2025’in sonunda KOBİ’lerin ihracat hacminin 88 milyar dolara, 2026’de ise bu rakamın 95 milyar dolara ulaşması hedefleniyor. Bu yıl, yenilikçilik, ihracat, dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve istihdam gibi öncelikli başlıklarda KOBİ’lere hedefli ve kapsamlı destekler sunulacak.
Ekonomist Dergisi'nin Girişim Kobi Eki Haziran 2025 tarihli sayısından
TÜİK verilerine göre KOBİ’ler, 3 milyon 378 bin 611 işletme ile Türkiye’deki tüm girişimlerin sayıca yüzde 99,7’sini oluşturuyor. Ülkede üretimin değerinin yüzde 41,6’sını, ihracatın yüzde 35’ini, ithalatın yüzde 20’sini, istihdamın ise yüzde 70,5’ini KOBİ’ler gerçekleştiriyor. KOBİ’lerin ihracatının yüzde 91,7’si imalat sanayi ürünlerinden geliyor. İstihdamın dörtte üçü, cironun yarısına yakın kısmı KOBİ’lerden sağlanıyor. Finansmanda 4 trilyon TL düzeyine ulaşılırken, KOBİ kredileri toplam kredilerin yüzde 26’sını oluşturuyor. 2025’in sonunda KOBİ’lerin ihracat hacminin 88 milyar dolara, 2026’de ise bu rakamın 95 milyar dolara ulaşması hedefleniyor. Bu büyüme, KOBİ’lerin dış pazarlara daha fazla entegre olduğunu ve küresel rekabette rollerinin arttığını gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı 2025 Programı’nda, özellikle teknoloji ve yenilikçi iş modellerine odaklanan KOBİ’lere destekler öne çıkıyor. Teknoloji İnovasyon Fonu, KGF güvenceli krediler, dijital dönüşüm programlarıyla daha fazla KOBİ’nin desteklenmesi hedefleniyor. Bu yıl, yenilikçilik, ihracat, dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve istihdam gibi öncelikli başlıklarda KOBİ’lere hedefli ve kapsamlı destekler sunulacak.
OYUNDA LİDERİZ
Girişimcilik ekosistemine bakıldığında ise yazılım, oyun, SaaS (Hizmet olarak yazılım) girişimlerinin sayısının oldukça arttığı görülüyor. Zira 2024’te SaaS hacmi 546 milyon dolara ulaştı. Oyun sektörü ise 2024 yılında 70,9 milyon Euro yatırım alarak Avrupa’da ikinci; MENA bölgesinde ise lider konuma yerleşti. 2024’te fintech sektörü 194 milyon dolar yatırım aldı ve bu tüm zamanların en yüksek değeri olarak kayda geçti. 31 işlemle en fazla tur adedi fintech’e ait oldu. 2024’te yapay zeka girişimleri 715,8 milyon dolar yatırım alırken, biyoteknoloji ve sağlık alanı en fazla yatırım turu yapılan dikeyler oldu.
RİSKLER VE FIRSATLAR
Start up ekosistemin temsilcilerine göre en büyük risklerden biri, erken aşama girişimlerin yatırım bulma zorluğu olabilir. Ayrıca, yatırımların hâlâ İstanbul merkezli olması ve Anadolu’ya yayılmaması, büyümeyi sınırlandırabilir. Bu yıl ve 2026’da girişimcilik ekosisteminde özellikle finansal hizmetler, yapay zekâ tabanlı teknolojiler, sürdürülebilirlik odaklı girişimler, yeşil teknolojiler, yenilenebilir enerji ve tarım alanlarına yapılan girişimler en hızlı büyümeye sahip alanlar olarak sıralanıyor. Bu yılın girişim sermayesi için de fırsatlarla dolu ve yenilikçi teknolojilere odaklanan güçlü bir yıl olması bekleniyor.

