Holdingler, atıkları sıfırlamaya odaklandı

14 Kasım 2021
Yeşil Mutabakat'a ayak uydurmak üzere hummalı halde çalışan dev gruplar, üretimde döngüsel ekonomiyi esas alan adımları hızlandırdı. Karbon nötr hale gelmek üzere gelecek hedeflerini açıklayan holdingler, atıkları sıtirlamaya odaklandı.

SİBEL ATİK satik@ekonomist.com.tr

Avrupa Birliği'nin (AB) karbon emisyonunu sıfırlamak üzere başlattığı Yeşil Mutabakat programının şirketlere getireceği yaptırımların da etkisiyle sürdürülebilir üretim modeline yönelik adımlar hızlandı. Yeşil Mutabakat öncesi dev kuruluşlar üretimde karbon emisyonunu sıfırlamaya odaklandı.

31 Ekim – 13 Kasım 2021 tarihli sayıdan

Çöpleri elektriğe, atık yemekleri organik gübreye, pet şişeleri kumaşa, fabrikaları güneş enerjisiyle çalışan çevreci modele taşı yan holdingler, etkin atık yönetimiyle rekabetçiliği yükselmeyi hedefliyor.

Üç yıllık bir geçiş dönemi bulunan ve 2026'da fiili olarak vergi uygulaması başlayacak olan Yeşil Mutabakat öncesi harekete geçen holdingler, sürdürülebilirlik raporlarıyla geleceğe yönelik taahhütlerini de bir bir açıklıyorlar.

DÖNÜŞÜM ORANI YÜZDE 12


Türkiye'de de her ne kadar atık yönetiminde önemli girişimler dikkatleri çekse de geri dönüşüm ekonomisinde henüz yolun başında olduğumuzu söylemek gerekiyor.

Dünyada dönüştürülebilir atık oranı yüzde 20'lerde iken, OECD ülkelerinde ise bu oran yüzde 30'lara çıkmış durumda. Çöpüne Sahip Çık Vakfı Genel Müdürü Emrah Bilge, son dönemde en yüksek geri dönüşüm oranının Slovenya'da olduğunu belirtiyor.

Tabloları görmek için görsellere tıklayın.

Son yıllardaki atağıyla Slovenya'nın yüzde 50'ler civarında geri dönüşüm oranına sahip olan Almanya'yı geride bıraktığını belirten Bilge, "Almanya'da atık dönüşümdeki payı yüzde 48'lere gelirken, Slovenya'da yüzde 52'lere çıktı. Bu bile çok yüksek değil.

Çünkü yine yarısını dönüştüremiyo-ruz, toprağa gömüyoruz" diyor. Türkiye'de ise bu oranın yüzde 12 olduğuna işaret eden Bilge, "Geri dönüşümün bir adım öncesi var. En iyi atık yönetimi atık oluşturmamaktır. Kullan-at ekonomisinden çok uzak, döngüsel ekonomiye dönüşmek zorundayız. Tek kullanımlık ürünler AB'de yasaklanıyor. Türkiye henüz bu noktada değil" diye konuşuyor.

2024 HEDEFİNE ODAKLANDI


Sıfır atık projelerine odaklanan gruplardan biri olan Ülker'in CEO'su Mete Buyurgan, çalışmalarının izlenebilir ve denetlenebilir olması için Birleşmiş Milletlerin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nı temel aldıklarını dile getiriyor.

Kullandıkları ambalajların çevresel etkisini azaltmak için geri dönüştürülebilir malzemelere ve daha az malzeme kullanımına yöneldiklerini belirten Buyurgan, çevreci yaklaşımla geçen yıl 660 ton daha az kâğıt, 536 ton daha az plastik kullandıklarını söylüyor. Ambalaj atıklarını türlerine göre ayırarak geri dönüşüm şirketleri aracılığıyla METE BUYURGAN tekrar ekonomiye kazandır-ULKER maya devam ettiklerini anlatan Buyurgan, şöyle konuşuyor: "2025 yılına kadar kullandığımız tüm plastik malzemelerin, geri dönüştürülebilir, doğada çözünebilir ya da kompostlanabilir olmasını hedefliyoruz.

