Ekonomik konjonktürün destekleyici bir yapıya evrilmesinin bu yılın bilançoları için kritik önem taşıdığı kaydediliyor.
Ekonomist’in 30 Mart-12 Nisan 2025 tarihli sayısından
Borsa İstanbul’da (BİST), hesap dönemi takvim yılıyla uyumlu şirketler için ocak ayı sonu itibarıyla başlayan 2024 son çeyrek bilanço dönemi; solo finansallar için 3 Mart’ta, konsolide finansallar için 11 Mart’ta tamamlandı. 2024’ün tüm çeyrek dönemlerinde olduğu gibi son çeyrekte de yüksek faiz ortamı, alım gücünde dalgalanmalar, değerli TL ile bankalar ve diğer finansal şirketler ile fonksiyonel para birimi döviz olan şirketler dışındaki tüm şirketler için uygulanan enflasyon muhasebesi, finansal sonuçlar üzerinde etkili olan ana unsurlar olarak sıralanıyor.
14 ŞİRKET ÜÇ RASYODA DA VAR
Biz de hem ekonomik konjonktürün hem de enflasyon muhasebesinin 2024 son çeyrek finansalları üzerindeki etkilerini, BİST-TÜM Endeksi’nde 11 Mart itibarıyla bilançosunu açıklamış şirketler üzerinden bir tablo hazırlayarak inceledik. Finans şirketlerini, holdingleri, yatırım ortaklıklarını ve GYO’ları dâhil etmediğimiz bu tabloya 2024 son çeyrekte satış gelirleri 500 milyon TL’nin altındaki şirketleri de almadık. Kârlılık tarafındaki kriterimiz ise şirketlerin 2024 son çeyrekte net zarar yazmaması, FVAÖK’ünü ve net kârını 2023 son çeyreğe göre artırabilmesi oldu.
Şirketleri bu üç kriterde yıllık değişimlerine göre sıraladığımızda toplamda 25 şirkete ulaştık, her üç rasyoda da yer almayı başaran şirket sayısı ise 14 oldu. Bu 14 şirket; Etiler Gıda, Kristal Kola, Çelebi Hava Servisi, Tatlıpınar Enerji Üretim, Naturelgaz, Odine Solutions Teknoloji, Forte Bilgi İletişim Teknolojileri, Altınkılıç Gıda, Türk Tuborg, Karsan Otomotiv, Göknur Gıda, Bagfaş, İngram Bilişim ve Despec Bilgisayar olarak sıralandı.

FİNANSALLARI ETKİLEYEN UNSURLAR
Son çeyrek finansal sonuçlarında özellikle etkisi görülen faktörlerin neler olduğuna bakalım. Tera Yatırım Araştırma Direktörü Mehmet Bilal Bircan, son çeyrekte de şirket finansallarında iç talepteki kademeli yavaşlamanın ve baskılanmanın, gerilemeye devam etse de görece yüksek kalmaya devam eden enflasyonun ve yüksek finansman maliyetlerinin etkisinin görüldüğünü ve bu unsurların şirket kârlılıklarını olumsuz yönde etkilediğini kaydediyor. Özellikle toplam satış gelirleri içerisinde yurt dışı gelirlerinin payı yüksek olan şirketlerin TL’deki değerlenme nedeniyle zorluklar yaşadığına değinen Bircan; bu şirketlerde, devam eden talep koşullarındaki zayıflık ve TL’deki reel değer kazancının kârlılığı baskılayan temel unsurlar olduğunun da altını çiziyor. İç pazarda devam eden enflasyon, tüketici harcamalarını baskılamaya son çeyrekte de devam etti. Mehmet Bilal Bircan, “Bu kapsamda özellikle dayanıklı tüketim malları ve otomotiv sektörlerinde talep daralması gözlendi” diyor. Borçlanma maliyetlerinin görece yüksek seyretmeye devam etmesi nedeniyle kârlılıktaki daralmanın FVAÖK marjlarını da baskıladığı bilgisini veren Bircan, son çeyrek finansallarında özellikle Aselsan gibi savunma sanayi şirketlerinin ise güçlü ihracat performansı ve savunma harcamalarındaki artışla birlikte büyüme kaydettiği notunu da düşüyor.
