Rusya ve Hindistan’da üretim yapacağız

19 Haziran 2016
Dünya genelinde 20’nin üzerinde ülkede üretim yapan ve 2015’te 2 milyar dolarlık ciroya ulaşan hububat devi Arbel, yeni pazarlarda üretim için hazırlık yürütüyor. Arbel Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Aslan, “Önceliğimiz Rusya’da büyük çapta bakliyat ve hububat üretimi yapmak. Sonrasında Hindistan pazarı radarımızda. Bu dev pazarda da üretim için araştırmalara başladık” diyor.

ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr

Mardinli değirmenci ustası İbrahim Arslan'ın 1965’te Mersin’de temellerini attığı Arbel, işi babalarından devralan 4 erkek kardeşin çabalarıyla bakliyat ve hububat üretiminde dünya devlerinden biri haline geldi. 2001 yılında Kanada Tarım Bakanlığı tarafından bu ülkede üretim yapmak için davet alan ve ilk yurtdışı üretimini Ka-nada’da Saskcan Pulse şirketini satın alarak gerçekleştiren Arbel, geçen zaman içinde Amerika, Avustralya, İngiltere, Çin ve Güney Afrika’da toplam 21 tesisi bünyesine kattı.

Türkiye ve yurt dışında bulunan tüm yatırımlarını ‘Alliance Grain Traders’ adıyla tek çatı altında toplayan Arbel, 2015’te küresel ölçekte 2 milyar dolarlık ciroya imza attı. Biz de hem 2016’nın Dünya Bakliyat Yılı ilan edilmesi, hem de Arbel’in yeni dönem planları hakkında görüşlerini almak için Arbel Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Aslan ile biraraya geldik.

‘Global pazarlara yakın üretim’ stratejisi ile yurtdışında yatırım yapmayı sürdüreceklerini dile getiren Aslan, “Önceliğimiz Rusya’da büyük çapta bakliyat ve hububat üretimi yapmak. Uçak krizine rağmen Rusya’da üretimden asla vazgeçmeyiz. Sonrasında Hindistan pazarı radarımızda. Bu dev pazarda da üretim için araştırmalara başladık” diyor.

Dünya çapında 20’nin üzerinde ülkede üretim yapan bir grup olarak yeni dönem stratejiniz nasıl şekilleniyor?
Türkiye’nin Rusya ile probleminden sonra ortaya çıkan ürün açığını nerede kapatabiliriz diye çalışmalar yaptık. Bunun en doğru yerinin Afrika olduğu anlaşıldı. Aslında Afrika’ya açılmakta geç kaldık. Avrupalı firmalar Afrika pazarına çok hakimler. Ama biz de giderek kıta genelinde gelişiyoruz. Afrika’ya ihracatta gözle görülür bir artışımız var. Bugün makarnadan mercimeğe, bulgurdan nohuta mal satıyoruz.

Afrika dışında hangi pazarlarda fırsat görüyorsunuz?
Rusya krizinden önce bu ülkede üretim yapmak için girişimlerimiz vardı. Ancak faaliyete geçmeden kriz patlak verdi. Rusya’da tarım ürünleri için çok geniş ve kullanılmayan topraklar var. Şimdi Rus devleti yavaş yavaş bu toprakları yabancı üreticilere kiralama yoluna gidiyor. Bana öyle geliyor ki, dünya bakliyat üretiminin büyük bölümü ileriki yıllarda Rusya’ya kayacak. O nedenle Rusya’da üretim kararı aldık.

Uçak krizinden sonra Rusya’daki yatırımın akıbeti ne oldu?
Yatırımı şimdilik askıya aldık. Şirketimizi kurduk, liman bölgesinde yer satın alıp depolar kuracaktık. Tüm baklagil ve hububat ürünlerini üretecektik. Şu an krizin sona ermesini ve ilişkilerin iyileşmesini bekliyoruz. Üretimde Rusya’dan asla vazgeçmeyiz. Öte yandan Hindistan geleceğin en önemli pazarlarından biri.

Hindistan pazarında üretim planınız var mı?
Hindistan gıdada liberal bir yapıya sahip değil. Fiyat politikası konusunda çok sert uygulamalar var. Hindistan’da çok büyük üreticiler var. Sürekli gelişen bir pazar tarım ürünleri konusunda. Rusya’dan sonra Hindistan’da üretimi de gündeme alacağız. Biz üretim neredeyse oradayız. Global pazarlara yakın üretim yapmak istiyoruz.

Arbel olarak 2015’te ne kadar ciro elde ettiniz?
Mersin merkezli olarak geçen yıl 1,7 milyar TL ciro elde ettik. Dünya genelindeki operasyonlarımızı da sayarsak 2 milyar doların üzerinde bir ciromuz oldu. Türkiye merkezli 155 milyon dolarlık da ihracat yaptık. 2016’da da büyümeye devam edeceğiz.

