Hızlı değişen gündem

24 Nisan 2017
İki yıl önce, bu sayfada Türkiye için farklı bir dönemin başladığına yer vermiştik. Cumhurbaşkanlığı seçimini ve yerel seçimleri 2014’te yapan Türkiye, genel seçimleri de 2015’te yapınca, 2019’a kadar seçimsiz bir döneme girecekti.

TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr

Böylece, o dönemde kurulacak hükümet, dört yıl boyunca seçim yaklaşıyor baskısı hissetmeden, ekonomik, sosyal ve siyasal reformlara el atma şansı yakalayacaktı. Lakin, sizin de bildiğiniz gibi, bu sürenin yarısını geçirdik ve ortada ‘reform’un adı bile kalmadı!

2015’i iki seçimle kapattık. Geçen yıl yaşanan başarısız darbe girişimi sonrasında oluşan uzlaşma havasından ve Yenikapı Ruhu’ndan da maalesef eser kalmadı. Pazar günkü referandum sonuçları da tartışılmaya devam edecek gibi görünüyor. Referandumun ardından erken genel seçim olacak mı tartışmaları başladı. “2019’a kadar seçim yok” söylemlerine de ihtiyatlı yaklaşılıyor.

İş dünyası, pazar akşamı sonuçların belli olmaya başlamasıyla birlikte, yaptığı açıklamalarda yeni dönemde ekonomiye ağırlık verilmesi için bir fırsat oluştuğuna dair ifadelere yer verdi. Hukuk devleti ilkesinin zedelendiği, OHAL’in üç ay daha uzatıldığı bir ortamda ekonomiye ilişkin reformların yerli ve yabancı yatırımcılar nezdinde nasıl karşılık bulacağı merak konusu.

Özellikle OHAL’in uzatılmasının yatırımcı nezdinde pozitif bir algı bırakmadığı zaten biliniyor. Bu sürecin devamı, istihdam kampanyası başlatan hükümete ne kadar katkı yapıyor? İşsizliğin kampanyalarla değil, sağlıklı bir büyüme temposuyla düşürüleceğini tekrar anımsatmak zorundayız. Orhan’ın ‘Gösterge’ sayfalarında yer verdiği gibi, işsiz sayısını sabit tutmak için bile yıllık yüzde 5,5-6’lık büyüme temposuna ihtiyacımız var. Şimdilik bunun çok uzağındayız.

Ya para piyasaları? Referandum sonrasında piyasanın yol haritası nasıl çizilecek, yeni rota ne olacak? Talip ve Gözde, para piyasalarının en etkin, isabetli tahminleriyle öne çıkan finansçı CEO’larına sordu. Dalgalanmanın sert olduğu bir ortamda, piyasa oyuncuları ‘dengeli’ portföy önerilerinde bulunuyor.

Şu anda da başka seçenek görünmüyor. Çünkü koşulların bu kadar hızlı değiştiği bir ortamda kesin, net önerilerde bulunmanın zorluğu ortada. Üstelik yeni bir erken seçim havasına girilirse, kalan yarı zamanı da harcamış olacağız.

Bugünün koşullarında TBMM’nin yeni anayasal düzen için ağırlıklı mesai harcayacağı ortada iken ekonomiye sıra gelecek mi? Yoksa yine seçim öncelerinde olduğu gibi vergi ile başlayan yeni ‘barışma’ teklifleri mi gelecek? Ne dersiniz?

İyimser, moralitesi yüksek bir hafta diliyorum...