Tahıl koridoru gıda fiyatlarını düşürebilir

10 Ağustos 2022
Özlem Bay Yılmaz obay@ekonomist.com.tr

Tahıl Koridoru Anlaşması kapsamında İstanbul'daki koordinasyon merkezinden, 10 milyar dolarlık tahılın Ukrayna limanlarından deniz nakliyesi sağlanacak. Anlaşmanın ürün fiyatlarını düşürmesi, gıda enflasyonuna olumlu etki yapması bekleniyor.

7 – 20 Ağustos 2022 tarihli sayıdan

Tüm dünyayı etkisi altına alan gıda krizinin çözümü geçtiğimiz günlerde Türkiye'den geldi. Rusya ve Ukrayna ile yürütülen iyi ilişkiler, atılan tarihi imzalarla son buldu. Ukrayna limanlarına sıkışmış olan 25 milyon ton tahılın sevkiyat düğümü İstanbul'da çözüldü.

İstanbul'da, Türkiye, Rusya, Ukrayna ve Birleşmiş Milletler (BM) arasında "Tahıl ve Yiyecek Maddelerinin Ukrayna Limanlarından Emniyetli Sevki Girişimi Belgesi" imzalandı.

İstanbul'da Tahıl Koridoru Anlaşması kapsamında oluşturulan Müşterek Koordinasyon Merkezi'nin açılışı da gerçekleştirildi. Müşterek Koordinasyon Merkezi, Ukrayna'daki Odessa, Çornomorsk ve Yujnıy limanlarından çıkan tahıl yüklü gemilerin tüm hareketlerini yakından izleyecek.

Karadeniz'de oluşturulan koridoru kullanacak olan gemiler, gerekmesi durumunda Boğazlardan geçmeden önce denetlenecek. Bu kapsamda ilk gemi İstanbula ulaştı..

10 MİLYAR DOLARLIK ÜRÜN


Dünyanın en büyük yedinci buğday üreticisi olan Ukrayna, dünya buğday pazarının yüzde 10'unu mısır pazarının yüzde 15'ini, arpa pazarının yüzde 13'ünü karşılıyor. Ukrayna'daki bulunan değeri 10 milyar dolarda laşık 25 milyon ton tahılın merkezin göz kısa sürede sevk edilmesi bekleniyor.

An 2021 yılında dünyanın birinci büyük un çısı ve dördüncü büyük makarna ihracatçısı olan Türkiye'nin yapacağı hammadde ithalatlarına stok seviyesine katkıda bulunacağı görüşünde olan sektör temsilcilerine göre, katma değerli ürün ihracatlarında diğer ülkelerden yapılan hububat tedariklerine kıyasla daha düşük lojistik maliyetler getirecek.

Türkiye’nin ihracatını gerçekleştirdiği un, makarna, gofret gibi ürünler için daha rekabetçi olmasını sağlayacak. Anlaşmanın Türkiye’nin bölgedeki gücünü arttıracağı belirtilirken, iç piyasada oluşan fiyatları aşağı çekerek enflasyonu düşürmeye de yardımcı olacağı öngörülüyor.

EKİM-KASIM DÖNEMİ KRİTİK


Ürünlerin dünyaya yayılması akabinde yaşanmasından korkulan küresel gıda kıtlığı açısından bu sezon rahatlatma beklendiğini dile getiren Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (İAOM) Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, önümüzdeki sezon ne yaşanacağını Ukrayna’da ekim-kasım ayında gerçekleşecek arlaya yapılacak ekimlerin belirleyeceğini söylüyor.

Ukrayna Tarım Bakanlığı'nın ekim yenilenme oranını yüzde 65-70'e kadar ulaştığını açıkladığını belirten Ulusoy, "Ancak diğer kaynaklar ekilme alanlarındaki kayıpların yüzde 65'lere kadar çıktığını vurguluyor. Koridorun verimli işlemesi içinde bulunduğumuz sezondaki kritik sorunu ortadan kaldırır.

Fakat önümüzdeki sezon durumunu belirleyecek en önemli parametre ekim-kasım aylarındaki ekim olacak" diyor. Ukrayna Tahıl Tüccarları Birliği ise 2021'de 33 milyon ton buğday üretiminin 2022'de 19 milyon tona gerileyeceği tahminini yapmıştı.

