İnce dengeleri koruyalım!

12 Haziran 2016
tyesıl
Dünyadaki iş gündemiyle Türkiye’nin gündeminin birbiriyle örtüşmediğini söyleyebiliriz. Özellikle teknoloji alanında çok ciddi değişim ve dönüşüm çalışmaları var. Dönüşümü doğru yönetebilmek de ciddi bir çaba istiyor.

TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr

Çünkü bu süreçte stratejide oluşacak bir yanlışlık şirketler için yıkıcı sonuçlar getirebilir. Örneğin bazı şirketlerin kendi sektörlerini nasıl değiştirdiklerini unutmayalım.

Türkiye’de ise politik ağırlıklı bir gündem var. Demokratik düzeni, hukuk alanındaki tartışmaları daha sıklıkla yaşıyoruz. Bu köşede defalarca dile getirdiğim gibi, ekonominin eski patronu Ali Babacan bile ‘birinci sınıf hukuk’ kavramını sıklıkla gündeme getiriyor ve ekonomide istikrar için ne kadar gerekli olduğunu dile getiriyordu. İlerleme sağlayabildik mi, maalesef olumlu yanıt vermek zor.

Ekonomimiz yılın ilk çeyreğinde yüzde 4,8 büyüdü. Sevinelim mi? Ben yetersiz olduğunu düşünen taraftanım. Türkiye’nin potansiyelinin bu oranın üzerinde, hızlı büyüme temposunu destekleyecek düzeyde olduğu görüşündeyim.

İlk çeyrek için büyüme tahminini bir ay önce yapan ve haklı çıkan yazı işleri müdürümüz Orhan, ikinci çeyrek için benzer temponun bile gelmeyeceğini tahmin ediyor. İşgücüne yeni katılan insanlarımıza daha iyi bir gelecek için daha fazla büyüme oranı gerçekleştirmemiz ve yeni istihdam alanları açmamız gerekiyor.

Hafta içinde beni ziyarete gelen bir yemek şirketinin genel müdürü, piyasaya ilişkin şu gözlemleri aktardı: “Türkiye’deki yabancı şirketlerin çok büyük bir bölümüne hizmet veriyoruz. Maalesef yeni yatırım yok. Var olanlar da yenileme, kapasite artışları. Siyasi ortam ve demokrasi üzerine tartışmalar yeni yatırım kararlarını engelliyor.”

Geçen yıl iki seçimi geçirmiş bir Türkiye’de yeni seçime ilişkin tartışmalar bitmiyor. Bu tartışmaların sürmesi, ekonomideki istikrarı, piyasaya güveni ciddi bir şekilde zedeliyor. Kasım ayında yeni bir seçim olabileceğine ilişkin söylentilerin ne kadar gerçek olabileceğini bilemiyorum. Ama Türkiye’de “Yok artık, bu kadarı da olmaz” diyebileceğimiz bir şey kaldı mı?
Milyarlarca liralık satın alma bütçelerini yönetenleri bu yıl da sıralıyoruz. Capital’den arkadaşımız Özlem, bu çalışmayı bizim için hazırladı. Birçok şirket bilgilerini paylaştı, az sayıda kuruluş ise bu araştırmanın bir parçası olmak istemedi. Rakamları bilinen şirketler için tahminler yaptık ve listemizde yer verdik. İlk sıralarda yer alabilecek düzeyde şirketlerden bazıları ise ısrarla bilgilerini saklamayı tercih etti!

Büyük bir bütçe yönettikleri bilindiği halde, yaptıkları alımla-rın neden rekabete açılmasını istemediklerini anlamakta zorlanıyorum. Dünyada Tedarik 3.0 gibi kavramların konuşulduğu bir ortamda bütçeyi, satın alma stratejilerini paylaşmanın şirketlerine, gruplarına nasıl bir olumsuz sonuç getireceğini paylaşmalarını bekliyorum.

Listeye giren yöneticileri kutluyor, binlerce tedarikçiyle oluşturdukları ekosistemin büyümesine sağladıkları katkı için bilgi paylaşan şirket ve yöneticilere teşekkür ediyorum.

Gerilimin olmadığı bir hafta dileklerimle...