Bir yandan İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde, modern ofis alanlarına sahip projelerin gelişimi devam ederken, diğer yandan hem çalışma alanları hem de enerji verimliliği açısından daha esnek ofis projeleri de görülmeye başlandı. Yüksek nitelikli ofis projelerini kapsayan Merkezi İş Alanı (MİA) bölgelerinde boşluk oran yüzde 6,1 olarak gerçekleşirken, 2026 ile birlikte özellikle A sınıfı ofislere ilginin artacağı tahmin ediliyor. Alfa Invest’in Ekonomist dergisine özel yaptığı Türkiye Ofis Pazarı Araştırması ile son beş yılda İstanbul, Ankara, İzmir’de öne çıkan ofis bölgelerindeki kiralık, satılık ofis m2 fiyatlarındaki değişimi ve 2026 öngörülerini ele aldık.
Ekonomist’in 23 Kasım - 6 Aralık 2025 tarihli sayısından
Covid-19 pandemisinin gerek sosyal hayatta gerekse iş dünyasında yarattığı travmalar artık geride kalsa da pandemi sonrasında ciddi bir dönüşümden geçen iş yapış biçimleri ekonomideki dengeleri etkilemeyi sürdürüyor. Pandemi sonrasında yaşanan deprem ve sel gibi doğal afetler de düşünüldüğünde, özellikle iş hayatının vazgeçilmez bir parçası olan ofis piyasasının dinamikleri büyük bir dönüşümden geçiyor. Tüm Türkiye’de geleneksel merkezi iş alanlarının yanı sıra ulaşım altyapısının gelişmesi ve kentsel dönüşüm projeleri sayesinde yeni ofis bölgeleri öne çıkmaya başladı. Bununla birlikte artık ofis piyasasında belirleyici parametreler fiyattan daha çok deprem riski, teknolojik altyapı ve konfor gibi alanlara kayma eğiliminde.

ÜÇ BÜYÜK İLDE OFİS PİYASASI
Alfa Invest’in Ekonomist dergisine özel yaptığı Türkiye Ofis Pazarı Araştırması ile İstanbul, Ankara, İzmir’de öne çıkan ofis bölgelerindeki kiralık, satılık ofis m2 fiyatlarındaki değişimi, son trendleri ve ofis piyasasındaki doluluk oranlarını ele aldık. Araştırma sonuçlarına göre, enflasyonist ortam ve artan maliyetler nedeniyle şirketler harcamalarını kıstığı 2025 yılında, İstanbul’da Maslak’tan Kartal’a, Levent’ten Ataşehir’e kadar tüm ofis bölgelerinde m2 satılık ve kiralık fiyatları yüzde 30-50 arasında yükseldi. Ankara’da Söğütözü’nden Çukurambar’a, İzmir’de Basmane’den Konak’a kadar tüm ofis bölgelerindeki kiralık ve satılık fiyatları ise İstanbul’daki artışı geçerek yüzde 80’e varan oranlarda değerlendi.
EN YÜKSEK FİYATLAR NEREDE?
İstanbul’da Levent-Zincirlikuyu-Beşiktaş aksında ofis satış fiyatları 6500-11.000 dolar/m2 arasındaki fiyatları ile en yüksek değerlere ulaşırken, Kartal 2200-3200 dolar/m2 arasındaki fiyatları ile en uygun bölge olarak öne çıkıyor.
Ankara’da Çukurambar, Söğütözü, Konya ve Eskişehir Yolu bölgeleri 3700-4300 dolar/m2 aralığındaki fiyatları ile en yüksek satılık değerlerine ulaşırken, Çankaya bölgesi ise 3100-3500 dolar/m2 aralığındaki fiyatları ile en uygun bölge konumunda bulunuyor.
