Kimyada bir marka daha satın alabiliriz

20 Mart 2016
Geçen yıla kimya sektöründe Gizem Frit’i satın alarak giren Akkök Holding, yıl sonuna doğru bir satın alma daha yapmayı planlıyor. Grup, kimyada yanmaz akrilik gibi özel ürünler geliştirmeyi hedefliyor. Akkök Holding CEO’su Ahmet Dördüncü, enerjide ise artık verimliliğe yönelik çalışmalara ağırlık vereceklerini anlatıyor. Holding’in 2016 yılı yatırım bütçesi ise 300 milyon dolar.

SİBEL ATİK
satik@ekonomist.com.tr

Akkök Holding, bu yıl önemli bir kısmı kimya sektöründe olmak üzere 300 milyon dolarlık yatırıma imza atacak. Grup, kimya sektöründe ultra filtrasyon, yanmaz akrilik gibi inovatif ürünlere yatırım yapıyor. 2015 yılına kimya sektöründe Gizem Frit’i satın alarak giren Akkök Holding, bu yıl sonuna doğru bu sektörde bir marka daha satın almayı planlıyor.

Akkök Holding CEO’su Ahmet Dördüncü, grubun odaklandığı kimya ve enerji sektörlerinde önemli adımlar atmaya devam edeceğini söylüyor. Enerjide artık barajlar ve santraller yoluyla üretim ayağına yatırım yapmaktansa verimliliğe yönelik çalışmalara ağırlık vereceklerini söyleyen Dördüncü, kimya sektöründe ise yeni ürün yatırımının yanı sıra yıl sonuna doğru bir satın alma yapabileceklerini kaydediyor.

Grubun 3 milyar doların üzerinde bir ciroya sahip olduğunu ve bu yıl yüzde 5-6 civarı bir büyüme planladıklarını aktaran Dördüncü, hedeflerini Ekonomist’e anlattı. 2015 yılına kimya sektöründe bir marka satın alarak başladınız.

2016 hedefiniz nedir?
Akkök Holding olarak 2015 yılını 3 milyar doların üzerinde bir ciro ile kapattık. Bu yıl da ortalama yüzde 56 civarı büyüme öngörüyoruz. Ekonomik gidişatın nasıl olacağını göreceğiz.

Grup olarak kimya, enerji ve gayrimenkul olmak üzere üç alanda ilerlemeyi hedef seçtiniz. Portföye yeni bir iş alanı eklenecek mi?
Stratejiler beş yılı kapsayan orta ve uzun vadeli planlardır. Kimya, enerji ve gayrimenkul sektörleri, Türkiye’nin büyümeye en yatkın ve fırsatlar içeren sektörleri. Bildiğiniz üzere enerji sektöründe 25 yılı aşkın deneyime sahip olan bir şirketiz. 2015 yıl sonu itibariyle bin 292 MW’lık kurulu güce sahibiz. Türkiye elektrik sektörüne yön veren öncü firmalar arasında yer alıyoruz.

2015 yılı itibariyle, sekiz hidroelektrik, bir rüzgar ve 2014’ün üçüncü çeyreğinde devreye aldığımız Erzin Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrali ile Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 3,1’ini tek başımıza karşılayabilecek kapasiteye sahibiz. Yatırımlarımız da sürüyor. 2016 yılında Bandır-ma’daki rüzgar santralimizde mevcut 15 MW kapasitenin 28,2 MW’a çıkarılmasına karar verdik. Bunun gibi kapasite artışlarımız sürecek.

Geçen süreçte enerji sektöründe işler biraz değişti. Sizin enerjiye bakışınız değişti mi?
Tabii 2014 yılından bugüne daha farklı perspektiften bakıyoruz. Biz enerjide artık tutup bir baraj daha yapalım veya bir santral daha yapalım demiyoruz. Böyle bir para bağlamak yerine artık önemli olanın enerjinin verimli kullanılması olduğunu düşünüyoruz. Yeni kapasiteler yaratmaktansa, mevcut kapasitenin daha etkin ve verimli şekilde kullanılması önemli. Türkiye’nin enerji verimliliği endeksi, bütün OECD ülkelerinin en gerisinde. Bu da gösteriyor ki, her şeyden önce verimliliğine eğilmemiz gerekiyor.

