2023’te ekonominin rotası ne olacak?

Seçim yılı olan 2023, siyasi belirsizliklere ve dolar kurunda yeni ataklara da gebe olacak. Seçim sonrasında yeni bir faiz artışı dalgası beklenirken, KKM ve EYT düzenlemesi gibi uygulamaların bütçe üzerine bindirdiği yük giderek artacak.

11 Ocak 2023

Geride bırakmaya hazırlandığımız 2022, sene başındaki umutların aksine küresel ve bölgesel çapta krizlerin yaşandığı bir yıl oldu. 

25 Aralık 2022 - 07 Ocak 2023 tarihli sayıdan

Dünya genelinde 2020-2021'e damga vuran pandemi sürecinden çıkış büyük oranda gerçekleşse de henüz yılın başında, 24 Şubat'ta patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı yalnızca bölgesel değil; küresel etkiler yarattı. Rusya ile başta ABD ve AB olmak üzere Batı ülkelerini karşı karşıya getiren çatışma ortamı, nükleer silahların kullanılması ihtimalini bile gündeme getirdi. 

Rusya ve Ukrayna'nın dünyanın en büyük buğday ve mısır üreticilerinden olmaları, ayrıca Rusya'nın Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa ülkelerinin bir numaralı doğal gaz tedarikçisi olması, enerji ve gıdada bir krize yol açtı. Pandemi sonrası baş gösteren yüksek enflasyon süreci böylelikle tetiklenirken, ABD ve AB ekonomilerinde yeni bir durgunluk sürecinin de işaret fişeği atılmış oldu. 

Türkiye'nin en fazla ihracat gerçekleştirdiği pazarlarda yaşanacak daralma veya zayıf büyüme performansı, Türkiye ekonomisine de doğrudan yansıyacak. 2022'de yüksek enflasyon sorunu ile sert bir yüzleşme yaşayan Türkiye'de enflasyon, 2023'te bir miktar geri çekilse de dünya ortalamalarına göre yüksek seyrini koruyacak. 

Seçim yılı olan 2023, siyasi belirsizliklere ve dolar kurunda yeni ataklara da gebe olacak. Seçim sonrasında yeni bir faiz artışı dalgası beklenirken, KKM ve EYT düzenlemesi gibi uygulamaların bütçe üzerine bindirdiği yük giderek artacak.

1-BÜYÜME

Türkiye ekonomisi pandemiden çıkış yolu olarak nitelenebilecek 2021 yılında başarılı bir performans sergileyerek yüzde 11 büyümüştü. Türkiye bu yüksek büyüme oranı ile G20 ülkeleri arasında ilk, OECD ülkeleri arasında üçüncü sırada yer aldı. 2022 yılı ise küresel ölçekte pandemi sonrası toparlanma umutlarının yeşerdiği bir yıl olarak başlasa da başta yüksek enflasyon dalgası ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile 'krizli' bir yıl haline geldi.

Buna rağmen ilk iki çeyrekte sırasıyla yüzde 7,5 ve yüzde 7,7 büyüme başarısını gösteren Türkiye ekonomisi, 2022 yılının üçüncü çeyreğinde ise iç tüketim ve ihracat hızının yavaşlaması ile yüzde 3,9 oranında büyüme kaydetti. Üçüncü çeyrekte tarım sektörü yüzde 1,1, sanayi sektörü yüzde 0,3 ve hizmetler sektörü (inşaat dâhil) yüzde 5,8 oranında büyüme yaşandı. 

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH ise yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0,1 oranında küçüldü. Söz konusu dönemde toplam sabit sermaye yatırımları yüzde 1,3 oranında azalırken; özel tüketim ve kamu tüketimi harcamaları sırasıyla yüzde 19,8 ve yüzde 8,5 oranlarında arttı. Net ihracatın büyümeye katkısı ise 0,7 puan oldu. Toplam sabit sermaye yatırımları altında yer alan inşaat yatırımları 2022 yılı üçüncü çeyreğinde yüzde 19,9 oranında azalırken, makine teçhizat yatırımları ise yüzde 14,3 oranında arttı. 

Bu dönemde özel tüketimin büyümeye katkısı 12 puan olurken kamu tüketimi ekonomik büyümeye 1,1 puan katkı verdi. Son çeyrekte büyüme performansındaki yavaşlamanın devam etmesi ve 2022'nin tamamında GSYH'nin yüzde 5 civarında gerçekleşmesi bekleniyor. 