SAVAŞIN FİYATLARA ETKİSİ


Tüm sektör paydaşları anlaşmanın ardından aktivitenin ne kadar kısa sürede devreye gireceğini, çıkacak tonajları yakından takip ediyor. Eğer sevkiyatlar beklentileri karşılarsa fiyatlarda biraz daha esneme olabileceğini ifade eden Ulusoy, şöyle devam ediyor: "FAO Gıda Endeksi savaştan sonra tüm zamanların en yüksek seviyesine gelmişti ancak anlaşmanın gündem olması dahi fiyatlardaki düşüşleri izletti.

Anlaşmanın yapılmasından sonra vadeli işlemler piyasasında savaş öncesi fiyatlara kadar iniş sağlandı. Fakat hemen ardından yaşanan bombalamaların bu sağlanan düşüşün yüzde 7-8'lik kısmının geri gelmesine yol açtığını gördük. Tarım ürünlerinde dalgalanmanın savaş sürdüğü sürece devam edeceğini öngörebiliriz."

FİYATLARDA GERİLEME BEKLENİYOR


Birleşmiş Milletler yetkililerinin bildirdiği üzere 47 milyon insan Ukrayna Savaşı sebebiyle açlık tehdidi ile karşı karşıya kalmış durumda. Ukrayna buğdayının en çok Nijerya, Somali, Etiyopya, Güney Sudan ve Mısır ülkelerini etkilediğini söyleyen Küresel Bakliyat Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Andaç Kolukısa, "Çünkü Nijerya tükettiği buğdayın sadece yüzde 1'ini üretiyor ve 1.2 milyon insan açlıkla mücadele ediyor.

Somali'de Rusya ve Ukrayna'dan gelen buğday ülke ithalatının yüzde 90'ını oluşturuyor" diyor. Mısır'ın ise dünyanın en büyük buğday ithalatçısı pozisyonu ile ithalatının yüzde 80'ini Rusya ve Ukrayna'dan karşıladığına işaret eden Kolukısa, "Ortadoğu ve Afrika ülkeleri için bu emtiaların sevkiyatı çok elzem.

Bu antlaşma ile birlikte hayati önem taşıyan ülkeler için arz güvenliğine katkıda bulunması, buğday fiyatlarında gerileme olması bekleniyor" diye konuşuyor.

ENFLASYONA OLUMLU ETKİ


Anlaşmanın Türkiye açısından ise gıda enflasyonuna olumlu etki yapmasının beklendiğini dile getiren Kolukısa, "BM'nin Rusya ile ek olarak imzaladığı Mutabakat Antlaşması ile Rus menşeli gübre ve gübre üretimi için hammadde ihracatı için gerekli çalışmaların yapılacağı taahhüt edildi.

Türk çiftçileri için artan girdi maliyetleri ve gübre fiyatları, dünya da kullanılan diğer gübre fiyatlarına göre daha ekonomik olabilir" diye ekliyor.

DEĞİŞİMİ YAŞANABİLİR


Organik ve konvansiyonel bakliyat, hububat ve yağlı tohum grubunda bulunan emtiaların üretimini, işlemesini, paketlemesini, ithalatını, ihracatını ve transit ticaretini yapan Mersinli Armada Gıda'nın yönetim kurulu başkanı Fethi Sönmez ise ürün fiyatlarının savaş öncesi seviyelere geldiğini söylüyor.

Tahıl üreten Rusya ve Ukrayna'daki gelişmelerin olumlu olmasının fiyatların daha yatay seyretmesine yardımcı olacağını belirten Sönmez, şu değerlendirmelerde bulunuyor: "Türkiye Karadeniz havzasına yakın olması sebebiyle dış ticaret koridorunun avantajlarını, lojistik, ticaret ve iç tüketim alanlarında, kullanacak.

Küresel emtia fiyatları ve iç pazardaki arz ve talep dengesi her zaman üretim dengeleri etkileyecek. Devletimiz ve çiftçilerin bu konuda alacağı aksiyonlarla üretim değişimi yaşanabilir.

Öte yandan bu yıl Türkiye'deki hem tahıl hem bakliyat ürünlerinde rekoltenin daha iyi olacağı bekleniyor. Bu da ihracat performansına olumlu yansıyacaktır."

REKOLTEDE ARTIŞ BEKLENTİSİ


Rusya ve Ukrayna'nın 'dünyanın tahıl ambarları' olarak nitelendirdiğine ve bu ülkelerin Türkiye'nin de tarım ithalatında en önemli tedarikçileri arasında yer aldığına değinen Ulusal Bakliyat Konseyi ve Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir de, "Ülkemiz, buğday ihtiyacının yüzde 86'sını bu iki ülkeden tedarik ediyor.

