Yüksek maliyetlerin yanı sıra yaşanan iklim krizi ve peşi sıra gelen felaketlerin faturası hem üretici ve hem de tüketiciye pahalıya patlıyor. Türkiye şubat, mart ve nisan aylarında üç farklı zirai don felaketi yaşadı. Bu felaketlerin ardından henüz resmi bir rapor açıklanmasa da sahadan gelen bilgilere göre sadece geçen ay yaşanan don felaketinden 34 ilde 16 çeşit ürün etkilendi.
Ekonomist’in 11-24 Mayıs 2025 tarihli sayısından
En çok etkilenen ürünler ise armut, ayva, badem, ceviz, elma, erik, fındık, kayısı, kiraz, limon, mandalina, nektarin, portakal, şeftali, üzüm ve fıstık oldu. Bazı ürünlerde yüzde 20-30, bazı ürünlerde ise yüzde 80’e varan oranlarda rekolte kaybı yaşanırken, bu durum iç pazarda meyve ve sebzenin beklenenden daha pahalı tüketileceğine işaret ediyor. İhracatta ise 1 milyar dolarlık kayıp olabileceği öngörülüyor.

ŞEMSİ BAYRAKTAR / TZOB
ÜRETİM KAYBI YÜZDE 100’LERDE
Ordu, Trabzon ve Giresun’da zirai don nedeniyle zarar gören fındık bahçelerinde incelemelerde bulunan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yüksek rakımlarda bulunan fındık bahçelerinde zararın yüzde 100’ler seviyesinde olduğuna dikkat çekiyor. İklim değişikliğinin tarımsal üretimi olumsuz etkilediğini anlatan Bayraktar, bu durumun üretim ve ihracatı ciddi anlamda aşağı çekeceğini kaydediyor. Fındıkta geçen yıl 2,3 milyar dolar ihracat yapıldığına işaret eden Bayraktar, bu yıl ise ihracatın düşeceğini söylüyor. Bayraktar, “Bu gidişle rekolte yüksek olmayacak. Yüksek rakamı verenlerin muradı fiyatların aşağı çekilmesidir. Bunu murat ediyorlar ama bir de realite var, bir de saha gerçeği var. Sahada fındık yok, sahada fındık yoksa sen ne kadar uğraşırsan uğraş, neyi açıklarsan açıkla. Biz istiyoruz ki üretim artışı ve makul bir fiyat olsun” diye konuşuyor.
MEYVE GRUBUNA AĞIR DARBE
Yaşanan don olayının Türkiye tarım sektöründe ciddi kayıplara yol açtığını aktaran Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu, donun olumsuz etkilerinin ağırlıklı olarak meyve üretim alanlarında ve bazı sert kabuklu ürünlerde görüldüğünü söylüyor. Don etkisinin görüldüğü ürün gruplarının, toplam tarımsal hasılanın yaklaşık yüzde 20’sini oluşturduğunu belirten Tiryakioğlu, “Bu ürünler, aynı zamanda Türkiye’nin dünya lideri olduğu tarımsal ürünlerin önemli bir bölümünü kapsıyor. Don kaynaklı kayıplar bazı ürünlerde yüzde 80’leri aştı” diyor. Özellikle fındık, kayısı, elma ve üzüm gibi ürünlerde çok daha yüksek kayıplar olduğunu vurgulayan Tiryakioğlu, “Meyve grubunda rekolte kaybı dikkat çekici düzeydedir. Bu ürünler, çiftçilerin yıllık gelir beklentisiyle üretim yaptığı ve yüksek girdi maliyetlerine katlandığı kalemler arasında yer alıyor. Anadolu genelinde çiftçilerin sahip olduğu ortalama arazi büyüklüğü dikkate alındığında, yaşanan kayıpların etkisi daha da artıyor” diye konuşuyor.

