TCMB faiz artırımına devam edecek mi?

01 Aralık 2020
Ekonomi yönetiminde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığı'na Naci Ağbal ve Hazine ve Maliye Bakanlığı'na da Lütfi Elvan'ın getirilmesinin ardından piyasaya güven vermek amacıyla atılan adımlar devam ediyor.

Atılan adımları kronolojik sırayla sizlere aktaracağız.

ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr

YOL HARİTASI İHTİYACI


19 Kasım'daki 475 baz puanlık faiz artırımı sonrasında 7,50 seviyelerinin altına kadar gerileyen dolar kuru, ardından hızlı bir yükselişle yeniden 8 TL seviyelerini aştı. TL'ye güvenin artması, uluslararası yatırımcıların yeniden yüzünü Türkiye'ye çevirmesi ve enflasyon, işsizlik, cari açık gibi kronik sorunların hafifletilmesi için çok daha kapsamlı ve güven veren bir yol haritasına ihtiyaç var.

Bu konuda karar vericiler tarafından yapılan açıklamalar umut verse de ekonominin aktörleri vaatlerden çok aksiyon görmek istiyor. Aralık PPK'da yeni bir faiz artışı beklentisi giderek artıyor.

SON BİR AYDA ATILAN ADIMLAR


Bu noktada şunu belirtmek gerekiyor: Özellikle son bir ayda atılan adımlar, piyasalarda yeniden bir 'güven' algısının yaşanmasına neden oldu. Kasım ayı başında öncelikle TCMB bünyesindeki Bankalararası Para Piyasası'nda bankaların borç alabilme limitleri sıfırlandı.

Bu limitler, ağustos ayında da yarıya düşürülmüştü. Ardından daha önce esnetilen swap limitlerinde ikinci bir düzenleme hayata geçirildi ve TL satım yönünde vadesine yedi gün kalan işlemler için limit yüzde 2'den yüzde 5'e, vadesine 30 gün kalan işlemler için yüzde 5'ten yüzde 10'a, vadesine bir yıl kalan işlemler için yüzde 20'den yüzde 30'a çıkarıldı.

SADELEŞTİRME ADIMLARI


Piyasalarda asıl beklenen adım ise elbette 19 Kasım'daki PPK toplantısından keskin bir faiz artırımı çıkmasıydı. TCMB, piyasa beklentilerine uygun biçimde politika faizini 475 baz puan artışla yüzde 15'e çıkardı. Bununla birlikte karar metninde bundan sonra tüm fonlamanın haftalık repo üzerinden yapılacağının duyurulması da yeni dönemde atılan sadeleşme adımları içerisinde öne çıktı.

Hemen ardından bir başka şikayet konusu olan BDDK'nın aktif rasyosu uygulamasından vazgeçildi. Mayıs ayından bu yana uygulanan aktif rasyosunun 31 Aralık 2020 itibarıyla kaldırılacağı duyuruldu. Ancak bu uygulamanın kaldırılması için neden yılın son gününe kadar beklendiği bir soru işareti olarak kaldı.

DOÇ. DR. EVREN BOLGÜN / IŞIK ÜNİVERSİTESİ
"MAKUL BİR ENFLASYON HEDEFİ ŞART"


"Para politikasındaki sadeleşme adımları, Merkez Bankası'nın duruşu açısından çok önemli bir eşik oldu diye düşünüyorum. Bundan sonraki dönemde vatandaşların dövizden uzaklaşarak TL mevduatları daha cazip görmesi için reel faizin yüzde 2 seviyelerine getirilmesi ve mevduat faizlerindeki stopaj teşviğinin 2021'de de sürdürülmesi gerekiyor.

Olumlu havanın kalıcı olması için BDDK'nın 2021 aktif rasyosunu kaldırması sonrasında, artık ekonomi yönetiminin daha makul bir enflasyon hedeflemesi yapması ve uzun yıllardır hedef olarak konulan ama bir türlü tutturulamayan yüzde 5 hedefinden vazgeçmesi önemli."