2023 yılında ise küresel beklentiler ile paralel olarak Türkiye'nin büyüme performansında da düşüşün devam etmesi yüksek olasılık olarak öne çıkıyor. Bu noktada OECD, IMF ve Avrupa Komisyonu gibi kurumların Türkiye için 2023 büyüme beklentisi yüzde 3 ila 4 seviyeleri arasında gerçekleşiyor.

2- İŞSİZLİK

Türkiye'de gerek ekonomik işleyişini gerekse toplumsal hayatın kronik sorunlarından biri olan işsizlik, pandemi dönemindeki yoğun kapatma süreçlerinden etkilense de Kısa Çalışma Ödeneği (KÇÖ) ve benzeri önlemler ile alarm seviyelerine çıkmadan, yatay bir seyir izledi. 

2021 yılının sonunda yüzde 12 olarak gerçekleşen işsizlik oranı, 2022 boyunca yüzde 10-12 bandında seyretti. TÜİK'in ilk kez Mart 2021 itibarıyla atıl iş gücünü de hesaba katarak açıkladığı Geniş Tanımlı İşsizlik ise yüzde 29'dan, son açıklanan Ekim 2022 verilerine göre yüzde 16 seviyelerine kadar geriledi. 

Bu dönemde işsizlik oranı da 0,1 puanlık artış ile yüzde 10,2 seviyesinde gerçekleşti. 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı ise bir önceki aya göre 0,8 puanlık azalış ile yüzde 18 oldu.

2023 yılında işsizlikteki yatay seyrin devam etmesi bekleniyor. Orta Vadeli Plan'da (OVP) 2023 için yüzde 10,4'lük bir işsizlik hedefi konulurken, uluslararası kurumların öngörüleri ise yüzde 10,3 ila yüzde 10,5 arasında değişiyor.

3-ENFLASYON

Geride bırakmaya hazırlandığımız 2022 yılına damgasını vuran kelimenin 'enflasyon' olduğunu söylersek, yanlış olmaz. Türkiye'de hükümetin faiz indirimi politikası ile birlikte son 1,5 yılda rekor hızla artarak tüketici fiyatlarında yüzde 90'lara, üretici fiyatlarında ise yüzde 160'a dayanan enflasyon, beklendiği üzere baz etkisinin devreye girmeye başlamasıyla kasım ayında bir miktar geriledi ve yüzde 84,39 seviyesine çekildi. 

Böylece enflasyon Mayıs 2021'den beri ilk kez yıllık bazda bir önceki aya göre düşüş göstermiş oldu. ÜFE'de ise daha hızlı bir düşüş ile yüzde 136,2 seviyesine geri çekilme oldu. Baz etkisinin devreye girmesi ile beraber 2022 sonunda TÜFE'nin yüzde 60-70 seviyelerine çekilebileceği öngörülüyor. 

TCMB'nin 2023 projeksiyonuna göre ise yeni yılda enflasyondaki kademeli düşüş sürecek ve 2023 sonunda yüzde 20 seviyeleri görülecek. Ancak uluslararası kurumlar enflasyon konusunda TCMB kadar iyimser değil. IMF ve OECD'nin Türkiye'nin 2023 enflasyonuna ilişkin beklentileri yüzde 35-50 bandında seyrediyor.

4- FAİZ

Geride bıraktığımız yıla enflasyon ile birlikte damga vuran bir diğer konu ise faiz oranları oldu. Pandeminin vurduğu 2020 yılında küresel çapta yükselişe geçen enflasyon, başta gelişmiş ve gelişmekte olan ülke Merkez Bankaları olmak üzere, dünyada faiz artırım süreçlerini tartışmaya açmıştı. 2022'de Amerikan Merkez Bankası FED'in faiz artırım sürecine girmesi ile birlikte, küresel çapta faiz artırım dalgası da başlamış oldu. 

Ancak bu dönemde Şahap Kavcıoğlu başkanlığındaki TCMB, Eylül 2021'de başlattığı faiz indirimi politikasını istikrarlı bir şekilde uyguladı ve politika faizi yüzde 19'dan yüzde 9'a kadar indirildi. Politika faizi ile enflasyon arasındaki 75 puana kadar çıkan rekor fark, kredi finansmanında ciddi sorunlara neden oldu. 

