talat Yeşiloğlu'nun moderatörlüğünde gerçekleşen online toplantıya sektörün önde gelen şirketlerinden Galata Lojistik CEO'su ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vittorio Zagaia, Netlog Ticari Operasyonlar Başkanı Olcay Sunucu, BDP International Ortadoğu, Türkiye ve Afrika Bölge Direktörü Fikret Ersoy ve DFDS Akdeniz İş Birimi Başkan Yardımcısı Fuat Pamukçu katıldı.

Şirketlerin bu süreçte ne gibi önlemler aldığının, normalleşme sürecinde sektörün yol haritasının ne olacağının, pandemi döneminde yıldızı parlayan taşıma yollarının masaya yatırıldığı toplantıda öne çıkan başlıkları derledik. İhracat ve ithalattaki dengesizlik ve artan navlun fiyatlarıyla zorlu süreci yönetmeye çalışan şirket yöneticileri önemli mesajlar verdi.

ÖNEMLİ MESAJLAR

Sektörün geleceğine dair öngörülerin de konuşulduğu toplantıya katılan liderlerin mesajları ise oldukça ilgi çekiciydi. Tedarikte Çin'den başka noktalara kayacak talebi karşılamada Türkiye'nin öne çıkabileceğine işaret eden Vittorio Zagaia, Türkiye'nin bu süreçte daha proaktif davranması gerektiğini belirtti. Netlog Ticari Operasyonlar Başkanı Olcay Sunucu ise önümüzdeki dönemde inter-modal taşımacılığın daha fazla öneme sahip olacağını ve Türkiye'nin Avrupa'ya ticaretinde yeni taşıma modellerinin gelişeceğini aktardı.

Lojistik sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin iş hacmindeki düşüşe rağmen daha yüksek maliyetle işlerini yaptığını söyleyen DFDS Akdeniz İş Birimi Başkan Yardımcısı Fuat Pamukçu, bu süreçte direnme gücü yüksek, değişime hızla ayak uyduran şirketlerin krizi daha hızlı atlatacaklarını ifade etti. BDP International Ortadoğu, Türkiye ve Afrika Bölge Direktörü Fikret Ersoy ise 2021 ve sonrası süreçte sektörde satın alma ve şirket açma girişimlerinin hızlanacağını öngördü.

FİKRET ERSOY/BDP INTERNATIONAL ORTADOĞU, TÜRKİYE VE AFRİKA BÖLGE DİREKTÖRÜ
"EYLÜL AYINDA NORMALE DÖNMEYİ AMAÇLIYORUZ"

EYLÜL AYINDA NORMALE DÖNERİZ

Son üç ayda dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını, alışkanlıkları ve iş yapış şekillerini kökten etkiledi ve değişimi kaçınılmaz kıldı. Taşımacılık ve lojistik sektörü, küresel salgından en fazla etkilenen sektörlerin başında geliyor.

Bu süreçte nakit akışı planlarında revizyona gittik, müşterilerimizi kaybetmemek için yeni fikirler geliştirdik. Küresel sigorta şirketlerinin raporlarına göre, dünya genelinde haziran, temmuz ve ağustos aylarında şirketlerin yüzde 7'sinin iflas etmesi bekleniyor. Taşımacılık ve lojistik sektöründe ise küresel ölçekte aralarında büyük şirketlerin de olduğu yüzde 5,5 oranında iflas bekleniyor.

İLETİŞİMİN ÖNEMİ ORTAYA ÇIKTI

Salgın döneminde artan maliyetler konusunda şubat ayı sonunda hayata geçirdiğimiz önlemlere harfiyen uyduk. Biz şirket olarak temmuz ayında önlemlerimizi kademeli olarak gevşetip eylül ayında normale dönmeyi amaçlıyoruz. Bu süreçte iletişimin önemi bir kez daha ortaya çıktı. Hem şirket içinde çalışanlarımız hem de şirket dışındaki müşterilerimiz, paydaşlarımız ve iş ortaklarımız ile şeffaf ve etkili iletişim, krizi yönetmekteki önemli faktörlerden biri oldu.

