TL ile ticaret için ‘sigorta’ isteniyor

22 Ekim 2019

Hükümetin dış ticarette TL'nin payını artırma çabaları, küresel gelişmeler ve dalgalı kur nedeniyle pek işe yaramıyor. Dış ticarette daha fazla yerel para kullanılması için sigorta sisteminin güçlenmesi ve dış ticaret dengesinin sağlanması gerektiği belirtiliyor.





ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr





Krüresel ekonomide ABD Doları ve Euro dışındaki yerel para birimlerinin kullanımı artış eğilimine girmiş durumda. Özellikle Rusya ve Çin arasındaki petrol ticaretinin bundan sonra yerel para birimleriyle yapılmasına dair karar, ABD Doları'nın tahtını tehdit eden en büyük unsur.





Türkiye de son yıllarda TL'nin dış ticarette daha fazla kullanılması için yoğun çaba içerisinde. Ancak döviz kuru şokları konusunda aşırı hassas olan Türkiye ekonomisinde, henüz TL ile ticaret arzu edilen seviyelere ulaşabilmiş değil.





Özellikle son birkaç yıla bakıldığında bu alandaki çabaların durma noktasına geldiğini söylemek mümkün. İhracat dünyası, önümüzdeki dönemde yerel para birimleri ile ticaretin sağlıklı bir şekilde yürümesi ve cazip hale gelebilmesi için ülkelere göre farklılık gösteren enflasyon oranları konusunda bir sigorta mekanizması kurulması gerektiğini dile getiriyor.









2008 KRİZİ İLE BÜYÜDÜ
2008 küresel krizi sonrasında önem kazanmaya başlayan yerel para birimleri ile ticaret, şirketler ve devletlerin kur riskinden korunması amacıyla her geçen gün daha çok ilgi görüyor.





Pek çok ekonomist, merkez bankalarının karşılıklı olarak imzaladıkları para takası anlaşmalarının (swap) giderek dış ticaret hacminin yerel para birimleri ile artmasına katkı sunacağı görüşünde. Türkiye de bu kapsamda bir ilk adım olarak Aralık 2016'da Çin ile 450 milyon TL tutarında bir TL/Yuan takası gerçekleştirmişti.





Sayısal açıdan bakıldığında çok önemli olmasa da işlevsel olarak önemli olan bir uygulama olarak kayda geçen işlemin dış ticarette TL kullanılmasına dönük olarak Çin sonrasında İran, Rusya, Güney Kore, Suudi Arabistan, Japonya ve Irak ile de gerçekleştirilmesi amaçlanıyordu.





Ancak gerek küresel ekonomideki durgunluk gerek İran'a uygulanan ambargo ve gerekse Türkiye'nin TL ile ticaret yapmak istediği ülkeler ile dış ticaret açığı vermesi bu konuda istenen hacmin oluşmasına engel oldu.









RUSYA İLE ÖNEMLİ İŞBİRLİĞİ
Son olarak ekim ayı başında Türkiye ve Rusya, karşılıklı ticarette TL ve ruble kullanmak için resmen anlaştı.





Anlaşmayla uygun mali piyasa altyapısının oluşturulacağı belirtilirken, iki ülke para birimlerinin ticari kurumlar nezdindeki cazibesinin de artırılacağına vurgu yapıldı.





Sayfalarımızda yer alan tabloların da işaret ettiği gibi, Türkiye ile Rusya'nın dış ticarette TL ve Ruble kullanımı henüz çok dar seviyelerde gerçekleşiyor. Söz konusu anlaşma ile bu alanda hızlı bir ilerleme kaydedilmesi planlanıyor. Ancak pratikte ne kadar başarılı olunacağı soru işareti.





İhracatçılar da TL'nin dış ticarette ve özellikle de ihracatta kullanılmasını destekliyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, 158 ülkede ihracatın yaklaşık yüzde 5'inin yerel paralarla TL karşılığında yapıldığını belirtiyor.





Gülle, "Kurun oynaklığının arttığı dönemlerde TL ile ihracat yapmak önemli. Hem İstanbul'da hem de Ankara'da yaptığımız çalıştaylarla TL ile ihracatın ne kadar önemli olduğunu ve potansiyel barındırdığını gösterdik" diyor.





HER ÜLKEYE UYGUN DEĞİL
Akdeniz Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) Başkan Yardımcısı Bülent Aymen ise özellikle Rusya ile diplomatik ve askeri alanda yaşanan yakınlaşmanın ticarette de kendisini göstermeye başladığına vurgu yapıyor.





Ancak yerel para ile ticaretin her ülke ile uygulanabilir bir yöntem olmadığına da dikkat çekiyor. Aymen, "Bu noktada belirlediğimiz ülkelerle yalnızca siyasi ilişkilerimizin iyi olması yeterli değil. Aynı zamanda dış ticaretimizin de dengeli olması gerekiyor" diye konuşuyor.





İhracatçılar açısından yerel para birimleri ile ticarette bir diğer önemli nokta da ülkelere göre değişen merkez bankası politikaları ve dolayısıyla enflasyon ve faiz uygulamaları.





İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Üyesi Murat Akyüz, Dolar ve Euro'nun küresel ticarete zarar verici bir noktaya geldiğine işaret ediyor.





Yerel para birimlerinin korunması ve desteklenmesinin yalnızca Türkiye değil tüm ülkeler için önemli hale geldiğini de ifade ediyor.





Akyüz, "Ticarette iki tarafı da koruyacak bir sistem kurmak kolay değil. İki ülkeden birinde ortaya çıkacak bir devalüasyon tehlikesi, ticarette büyük sorunlar yaratabiliyor" şeklinde konuşuyor.





"SİGORTA İMKANI OLMALI"
Murat Akyüz, ihracatçıları bu tür tehlikelerden korumak için dış ticarette yerel para birimi kullanırken 'sigorta' uygulaması yapılması gerektiğinin altını çiziyor.





Akyüz, bu konuda şunları söylüyor: "Yerel para ile ticarette ihracatçılarımızın olası zararlarını yüzde 5'in üstüne çıkarmayacak bir sigorta sistemi olmalı.





Bunun için Eximbank'ların devreye girmesi süreci hızlandıracaktır. Bu yapılabilirse, yalnızca hizmet ve mal ticaretinde değil, direkt olarak ham madde ticaretinde de TL'nin kullanımının önü açılabilir."









RÜSTEM ÇETİNKAYA TİM SEKTÖRLER KONSEYİ ÜYESİ
"DENGELİ DIŞ TİCARET ŞART"
"İhracatın yerel para birimi cinsinden yapılması üzerine çok fazla çalışma yapılıyor. Daha önce Rusya, Çin, İran gibi ülkelerle bu konularda mutabakat sağlanmıştı ancak yerel para birimi cinsinden dış ticaret yapılacaksa burada bir ticaret dengesi olmalı.





Örneğin biz bu üç ülkeye karşı da ticaret açığı veriyoruz. Bu durumda onların elinde günün sonunda fazladan TL kalmış olacak. Onlar bu elde kalan TL'yi rezerv paralara çevirdiğinde yine aynı durum gerçekleşecek, sadece dengede olan ticaret kadar TL kullanılmış olacak.





Bu yüzden ilk yapılması gereken dengeli dış ticaret ilişkilerinin kurulması. İkinci olarak iki ülkenin bankaları ve merkez bankaları arasında swap anlaşmaları yapılabilir. Böylelikle hem faiz riskleri bertaraf edilmiş olur hem de ticaret kolaylaştırılır."