İzmir’de ise Bayraklı -Salhane 2700-5000 dolar/m2 aralığındaki fiyatları ile en pahalı bölge olurken, Basmane-Çankaya ve Konak bölgesi 2000-3200 dolar/m2 arasındaki fiyatları ile en uygun satılık fiyatlarına sahip ofis bölgesi oldu.

KİRALAR NE KADAR ARTTI?
Ofis kira fiyatları incelendiğinde ise İstanbul’da Levent-Zincirlikuyu-Beşiktaş aksında ofis kiraları 4055 dolar/ m2 aralığındaki fiyatları ile en yüksek değerlere ulaştı. Basın Ekspres bölgesi ise 10-15 dolar/m2 aralığındaki fiyatları ile en uygun bölge oldu. Ankara’da Çukurambar, Söğütözü, Eskişehir ve Konya Yolu 900-1100 TL/m2 aralığındaki fiyatları ile en yüksek kiralık değerlerine ulaşırken, Çankaya 800-900 TL/m2 aralığındaki fiyatları ile en uygun bölge konumunda.
İzmir’de ise Bayraklı -Salhane 900-1000 TL/m2 aralığındaki fiyatları ile en pahalı bölge olurken, Basmane-Çankaya ve Konak bölgeleri 700-950 TL/m2 aralığındaki fiyatlarıyla en uygun kiralık fiyatlarına sahip ofis bölgesi olarak dikkat çekti.

KİRALAMA HACİMLERİ YÜZDE 40 DÜŞTÜ
2025 yıl sonu için dolar bazında kiraların sabit kalmasını, kurun sabit kalmasından dolayı ise TL bazında artış olmasını beklediklerini belirten Alfa İnvest Genel Müdürü Umut Arıkan, şirketlerin düşen ciroları ve artan dekorasyon maliyetleri nedeniyle taşınma kararlarını ertelemesinin talebin zayıflamasına ve fiyatların baskılanmasına yol açtığını söylüyor. Geçmiş dönemlerde benzer durumların kira bedellerinde düşüş getirdiğini hatırlatan Arıkan, “Ancak bu kez farklı; piyasaya yeni ofis arzı girmemesi, düşen talep ile sınırlı arzın birbirini dengelemesine neden oldu. Böylece fiyatlar baskı altında kalsa da geri çekilmedi” diyor.
Yalnızca boşluk oranında bir artış görüldüğünü, yüzde 5,1’den yüzde 6,1’e yükselen boşluğun sözleşme iptalleri ve sözleşme yenilemelerinden kaynaklandığını dile getiren Umut Arıkan, “Kiralama hacimleri ise sert bir daralma yaşadı. Geçen yıl aynı dönemde 85 bin m² olan kiralama işlemleri, bu yıl 51 bin m²’de kaldı. Yüzde 40’lık düşüş, düşük arz ile birleşince piyasada kira fiyatının sıkışmasını destekledi. 2025 yıl sonunda ise yine işlem hacmindeki düşüş oranındaki benzer oranın devam etmesini, yaklaşık olarak 80-90 bin m2 ile yılın tamamlanmasını bekliyoruz” diye konuşuyor.
İSTANBUL PAHALILIKTA AVRUPA 22’NCİSİ OLDU
Dünyada uzaktan çalışma, hibrit çalışma yöntemleri yaygınlaşsa da bazı şirketler ofis kullanımına devam ediyor. Ofis kullanımı da şirketler için ekstradan maliyet kalemi anlamına geliyor. Cushman & Wakefield | TR International’ın Dekorasyon Maliyet Rehberi 2025 raporuna göre, İstanbul’da orta seviye ofis dekorasyonu maliyeti, 2024’te 1.370 Euro/m² iken 2025’te yüzde 13 artışla 1.550 Euro/m² seviyesine ulaştı. Böylece İstanbul, Avrupa’daki 52 şehir arasında en pahalı 22’nci şehir oldu. Maliyet artışlarını etkileyen başlıca unsurlar, döviz kuru dalgalanmaları ve ithal malzeme fiyatlarındaki artış oldu. Ayrıca kalifiye iş gücü eksikliği ve artan işçilik maliyetleri; akıllı bina sistemlerinin yaygınlaşmasıyla yükselen altyapı giderleri; yatırımcıların tasarım, uygulama ve danışmanlığı entegre şekilde almayı tercih etmesi de dekorasyon maliyetlerini yükselten unsurlar arasında yerini alıyor.
