Üzüntü, keder, iletişim

02 Mart 2020
Yaklaşık 16 yıldır editör köşesini her hafta yazıyorum. Hiç bu kadar zorlandığımı anımsamıyorum. Perşembe gecesi, hepimizi derin bir üzüntüye sokan, hepimizi sarsan haberi aldık.

TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr


Gençlerimizi, her ne kadar sınırımızın dibinde olsa da başka bir ülkenin topraklarında şehit verdik. Hepsini rahmetle ve saygıyla anıyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Yaralı askerlerimize sağlık diliyorum.

“Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur” derler. Amaç, doğru yolu göstermekten ziyade, toplum olarak anlaşılması güç adımların ardı ardına hesapsız atılmasının yarattığı sonucun bizi kedere boğduğunu anlatmaktır. Umut edelim ki, yaşadığımız en derin keder, üzüntü bu olsun.

İlk haberlerin sosyal medya üzerinden akmaya başlamasından itibaren, siyasi otorite sosyal medya kanallarını çalışamaz hale getirerek ilk önlemini aldı! Bu yöntemle bilgi kirliliğinin, söylentilerin yolu açıldı.

Böylece, sorunlardan kaçmanın sonuçlarından kaçınılamayacağını da net olarak görmüş olduk. Oysa, kişisel inancım odur ki, açık iletişim, üzüntüyü, kederi azaltacak tek yoldu.

Sosyal medya olmayınca ne mi oldu? Doğal olarak, bu kez telefonlar, whatsApp gibi iletişim kanalları devreye girdi. Bir de yaklaşık 10 yıldır 2-3 dakika bile seyretmeye katlanamadığımız kanalları turlamak zorunda kaldık.

Ekrana çıkanların büyük bir bölümü de sağduyulu analizler yapmak yerine ‘fanatik’ söylemler, görüşler ortaya koydu. Bu durum bile şehitlerimize ve ailelerine büyük bir saygısızlıktı.

Program katılımcılarına doğru soru soramayanlara ne demeli sizce?

Gazetecilik mesleğini, iletişim fakültelerinde böyle öğretmediler. Bunu böyle bilin. En başta bize haberin ayrıntılarını ortaya çıkaracak doğru soruların sorulmasının kamuoyunu aydınlatma açısından ne kadar önemli olduğunu öğretmeye uğraştılar.

Belli ki, ‘gazetecilik’ mesleğini yaptığını zannedenler, muhtemelen ders yerine okul bölgesindeki kahvehanelerde zaman geçirmeyi daha çok tercih etmiş.

Yaşadığımız kahreden üzüntü, Türkiye’nin özellikle kamu kesiminde insan kaynağı açısından ne kadar büyük bir kayıp yaşadığını da göstermiş oldu.

İletişim kanallarını kapatan siyasi otoritenin, resmi kurumları temsil eden bürokratların, sessizliğe bürünmenin sorunları ortadan kaldırmaya yetmeyeceğini anlamış olmalarını umuyorum.

Şehitlerimizin ailelerinin acılarını paylaştığımız bir hafta diliyorum…