Bu yönde nasıl bir fırsat görüyorsunuz?
Türkiye’deki verimliliği yüzde 15 artırabilmek, yılda 3 milyar dolarlık daha az enerji ithal etmek anlamına geliyor. Bu en azından üç veya dört doğalgaz çevrim santralinin yapılmıyor olması demek. Hem paranızı koruyorsunuz hem de karbon salınımını azaltarak iyi bir dünya vatandaşı oluyorsunuz. Mevcudu daha etkin kullanıyorsunuz. Bu önemli bir mühendislik gerektiriyor tabii. Biz Ak Enerji’de bunu yapmaya çalışıyoruz.

Bu yolda hangi adımları attınız?
Ak Enerji’nin içinde bir uzman ekip kuruldu. Yurtdışından mühendislerin de yer aldığı bu ekip öncelikle yönettiğimiz AVM’lerden işe başladı. AVM’ler için enerji en büyük maliyet kalemini oluşturuyor. Dolayısıyla Akbatı’dan başlayıp enerji verimliliği üzerinde çalıştılar. Yılda 3 milyon TL’lik tasarruf imkanı var. Sonuçta bir mühendislik işi. Bu yolda çalışıyoruz. Bunun yanı sıra belli alanlarda ise kapasite artışlarımız olacak. Dediğim gibi rüzgarda bir kapasite artırımı yatırımı olacak.

Enerjide fiyatların dip yaptığı bir süreçte Erzin yatırımı devreye girdi. Böyle bir dönemde bu tesisi açmayı şanssızlık olarak mı nitelendiriyorsunuz?
Şanssızlık mı bilmiyorum ama sektör bir sıkıntı içinde. 2000’lerin başında elektrik tüketim ihtiyacı GSMH’nın yüzde 50’si kadar artardı. Bu Türkiye’nin yüzde 7 civarında büyüdüğü dönemdi. Türkiye artık bu ölçekte büyümüyor. Yüzde 3-4 gibi potansiyelinin çok altında büyüyor. Dolayısıyla bu da elektrik talebinin daha az olmasına neden oldu.

Bu süreçte de ciddi yatırımlar yapıldı ve 40 bin megavat gibi önemli bir miktarın devreye girmesini sağladı. Dolayısıyla arz- talep dengesizliği oluştu. Tabii bu açıdan bakılırsa şanssızlık ama bu işlere uzun dönemli bakacaksınız. Her şey yoluna girdikten sonra Türkiye gerçek potansiyelinde büyüyecektir. Gerçek potansiyeli de yüzde 5-7’dir. O zaman elektrik ihtiyacı da olacak. Artık tabii yeni yatırımlar değil verimlilikle de doğacak talep karşılanabilir diye düşünüyorum.

Peki kimya ayağına bakıldığında önünüzde nasıl bir projeksiyon var?
Bildiğiniz üzere yılbaşında Akkim olarak bir satın alma yaptık. AR-GE çalışmaları neticesinde geliştirdiğimiz inovatif ürünlerimiz var. Dolayısıyla burada biz planladığımız gibi yürüyoruz. Bütün beklentimiz Türkiye’nin bugünkü sıkıntılardan arınmış daha istikrarlı ve huzurlu bir ortama kavuşması. Biz de yatırımlarımızı bu şekilde devam ettirmek istiyoruz.

Şu anki ortam ve riskler de düşünülürse 2016 yılı yatırım planlanınız nedir?
Grup olarak 2016’da yaklaşık 300 milyon dolarlık yatırım planladık. Özellikle kimya sektöründe yapmak üzere olduğumuz işler var. Akkim şirketinin ultra filtrasyon işleminin lansmanı ve ticarileşmesi üzerine hamlelerimiz var. Fuarlara katılıyoruz. Abudabi ve Almanya Münih’te ürünlerimiz tanıtılacak. Yeni filtrenin özellikle uluslararası arenada talep göreceğini düşünüyoruz. Eğer ekonomik ortam iyi olursa Akkim’de tekrar bir satın alma da düşünebiliriz.