LONDRA, HAMBURG VE MÜNİH İLK ÜÇTE
Listenin ilk sırasında aynı segmentte 2 bin 671 Euro ile Londra yer aldı. İlk beşte yer alan diğer şehirler ise 2 bin 512 Euro ile Hamburg, 2 bin 432 Euro ile Münih, 2 bin 408 Euro ile Frankfurt ve 2 bin 333 Euro ile Berlin olarak sıralandı.
Raporda, Avrupa ofis pazarının mevcut ekonomik belirsizliğe rağmen seyrini sürdürdüğü vurgulandı. Yılın ikinci yarısında yapılan faiz indirimleri, iş dünyasında güven artışına yol açarken, 2024 yılında 10,3 milyon metrekarenin kiralanmasıyla sonuçlandı. Bu, bir önceki yıla göre yüzde 5 artış anlamına geldi. Talebin özellikle ulaşım altyapısına yakın, yüksek nitelikli A sınıfı binalara yöneldiği, bu segmentin kiralamalardaki payının yüzde 50’ye ulaştığı belirtildi. Bu oran 2019’da yüzde 40’ın biraz üzerindeydi.
PRIME OFİS KİRALARI SEKİZ YILIN ZİRVESİNDE
Ofis tercihlerinde konum ve kira seviyesi hâlâ önemli olsa da artık tek kriter olmadığını vurgulayan Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER) Başkanı Neşecan Çekici, son dönemde ofis piyasasında dikkat çeken eğilimlerin yüksek kaliteli ofis arzının kıtlığı, kira artışları ve taşınma yerine mevcut konumlarda yenileme olduğuna işaret ediyor. Örneğin İstanbul’da çekirdek bölgede “prime” ofis kiralarının son sekiz yılın en yüksek seviyelerine çıktığını ve yeni kiralama taleplerinin yavaşladığını ifade eden Çekici, “Bu durağanlık içinde, özellikle yüksek standartlı, enerji verimli ve sürdürülebilirlik sertifikalı binalar yatırımcıların ilgi odağı olmayı sürdürüyor” diyor.
Bu dönemde özellikle küçük ölçekli kullanıcıların prestijli ve merkezi bölgelerdeki alanlara ilgisinin belirgin biçimde arttığına da işaret eden Çekici, şu görüşleri dile getiriyor: “İstanbul gibi metropollerde sınırlı ama dikkatli bir arz artışı beklenebilir. Colliers 2025 H1 raporunda, 500 bin m²’nin üzerinde yeni ofis arzının piyasaya girmesi planlandığını belirtiyor; bunların bir kısmı, kamu destekli projeler ve finans merkezi projeleri kapsamında. Ancak bu arz artışı tamamen ‘yeni kiralama’ya dönüşmeyebilir. Pek çok kiracı temkinli hareket ediyor, kiralama yerine mevcut alanlarını optimize etmeyi tercih edebiliyor. Ayrıca arz artışı, özellikle orta ve alt segmentlerde sınırlı kalabilir çünkü yatırımcılar yüksek kaliteli, akıllı ve çevreci projelere daha fazla ilgi gösteriyor.”
KONFOR VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÖN PLANDA
Pandemi sonrası dönemde hibrit ve uzaktan çalışma modellerinden tam zamanlı ofise dönüş eğilimi hızlanırken, şirketler bu süreci en iyi şekilde yönetmeye çalışıyor. Bu kapsamda “ev konforunu” ofis ortamına taşıyan tasarımlara yöneliyor. Lounge alanları, sessiz çalışma köşeleri, wellness odaları, biyofilik tasarım unsurları ve akustik çözümler, projelerin standart bileşenleri haline geliyor.
Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat süreci ve ESG raporlamaları kapsamında faaliyet gösteren çok uluslu şirketler, Türkiye’deki ofis projelerinde de çevre dostu uygulamaları hayata geçirmeye başladı. Enerji verimli sistemler, yeşil bina sertifikaları (LEED, BREEAM), atık yönetimi, doğa dostu malzemeler ve dijital bina yönetimi teknolojileri, yalnızca çevresel değil aynı zamanda finansal sürdürülebilirlik açısından da ofis projelerinin temel kriterleri haline geldi.
DEPREM RİSKİ BELİRLEYİCİ FAKTÖR OLDU
Ofis tercihlerini etkileyen faktörlerden birinin de günümüz koşulları ve yaşanan afetler olduğunu kaydeden TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, “Deprem riski de bunlardan biri olup hem konut hem de çalışma alanlarının seçiminde yatırımcılar için oldukça belirleyici bir faktör” diyor. 2020 yılında etkisini göstermeye başlayan ve çalışma hayatını da etkileyen pandemi süreci, aynı yıl gerçekleşen İzmir depremi, 2023 yılında gerçekleşen Kahramanmaraş depremleri gibi yaşanan olaylar sonucunda sadece fiziksel olarak değil çalışma modeli açısından da yeni bir sürece girildiğini hatırlatan Maya, “Bu değişim, A sınıfı ofislerde talebin artmasına ve kira fiyatlarının yükselmesine neden olurken, eski ve riskli yapılarda boşluk oranlarının artmasına yol açtı” diyor.
ANKARA VE İZMİR
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından ise özellikle Ankara’nın depremin etkisinin en çok hissedildiği illerden biri olduğuna işaret eden Maya, şu görüşleri dile getiriyor: “Ankara, çevre illerden gelenler için güvenli bir merkez halini aldı. Buna bağlı olarak zemin yapısı sağlam ve yeni deprem yönetmeliğine uygun bölgelerde özellikle Çayyolu, İncek ve Eskişehir Yolu ve Konya Yolu hattında ofis talebi belirgin biçimde arttı. İzmir’de de deprem felaketleri ofis tercihlerini önemli ölçüde şekillendirdi. Özellikle 2020 yılında yaşanan İzmir depremi sonrasında, yeni yönetmeliklere uygun, dayanıklı ve güvenli yapılar, ofis kullanıcıları açısından temel bir tercih kriteri haline geldi. Bu durum, Yeni Kent Merkezi’ndeki yeni nesil ofis projelerine yönelimi artırırken, geleneksel ve eski yapılarda yer alan ofis alanlarına olan talep ise göreceli olarak azaldı.”

UMUT ARIKAN / ALFA INVEST GENEL MÜDÜRÜ
“Talep harekete geçecek”
“2025 yılının ilk yarısında İstanbul ofis piyasası, durağan ama dikkatle izlenmesi gereken bir dönemden geçti. Toplam A sınıfı ofis arzı 7,4 milyon m²’de sabit kalırken, MİA’da yeni yatırım projeleri görünmezken, Anadolu Yakası’nın ikincil bölgelerinde sınırlı da olsa yeni ofis planlamaları dikkat çekti. Kiralar tarafında ise tablo geçen yılın aynı dönemine göre değişmedi. Dolar bazında 50 USD/m²/ay + KDV, TL bazında 1.850 TL/m²/ay + KDV seviyelerinde sabitlendi. 2026 yılının ilk çeyreğinde mevcut piyasa şartlarının devam etmesini öngörüyoruz. 2026’nın ikinci çeyreği ve devamında parasal gevşeme politikalarının etkisiyle ertelenmiş talebin harekete geçmesini bekliyoruz. Talebin canlanması ile birlikte işlemlerin, birincil bölgelere kıyasla daha uygun kira fiyatları sunan ikincil bölgelerde yoğunlaşacağını bekliyoruz. Aynı zamanda birincil bölgedeki doluluk oranının yükselmesi ile ikincil bölgelerdeki fiyatların yukarı yönlü hareketi desteklemesini bekliyoruz. 2026 yılının ilk yarısının 2025’e benzer dinamikler seyretmesini, ikinci yarısında ise ertelenen talebin tekrar canlanması ile birlikte işlem hacminde artış ve bunun etkisiyle kira fiyatlarındaki baskının kırılmasını ve artışın desteklenmesini beklemekteyiz.”