MURAT KARAGÖZ / ALGA ENERGY
“DON OLAYI AFET BOYUTUNDA”
Yaklaşık 30 bin çiftçiye tarımsal girdi sağlayan Alga Energy’nin Genel Müdürü Murat Karagöz ise yaşanan don olayında sahada yaptığı incelemeleri Ekonomist ile paylaştı. Yaşanan son don olayının afet boyutunda olduğunu kaydeden Karagöz, elma ve kayısı gibi meyve bahçelerinin büyük zararla karşı karşıya olduğunu söylüyor. Bu afetin yükünün çiftçiyle paylaşılarak azaltılabileceğini, aksi takdirde çiftçinin üretime küseceğini ve gelecek yılların kaybolacağını belirten Karagöz, yaşanan afetin tüketiciler için de zorlayıcı olacağını ve çarşı, pazarda fiyatları yükselteceğini belirtiyor. Karagöz, “Çok geniş alanı etkilediği için bu don olayının afet boyutunda olduğunu söylemek mümkün. Diğer don olaylarından bir farkı ise sıcaklık derecesinin -10’lara kadar aşırı düşmesidir. Bu durumdan en büyük zararı ise meyve ağaçları aldı. Hatta elma üreticileri yılı kaybettiler. Önümüzdeki yıl elmanın tanesi 100 TL’yi bulabilir” diyor. Erken dikilen tahıllarda dondan etkilenen çiftçinin ayçiçeğe veya başka ikame ürünlere dönebileceğini anlatan Karagöz, böylece zararın azaltılabileceğini dile getiriyor. Fakat meyve bahçeleri olan çiftçilerin böyle bir şansı olmadığına işaret eden Karagöz, bahçesi zarar gören çiftçilerin desteklenmesi ve küstürülmemesi gerektiğini belirtiyor.

İHRACATI DA ETKİLEYECEK
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 30 Nisan 2025 tarihi itibarıyla zarar tespit talepleri toplandı. Tarım il müdürlükleri ve Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) kapsamında çalışan uzmanlar parsel bazlı çalışma ile hasar tespiti yapıp resmi rapor haline getirecek. Sektör temsilcilerinin açıklamalarına göre devletin üreticilere yapmayı taahhüt ettiği telafi ödemeleri de bu verilere göre belirlenecek. Ahmet Tiryakioğlu, bakanlığın açıklamalarına göre, TARSİM sigortası yaptırmış olan üreticilere hasar ödemelerinin poliçe kapsamında kısa sürede yapılacağını, sigortası bulunmayan üreticilere ise gerçekleştirdikleri harcamalar oranında don desteği verileceğini söylüyor. Tiryakioğlu, 2024 yılında yalnızca kuru üzüm ihracatından 525 milyon dolar gelir elde edildiği göz önüne alındığında, 2025 yılında don etkisine maruz kalan ürünlerde 1 milyar doların üzerinde ihracat kaybı yaşanmasının olası olduğunu sözlerine ekliyor.
KIŞLIK TAHILLARDA DURUM NE?
Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, kışlık tahılların genel olarak bu felaketi hasarsız atlattıklarını fakat arpa ve erkenci buğdayın bu felaketten etkilendiğini söylüyor. Hububat bitkilerinin don olaylarının yaşandığı dönemde henüz erken büyüme evresinde olup göreceli olarak dayanıklı durumda olduklarını, mart ayında yaşanan sıcak hava dalgası tahılların gelişimini bir miktar hızlandırmış olsa da donlardan kaynaklanan zararın sınırlı kaldığını aktaran Ulusoy, “Kışlık buğdayların boylanmış ve ileri gelişim aşamasında olan bazı tarlalarında kısmen zararlar tespit edilse de Türkiye genelinde buğday ve arpa üretiminde dondan kaynaklı önemli bir kayıp yaşanmasını beklemiyoruz” diyor.

MUSTAFA KÜRLEK / KÖKLÜ ZEYTİNCILIK
ZEYTİNDE BELİRLEYİCİ AY MAYIS
Ayvalık dışında Edremit Körfezi, Manisa, Hatay, Antalya gibi çeşitli yerlerde zeytin yetiştiğini ve don olayının Manisa’da Akhisar bölgesini etkilediğini kaydeden Köklü Zeytincilik Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kürlek ise zeytinde şu an rekolteyi ne kadar düşüreceği konusunda net bir şey söylemenin doğru olmadığını söylüyor. Diğer ürün gruplarına göre zeytinin daha avantajlı kaldığını anlatan Kürlek, “Geçtiğimiz sezonda 475 bin tonluk rekor bir zeytinyağı üretimi gerçekleşti, bu yıl ise öngörü yapmak zor. Zeytinin çiçeklenmeye başladığı zaman mayıs ayları. Bu yüzden zeytin ve zeytinyağı sektörü için asıl belirleyici ay mayıstır” diye konuşuyor.

AHMET TİRYAKİOĞLU / TİM SEKTÖR KURULU BAŞKANI
“Fiyat artışı kaçınılmaz”
“Rekolte kaybı yaşanan ürünlerde fiyat artışı kaçınılmazdır. Kayısı, üzüm, fındık, elma gibi ürünler toplumun zorunlu tüketim ürünleri olmadığı için artan fiyatlar talebi de sınırlayacaktır ve belirli bir eşikte denge sağlanacaktır. Zaten fındık gibi bazı ürünlerde iç tüketim toplam tüketim içinde sınırlıdır. Devletimiz süreci yakından takip ediyor ve muhtemel spekülasyonlara karşı hazırlıklı olduğunu biliyoruz. Bu açıdan her türlü önlemin alınacağını düşünüyoruz.”