2023 ortasında yapılacak seçimler sonrasında hangi iktidar başa gelirse gelsin faiz artırım sürecinin yeniden başlayacağı öngörülüyor. Bu noktada 2023 için ortalama politika faiz oranı yüzde 15'lerde seyrediyor. Ancak gelişmeler, çok daha yüklü bir artışa da kapı aralayabilir.

5-DOLAR KURU

Uzun yıllardır 'çift paralı' bir ekonomi olan Türkiye'de, ABD Doları gerek bireysel gerekse kurumsal yatırımcılar ve hane halkları için birikimlerini değerlendirdikleri en önemli araç konumunda. Dolar kurunda yaşanan aşağı ya da yukarı yönlü hareketler ekonomideki genel durumu da gözler önüne seren bir parametre görevi görüyor. 

Düşük faiz politikası ile birlikte yükselişe geçen dolar kuru, 2022 yılına 13 TL seviyelerinde başlamıştı. Faiz indirimlerinin devam etmesi ve Ukrayna-Rusya krizi ile birlikte patlayan enerji ve gıda tedariği krizleri, Türk Lirası'nın değerindeki düşüşü hızlandırıcı etki yaptı. 

Aralık ortası itibarıyla 18,65 TL seviyelerinde seyreden kurdaki yukarı yönlü atakları engellemek için son birkaç yılda başvurulan Merkez Bankası rezervleri giderek azalırken, pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi. 

Hükümetin Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması ile TL'yi özendirmeye çalışması bir nebze başarılı olsa da döviz tevdiat hesaplarındaki artışlar devam etti. 2023 yılında da hem iç hem dış gelişmelerin etkisi ile dolar kurunda 20 TL seviyelerinin aşılması bekleniyor.

6- İHRACAT

Tüm dünyada haftalar boyu süren kapanmaların yaşandığı 2020 yılında yüzde 40'a varan kayıplar yaşayan Türkiye ihracatı, 2021'de hızla toparlanmıştı. Genel ticaret sistemine göre ihracat 2021 yılı Ocak-Aralık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 32,8 artarak 225 milyar 291 milyon dolar, ithalat yüzde 23,6 artarak 271 milyar 424 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. 

2022'nin Ocak-Ekim döneminde ise genel ticaret sistemine göre ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15,4 artarak 209 milyar 394 milyon dolar oldu. Özellikle son aylarda ana ihracat pazarlarındaki talep daralması ve artan enerji-ham madde maliyetleri ihracat performansını olumsuz etkilemeye başladı. 

Yılın tamamı için 250 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşılması muhtemel olsa da 2023'te küresel gelişmelerin etkisi ile ihracatta ciddi bir sıçrama yaşanması beklenmiyor.

Yeni yılda içeride yüksek enflasyon ve siyasi belirsizlikler, dışarıda ise bölgesel çatışmalar, artan enerji fiyatları ve ham madde tedarikindeki sorunlar ihracat artışı önündeki başlıca engeller olarak öne çıkıyor.

7- İTHALAT

2022 yılında ihracat artışı sınırlı kalırken, ithalat artışı ise rekor seviyelere çıktı. Hükümetin 'düşük faiz-yüksek kur- cari fazla' politikası hayata geçmezken, bu dönemde dış ticaret açığı 100 milyar doları buldu. Parite etkisiyle dış ticaret açığı ocak - kasım döneminde yaklaşık 3 milyar dolar daha fazla gerçekleşti. Genel ticaret sistemine göre ithalat 2021 yılı Ocak-Aralık döneminde yüzde 23,6 artarak 271 milyar 424 milyon dolar olmuştu. 

2022'nin Ocak-Ekim döneminde ise genel ticaret sistemine göre ithalat yüzde 39,4 artarak 300 milyar 443 milyon dolar olarak gerçekleşti. Kasım ayında en fazla ithalat yapılan ülkeler, 4 milyar 652 milyon dolarla Rusya, 3 milyar 112 milyon dolarla Çin ve 2 milyar 251 milyon dolarla İsviçre oldu. 

İthalatta en çok paya sahip ilk 10 ülkenin toplam ithalat içindeki payı yüzde 57,1 olarak hesaplandı. İthalat yelpazesindeki bu sıkışma, 2023'te de devam edecek gibi görünüyor. Artan enerji ve hammadde fiyatları nedeniyle ithalat faturasının kabarması bekleniyor.