EN BÜYÜK ŞOK HAVA KARGODA YAŞANDI

Sektörde en büyük şok hava kargoda meydana geldi. Zira hava kargo yükünün yüzde 49'u yolcu uçaklarıyla taşınıyordu. Yolcu uçaklarının şubat sonu mart başında yere inmesiyle ciddi bir şok yaşandı. Sadece medikal ve gıda gibi ürünlerin taşımalarına öncelik verildi. Bu durum uluslararası hava kargo taşımacılığında fiyatları inanılmaz derecede artırdı. Biz de şirket olarak en büyük düşüşü hava kargoda yaşadık. Nisan ve mayıs aylarında yüzde 40'lık hacim kaybı oldu. Genele baktığımızda ise Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) verilerine göre sektör olarak yaklaşık 150 milyar dolarlık bir zarar ortaya çıktı.

KARAYOLUNDA KÜRESEL KAYIP 870 MİLYAR DOLAR

Bu dönemde ağır hasar almayan denizyolu tarafında ise gemi armatörleri radikal bir karar almazsa, önümüzdeki 3-4 ayda fiyat artışı öngörmüyorum. Dünya genelinde yük ve yolcu taşımacılığının yüzde 56'sının denizyo-luyla yapıldığı düşünüldüğünde, denizyolunun ne kadar önemli olduğunu daha net görebiliriz. Karayolu tarafında ise 1 Temmuz itibariyle fiyatların normalleşeceği öngörüsünde bulunuyorduk ama Türkiye'de yüzlerce ürünün ithalatına getirilen ek vergiler sonrasında bu durum değişti. Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU) verilerine göre, tüm dünyadaki gelir kaybı üç aylık süreçte 870 milyar dolar.

İSTANBUL'DA GÜMRÜKLÜ SAHA KURDUK

Kombine taşımacılık, intermodal taşımacılık şu anda çok revaçta. Dünyanın her yerinde verimlilik ve az prosedür açısından daha çok tercih edilen bir taşımacılık modu. Belki diğer taşıma modellerinin tamamen yerini almayacaktır ama dünya ticaretinde artık önemli bir yeri olacaktır. Pandeminin bize öğrettiği, artık şirketlerin analitik çözümlere daha fazla ihtiyaç duyduğudur. Küresel ölçekte sektör artık önümüzdeki 2-3 yılda karşılaşılabilecek sorunlara ilişkin algoritmalar üretiyor, yapay zekayı kullanıyor. Biz de salgın süresince müşterilerimizin sorunlarına çözüm bulabilmek amacıyla İstanbul'da bir gümrüklü konteynır sahası dizayn ettik. Gelen konteynırları hemen bu gümrüklü sahaya aldık.

TÜRKİYE'NİN TİCARET HATLARI DEĞİŞMEZ

Salgın döneminden sonra da Türkiye'nin ticaret hatları değişmeyecektir. Uluslararası ticarette, Avrupa varsa biz de varız. Avrupa durduğu zaman biz de duruyoruz. Avrupa bizden mal almayınca ihracatımız yüzde 40 düşüyor. Bu zorlu sürecin ardından sektörümüzde 2021 yılında şirket birleşmeleri ve satın almaları artacak diye düşünüyorum.

FUAT PAMUKÇU/DFDS AKDENİZ İŞ BİRİMİ BAŞKAN YARDIMCISI
"INTERMODAL TAŞIMALAR ÖNEM KAZANDI"
TİCARETTE İKİNCİ DÖNEME GİRİYORUZ

Covid-19'un etkilerini konuşurken, dünyaya bakmadan kendi ülkemizi değerlendirmemiz doğru olmaz. Ben Covid-19'un etkilerini futbol maçlarındaki 'Meksika Dalgası'na benzetiyorum. Bu dalga Çin'den başladı, İran, İtalya, Türkiye, Avrupa derken, şu anda ABD, İngiltere ve Güney Amerika'da etkisi büyüyerek devam ediyor.

Bunun üzerine bir de ABD ile Çin arasındaki ticari ve siyasi belirsizlikler, uluslararası tedarik zincirinin yapısına etki ediyor. Türkiye'ye baktığımız zaman, bilgisizlik ve belirsizlik olan ilk dönemden çıkıp daha kontrollü ve deneyimli ikinci döneme giriyoruz. Biz de başta AB olmak üzere ticaret partnerlerimiz de bu ikinci döneme giriş yapıyoruz.

INTERMODAL TAŞIMALARIN ÖNEMİ ARTTI

Şirket olarak biz son yıllarda uluslararası karayolu nakliyesinde Türkiye ile AB arasındaki belirsizlikler, şoförlerin vize sorunları, maliyet artışları, geçiş belgesi sayıları gibi konulardan dolayı şoför ve insanın daha az olduğu intermodal taşımalara ağırlık verdik. Salgın döneminde bu tercihimizin çok faydalı olduğunu gördük.