DR. EREN GÜNHAN ULUSOY / IAOM AVRASYA BAŞKANI
“Don, erkenci buğday ve arpayı etkiledi”
“Tahıllar bazında değerlendirildiğinde, don olaylarından en fazla etkilenen ürün arpa oldu. Arpa, daha erken olgunlaştığı ve başaklanma sürecine diğer tahıllara göre daha önce girdiği için don zararına karşı daha hassas hale geldi. Türkiye genelinde lokal bazda don zararları tespit edilmiş olup, bu zararlar daha çok erkenci buğday çeşitleri ile arpa ekili alanlarında gözlenmiştir. Buna rağmen, don olayının arpa ve buğdayda büyük çaplı bir etki yaratmasını beklemiyoruz.”
“ÇİFTÇİ YAŞLANIYOR VE SGK PRİMLERİNİ ÖDEYEMİYOR”
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü fakat Türkiye çiftçileri bugüne bir dolu sorunla giriyor. Çiftçi üretimde yaşadığı sorunların yanı sıra SGK primlerini ödemekte de güçlük çektiği için sistemden uzaklaşıyor. 2021 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu’na kayıtlı çiftçi sayısı 1 milyon iken 2024 yılında 411 bine düştü.
- ÇİFTÇİ SAYISI DÜŞÜYOR Asgari ücretin artışına paralel çiftçilerin sosyal güvenlik primleri artarken, bugün primler 9 bin TL mertebesine geldi. TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, üreticilerin bu primi ödeyemediklerini ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na kayıtlı çiftçi sayısının bu gidişle daha da düşeceğini aktarıyor. Ödeme kabiliyetini kaybettiği için Ziraat Odası’na gidip muvafakat belgesi aldıklarını kaydeden Bayraktar, konuyu yetkili makamlara ilettiklerini söyleyerek şunları aktarıyor: “Bu sorunlarımızı, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde yapılan bir toplantıda hem kendilerine hem Çalışma Bakanı’na hem de Maliye Bakanı’na anlattım. Bir de şunu söyledim: Dedim ki çiftçimizin yaş ortalaması artık 59’a geldi, seneye bu yaş 60 olacak, çiftçilerimizi tutamıyoruz.
- GENÇLER TARIMDA KALMIYOR Gençlerimiz tarımda çalışmak istemiyor, bu sektörde kalmak istemiyor ve şu rakamı verdim kendilerine 18-32 yaş arasındaki çiftçilerimizin oranı şu an yüzde 5. Bu ne demektir? Gençler tarımda kalmıyor, göç ediyor, gittikleri yerde de büyük maaşlara falan çalışmıyorlar, asgari ücretle bir iş buldukları takdirde asgari ücretle çalışıyorlar. Hiç olmazsa genç çiftçilerimizin sosyal güvenlik primlerinin devlet tarafından ödenmesi, çiftçilerimizin kırsalda kalması için bir gerekçe olabilir. Hazine ve Maliye Maliye Bakanı Mehmet Şimşek verdiğim bilgileri not aldı, inşallah bir çalışma yaparlar ve gerekli desteği de almış oluruz.”
ÇİFTÇİLER NE TALEP EDİYOR?
- Bu Afetler sonucunda üreticilerin bahçede kalabilmesi, üretimde kalabilmesi, özellikle zarar gören bahçelerine, destek verebilmesi, bakım yapabilmesi için, acil destek paketi bekleniyor.
- Bu yıl zarar gören bahçelerde üreticilerin para kazanması mümkün görünmüyor. Dolayısıyla para kazanamadıkları için bankalara ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borçlarının ödemelerinde de yapılandırma bekleniyor. Ayni ve nakdi kredi borçlarının yapılandırılması talep ediliyor.
- Bahçe üreticilerinin nakit paraya ihtiyaçları oluştuğu için yeni kredi imkanları oluşturulması bekleniyor.
- Türkiye’deki alanların beşte biri, Türkiye’deki üreticilerin üçte biri TARSİM kapsamında. TARSİM’in özellikle hasar tespitlerinde dikkatli hesaplama yapması talep ediliyor.
- Kivi üreticilerinin de zarar gören ürünler listesine eklenmesi talep ediliyor.