NEŞECAN ÇEKİCİ / GAYRİMENKUL YATIRIMCILARI DERNEĞİ (GYODER) BAŞKANI
“Esnek ofis hizmetleri yükseliyor”
“Hibrit / esnek çalışma yerleşik model haline geliyor. Cisco’nun Global Hybrid Work Study 2025’i, hibrit modellerin kalıcı olduğunu, iş gücünün önemli kısmının haftanın bazı günleri ofiste olmayı tercih ettiğini gösteriyor. Akıllı ofis teknolojileri (IoT sensörleri, akıllı iklimlendirme, masa/oda rezervasyon sistemleri) yaygınlaşıyor. Deneyim ofisleri / destination offices (insanları ofise gelmek için teşvik eden tasarım, etkinlik alanları, lounge benzeri mekanlar) öne çıkmaya başlıyor. Ofisin artık sadece ‘çalışma alanı’ değil ‘etkileşim ve inovasyon merkezi’ olması gerektiğini vurgusu öne çıkıyor. Esnek kiralama ve küçük ölçekli paylaşımlı ofis çözümleri tercih edilir olacak. Türkiye’de de esnek ofis hizmetleri yükseliyor. Sürdürülebilirlik, enerji verimliliği, WELL/LEED sertifikaları rekabet avantajı haline geliyor. Ofis dönüşümleri / hibrit karmalar: mevcut ofis binalarının bir kısmı karma kullanıma (çalışma + etkinlik + ortak alan) evrilebilir. Ayrıca ‘blended work’ kavramı (insan + dijital + AI entegrasyonu) yükseliyor. Ofisler artık sadece fiziksel değil dijital iş süreçlerini barındıran hibrit-entegre alanlar olacak. Ofis sektörü bugün bir kırılma noktasında. Finansman koşulları, makroekonomik istikrar, vergi düzenlemeleri ve şehir planlaması politikaları da ofisin gelişimini belirleyecek.”

MAKBULE YÖNEL MAYA / TSKB GAYRİMENKUL DEĞERLEME GM
“A sınıfı projelerde arz artışı olacak”
“Son yıllarda yaşanan ekonomik dalgalanmalar, değişen çalışma modelleri ve deprem kaygısı, yatırımcıların daha temkinli hareket etmesine neden oldu. Bu durum, niteliksiz ofis arzlarının önüne geçerken; modern, esnek ve teknolojik altyapıya sahip ofis projelerine olan ilgiyi ise artırdı. TÜİK verilerine göre 2025’in ilk yarısında ticari nitelikli yapı izinlerinin geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 24 oranında gerilediği gözlemlendi. Yüksek inşaat maliyetleri, finansmana erişimdeki zorluklar ve kira geri dönüş sürelerinin uzaması, yatırımcıların daha temkinli hareket etmesine yol açtı. Önümüzdeki dönemde, özellikle merkezi alanlarda; ulaşımı kolay, sürdürülebilirlik ve dijital altyapı kriterlerini karşılayan A sınıfı ofis projelerinde arz artışı olacağını öngörebiliriz. Buna karşın, eski ve niteliksiz ofis binalarında dönüşüm veya yeniden kullanım modellerinin gündeme gelmesi olası gözüküyor. Özellikle genç çalışanların beklentileri doğrultusunda daha esnek, yaratıcı ve teknolojik mekanlara ihtiyaç artması bu talebin tetikleyicisi olup enerji verimliliği yüksek modüler ofis çözümlerinin, paylaşımlı ofislerin ve gelişmiş dijital altyapı olanaklarına sahip binaların, ofis dünyasının geleceğinin şekillenmesinde temel faktörler olacağını söyleyebiliriz.”