“CİROLARINI ARTIRMAKTA ZORLANDILAR”
Şirketlerin son çeyrekte cirolarını artırmakta zorlanırken esas faaliyetlerinden zarar ettiğini vurgulayan İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer, BİST-100 şirketlerinden sadece üçte birinin net kârını ve satışlarını artırmayı başardığına, enflasyon muhasebesine tabi olmayan şirketler çıkarıldığında ise bu sayının daha da azaldığına dikkat çekiyor. “Bunlara ek olarak ‘FVAÖK’ü artan’ ve ‘borçluluk durumu azalan’ kriterlerini de eklediğimizde bu sayı 13’e düşüyor” diyen Seda Yalçınkaya Özer; son çeyrek finansalları en güçlü gelen şirketin Aselsan olduğu, genel olarak nakit akımları güçlü, finansal yapısı kuvvetli, borçluluk yapısı az ya da net nakdi olan şirketlerin bu dönemde daha olumlu sonuçlar elde ettiği bilgisini de veriyor.
‘EN KÖTÜSÜ’ GERİDE KALDI MI?
Peki, son çeyrek itibarıyla ‘bilançolarda en kötüsü geride kaldı’ diyebilir miyiz? Tera Yatırım Araştırma Direktörü Mehmet Bilal Bircan’a göre; son çeyrek itibarıyla finansal performans açısından birçok şirket ve banka zorlu bir dönemi geride bırakmış olabilir ancak ‘bilançolarda en kötüsü geride kaldı’ diyebilmek için 2025’in ikinci yarısını beklemek daha sağlıklı olacak.
Ahlatcı Yatırım Araştırma Uzmanı Ahmet Deniz Yağbasan ise finansman maliyetlerinin yüksek seyretmesi ve enflasyon muhasebesinin etkisinin kademeli olarak azalmasıyla şirketlerin finansallarında bu yıl çeyrekten çeyreğe toparlanma bekliyor. Küresel ve yerel dinamiklerde olağanüstü bir gelişme yaşanmaz ve Türkiye’de enflasyon-faiz dengesi korunursa, bilançolar açısından ‘en kötüsünün geride kaldığının’ söylenebileceğini kaydeden Ahmet Deniz Yağbasan, şöyle devam ediyor:
“Finansallar 2025’te ‘borsanın yakıtı’ olmaya başlayabilir. Tabii ki şirket finansallarında gelişimin ana aktörlerinin finansman maliyeti ve artan tüketici talebi olduğunu vurgulamak gerek. 2025’te ve 2026’da beklenen faiz indirimleriyle tüketici talebinin artması, hasılatta ve FVAÖK’te kademeli iyileşme yaratabilir. Finansman maliyetlerinin azalması da net kâr üzerindeki baskıyı hafifletebilir. Burada ekonomik konjonktürün destekleyici bir yapıya evrilmesi kritik olacak.”

SEDA YALÇINKAYA ÖZER / İNTEGRAL YATIRIM ARAŞTIRMA MÜDÜRÜ
“Bilançolardaki baskı, 2025’te yavaşlayabilir”
ENFLASYON, FAİZ, KUR, PARİTE 2025’te enflasyondaki gerilemeye bağlı olarak enflasyon muhasebesi baskısı yavaş yavaş azalacak. Bu da şirket finansallarındaki net kâr baskısının azalmasını destekleyecek. Bununla birlikte faiz indirimleriyle maliyetlerde daha ılımlı bir seyir olabilir. Makroekonomideki değişimin finansallara ‘sektörel’ olarak yansıyacağını öngörüyorum. Son dönemde yaşanan kur hareketinden ise döviz açık pozisyonu olan şirketler negatif etkilenebilir ve finansman giderindeki artış net kârı olumsuz etkileyebilir. Diğer yandan Euro/dolar paritesindeki güçlenme ihracatçı şirketler açısından ‘olumlu’ olarak okunabilir. Faiz indirimlerinin sürmesi, talep esnekliği olan şirketlere yavaş yavaş olumlu yansımaya başlayacak. Geride kalan sanayi şirketlerinde ‘sektörü izin verdiği sürece’ 2024’e göre daha güçlü bir performans beklenebilir.
BİLANÇOLARDAKİ BASKI AZALACAK MI? 2024’ün aksine 2025’te bilançoların yeniden ‘borsanın yakıtı’ konumuna geçip geçemeyeceği noktasında birkaç faktöre bakmak gerek. Bunların en başında enflasyondaki düşüşün kalıcı ve belirgin olup olmayacağı var. Daha güçlü bir enflasyon düşüşü hem enflasyon muhasebesi açısından rahatlatıcı olur hem de bazı sektörlerdeki kısıtlamayı kaldırır. Ancak kurda belirgin oynaklıklar oluşursa döviz açık pozisyonu olan şirketler sektöründen bağımsız olarak olumsuz etkilenebilir. Dolayısıyla hem ekonomik hem de yaşadığımız iç gündemdeki gelişmeler belirleyici rol oynayacak. Ancak bana göre bilançolardaki baskının 2025’te belirgin bir şekilde yavaşlayacağı bir ortam oluşacaktır.