Dolardaki yükseliş faizsiz durur mu?

04 Aralık 2017
SON DÖRT HIZLI KUR ARTIŞININ ÜÇÜ FAİZ ARTIŞIYLA DURDURULDU.

Döviz kurlarında eylül ayı ortalarında başlayan yükseliş sürüyor. Eylül ayı ortalarında 3,40 TL dolayında olan dolar kuru, biz bu yazıyı yazdığımız sırada 3,90 TL’nin üzerindeydi. 1,5 aylık dönemdeki artış yüzde 15’i aşıyor. Günlük ortalama artış da yüzde 0,2’ye yaklaşıyor.

DR. ORHAN KARACA 
okaraca@ekonomist.com.tr

Bu da yaşadığımız bu dönemi, Türkiye’de hızlı kur artışının yaşandığı dönemlerin arasına sokuyor. Herkes bu artışı endişeyle izliyor ve nerede, ne zaman ve nasıl duracağını merak ediyor. Bazıları bu artışın ancak Merkez Bankası’nın para politikası faizlerini yükseltmesiyle durabileceğini söylüyor.

Her ne kadar Merkez Bankası önceki hafta piyasaya verdiği likiditeyi kısarak ortalama fonlama maliyetini 25 baz puan artışla yüzde 12 dolayından yüzde 12,25’e çıkarmış olsa da bu pek yeterli görülmüyor. Bu nedenle de gözler 14 Aralık’ta yapılacak olan 2017’nin son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına çevrilmiş bulunuyor.

DOKUZUNCU DALGA
Bizim tespit edebildiğimiz kadarıyla, şu anda yaşadığımızı saymazsak, Türkiye’de 2001 krizi sonrasındaki dönemde kurların hızlı artış gösterdiği sekiz dönem var. Bunların ilk dördü 2000’li yıllarda, son dördü ise 2010’lu yıllarda yaşandı.

2000’li yıllarda daha seyrek yaşanan hızlı kur artışları son dönemde iyice sıklaştı. Son dört yılın dördünde de, ikisi iki yıla yayılmış şekilde, hızlı kur artışlarına şahit olduk. Üstelik 2000’li yıllardaki artışlar sonrasında kur eski seviyesine geri dönerken 2010’lu yıllarda yaşadığımız artışlar sürekli yukarıya doğru oldu. Kurlar bu artışlar sonrasında zirve seviyesinin biraz altına gerilese de eski seviyesine geri dönmedi.

Böylece 2000’li yıllardaki dört dalgada genelde 1,30-1,70 TL arasında seyreden dolar kuru, 2010’lu yıllardaki dört dalgada 1,50 TL seviyesinden 4 TL’ye yakın bir seviyeye kadar yükseldi. Yaşadığımız bu dokuzuncu dalga ile belki de 4 TL’nin de üzerine çıkacak.

Önceki sekiz kur artışının nasıl durduğuna baktığımızda dördünde Merkez Bankası’nın faizleri yükselttiğini, dördünde ise faiz artışı yapılmadan kurlardaki yükselişin sona erdiğini görüyoruz. Burada dikkat çeken noktayı, 2000’li yıllardaki dört hızlı kur artışının sadece birinde faiz artışına gidilirken, 2010’lu yıllardaki dört hızlı kur artışının ise üçünün faiz artışıyla durdurulması oluşturuyor.

Ancak bu görünüş biraz yanıltıcı. Çünkü 2002 ve 2004 yıllarındaki hızlı kur artışlarında Merkez Bankası faiz arttırmasa da, enflasyondaki hızlı düşüş nedeniyle o sıralarda hakim eğilim olan faiz indirimini durdurarak, reel faizlerin yükselmesini sağlamıştı. Dolayısıyla bu iki dönemde de pasif de olsa bir faiz müdahalesinin olduğu söylenebilir.

Bu durumda geriye faiz müdahalesine gerek kalmadan sona eren sadece iki hızlı kur artışı kalıyor. Merkez Bankası, 2008 yılındaki hızlı kur artışına o dönemde yaşanan küresel krizden kaynaklandığı için tepki vermemiş, küresel krizin etkisi yumuşayınca da bu kur artışı sona ermişti.

Merkez Bankası, yoğun siyasi belirsizlikten kaynaklanan 2015 yılındaki hızlı kur artışına ise her nedense seyirci kalmış-
tı. Bu nedenle epeyce uzun süren bu hızlı kur artışı, 7 Haziran’da yapılan seçim sonrasında hükümet kurulamaması üzerine 1 Kasım’da tekrar seçim yapılması kararı alınmasından sonra durmuştu.

ZOR DOSTUM ZOR
Kısacası, faiz müdahalesi olmadan kurlardaki yükselişi ekonomiye fazla zarar vermeden durdurmak zor görünüyor. Elbette hiçbir yükseliş sonsuza kadar sürmüyor ve 2015 yılında olduğu gibi yeterince beklenirse kurlardaki yükseliş bir yerde duruyor.

Ancak bu durumda yükseliş kalıcı oluyor ve ekonomiye de büyük zarar veriyor. Esasında zamanında yapılmayıp geç kalan veya üstünkörü yapılan müdahalelerin etkisi de çok farklı değil. 2011 ve 2014 yıllarındaki müdahaleler çok geç kaldığı için döviz kurları eski seviyesine geri dönemedi ve yükseldiği yerde kaldı.

Bu da ekonomide hala sancılarını çektiğimiz sıkıntıların temelini attı. Enflasyonu bu yüzden bir türlü yenemedik. Büyümede de inşaat yatırımlarına mahkum kaldık. Bu yılın başlarında yapılan üstünkörü müdahalenin sonuçları da aynı oldu.

Bu yüzden fiyatlama davranışlarının bozulması enflasyonu çift haneye taşıdı. Üstelik kur artışı da çok geçmeden geri döndü. Muhtemelen bunun sıkıntılarını da önümüzdeki aylarda yaşayacağız.