NUMAN NUMAN
YENİ YATIRIMLAR ARTACAK
212 Kurucu Ortağı Numan Numan, özellikle fintek, siber güvenlik, oyun ve yapay zekâ gibi alanlarda bu yıl da yatırımcı ilgisinin devam edeceğini belirtiyor. Numan, girişimcilik ekosisteminde özellikle finansal hizmetler, yapay zekâ tabanlı teknolojiler, sürdürülebilirlik odaklı girişimler ve lojistik yönetimi gibi dikeylerde büyüme öngörüldüğünü ifade ediyor. Girişim sermayesi ekosisteminde likiditenin artmasını beklediklerini söyleyen Numan, bu durumun yatırımcıların daha fazla fon yaratmasına ve yeni yatırımlara yönelmesine olanak sağlayacağını kaydediyor. Numan, “Özellikle yapay zekâ destekli teknolojiler, görsel AI, tahminsel analitikler ve frontier tech (Robotik, sentetik biyoloji, enerji geçişi vb.) alanlarında büyüme öngörülüyor. Ekonomik belirsizliklerin azalması, yenilikçi teknolojilere olan güveni artırırken, küçük ve butik fonların daha odaklı stratejilerle öne çıkacağı düşünülüyor. Ayrıca, tohum aşaması yatırımlarında güçlü bir yıl yaşanması beklenirken, kadınlar ve azınlıklar tarafından yönetilen girişimlere daha fazla sermaye akışının olacağı öngörülüyor” diyor.
DEĞER ODAKLI YAKLAŞIM
2025 yılında, faizlerin düşmesi, borsanın da hareketlenmesiyle birlikte girişim ekosisteminin daha hareketlenmesini beklediklerini söyleyen Finberg Yönetim Kurulu Üyesi İhsan Elgin, girişim ekosisteminin daha derin ve değer odaklı bir yaklaşıma geçeceğini öngörüyor. Girişimcilerden artık yalnızca hikaye anlatıcılığı ve yüksek değerleme peşinde koşmaktan ziyade, gerçek müşteri ihtiyaçlarını karşılayan ve sürdürülebilir iş modelleri kurmalarının bekleneceğine dikkat çeken Elgin, fintek ve yapay zeka uygulamaları gibi teknolojiye dayalı alanların öne çıkacağını vurguluyor. Özellikle fintek sektöründe dijital bankacılık ve açık bankacılık regülasyonlarıyla, yapay zeka uygulamalarında ve perakende teknolojisi sektöründe büyüme bekleyen Elgin, “Yeni unicornların çıkmasını bekliyorum. Fintek en güçlü adaylar arasında. Yurt dışında ciro yapan girişimler çok daha değerli olacak. Regülasyon değişiklikleri, özellikle finans ve yapay zeka gibi hızla gelişen sektörlerde risk oluşturabilir. Ayrıca, üresel ekonomik belirsizlikler ve jeopolitik gerilimler, uluslararası yatırımlarda dalgalanmalara yol açabilir” diyor.

SELMA BAHÇIVANOĞLU
UZUN VADELİ İŞ MODELİ
Finansmana erişim zorluklarının girişimcileri daha sağlam ve sürdürülebilir iş modellerini geliştirmeye zorlayacağını söyleyen Simya VC Yönetici Ortağı Selma Bahçıvanoğlu, bu durumun yalnızca güçlü bir vizyon sunan değil, aynı zamanda iş modellerinde yenilikçi ve farklılaşan start up’ların yatırım almasını kolaylaştıracağını ifade ediyor. Risk sermayedarları ve melek yatırımcıların zorlu ekonomik koşullarda, finansal ve operasyonel olarak kendini kanıtlamış girişimlere öncelik vereceğini belirten Bahçıvanoğlu, bu yıl daha seçici bir yatırım iklimi bekliyor. Özellikle finans, sağlık, e-ticaret ve eğitim gibi sektörlerde yapay zekânın daha entegre bir şekilde kullanılacağını kaydeden Bahçıvanoğlu, aynı zamanda, yeşil teknolojiler ve sürdürülebilirlik odaklı girişimlere yönelik yatırımlar hız kazanacağını vurguluyor. Şirketler ve girişimler hem çevresel hem de toplumsal etkiyi önceliklendiren stratejilerle öne çıkmaya çalışacak. Yatırımcıların daha fazla değer yaratabilecek uzun vadeli iş modellerine yöneleceğini ifade eden Bahçıvanoğlu, riskleri şöyle sıralıyor: “Girişimlerin globalleşme süreçlerinde yeterli bilgi ve network desteğine ihtiyaç duyabileceği bir gerçek. Bunun yanında, giderek artan küresel rekabet, yerli girişimlerin sürdürülebilir büyüme hedeflerinde stratejik adımlar atmalarını daha da önemli hale getiriyor.”