Karayolu sınırlarında salgın nedeniyle pek çok sağlık ve bürokrasi sorunu yaşanırken, gemi ile giden römork ve konteynırların demiryolu ile son noktaya taşınmasını içeren intermodal taşımalarda ciddi bir sıkıntı
yaşanmadı. Yeni dönemde bu sistemin ana taşıma modlarından biri olacağını düşünüyorum.

MÜŞTERİLERİMİZE DESTEK VERDİK

Salgın kriziyle birlikte özellikle ithalat hatlarında araçlar, İran, Irak, Suriye, Rusya gibi ülkelerde 30-40 gün mahsur kaldılar. Burada ciddi bir talep düşüşü oldu. Bu gibi durumlarda müşterilerimize destek olmak amacıyla borçların yeniden yapılandırılması gibi, boş araçların taşınması için çeşitli promosyon ve kampanyalar gibi uygulamalarımız oldu. Lojistik tarafında şirketlerimiz daha az bir işi daha yüksek maliyetle yapmak zorunda olduğumuz bir dönemden geçti. Sektör olarak başarılı bir sınav vermiş olsak da, finansal olarak olumsuz etkilendik.

KORONA NE İLK NE DE SON KRİZ

Korona ne başımıza gelen ilk kriz, ne de son kriz olacak. Her kriz döneminde, sektöründen bağımsız olarak bazı şirketler öne çıkarken, bazıları ise geride kalıyor. Şu anki trendde çevik, dinamik olabilen, değişime hızlı adapte olan şirketler krizden daha hızlı bir toparlanma ile çıkıyor. Şu anda en sorunlu sektörler olarak otomotiv ve tekstil görünüyor. Gıda, kimya, ilaç gibi sektörler ise yükselişte.

Türkiye olarak küresel tedarikçilerin Çin'den alımları azalttığı bu dönemde rekabetçiliğimizi korumak, yaptığımız işi en kaliteli şekilde yapmaya devam etmek zorundayız. Dış politikada da özellikle AB ülkeleri ve çevre ülkelerle daha iyi ilişkiler geliştirebilirsek, salgının olumsuz etkilerini sektörlerden bağımsız olarak ekonomimiz için bir fırsata çevirebilme şansımız var.

YENİ HATLARA ÇALIŞIYORUZ

Önümüzdeki en önemli zorluk, gemi kapasiteleri ve sefer planlarının eski seviyesine gelmesi. Birinci önceliğimiz bu. ikinci önceliğimiz ise Ro-Ro hatları ile giden şoförlere uçuşların kapalı olması ve vize engellerinin devam ediyor olmasının kaldırılması. Bütçe açısından baktığımızda, biz halka açık bir şirket olmamız nedeniyle yıl sonu öngörülerini kaldırdık.

Biz ofislerimizi açtık, dönüşümlü olarak çalışmalara, salgın koşullarına dikkat ederek devam ediyoruz. Zaten limanlarımızda, acentelerimizde işlerimiz bir gün bile durmadan devam etti. Yani normalleşme sürecine girerken biz zaten bu yeni normali yaşamaya başlamıştık. Bundan sonra kapasitelerde artış bekliyoruz. Türkiye'den çıkışta olan tüm Ro-Ro hatlarına şirket olarak talibiz. Yeni hatlar üzerinde çalışıyoruz.

OLCAY SUNUCU/NETLOG TİCARİ OPERASYONLAR BAŞKANI
TEDARİK ZİNCİRİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ ŞART
LOJİSTİKTEKİ BAŞARI TOPLUMA DA FAYDALI OLDU

Salgın döneminde, uluslararası taşımacılık ülkeler için bir 'erken haber alma sistemi' haline geldi. Dışarıdaki sıkıntıların ülkemize getireceği zorlukları önceden gördük. Ülkemizin salgınla mücadelesi olumlu anlamda diğer ülkelerden biraz farklılaştıysa, bunda mart ayının ortasındaki o 2-3 günlük sürede lojistik sektörünün inanılmaz başarısının katkısı vardır, insanların temel ihtiyaç maddelerine 1-2 gün boyunca ulaşamamasının başka ülkelerde ne gibi sıkıntılar yarattığını gördük.

