“125 milyon dolar yatırımla altıncı fabrikayı kuruyoruz”

Maxion İnci Jant Grubu, Manisa’da altıncı fabrikasını kuruyor. Şirketin yönetim kurulu başkanı Mustafa Zaim, “125 milyon dolarlık yatırımla, Türkiye’de ilk kez dövme alüminyum jant üreteceğiz. Bu fabrikayla dünyada jant çeşitliliğinde öne çıkacağız” diyor.

17 Mart 2025

Temelleri Cevdet İnci tarafından 1952 yılında atılan İnci Holding, bugün ağırlıklı iş kolu otomotiv tedarik sektörünün yanı sıra hizmet, teknoloji ve sosyal sorumluluk alanlarında faaliyet gösteriyor. Özellikle akü ve jant üretimi ile küresel bir tedarikçi haline gelen holdingin bünyesindeki Brezilyalı ortağı Maxion ile birlikte yönettiği Maxion İnci Jant Grubu, Türkiye’de ilk kez hayata geçirilecek bir yatırıma hazırlanıyor. 

Ekonomist’in 2-15 Mart 2025 tarihli sayısından

2024 yılını 450 milyon dolar ciro ile kapatan, üretiminin yüzde 70’ini ihraç eden ve bin 800 kişiye istihdam sağlayan Maxion İnci Jant Grubu, 125 milyon dolar yatırımla kuracağı altıncı fabrika ile dünyada tüm jant çeşitlerini aynı bölgede üreten ilk şirket olacak. Maxion İnci Jant Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Zaim ile grubun yeni fabrika yatırımını ve yeni dönem hedeflerini konuştuk. Sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:

Bugün yabancı ortaklı, ihracat odaklı üretim yapan küresel bir firma olarak, yola nasıl çıktınız?
Kayınpederim Cevdet İnci tarafından Jantaş adıyla kurulan ve 1968’te Türkiye’de ilk yerli jantı üreten firmaya ben 1979’da katıldım. 90’lı yıllardan itibaren dünyaya açılma süreci başladı. Bir aile şirketi olarak her zaman kurumsallaşmaya inandık. Globalleşmeyi de çok erkenden görerek, Türkiye’ye yabancı sermayeyi getirme ve uluslararası ortaklıklar konusunda önemli anlaşmalara imza attık. İlk anlaşmamızı 1992’de Alman Lemmerz firması ile yaptık ve ikinci fabrikamızı kurarak birlikte Türkiye’de jant üretmeye başladık. Bu döneme kadar biz ağır vasıta ve zirai araç jantları üretirken, 1993’te Lemmerz ile birlikte Manisa OSB’de çelik binek jantı da üretmeye başladık.

Türkiye’nin sanayileşme hamlesi yaptığı 90’lı yıllardan sonra, nasıl bir büyüme stratejisi izlediniz?
Bu dönem Türkiye’nin otomotivde Avrupa ligine çıktığı bir dönemdi. Biz de çok hızlı bir şekilde büyümeye başladık. Her zaman hedefimiz küresel ölçekte bir oyuncu olmak ve dünyanın neresinde jant ihtiyacı varsa, Manisa’ya gelecekleri bir başarı yaratmayı amaçladık. Bu sayede ihracatta büyük başarı yakaladık. Lemmerz, ABD’li Hayes tarafından satın alındıktan sonra, 2000 yılına geldiğimizde Hayes Lemmerz Jantaş üretiminin yüzde 70’ini dünyaya ihraç etmeye başladı ve Avrupa’da en çok tercih edilen tedarikçisi konumuna geldi. 2006 yılında alüminyum jant üretimine giriş kararı aldık. 2012 yılında ise 24 ülkede 44 fabrikası olan Brezilyalı Maxion Wheels, Hayes Lemmerz’i satın aldı. 2022’de ise Manisa’da grubun ikinci ağır ve ticari sac jant üretimi yapan beşinci fabrikasını açtık.

