Ayakkabı tasarlamak… Deniz Karakaş için hiçbir zaman yalnızca bir zanaat ya da bir iş tanımı olmamış. “Kendimi ‘ayakkabı tasarımcısı’ndan çok hayal ettiği hayatı ayakkabılar üzerinden inşa eden bir girişimci olarak tanımlıyorum” diyen Karakaş, Jabotter’in hikâyesi de kadınların kendini güçlü, şık ve aynı zamanda rahat hissettiği anları yaratma arzusundan yola çıkarak, zamanla bu duyguyu bir markanın karakterine dönüştüren uzun soluklu bir yolculuğa evrilmiş.
Bu yaklaşım ve tasarım tutkusunun somut bir markaya dönüşmesi ise sektörün yıllardır çözülemeyen bir boşluğunu fark etmesiyle hız kazanıyor.
Karakaş, 2012 yılında sektörün iki uç arasında sıkışmış yapısına bakıp harekete geçiyor. Bir tarafta ulaşılması güç global lüks markalar, diğer tarafta kaliteden ödün veren hızlı moda… Aradaki boşluğu fark ettiği anda kendine şu soruyu soruyor: “Neden kendi markam olmasın?”
O anda başlayan yolculuk, bugün Türkiye’de ve farklı ülkelerde geniş bir müşteri kitlesine ulaşan Jabotter’i ortaya çıkarıyor. O yolculuğu tanımlarken hâlâ aynı soruya tutunduğunu söylüyor: “Bu ayakkabı, onu giyen kadının hikâyesine gerçekten güç katıyor mu?”

Stiletto ve özel gün ayakkabılarıyla başladı
Marka ilk yıllarında tamamen stiletto ve özel gün ayakkabılarına odaklanıyor. Gelinlerin, davetlerin, kırmızı halı hissi yaratan tasarımların ön planda olduğu bir dönemin ardından Jabotter, müşterilerinden gelen taleplerle birlikte dönüşmeye başlıyor.
“Bu konforu günlük hayatta da istiyoruz” diyen kadınların artışıyla ürün gamına blok topuklardan bot ve çizmelere, çok amaçlı sofistike modellere kadar geniş bir yelpaze ekleniyor. Bugün marka hem güçlü kurumsal pozisyonlarda çalışan profesyonellere hem de sosyal yaşamında stilinden ödün vermek istemeyen geniş bir kitleye hitap ediyor.
Butik üretimden vazgeçmiyor
Jabotter'in üretim yapısı ise markanın en kritik parçası. İstanbul’daki kendi atölyelerinde, kalıptan montaja kadar tüm süreçlerin kontrolünü ellerinde tuttuklarını anlatan Karakaş, “Her modeli sezonluk ürün değil, gardıropta yıllarca kalabilecek bir yatırım parçası olarak tasarlıyoruz” diyor.
Yılda 200’ün üzerinde model tasarlanmasına rağmen butik üretimden vazgeçmeyen marka, sürdürülebilirliği de malzemeden ibaret olmayan bir iş modeli bakışıyla ele alıyor. Bu yaklaşımın temelinde, hızlı moda anlayışının aksine ‘az ama öz’ üretim yaparak ihtiyaca göre kontrollü ilerlemek, kaliteli deri, güçlü taban ve doğru kalıplarla uzun ömürlü tasarımlar yaratmak bulunuyor. Üretimin Türkiye’de tutulması ise hem yerel zanaatkârlığı destekliyor hem de lojistik kaynaklı karbon ayak izini azaltıyor. Marka aynı zamanda ambalajlarında daha az plastik ve daha fazla geri dönüştürülebilir materyal kullanmaya odaklanarak sürdürülebilirlik çerçevesini her sezon daha da güçlendiriyor.
Satış kanallarında ise hem fiziksel hem dijital taraf güçlü. Nişantaşı’ndaki flagship mağaza, seçili butikler ve online satışlarla ilerleyen Jabotter’de ciro dağılımı şu anda yüzde 55 fiziksel, yüzde 45 online. Karakaş, önümüzdeki dönemde bu ağı daha dijital ağırlıklı bir yapıya çevirmeyi hedeflediklerini belirtiyor. Tasarım sürecine birebir dokunan Karakaş, yaklaşık 40 kişilik çekirdek ekibiyle her kalıbın, rengin ve formun son kararını kendisi veriyor.
Yeni kategorilerle büyüyor
Jabotter’in 2026 büyüme stratejisi üç ana başlıkta toplanıyor: mağazalaşma, ürün çeşitliliği ve dijital büyüme… Önümüzdeki yıl hem Türkiye’de Ankara gibi stratejik şehirlerde hem de yurtdışında özellikle Dubai ve Körfez ülkelerinde yeni mağazalar ve franchise iş birlikleri planlanıyor. Ayakkabının yanına çanta ve aksesuar kategorilerinin sistematik şekilde eklenmesi, hatta ‘head-to-toe Jabotter look’ yaratılabilecek kapsül tekstil ürünleri de hedefler arasında. Dijital tarafta ise global ölçekli e-ticaret altyapısı ve lokalize kampanyalar ön planda olacak.
Öte yandan Karakaş, büyüme oranlarıyla ilgili “2025’te yaklaşık yüzde 40, 2026’da ise ek bir yüzde 60 büyüme hedefliyoruz” diyerek iki yıl içinde markayı anlamlı şekilde yukarı taşıyacaklarını belirtiyor.
Globalleşme yolculuğu hızlanıyor
Bugüne kadar online satışlarla birçok ülkeye ulaşan, Avrupa ve Orta Doğu’da seçili butiklerle çalışan Jabotter için 2026 globalleşme yolculuğunun yıl olacak. Karakaş, hedefleri şöyle özetliyor: “Öncelikli hedefimiz Dubai başta olmak üzere Körfez bölgesinde fiziksel olarak var olmak. Ardından Milano ve Paris gibi moda başkentlerinde güçlü showroom ve iş birlikleriyle markayı konumlandırmak istiyoruz.”
İhracatta özellikle Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Suudi Arabistan, İngiltere ve Avrupa’nın moda odaklı şehirlerinin hedef pazar olduğunu belirten Karakaş, Jabotter’in geleceğini şu sözlerle tanımlıyor: “Amacım Jabotter’i Türkiye çıkışlı ama global ölçekte bilinen bir love brand haline getirmek.”
Jabotter’in hikâyesi, yalnızca bir ayakkabı markasının büyüme yolculuğu değil; hayal ettiği hayatı kendi tasarım diliyle kurmaya karar veren bir girişimcinin ısrarlı, tutkulu ve çok yönlü adımlarının da hikâyesi olarak güncel ekonomi dünyasında yerini almaya devam ediyor.