Dijitalleşmeyenin yaşama şansı var mı?

17 Haziran 2019





Sorunun yanıtı son derece basit, çünkü öyle bir şans olmayacak. Geçen yıl, Ayşegül'ün hazırladığı bu araştırmayı yayınladığımız sayısının editör köşesinin başlığı 'Dijitalleşme kaçınılmaz' idi.





TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr





Bir yıl için de 'dijitalleşmeyenin yaşama şansı yok' noktasına geldik. Kurallar sert ve esneme payı yok gibi. Kimseyi de dinlemiyor.





Bir adım geriye düştüğünüzde, neredeyse size uzanan bir el görmek pek mümkün olmuyor. Dijital yaşam, iş yapış şeklimizin her aşamasında kendini gösteriyor.





Maliyetler zorladığı gibi verimlilik hesabı, değişen sosyal yapıya uygun ürün ve hizmet sunumu yapabilmek adına dijitalleşme, daha da kaçınılmaz bir hale geliyor.





Bu durumun sadece büyük şirketler için geçerli olmadığını bilmem söylemeye gerek var mı? Büyüklere mal ve hizmet satan şirketlerin tamamı için de bu durum geçerli. Aksi takdirde mal ve hizmet tedariki yaptıkları müşterilerini kaybetme riski yükseliyor.





Aslında 'dijitalleşme' zorunluluğu, Türkiye'yi, şirketlerimizi, dünyada farklı ve son derece avantajlı bir konuma sokabilir.





Bunun en büyük nedeni de Türkiye'nin teknolojideki yeniliğe, inovatif ürünlere yaklaşımının son derece sıcak olması. Şirket yönetimleri de öyle, KOBİ grubundaki şirketlerin kurucuları, hissedarları da öyle. Genç nüfus daha da yatkın…





Nitekim, 7-8 yıl önce gündemde olmayan online ticaret, iki haneli oranlar gibi ciddi seviyelere ulaşmış durumda. Üstelik, bu işlemlerin neredeyse dörtte üçü mobil cihazlarla yapılıyor. Bir yapıya uyum, dünyadaki rakiplerin de önüne geçmek için mütiş bir fırsat sunuyor.





Ekonomideki küçülme, gelirlerdeki reel düşüş, işsizlik oranının yükselmesi, haneye giren gelirlerdeki düşüş, tüketim davranışlarına birebir yansımaya başladı. Nitekim, 'marka' algısından ziyade, hesaplı ürünlere yönelim öne çıkmaya başlamıştı. Şimdi daha da hızlanıyor.





Örneğin, perakende sektöründe 'ucuz' mağazacılığın payı, yükselmeye devam ediyor. Ama onlar için de yaşamın kolay olmadığını söylemek gerekiyor. Ciroyu yükseltme uğruna mağazalara yığılan ürünlerin müşteriyle buluşmasının garanti olmadığını anımsatmak istiyorum.





Ekonomideki değişim kadar, demografideki değişimi, yeni kuşakların tüketici davranışlarını da iyi okumak gerekiyor. Aksi takdirde ürünleriniz elinizde kalabilir.





Üstelik, yıllık 200 milyar TL'yi aşkın satın alma bütçesini yöneten liderlerin kayda değer bölümü, bu yıl sonuna kadar büyüme hedefinden uzak. Küçülenlerin sayısı da az değil.





Sonuç olarak söyleyeceğim, sizlerle paylaşacağım durum şudur: Değişen koşulları, dijitalleşen süreci iyi yönetecek yeteneklerle çalışmayı tercih edin. Aksi takdirde bedeli yüksek oluyor.





Pozitif enerjinin yüksek olduğu bir hafta diliyorum.