Ekonomi resesyondan çıktı, 2020'de ne olur?

13 Aralık 2019





Türkiye ekonomisi 2019'un üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,9 büyüdü. Böylece bu cılız büyümeyle de olsa geçen yılın son çeyreğinde başlayan ve üç çeyrek dönem süren resesyondan çıkmış oldu.





DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com.tr





Türkiye ekonomisi geçen yılın son çeyreğinde yüzde 2,8, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,3 ve ikinci çeyreğinde de yüzde 1,6 küçülmüştü.





Geçen hafta bu sayfalarda paylaştığımız gibi, bizim üçüncü çeyrekteki büyümeye ilişkin son tahminimiz yüzde -0,5 ile yüzde 0,5 arasında yani sıfır dolayında çıkacağı yönündeydi.





Gerçekleşme bizim tahminimizden biraz daha yüksek oldu. Geçen haftaki yazıda üretime ilişkin öncü göstergelerin büyümeye işaret ettiğini ama tüketime ve yatırıma ilişkin öncü göstergelerde hala küçülme sinyali olduğunu ifade etmiştik.





Bu durumda da üretimdeki artışın daha çok ihracattan ve stok değişiminden kaynaklanıyor olabileceğini belirtmiştik. Esasında gerçekleşme de büyük ölçüde böyle çıktı.





Yalnız özel tüketim bizim tahmin ettiğimizden biraz daha iyi gelirken öncü göstergelerde izini süremediğimiz kamu tüketiminde de gaza basılması ekonomik büyümenin tahminimizin üzerinde çıkmasının temel nedenleri oldu.









NASIL BÜYÜDÜK?
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verileri, üçüncü çeyrekte özel tüketimin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,5 arttığını gösteriyor. Bizim hesaplarımız bu artışın ekonomik büyümeye 0,9 puanlık katkı yaptığını ifade ediyor.





Üçüncü çeyrekte kamu tüketimindeki artış ise yüzde 7'yi buldu ve buradan da büyümeye 0,9 puanlık katkı geldi. Bu dönemde mal ve hizmet ihracatı yüzde 5,1 artarken bunun büyümeye katkısı 1,2 puan olarak gerçekleşti.





Üçüncü çeyrekte büyümeye en büyük katkıyı ise 2,8 puanla stok değişimi verdi. Bütün bunlara karşılık yatırımlardaki yüzde 12,6'lık düşüş büyümeden 3,4 puan çalarken, mal ve hizmet ithalatındaki yüzde 7,6'lık artış da büyümeden 1,4 puanı alıp götürdü.





Ekonomiye üretim cephesinden baktığımızda ise tarımsal katma değerdeki yüzde 3,8'lik artışın büyümeye 0,5 puanlık, sanayi katma değerindeki yüzde 1,6'lık artışın büyümeye 0,3 puanlık ve hizmet sektörlerinin katma değerindeki yüzde 1,2'lik artışın da büyümeye 0,8 puanlık katkı verdiğini görüyoruz.





İnşaat sektöründeki katma değer ise üçüncü çeyrekte de yüzde 7,8 azalmış ve ekonomik büyümeden 0,6 puan götürmüş bulunuyor.





Ekonominin üçüncü çeyrekte yeniden büyümeye geçmesinde, geçen yıl aynı dönemde başlayan yavaşlamanın getirdiği "baz etkisi" yanında Merkez Bankası'nın başlattığı ve kamu bankalarının sürüklediği faiz indirimleriyle iç talebe yavaş yavaş gaz verilmesinin de etkisi var.





Hem baz etkisinin hem de faiz indirimlerinin iç talebe verdiği gazın güçlendiği dördüncü çeyrekte muhtemelen ekonomik büyüme biraz daha yükselecek.





Böylece 2020 yılının sıfırın biraz üzerinde bir büyümeyle kapatılması imkan dahiline girecek. Bunun gerçekleşmesi için dördüncü çeyrekte büyümenin yüzde 3'ü aşması yetiyor.





2020'DE NE OLUR?
Baz etkisi 2020'nin en azından ilk iki çeyreğinde de ekonomik büyümeyi destekleyici yönde olacak. Faizlerdeki düşüşün gaza getirdiği iç talep artışı da devam ederse 2020'de ekonomik büyümenin hızlandığını görebiliriz.





Ancak bu noktada bu değirmenin suyunun nereden geleceği sorusu ortaya çıkıyor. İç talepteki artışın devam edebilmesi için yurtdışından kaynak girişinin tekrar başlaması gerekiyor.





Fakat iç ve dış politikadaki belirsizliklerin hala sürmesi bunun nasıl gerçekleşebileceği konusunda soru işaretleri yaratıyor. Dış kaynak girişi olmazsa 2020'de ekonomik büyüme yüzde 5'lik hedefin altında kalabilir.





Zaten beklentiler de genelde bu yönde şekilleniyor. Merkez Bankası'nın son Beklenti Anketi'ndeki 2020 yılı büyüme beklentisi yüzde 3,1'di. Türkiye için IMF'nin ve OECD'nin 2020 yılı büyüme tahmini de buna yakın ve yüzde 3 düzeyinde bulunuyor.