Planın anahtarı yine döviz kuru olacak

15 Temmuz 2019





2019-2023 yılları arasını kapsayan 11'inci Kalkınma Planı, yaklaşık bir yıllık gecikmeyle, geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunuldu. 11'inci plandaki temel ekonomik hedeflere bakılırsa, Türkiye beş yıllık plan döneminde yılda ortalama yüzde 4,3 büyüyecek.





DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com.tr





Geçen yıl 9 bin 632 dolar olan kişi başına milli gelir 2023 yılında 12 bin 484 dolara çıkacak. 2018'de yüzde 11 olan işsizlik oranı 2023'te yüzde 9,9'a inecek. 2018'de yüzde 20,3 olan tüketici enflasyonunda yüzde 5'lik hedefe 2023'te nihayet ulaşılacak.





Bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı yüzde 2 düzeyinde sabit kalacak. 2018'de yüzde 3,5 olan cari açığın GSYH'ye oranı ise 2023'te yüzde 0,9'a gerileyecek.





HEDEFLER İDDİALI MI?
Bu hedeflerden ekonomik büyümeye ilişkin olanı pek iddialı sayılmaz. Potansiyel büyüme oranı olarak da adlandırılan Türkiye'nin uzun dönemdeki ortalama büyüme oranı yüzde 5 dolayı olarak hesaplanıyor.





Nitekim 2014-2018 yılları arasını kapsayan 10'uncu Kalkınma Planı döneminde de buna yakın ve yüzde 4,9'luk yıllık ortalama büyüme performansı tutturduk. 11'inci plandaki büyüme hedefi bu potansiyel büyüme oranının altında olduğu için normal şartlarda tutturmak zor olmaz gibi görünüyor.





Ancak Türkiye şu anda bir krizin içinde ve bu krizin ne kadar süreceği de belli değil. İç siyasette ve dış ilişkilerde yaşanan sorunlar nedeniyle bazı iktisatçılar bu krizin en azından birkaç yıl daha sürebileceğini düşünüyor. Gerçekten böyle olursa 11 'inci plandaki mütevazı büyüme hedefi bile tutmayabilir.





İşsizlik oranının 2023'te yüzde 9,9'a inmesi hedefi biraz iddialı gibi. Çünkü bizim hesaplarımız Türkiye'de işsizlik oranının sabit kalması için bile ekonominin her yıl yüzde 5,5-6 arasında büyümesi gerektiğini gösteriyor.





Bu durumda 11'inci plandaki büyüme hedefinin tutmasının işsizliğin düşmesine yetmeyeceği açık. Bir de krizin uzaması ve büyümenin hedeflenenden de düşük kalması halinde işsizlikte düşüş yerine yükseliş yaşanabilir.





Enflasyonun 2023'te yüzde 5'e inmesi ise 11'inci plandaki en iddialı hedef. 10'uncu planın hedefi de 2018'de enflasyonu yüzde 4,5'e indirmekti. Fakat gerçekleşme bunun dört katından bile yüksek oldu.





Buna da büyük ölçüde döviz kurlarındaki sıçrama yol açtı. 10'uncu plan yapılırken ortalama dolar kurunun 2018'de 1,97 TL olacağı varsayımı yapılmıştı. Oysa gerçekleşme 4,72 TL'yi buldu. 11'inci plandaki hesaplar ise 2023'te ortalama dolar kurunun 6,90 TL olacağı varsayımına dayanıyor.





Ancak halen 5,70 TL dolayında bulunan dolar kurunun bu kriz ortamında nereye kadar gidebileceğini öngörmek imkansız. Enflasyonda hedefe ulaşılabilmesi için öncelikle kurlarda istikrarın sağlanması gerekiyor. Döviz kurlarında istikrar sadece enflasyon hedefine değil büyüme, kişi başına gelir, işsizlik, cari açık ve bütçe açığı hedeflerine ulaşmak için de gerekli. Yani planın anahtarını yine döviz kuru oluşturuyor.









CARİ AÇIKSIZ BÜYÜME!
Cari açığın GSYH'ye oranının 2023'te yüzde 0,9'a inmesi de 11'inci plandaki iddialı hedeflerden biri. Türkiye'nin ithalata dayalı üretim yapısı nedeniyle plandaki büyüme hedefine bu kadar düşük bir cari açıkla ulaşmak imkan dahilinde değil.





Üretimin ithalata bağımlılığını azaltmak için ise beş yıldan daha uzun bir süre gerekir. Aksi takdirde cari açığın düşmesi ancak ekonomik büyümenin çok daha yavaş seyretmesiyle mümkün olabilir.





Bütçe açığının GSYH'ye oranının 2023'te yüzde 2 dolayında kalması hedefi üzerinde de belirsizlik bulutları var. Türkiye'de hükümetlerin son yıllarda en çok övündükleri şey bütçe açığının düşük seyretme-siydi. Ancak ekonomi krize girince bütçe açığı hızla yükseldi.





Bütçe açığının GSYH'ye oranının şu sıralarda yüzde 3'ü aşmış olduğunu tahmin ediyoruz. Bu oranı yeniden aşağıya çekmek ise mevcut kriz ortamında biraz zor görünüyor.