2016 yılı ‘Dünya Bakliyat Yılı’ ilan edildi. Türkiye ise bakliyatın anavatanı. Baklagillerin tarımsal üretimdeki önemi nedir?
Bundan sadece 30 sene önce Türkiye’nin gıdada en büyük ihracat kalemleri İzmir bölgesinden kuru üzüm, incir ve pamuk, Çukurova’dan kırmızı ve yeşil mercimek, fasulye ve nohuttu. Böyle bir tarımsal ihracat profili vardı. Türkiye, tarımsal ürünlerde kendi kendine yeten bir ülkeydi. Özellikle nohut ve mercimekte ana merkezdi. Ancak zamanla üretim giderek azaldı.

Üretimdeki azalmanın nedenleri nelerdir?
Birçok nedeni var ama bana göre en masum nedeni, Güneydoğu Anadolu ‘da GAP’tan sonra Kızıltepe Ova-sı’nın da sulanmaya başlanması ve Diyarbakır, Urfa ve Mardin’in sulu arazi haline getirilmesi diyebiliriz. Böyle olunca, son yıllarda çiftçi dekar başına hangi ürün daha fazla veriyorsa ona yöneldi. Ekonomi yüz değiştirdi. Mercimek ekilen arazilere buğday veya mısır ekilmeye başlandı. Daha önce mısırda 3 milyon ton ithalat yaparken, şimdi 7 milyon ton üretimle ihracatçı hale geldik. Ne yazık ki, kullanılmaya kullanılmaya baklagillerde iyi tohum kalmadı.

Anadolu’da 7-8 bin yıl geriye giden bir tohumculuk tarihine rağmen, nohut ve mercimek gibi geleneksel gıdaların üretiminde sona mı geliyoruz?
Her yıl kan kaybediyoruz. Bu söylediğiniz oluyor maalesef. Sürekli ek-sile eksile gidiyoruz. Biz artık bu ürünleri Kanada’dan alıyoruz. Ancak Kanada’dan alınan ürünün tadı bize uygun değil. Mesela mercimek çorbasını Türk malından yaparsanız rengi altın sarısı olur. Biz yüzyıllardır bunu böyle içiyoruz. Kanada malı ise hafif yeşilimsi oluyor. Ne yazık ki hem kalite hem de üretimde Türkiye gittikçe geriye gidiyor. Dış pazarlarımızı da kaybettik. Şu anda mercimek ihracatı adı altında Kanada’dan gelen malı işleyip satıyoruz. Bu çok acıklı bir durum. Bakanlığın buna el atması lazım.

Bu tatların gelecek nesillere aktarılması ve üretimin devamı için sizce neler yapılmalı?
Bakın Hindistan’da tarım politikaları 2050 yılına projeksiyon yapılarak hazırlanıyor şu an. 2050’de Hindistan’da 1,7 milyar insanın yaşayacağı tahmin ediliyor. Şimdiden bu nüfusu doyurmanın yolları aranıyor. Üstelik Hindistan nüfusunun ezici çoğunluğu vejeteryan. Bu yüzden tarımsal üretim çok ciddi şekilde teşvik ediliyor. Türkiye’de ise ton başına 100 dolar destek var. Bu tür desteklerin artarak devam etmesi gerekiyor üretim için.

Baklagil ihracatında 2023 hedefi olan 14 milyar dolar, tutturulabilir bir hedef mi?
Aslında Türkiye 1990 yılına kadar dünyada en çok bakliyat üreten ve ihraç eden ülkeydi. Hala da iç ve dış tüketim çok büyük fırsatlar sunuyor. Tarım Bakanlığı desteklerinin artırılması ile yerli üretim yeniden popüler hale gelirse hedeflerin tutmaması için neden yok. Bu yıl bakliyat üretiminde yüzde 30-40 artış bekliyoruz. Yerli tohumu yaygınlaştıracak devlet politikalarına ihtiyaç var. Türkiye bu alanda hem kendisini hem etrafındaki ülkeleri doyurabilecek potansiyele sahip.

"TÜKETİMİ ARTIRMAK İÇİN KAMU SPOTU İSTEDİK"
Geleneksel tatların tüketimini artırmak için bir kampanya ya da tanıtım yapmayı düşünüyor musunuz?
Yeni neslin unuttuğu ürünler var. Sağlığına eski nesillere göre çok daha fazla dikkat eden bir yeni nesil olmasına rağmen, baklagil tüketme alışkanlığı devam etmiyor. Biz bunu özendirmek için Tarım Bakanlığı ile görüşmeler yaptık. Bu konuda kamu spotları hazırlanmasını istedik ve bu isteğimiz kabul gördü. Ancak kısa sürelerde birkaç kez hükümet değişikliği olması işleri aksattı.