MUSTAFA KEÇELİ
TOHUM YATIRIMLARI ARTACAK
2025’te yeşil teknolojiler, yenilenebilir enerji ve sürdürülebilir tarım alanlarına yönelik girişimlerin ve bu girişimlere yapılan yatırımların artmasını beklediklerini söyleyen APY Ventures Fon Yöneticisi Mustafa Keçeli, özellikle Avrupa Yeşil Mutabakatı ve karbon ayak izini azaltmaya yönelik politikaların, Türk girişimciler için ciddi bir pazar potansiyeli sunduğunu belirtiyor. Bu bağlamda, yerel ve uluslararası yatırımcıların, sürdürülebilirlik ve çevre odaklı projelere daha fazla finansman sağlayabileceğine işaret eden Keçeli, “2024 verileri, tohum aşaması yatırımların önemli bir paya sahip olduğunu gösteriyor. Bu eğilim, erken aşama girişimlerin desteklenmeye devam edeceğini işaret ediyor. Türkiye’nin hızla büyüyen teknoloji girişimlerinde tohum yatırımlarıyla başlayan bu destek, uzun vadede daha büyük başarı hikâyeleri yaratma potansiyeline sahip” diye konuşuyor.
1 MİLYAR DOLAR YATIRIM BEKLENTİSİ
Teknoloji geliştirme bölgelerinde dijitalleşmenin, sürdürülebilirliğin ve küresel pazarda rekabet edebilirliğin öncelikli olacağı bir dönem öngören Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu, bu yıl oyun, finansal teknolojiler, sürdürülebilirlik-tarım ve sağlık teknolojileri alanında yeni gelişmeler yaşanacağını söylüyor. 2025’te girişimlere 1 milyar dolarlık bir yatırımın gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini ifade eden Kasapoğlu, “Türkiye’nin oyun teknolojisi ekosistemi çok hızlı büyüyor. Şu anda Türkiye’de yedi unicorn var. Bunlardan 2’si oyun alanında. Önümüzdeki 10 yıl içinde oyun teknolojisinde en az beş unicorn daha çıkartacağımızı düşünüyoruz” diyor. Kasapoğlu, 2025’te küresel ekonomik durgunluk beklentisinin, girişimlerin ürün ve hizmetlerine olan talebin azalmasına yol açarak satış gelirlerini düşürebileceğini, bu durumun yatırımcı iştahının azalmasına neden olarak girişimlerin finansmana erişimini zorlaştırabileceğine dikkat çekiyor.
SOSYAL KALKINMANIN LOKOMOTİFİ
Önemli oradan KOBİ istihdamı sağlayan franchise ekosistemi ise Türkiye’de son 20 yılda yalnızca ekonomik büyümenin değil, aynı zamanda sosyal kalkınmanın da lokomotiflerinden biri haline geldi. Bugün Türkiye’de 3 bin 700’e yakın yerli ve yabancı marka franchise sistemiyle faaliyet gösteriyor. Bu markaların yaklaşık yüzde 30’u yurt dışı pazarlara açılarak ihracata katkı sunuyor. Franchise modeliyle çalışan işletme sayısı 50 binin üzerinde ve bu işletmelerde doğrudan 300 bin kişiyi aşan istihdam sağlıyor. Dolaylı etkilerle birlikte bu sayı çok daha yüksek bir sosyal etki alanı oluşturuyor. Ekosistemin yıllık ticaret hacmi ise 55 milyar dolara yaklaştığı ifade ediliyor. Bu rakamlar, franchise sisteminin Türkiye’de sürdürülebilir, ölçeklenebilir ve girişimci dostu bir model olarak güçlü bir şekilde yerleştiğini gösteriyor.
