Enflasyon treni raydan çıkıyor

12 Temmuz 2021
ARAM EKİN DURAN eduran@ekonomist.com.tr

Ne yazık ki para ve maliye politikalarında aynı adımları atıp farklı sonuçlar beklemenin bir anlamı yok.

Birbiri ardına değiştirilen Merkez Bankası başkanları, Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) olan güvensizlik, enflasyon-faiz ilişkisine tersten bakış gibi nedenler, pandemi krizi, artan enerji maliyetleri ve kuraklık ile birleşince korktuğumuz başımıza geldi ve enflasyon treni raydan çıkmaya başladı.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı son haziran ayı tüketici ve üretici fiyat endeksleri, tabiri caiz ise fırladı.

Tüketici fiyatları haziran ayında yıllık bazda yüzde 17,53 artarken, üretici fiyatlarında yıllık artış ise yüzde 42,89 oldu. Böylelikle yıllık enflasyon Mayıs 2019'dan bu yana en yüksek seviyeye yükseldi. TÜFE ve ÜFE arasında açılan fark ise endeks tarihinin en yüksek farkı olarak kayıtlara geçti.

TÜFE YÜZDE 20'YE GİDİYOR


Elbette haziran ayı ile başlayan "normalleşme süreci" sonrasında sokağa çıkma yasaklarının hafiflemesi ve dükkanların, mağazaların, iş yerlerinin canlanmasına yol açtı. Bir anda yükselen talep karşısında, mal ve ürün sahipleri de fiyatlarını yukarı yönlü güncelledi.

ÜFE'de yüzde 43'lerin görülmesi, temmuz başında yapılan elektrik ve doğalgaz zamları, petrol fiyatlarının 100 dolara yelken açması ve kuraklık nedeni ile artan gıda fiyatları bize gösteriyor ki önümüzdeki birkaç ayda TÜFE'de yüzde 20'yi görmek ve hatta aşmak ne yazık ki çok olası.

Bilindiği gibi Türkiye zaten dünyanın en yüksek enflasyona sahip ülkelerinden biri. Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından Nisan 2021'de yayınlanan enflasyon raporuna göre, Türkiye, o dönemde belirlenen yüzde 13,6'lık enflasyon değeri ile dünyada en yüksek enflasyona sahip 14'üncü ülke olmuştu.

IMF raporunda, Türkiye'nin Ortadoğu ve Avrupa bölgesinde sadece Libya ve İran'dan daha düşük enflasyona sahip olduğuna dikkat çekilmişti.

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre ise Euro Bölgesi yıllık enflasyonu mayısta yüzde 2 olarak gerçekleşti. Yani bir numaralı dış ticaret ortağımız olan Avrupa ülkelerinin enflasyon ortalaması yüzde 2 iken bu oran bizde, hadi resmi verilere göre diyelim, yüzde 20'lere ulaşmış durumda.

FAİZ ARTIRIMI KAPIDA


Enflasyondaki bu yükseliş, ister istemez Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politikalarının önümüzdeki günlerde nasıl seyredeceğini de çok daha önemli hale getirdi.

Yeni başkan Şahap Kavcıoğlu'nun eylül ayında bir faiz indirimi yapabileceğine dair umut ve beklentiler, haziran enflasyon verilerinin açıklanması ile birlikte yerini "Acaba eylülde bir faiz artırımı olur mu?" sorusuna bıraktı.

Zira enflasyondaki yukarı yönlü trendin devamı, negatif faiz sorununu gündeme getirecek ve o noktada bir faiz artırımı zorunlu olacak. TCMB'nin bu süreçte atacağı adımları yakından takip etmeye devam edeceğiz.

PROF. DR. ÖNER GÜNÇAVDI İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ “TÜFE-ÜFE DENGESİ BOZULDU”


“TÜFE ve ÜFE’deki artış oranları birkaç yıl öncesine kadar birbirine paralel bir seyir izlerdi. Talebin canlı olduğu dönemlerde birlikte hareket eden iki parametre olan TÜFE ve ÜFE arasındaki bağ artık koptu. Pandemi döneminde bu dengenin bozulması ile birlikte TÜFE’deki artış hızı da arttı.

Önümüzdeki aylarda da bu yükseliş devam edecek. Üreticilerin hem hammadde hem de enerji faturası giderek artıyor. Dolayısıyla ÜFE’deki tırmanış da devam edecek. Cari kura yansıyacak olan yüksek enflasyon, TL’nin de değerini olumsuz etkileyecek.”