Yeni dönemde nasıl bir yatırım ajandanız olacak?
Şu anda Türkiye’de ilk defa üretilecek dövme alüminyum kamyon jantı için de bir fabrika kuruyoruz. Bu dünyada da çok yeni bir teknoloji. Bu altıncı fabrikamız olacak ve hem bizim hem de Maxion’un küreseldeki en büyük yatırımı olacak. Yaklaşık 125 milyon dolarlık bir yatırıma ulaşacak. 20 bin metrekarelik yeni fabrikanın inşaatı ve makinelerin yerleştirilmesi tamamlanma aşamasına geldi. Şu anda beş fabrikamızda yıllık toplam 13 milyon adetlik üretim kapasitemiz bulunuyor. Altıncı fabrikamızla bu sayıyı çok daha artıracağız ve bu fabrika ile birlikte dünyada tüm jant çeşitlerini aynı bölgede üreten tek üretici haline geleceğiz. Toplam çalışan sayımız da bin 800’den 2 binin üzerine çıkacak. Eylül sonunda Almanya’da gerçekleştirilen 2024 IAA Transportation Fuarı’nda hafif ve korozyona dayanıklı dövme alüminyum kamyon jantlarından oluşan yeni ürün gamımızı tanıttık. Maxion İnci Jant Grubu olarak, fuarda dövme alüminyum jantlarımızın tanıtılması, Maxion Wheels ile olan ortaklığımızın güçlendiğini gösteriyor.

Bugün itibarıyla toplam cirosal büyüklüğünüz nedir ve 2025’te nasıl bir büyüme beklentiniz var?
2024 sonu itibarıyla 450 milyon dolar ciroya ulaştık. Bunun 325 milyon doları ihracattan geldi. Altıncı fabrikanın da devreye girmesi ile elbette daha da büyüyeceğiz. Ancak şu anda Türkiye otomotiv sanayisinde kapasite kullanım problemi var. Kapasite kullanım oranını artırmamız lazım. Otomotiv sanayi ihracatımızın yüzde 75’ini Avrupa’ya yapıyoruz. Pandemiden önce dünya araç üretimi yıllık 92 milyondu. Pandemide bu sayı 84-85 milyona geriledi. Son olarak geçen yıl yine 92 milyona yükseldi. Küresel ölçekte 2025 sonu beklentisi de yine 92 milyon adetlik üretim. Ancak en büyük pazarımız Avrupa’da durum farklı. 2019’da 22 milyon olan üretim, 2024 sonunda 17 milyona gerilemiş durumda. Yani 5 milyon araçlık kayıp var. Hem AB’deki ekonomik durgunluk hem Ukrayna-Rusya savaşı ve yeni Trump dönemi derken, otomotiv sektöründe zor görülen, tahmini zor bir sürece girdik. O yüzden ‘2025’te aynı mı kalacağız, büyüyecek miyiz?’ şimdiden söylemek kolay değil. Ama Türkiye doğru adımları atarsa, otomotiv sanayi olarak çok iyi bir pozisyondayız.

Son yıllarda yüksek enflasyon nedeni ile üretim maliyetlerinde ciddi bir artış oldu. Özellikle ücretler konusu sanayicileri zorladı. Siz bu süreci nasıl yaşadınız?
Şöyle söyleyeyim: Ocak 2022 ile Ocak 2025 arasındaki ücret artışımız yüzde 630 oldu TL bazında. Aynı dönemde ihracatta ise Euro kurunun artış hızı yüzde 145’ler civarında oldu. İhracatçı şu anda bu tabloya dayanmaya çalışıyor. Biz dayanıyoruz ve bu süreçte verimlilikte, dijitalleşmede, otomasyonda inanılmaz ataklar yapıyoruz. Bunlara rağmen limitteyiz, iş almakta çok zorlanıyoruz. TAYSAD verilerine göre, genel olarak sektör şirketlerimiz 2024’te küresel otomotiv sanayinden gelen talep ve isteklerin ancak yüzde 25’ini siparişe çevirebilmiş; çünkü fiyat tutturamamış. Bu çok düşük bir oran.

“2026 ve 2027’de ihracat sıkıntısı olabilir”
“Hepimiz enflasyonu düşürmek için acı reçeteye katlanmak zorundayız. Ekonomi yönetimi makro açıdan doğru olanı yapıyor ama olay sadece makro ekonomi değil. Bir de reel sektör var. Özellikle ihracat yapan reel sektöre, stratejik sektörlere destek verilmesi gerekiyor. Aksi takdirde 2026 ve 2027’de ihracatta ciddi sıkıntılar yaşayabiliriz. Daha şimdiden 2025’te ihracatta yüzde 10 düşüş beklentisi var. Ekonomide enflasyon-kur makasının mutlaka daralması gerekiyor.”