Türkiye'deki tüm fabrikalarımız geri dönüşüm ve atık yönetimi çalışmalarıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen 'Sıfır Atık Belgesi'ni almaya hak kazandı.

2014 yılından bu yana Türkiye'deki fabrikalarda uyguladığı Sıfır Atık Yönetim Sistemi sayesinde, atık geri dönüşüm oranını, 2020 yılı sonu itibarıyla yüzde 91'e çıkardıklarını aktaran Buyurgan, 80'inci yılları olan 2024'te üretim başına su kullanımını yüzde 30 azaltmayı, enerji verimliliğini yüzde 25 artırmayı hedeflediklerini kaydediyor.

ANA HEDEF YEŞİL ÜRETİM


Çevreci üretime yönelik önemli adımlar atan Tosyalı Holding ise yeşil çelik üretimi için yatırımlarına hız verdi. Osmaniye'deki fabrikasında 8 megavat olan güneş enerjisi kapasitesini yeni yatırımla 70 megavata çıkarmaya hazırlanan grup sürdürülebilirlik konusunda İskenderun'daki 2,5 milyar dolarlık yatırımını da çevreci üretim koşullarına göre yapıyor.

Teknoloji, inovasyon, döngüsel ekonomi, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı başta olmak üzere sürdürülebilirlik odaklı katma değerli ürün ve yatırımlara odaklandıklarını anlatan Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, bu sayede dünyanın sayılı yeşil çelik üreticilerinden biri olduklarını anlatıyor.

Yeni yatırımlarında kapasite artışının yanı sıra doğa ve çevreyle dost, toplum için fayda sağlayan, refah artışı yaratan işler üretmeye odaklandıklarını kaydeden Tosyalı, yaptıkları AR-GE çalışmalarıyla çelik fabrikalarında karbon salınımını yüzde 30 azalttıklarını belirtiyor.

Bu anlayışla bugün Tosçelik tesislerinde sektörün karbon ayak izi en düşük çelik üretimini gerçekleştirdiklerini kaydeden Fuat Tosyalı, "Sadece bireysel olarak iş yaptığımız insanların değil; toplumun, doğanın, çevrenin de üzerimizde hakkı var.

O yüzden tüm bunların hakkını gözetmemiz gerektiğine inanıyorum. Her ne kadar bugün sürdürülebilirlik olarak ifade edilse de biz bunun kültürümüzde, yapımızda olduğuna inanıyoruz; yeter ki o hassasiyeti gösterebilelim" şeklinde konuşuyor.

TAAHHÜTLERİ UYGULUYOR


Polisan Holding CEO'su Mehmet Hacıkamiloğlu da 57 yıllık bir geçmişi olan Polisan'ın sürdürülebilirlik ve çevre politikası ile ilgili olarak şunları kaydediyor: "Holding bünyesinde bulunan tüm şirketler gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için üretim ve hizmet faaliyetlerinde sürdürülebilirlik yaklaşımını benimsemeyi ve yaygınlaştırmayı hedefler.

Bunun için 17 maddeden oluşan ve altına imzamızı attığımız bir poli-tikabulunuyor." Taahhütleri arasında; yatırımlarda düşük karbon ekonomisine geçişi destekleyen enerji verimli tasarımlarını göz önünde bulundurmanın olduğuna dikkat çeken Hacikamiloğlu, şu anda bütün tesislerinde bunu büyük oranda uyguluyor.

"ÇEVRECİ HASSASIYETLER TİCARETİN YÖNÜNÜ BELİRLEYECEK"


Meclis'ten geçen Paris Anlaşması çevresel tehditlere karşı sevindiren bir hamle olurken, sürdürülebilirlik konusuna her konuşmasında değinen TUSİAD Başkanı Simone Kaslowski ise geleceğin ekonomisinde yer almanın yolunun buradan geçtiğine işaret ediyor.

Kaslowski, "Geleceğin ekonomisinde çevreci hassasiyetlerin ve ilkelerin üretim biçimlerini, tüketici tercihlerini, ticaretin yönünü belirleyeceğini biliyoruz.

Bu durumda her alanda hem gelir ve fırsat eşitliğini, hem de çevresel sürdürülebilirliği sağlayıcı kurumsal mekanizmaların en etkin şekilde hayata geçirilmesine ihtiyaç duyuyoruz" mesajını veriyor.