İlk sokağa çıkma yasağı geldiğinde, ilk seyahat yasağı geldiğinde markette ürünün olduğunu bilmek, bitmişse bile en yakın zamanda geleceğini bilmek insanların sağlıklarına odaklanmasına fırsat tanıdı. Bu ülkemiz için gerçekten büyük bir stratejik fayda oldu.

NORMALDEN DAHA ÇOK ÇALIŞTIK

Biz şirket olarak bu dönemde normalde çalıştığımızdan daha çok çalıştık diyebilirim. Ana işimiz gıda olduğu için depolarımızı ve yurtiçi lokal dağıtım ağımızı durdurmadık. Sert bir şekilde ofis kapatma yöntemine gitmedik. Sadece evden çalışabilecek arkadaşlarımızı şirket dışına çıkardık. Daha pandemi ilan edilmeden önce pandemi önlemlerimizi şirket içinde aldık ama bunun yanında tüm üst yönetim olarak her an işin başında kaldık.

TAŞIMA MODELLERİNDE MUTLAK DOĞRU YOK

Mevcut kriz tüm taşıma modelleri için mutlak bir doğru olmadığını bize gösterdi. Bu süreçte yaşananlar bizim için bir öğrenme eğrisi oluşturmayacaksa, bu yine zemberek gibi dönüp dolaşıp başladığı yere geri dönecektir. Sektörümüz için kritik olan şey şu: Sistemin üzerinde bir yük kaldı ve bu yükü biz lojistikçiler taşımak zorunda kaldık.

Bu son derece net. Çünkü bu iş ilk başladığında, tüm taşıma modellerinde, hem ithalat hem de ihracat tarafında anlamsız navlun hareketleri izledik. Acilci işlerin araya girmesiyle son 2-3 ayda yaşanan arz-talep dengesizliği meydana geldi.

SANAYİCİYE DESTEK SÜRMELİ

Lojistik hizmeti verdiğimiz değerli paydaşlarımızın yok olmasına tahammülümüz yok. Onlar belki operasyonlarını durduruyorlar ama yoldaki mallarının, depolardaki mallarının bizim üzerimizdeki maliyetleri devam ediyor. Uzun vadede ekonomik programların sanayicileri destekleyecek şekilde masaya konması gerekiyor ki, biz bu oyunu hep beraber açıkça oynayabilelim. Bunun navlunun yükselip alçalmasından çok daha kritik olduğunu düşünüyorum.

LOJİSTİK ZİNCİRİ GÜÇLENDİRİLMELİ

Artık ticaret, online çözümlerle marketlerin evlerimize taşınmasına döndü. Bizim de mutlaka yaptığımız ticarette ürünler, ne tüketilirse tüketilsin, tedarik zincirleri boyunca dünyanın her yerinden gelecek. Özellikle gıda ve ilaç sektörü bu noktada ön plana çıkacak. Türkiye'de de gördük, bu süreçte elektronik ticarette büyük bir sıçrama varken, lojistik buna gerekli desteği veremedi. Bugün pek çok büyük online süpermarketin alışverişin sitesinde acil ihtiyaç duyduğunuz bir gıda maddesi için size 7-8 gün sonrasına slot veriliyor.

Mal yok değil, depoda duruyor. Ama o malı en kısa zamanda kapıya götürecek lojistik zincirini daha iyi kurmamız gerekiyor. Pandemi ilanından beri şirketimizin kendi içinde en çok çalıştığı konulardan birisi e-ticaret oldu. Normalleşme süreci içerisindeki yol haritasında mutlaka bulunması gerektiğini düşünüyoruz. Uluslararası taşımacılıkta artık e-ticaret önemli bir pay almaya başlayacak. Tedarik zincirinin Çin'in mutlaka bir sıkıntı yaşayabileceği şekilde kurulması gerekiyor. Yani tedarik zincirinin yedek halkalarını oluşturmak için çalışıyoruz.

VITTORIA ZAGAIA/GALATA LOJİSTİK CEO'SU VE YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI
"AFRİKA'DA FRANSIZ HEGOMANYASINI KIRMALIYIZ"
DİJİTAL ALTYAPIYI TEST ETMİŞ OLDUK

Böyle bir krizi herkes gibi biz de beklemiyorduk. Ama kurulduğumuz günden beri hep kriz varmış gibi kontrollü bir yönetim sistemi uyguladığımız için hızlı aksiyon alma yoluna gittik. Öncelikle dijitalleşme alanındaki altyapı hazırlıklarımızı test ettiğimiz bir döneme girdik.