Mevcut ekonomik dinamikler ve girişimcilik trendleri sürdürülebilir bir seyir izlediği takdirde, 2025 yılının sonunda Türkiye’de franchise ekosisteminin yıllık ticaret hacminin 60 milyar doları aşacağı öngörülüyor.
İSTİHDAM ARTIYOR
Franchise işletme sayısının 55 bine, bu işletmelerde istihdam edilen kişi sayısının ise 450 bine ulaşması bekleniyor. Franchise sistemleri, girişimcilere hazır bir iş modeli sunarken, markanın sunduğu destek ve kampanyalar sayesinde yatırımcının başarı şansını artırıyor. Eğitim programları, operasyonel rehberlik, pazarlama desteği ve personel eğitimi gibi hizmetler sayesinde yatırımcı, sektörel bilgiye ihtiyaç duymadan güçlü bir başlangıç yapabiliyor. Ayrıca, markanın ulusal düzeyde yürüttüğü reklam kampanyaları ve dönemsel promosyonlar, yatırımcının müşteri çekmesini kolaylaştırıyor. Lokasyon seçimi, mimari danışmanlık ve stok yönetimi gibi konularda sağlanan destekler, operasyonel hataları minimize ederken zaman ve maliyet avantajı da sağlıyor. Tüm bu unsurlar, yatırımcının riskini azaltarak işini sürdürülebilir ve kârlı hale getiriyor. Bu sayede franchise sistemi, bireysel girişimcilere göre çok daha güvenli ve avantajlı bir yol sunuyor.
KOSGEB Destek Programları
- Küresel Rekabetçilik Destek Programı
KOBİ’lerin inovatif ürünler geliştirmesi, AR‑GE ve uluslararası pazarlara açılmaları hedefleniyor. - Kapasite Geliştirme Destek Programı
Program, üretim kapasitesi artırımı ve ölçek büyütme yatırımlarını destekliyor; makine, kalıp, yazılım, personel ve kredi faiz giderlerini kapsıyor. - Girişimci Destek Programı
Tohum aşamasından başlayarak 375 bin TL’den 2 milyon TL’ye kadar destek sunuyor. 2024’te 17 bin 880 girişimci bu kapsamda 613 milyon TL aldı. - İstihdamı Koruma Destek Programı
Emek yoğun sektörlerde istihdam için destek veriyor. - KOBİ Dijital Dönüşüm Destek Programı
Teknolojik altyapı yatırımları ve dijitalleşme süreçleriyle ilgili giderleri destekliyor. - KOBİ Gelişim Destek Programı (KOBİGEL)
İmalat sektöründeki KOBİ’lerin dijital dönüşüm ve verimlilik artırımı için sunulan bu programa proje bazlı başvuru gerekiyor. 2 milyon TL’ye kadar destek üst limiti sunuluyor. - AR-GE, ÜR-GE ve İnovasyon Destek Programı
Yenilikçi ürün geliştiren KOBİ’lere yönelik olan bu program, AR-GE personel giderleri, yazılım, donanım, test-analiz desteği içeriyor. - İşletme Geliştirme Destek Programı
Eğitim, danışmanlık, belgelendirme, fuar katılımı, tanıtım gibi faaliyetleri destekleniyor.
TÜBİTAK Destekleri
- 1507 - KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı
KOBİ’lerin ilk Ar-Ge projelerine yönelik olan bu program, personel, sarf malzeme, test, danışmanlık giderlerini destekliyor. - Yeşil Dönüşüm ve Temiz Üretim Desteği
Enerji verimliliği, atık azaltımı, çevre dostu teknolojiler için finansman sağlayan bu program ile Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum hedefleniyor. - İkiz Dönüşüm Programı
2025 yılında 1.1 milyon KOBİ’nin faydalanması hedefleniyor. Hem dijitalleşme hem çevre dostu üretim için entegre destek veriliyor.