8- CARİ ACIK

Son açıklanan TCMB verilerine göre, cari denge son olarak ekimde 359 milyon dolar açık verdi. Cari dengede aylık olarak yılın en düşük seviyesi görülürken, ekim açığıyla birlikte cari denge 12 ay üst üste aylık açık vermiş oldu. Yıllık cari açık ise 43,5 milyar dolarla 2018'den bu yana en yüksek seviyesine çıktı. 

Ocak-ekim döneminde ise cari açık 38,2 milyar dolar oldu. Çekirdek cari denge de ekimde 8,64 milyar dolar fazla verdi. TCMB verilerine göre, ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 6,46 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ocak-ekim döneminde net hata noksan girişi de 21 milyar dolar ile son yılların en yüksek değerine ulaştı. Enerji ve altın hariç dış ticaret dengesi ve turizm cari işlemler açığını daraltırken, enerji ve altın ithalatı etkileriyle cari denge olumsuz etkilendi. 

2022 sonu için cari işlemler açığının yaklaşık 50 milyar dolar olması bekleniyor. Cari İşlemler Hesabı'nın GSYH'ye oranına bakıldığında ise 2021'deki yüzde 1,9'luk gerçekleşmenin 2022 sonu itibarıyla yüzde 4,8'e çıkacağı öngörülüyor. OVP'deki 2023 hedefi yüzde 2,5 olarak kayıtlara geçerken, IMF'nin öngörüsü ise 2023 için yüzde 3,9 olarak açıklandı.

9- BÜTCE ACIĞI

2022'nin 11 aylık gerçekleşmelerine bakıldığında bütçe dengesinin ekside, faiz dışı dengenin ise artıda olduğu görülüyor. Ocak-kasım döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 2,57 trilyon TL, bütçe gelirleri 2,55 trilyon TL ve bütçe açığı 20,4 milyar TL olarak gerçekleşti. Faiz dışı bütçe giderleri 2,28 trilyon TL olurken aynı dönemde faiz dışı fazla 272,2 milyar TL olarak gerçekleşti. 

Merkezi yönetim bütçesi kasım ayında ise 108,3 milyar TL fazla verdi. Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın verilerine göre kasım ayında bütçe giderleri 347,7 milyar TL olarak kaydedildi. Kasımda faiz dışı fazla ise 132,7 milyar TL oldu. Orta Vadeli Program'da (OVP) 2022 gerçekleşme tahmini merkezi bütçe açığı için 461 milyar TL olarak belirlenmişti. 

Son açıklanan veriler eylül ve ekim ayında bütçe açıklarının ardından kasımda dengenin artıya döndüğünü gösterdi. Kasımda vergi gelirlerinin arttığı, buna karşın harcamalar içinde faiz harcamaları ve cari transferlerde ciddi gerileme olduğu görüldü. KKM'nin bütçeye dokuz aylık maliyeti 91,6 milyar TL olurken, 2023 için bütçe açığı öngörüsü 660 milyar TL olarak ortaya konmuş durumda.

10- DÜNYA EKONOMİSİ

Son birkaç yıl küresel çapta tarihe mal olacak gelişmelerin yaşandığı yıllar olarak kayıtlara geçti. 2020 ve 2021 yıllarında tüm dünyayı kasıp kavuran COVID-19 pandemisinin hem ekonomide hem toplumsal hayatta taşları yerinden oynatması sonrasında, gözler 2022'de yaraların sarılmasına çevrilmişti. Ancak 24 Şubat 2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle başlayan jeopolitik kriz umutları altüst etti. 

Ortaya çıkan enerji ve gıda tedariki krizi tüm dünyayı etkisi altına alırken, özellikle doğal gaz ve buğday gibi stratejik ürünlerde Rusya'ya bağımlı olan Avrupalı ülkeleri derin bir durgunluk endişesine itti. 2023 yılında gelişmiş ekonomilerin önemli bir kısmında resesyon veya yavaşlama görülmesi muhtemel. 

Yeni yıla damgasını vurması beklenen küresel başlıkları ise Ukrayna Savaşı, yüksek enflasyon, enerji krizi, resesyon, yükselen faizler ve güçlü dolar, jeopolitik riskler olarak sıralayabiliriz. Uluslararası kurumlara göre dünya ekonomisinde 2023 büyümesi yüzde 2-3 seviyesine gerileyecek.