Şu an bu fikir ne aşamada? Bu satın alma yine yurtiçinden mi olacak?
Tabii biraz daha dikkatli olup iyi etüd etmek gerekiyor. Yurtiçinde olmasını planlıyoruz. Durum iyimser olursa yılın sonlarına doğru satın alma düşünebiliriz. Bu planlarımızda olan bir şey. Yatırımlarımız arasında akrilik konusunda geliştirdiğimiz özel ürünler de var. 15 milyon dolar para harcadığımız yanmaz akrilik ürün üzerinde çalışıyoruz. Otellerde, havalimanlarında perdelerin yanmaması için özel bir ürün olacak. Spesifik bir ürün geliştiriyoruz.

Bu ürün alanındaki ilk uygulama mı olacak?
İlk değil ama AR-GE’sini kendimizin geliştirdiği bir ürün olacak. Bölge açısından da bizden başka bunu yapan yok. Baktığınızda AR-GE faaliyetleri sonucunda belli orandaki cironun yeni ürünlerden gelmesi gibi kritik başarı faktörleri var. Sadece ciro ve kâr değil, geleceğe yönelik nelerin yapıldığı, ürün portföyünün nasıl geliştirildiğine yönelik kriterler de bizim için önemli. Önümüzdeki yıl cironun kaçı bu ürünlerden gelecek diye ölçümlenebilir bir yapı var.

AR-GE’ye cirodan ne kadar pay ayrılıyor?
Bu yeni ürünler için AR-GE’ye cirodan yüzde 4-5 civarında bir oran ayrılıyor. Sadece Akkim şirketinde 35 kişiden oluşan bir ekip var. Tersine beyin göçü yapıyoruz. Geleceğe yönelik yapılan yatırımlar bunlar. Akkök, bu anlayıştaki ender sanayici aile şirketlerinden biri. Geleceğe yatırım yapan çok sanayici kalmadı. Daha ziyade finans ve hizmet gibi sektörlere kayıyorlar. Dinçkökler ise sanayici bir aile ve hissedarlar da bunu teşvik ediyorlar.

Grubun önemli yatırım alanlarından biri olan gayrimenkulde portföye yeni projeler eklenecek mi?
Saf Gayrimenkul’de yapılan hisse alımının ardından bu alanda çalışmalarımız sürüyor. Bildiğiniz gibi Akmerkez, Galleria’dan sonra Türkiye’nin en eski AVM’si. 25 yıl geçmiş olmasına rağmen hala popülaritesini koruyan bir alışveriş merkezi. Akmerkez’e gelen müşteri alışveriş yapıp çıkıyor. Akasya’da girişler daha fazla ama Akmerkez’in alışveriş potansiyeli daha yüksek. Akmerkez, inşaatlar bittiğinde yeniden doğmuş olacak. Öte yandan Bağdat Caddesi’nde inşaatına başladığımız projelerimiz sürüyor. Bu süreçte elimizdeki işleri tamamlamayı planlıyoruz.

"Kol kırılır yen içinde kalır”
Akkök Holding'in hissedarları olan Dinçkök ailesi arasındaki anlaşmazlıkta son durum nedir?

Burası neticede kurumsal bir yer ve icraya yansıyan bir durum yok. Yapılacak çok iş var ve bunlar konuşulmuyor. Profesyonel olarak bizim görevimiz bir değer yaratmak. Aradaki sorunu ben de duyuyorum ama içeriğini bilmiyorum. "Kol kırılır yen içinde kalır” derler ya, aynen öyle bir durum söz konusu.

"Sanayi 4.0'a en yakın sektör otomotiv"
Ahmet Dördüncü, iş dünyasının son dönemde gündeminde olan sanayi 4.0 konusunda da görüşlerini aktardı ve şu değerlendirmede bulundu: "Sanayi 4.0, yapay zekaları i çeren, birbiriyle etkileşim halindeki makineleri, gen teknolojilerini ,insansız çalışan makineleri kapsayan bir konu. Türkiye'de herkes bu konuyla ilgili top çeviriyor. Başka türlüsü de olamaz.

Çünkü 'Siz üretimde hangi yapay zekayı uyguluyorsunuz?'derler. Henüz oralarda değiliz. Ne olduğunu ve katkılarını herkes tahmin ediyor. Ama oralara gitmek için uzun yol var. Biz henüz bu yolun başındayız. Fakat buna en yakın olan sektör otomotiv endüstrisi sanırım. Seri üretimde çok fazla insansız makineleri kullanıyorlar. Biz de Akkök olarak tam oralarda değiliz. Fakat o yönde çalışmalar yürüten bir noktadayız."