MERİÇ DİREN / CUSHMAN&WAKEFIELD I TR INTERNATIONAL YÖN.
“Hazır ofis çözümleri yaygınlaşıyor”
“2025’te ofis piyasasında belirgin bir canlanma söz konusu. Pandemi sonrası dönemde birçok şirket yeniden düzenli ofis kullanımına geçti. Özellikle finans, teknoloji ve hizmet sektörlerinde bu eğilim net bir şekilde görülüyor. Cushman & Wakefield’in 2025 ilk yarıyıl pazar analizi raporuna göre İstanbul’da A sınıfı ofislerde boşluk oranı düşüşte. Ancak finansmana erişimin zorlaşması ve ofis kullanıcıları için dekorasyon maliyetlerinin ciddi oranda artması, şirketleri kullanıma hazır ofis çözümlerine yöneltiyor. Şirketler artık sermayelerini inşaat veya mobilyaya bağlamak istemiyor. Taşınmaya hazır, esnek koşullar sunan alanlara yöneliyor. Esnek çalışmanın yerleşmesiyle birlikte verimlilik, konfor ve sürdürülebilirlik gibi unsurlar daha fazla önem kazanıyor. Bu bilgiler ışığında önümüzdeki dönemde standardı yüksek ofislerin kiracı kararlarında belirleyici hale gelmesinin beklendiğini söylemek mümkün. Ofis artık sadece bir çalışma alanı değil, kurum kültürünü ve çalışan bağlılığını destekleyen bir deneyim alanı haline geldi. Şirketler çalışanlarını yeniden ofise çekebilmek için tasarım, hizmet ve ulaşım kolaylığını bir arada sunmaya çalışıyor. Bu dönemde doğru lokasyonda, kaliteli altyapıya sahip binalar hem kiracılar hem de yatırımcılar için avantaj yaratıyor.”

DR. EMRE ILICALI / ÇEVRE DOSTU YEŞİL BİNALAR DER. (ÇEDBİK) BŞK.
“Yeşil bina kriterleri arka planda kalıyor”
“Son yıllarda ofis mimarisi yalnızca İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerde değil; Anadolu’daki gelişen orta ölçekli kentlerde de hızla yayılıyor. Ancak bu artış her zaman sürdürülebilirlik ilkeleriyle aynı hızda ilerlemiyor. Yeni ofis yapıları mimari açıdan modern ve teknolojik bir görünüme sahip olsa da enerji verimliliği, su yönetimi, iç mekan hava kalitesi, gün ışığı kullanımı veya kullanıcı sağlığı gibi temel yeşil bina kriterleri çoğu zaman arka planda kalıyor. Oysa ofisler, şehirlerin toplam enerji tüketiminin önemli bir bölümünü oluşturan, günün büyük kısmında yoğun biçimde kullanılan yapılardır. Gerçek anlamda yeşil bir ofisten söz edebilmek için yalnızca tasarım estetiğine değil; binanın ölçülebilir performansına, işletme verimliliğine ve kullanıcı konforuna odaklanmak gerekir. Uluslararası ve Yerel Yeşil bina sertifika sistemleri bu dönüşüm için güçlü bir yol haritası sunuyor. Bu sistemlerin yaygınlaşmasıyla ofisler, yalnızca enerji açısından değil; çalışan sağlığı, konfor ve karbon yönetimi açısından da yeni bir standart tanımlıyor. Böylece ofis binaları, kentlerde çevresel etkiyi azaltan, kullanıcı mutluluğunu artıran ve uzun vadede ekonomik olarak daha sürdürülebilir hale gelen yapılara dönüşüyor.”