İthal edilen buğdayı, un ve makarna gibi ülkemiz ihracatında önemli yer tutan ürünlerde kullanıyoruz. Yine ülkemiz açısından önemli olan ayçiçeği yağının yüzde 87'sini Rusya'dan karşılıyoruz" diye konuşuyor.

Rusya-Ukrayna savaşının ön plana çıkardığı gıda arzı riski doğrultusunda, dünya genelinde ülkelerin korumacı politikalara geçtiklerini ve gıda milliyetçiliğinin arttığına vurgu yapan Özdemir, şöyle devam ediyor: "Ülkemiz de benzer bir anlayış ile ihracat kısıtlamaları, gümrük vergisi düzenlemeleri ve buna benzer uygulamalar ile bu süreci yönetmeye çalışıyor.

Üretim açısından incelendiğinde ise Tarım ve Orman Bakanlığı başta hububat olmak üzere yağlı tohumlar ve şeker gibi stratejik ürünlerde ülkemizin kendi kendine yeterlilik bağlamında üretimin artırılması hususuna öncelik verileceğini ve bu yönde bir üretim planlaması yapılacağını belirtmişti.

Bu yıl sahadan alınan veriler ve bakanlığımızın da öngörüleri doğrultusunda ülkemizin tarımsal üretim hacminde artış beklentisi bulunuyor."

KALICI ÇÖZÜM GEREKLİ


Bir önceki hasattan elde edilen yaklaşık 25 milyon ton tahılın Ukrayna'dan küresel piyasaya dağıtılması durumunda dünya genelinde bir nebze rahatlama yaşanacağına değinen Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis ise "Gıda krizi ve kıtlığı söylemi bir ölçüde ve belli bir süre duracak.

Ancak dünyanın 'ekmek sepeti' olarak anılan Ukrayna'nın başta buğday ve ayçiçeği olmak üzere gıda üretimi konusunda bir adım atılmadığı takdirde gıda krizine etkili ve kalıcı çözüm bulunamayacağı konusunda görüşler bulunuyor" diyor.

Reis'e göre, bu sorun çözülmezse fiyatların artması ve gelişmekte olan ülkelerde gıda yokluğuyla karşı karşıya kalınma ihtimali bulunuyor.

Yaklaşık 40 yıl önce bakliyat sektöründe Türkiye ile kıyaslanamayacak kadar geride olan Kanada, Amerika, Arjantin, Rusya bakliyat üretiminde son yıllarda yüksek bir ivme kazandırarak ihracatta söz sahibi olduklarını da hatırlatan Reis, şöyle devam ediyor: "Sektörün geleceğini önceden öngören bu ülkeler bugün bakliyat dış ticaretinden önemli pay alıyor.

Hububat üretiminde büyük başarılar elde eden Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Kırgızistan'da bakliyat üretiminde önemli adımlar atılıyor. 1990'lı yıllarda bakliyat dış ticaretinde ismi dahi anılmayan Rusya şu an dünyanın en önemli bakliyat ihracatçısı konumunda."

HUBUBATTA HEDEF BÜYÜK


TÜİK verilerine göre, Türkiye'nin 1990 yılında yaklaşık 20 milyon dekar kuru baklagil ekili alanı ve bu alandan elde edilen 2 milyon 12 bin ton düzeyinde üretim hacmi bulunuyordu. 1990 yılındaki ekim alanları ise 2021 yılına gelindiğinde yüzde 55 azalışla 9 milyon 123 bin dekarda kaldı.

TÜİK 2022 1. tahminine göre baklagillerin üretim miktarının bir önceki yıla göre yüzde 25,5 artarak 1 milyon 322 bin ton olarak gerçekleşeceği öngörülüyor.

Türkiye hububat bakliyat sektörünün 2021'den 2022'ye geçerken ihracatta ise yüzde 40 artışa imza attığını belirten İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, 2022'nin ilk altı aylık rakamların bakıldığında da yüzde 31,5'lik artışla 5,44 milyar dolarlık ihracata ulaştıklarını ifade ediyor.

Taycı, 2022 için belirlenen 12,5 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabileceklerini öngördüklerini ve Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 5'ini gerçekleştirmiş olacaklarını kaydediyor.