Açıkçası salgın döneminde lojistik sektöründe olmanın bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Savaş zamanlarında dahi durmayan bir sektör olarak, bu dönemde de durmadan işlerimize devam ettik. Lojistik hayatımızın bir parçası. Bu dönemde sektörümüzün toplum tarafından farkındalığı daha da arttı.

ULUSAL TAŞIMACILIKTA YOL KAT ETMELİYİZ

Sektör olarak uluslararası taşımacılıkta, intermodal taşımalarda dünya standartlarında hizmet veriyoruz. Ama ulusal taşımacılık noktasında yol kat etmemiz gerekiyor. Bugün hala Portekiz'e mal göndermek, Ardahan'a mal göndermekten daha kolay. Dolayısıyla bu dönem yurtiçi taşımacılığın pandemi nedeniyle zorlanmasına neden oldu. Altyapımız maalesef bu anlamda yeterli değil.

Bu dönemde bir diğer üzücü nokta, nakit akışı anlamında ithalatçılar, ihracatçılar ve yerel hizmet alan kesimler tarafından ödemesi en kolay ötelenebilen sektör olduk. Bu durum sektör olarak bizi yıprattı. Şirket olarak ise nakit akışımıza çok dikkat ettik, öz kaynaklarımızla dayanarak büyümeyi sürdürdük. Çalışanlarımızın çok daha fazla yanında durduk. Ofis ortamından çok daha farklı bir çalışma verimliliği yakaladık diyebilirim.

HAVAYOLUNDA FİYATLAR 2-3 KAT YÜKSELDİ

Lojistik sektöründe özellikle havayolunda inanılmaz fiyat artışları söz konusu. Çünkü öncelikle yolcu uçakları yolcu kapasitesiyle birlikte kargo kapasitesini de kaybetmiş oldu. Şirketler yalnızca kargo uçaklarını uçurabildi. Bu da fiyatları 2-3 kat kadar artırdı. Zaten pahalı olan bir taşıma modu, otomatik olarak ulaşılmaz bir noktaya taşınmış oldu. Armatörler ise gemi sefer iptalleri veya normalden fazla limanda beklemenin oluşturduğu maliyetleri navlunlara yansıttı.

Burada da fiyat artışları yaşandı. Zaten iş hacmi azalışının olduğu bir dönemde, navlun oynamaları nedeniyle üreticiler ve tedarikçiler ciddi sıkıntılar yaşadı. TIR'larda ise bizim en büyük fiyat değişikliğimiz servis aksamalarından kaynaklandı. İthalat düşünce otomatik olarak ihracatçıya yüklenmek zorunda kalıyorsunuz.

Salgın döneminde likit akışını doğru organize eden, doğru yatırımlar yapan firmaların krizi daha rahat yönettiğini söyleyebilirim. Önce yatırımı yapıp getirisini sonra hesaplayan pek çok firma ise bu dönemde zora girdi.

TÜRKİYE PROAKTİF DAVRANMALI

Denizyolu taşımacılığı hayatımızda her zaman olacak. Çünkü ticaretin dörtte üçü hala gemilerle yapılıyor. Ama gemi taşımacılığı teknolojileri sürekli gelişiyor. Ben yakın gelecekte gemi taşımacılığının

daha da önem kazanacağını düşünüyorum. Salgın döneminden sonra Avrupa'nın Türkiye'den daha fazla mal almaya başlayacağını söyleyebiliriz.

Çünkü artık Çin'in neredeyse yüzde 40'ına yakın tedariğini yaptığı global ticarette bir durma riskini kimse bir kez daha yaşamak istemiyor. Bakıyoruz, Çin durunca ABD de duruyor, Avrupa da duruyor. Dolayısıyla Türkiye'nin burada çok proaktif davranması gerekiyor.

AFRİKA'YA AÇILMAMIZ GEREKİYOR

Türkiye'nin şu anda işgücünün düşük olduğu ve know-how'ın olmadığı ülkelere gitmesi lazım. Örneğin Afrika'ya gidip oradaki Fransız hegemonyasını kırmamız gerek. Bugün Türk armatörleri Batı Afrika'dan sonra güneye de inmeye başladı. Afrika'daki varlığımızı artırabiliriz. Şu anda Afrika'nın toplam ticaretinden aldığımız pay yüzde 2-3 civarında. Türk ihracatçısının bu bölgelere daha fazla mal satabilmesi için bize ihtiyacı var.