ZUHAL BALSARI / EVA GAYRİMENKUL DEĞERLEME GMY
“Geleceğin ofisleri insan odaklı olacak”
“Türkiye’de özellikle İstanbul’da ofis arzı artarken, kiralamalarda esneklik öne çıkıyor. Kira seviyeleri durağan seyrediyor, boşluk oranları yavaşça azalıyor. Ofislerdeki son trendler, esneklik, teknoloji ve çalışan deneyimi odaklı tasarımlar etrafında şekilleniyor. Hibrit çalışma modelleri yaygınlaşırken, ofisler artık sadece çalışma alanı değil, sosyal etkileşimi ve iş birliğini destekleyen mekânlar olarak öne çıkıyor. Akıllı bina sistemleri, enerji verimliliği çözümleri ve güçlü dijital altyapılar ofislerin tercih edilmesinde önemli rol oynuyor. Ayrıca sürdürülebilirlik trendiyle birlikte yeşil bina sertifikaları, doğal ışık kullanımı ve geri dönüştürülebilir malzemeler daha fazla önem kazanıyor. Önümüzdeki dönemde ofislerin tamamen çalışan konforu ve verimliliğine odaklanması bekleniyor. Dinlenme alanları, sessiz çalışma bölgeleri, sosyal ve sağlık odaklı alanlar ofis tasarımında standart hale gelecek. Kısacası, geleceğin ofisleri esnek, teknolojik, sürdürülebilir ve insan odaklı olacak. Ofis piyasasında önümüzdeki dönemde dönüşüm süreci hız kazanacak. Şirketler maliyet optimizasyonu ve çalışan bağlılığı hedefleriyle daha esnek, çok amaçlı ve verimli alanlara yönelecek. Talep, merkezi konumlarda küçük ama donanımlı ofislere ve paylaşımlı alanlara kayacak gibi görünüyor.”

AV. ELVAN KAKICI ŞİMŞEK / KAKICI & ŞİMŞEK HUKUK BÜROSU KURUCUSU
“Artan uyuşmazlıklara dikkat”
“Şirketlerin işyeri ve ofis kiralamalarında yaşadığı uyuşmazlıklar, son dönemde artış gösteriyor. Kira sözleşmelerinde yapılan hatalar ilerleyen dönemde ciddi hukuki ve mali risklere neden olabilir. Kira sözleşmelerinde yaşanan uyuşmazlıkların temelinde çoğunlukla sözlü anlaşmalar ve yetersiz belgeler yer alıyor. Sözleşmenin mutlaka yazılı olması gerekir. Kira bedeli, artış oranları, masraflar ve tarafların sorumlulukları açıkça belirlenmezse, en küçük anlaşmazlık bile mahkemeye taşınabiliyor. Bu nedenle sözleşme süreci profesyonelce yürütülmeli. Ofis kiralamalarında tarafların sorumluluklarını özellikle bakım, onarım, güvenlik ve sigorta yükümlülükleri açısından net şekilde tanımlaması gerekiyor. Ofis veya işyeri kiralamadan önce taşınmazın hukuki statüsü titizlikle incelenmeli. Tapu kaydında ‘davalıdır’ ya da ‘hacizlidir’ gibi bir şerh olup olmadığı mutlaka kontrol edilmeli. Devir veya alt kiralama haklarının ana sözleşmeye uygunluğu da gözden kaçırılmamalı. Bu detaylar, ileride çok daha büyük hukuki sorunları önler. Öngörülemeyen olağanüstü durumlar için sözleşmede uyarlama kayıtlarının bulunması hem kiracıyı hem kiraya vereni korur. Kiralama işleminin niteliği, kurumlar vergisi ve KDV yükümlülüklerini doğrudan etkiler. Kira süreci mali yönden planlanmalı.”