Yeni bir büyüme modeline geçmeliyiz

01 Ocak 2021
Sanayici açısından finansmanın 2021 yılının en önemli gündem maddesi olacağını aktaran İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye'nin artık dengeli, sürdürülebilir, nitelikli ve sanayinin daha fazla paya sahip olduğu bir büyüme modeline ihtiyacı olduğunu söylüyor.

SİBEL ATİK
satik@ekonomist.com.tr

Sanayinin pandemi sürecinde üretimini aksatmayarak başarılı bir sınav verdiğini söyleyen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, ekonomide yeni bir büyüme modeline geçilmesi gerektiğini söylüyor. Türkiye sanayisinin 2021 yılında da en önemli gündem konusunun yine finansman olacağını dile getiren Bahçıvan, büyüme kalitesine işaret ediyor.

Bahçıvan, "Sanayi adına bu kadar zorluklar içerisinde bir umut ışığı yaktığımız döneme girmişken, Türkiye'nin artık sanayi üzerinden bir büyüme modeli oluşturma adına fırsat döneminin doğduğuna inanıyoruz" diyor.

Erdal Bahçıvan, sorularımızı şöyle yanıtladı:

Türkiye ekonomisi açısından 2020 yılını değerlendirir misiniz? Sanayinin performansını nasıl yorumlarsınız?

Pandeminin ağır yükü, 2020'nin bütün hesaplarını, bütçelerini, planlarını, programlarını kamu, hükümet ve şirketler açısından yeni baştan bir değerlendirme noktasına getirdi. Şokun ilk etkilerini atlattıktan sonra yılın ikinci yarısına biraz daha umutla girdik.

Gururla söyleyelim ki herhalde sanayi sektörü pandeminin en ağır olduğu günlerde dahi aldığı önlemlerle, üretimini en küçük detayına kadar aksatmayarak sürdürdü. Lojistiğinden istihdamına, tedarik zincirinden ihracat noktasına, her boyutunda üretimin dinamizmini normal bir yaşamın standartlarında sürdürebilme sınavını çok başarıyla verdi.

Bu zorlu süreçte sanayi odası olarak yıl sonu büyüme beklentiniz nedir?

Yaşanan gerçeklerden sonra büyümenin çok küçük bir artı veya çok küçük bir eksi olması çok önemli değil. Yılı belli ki sıfır, eksi-artı arasında bir yerde büyümeyle kapatacağız. Türkiye 2000'li yılların başından beri çok güçlü büyümelere alışmış olan bir ekonomi. Toplum, bu güçlü büyümelerin tadını fazlasıyla gördü.

O açıdan ne yazık ki 2018'den beri Türkiye düşük bir büyüme sürecine girmiş vaziyette. Bu nedenle çeyrekler bazında bunu değerlendirmek yerine daha geniş bantta bakmanın doğru olduğunu düşünüyorum.

Sözünü ettiğiniz güçlü büyümelerin ardından ekonomide yeniden büyüme hamlesinin yolu nereden geçiyor?

Türkiye'nin yeni bir büyüme modeli konusunda pandeminin bitimiyle beraber çok daha güçlü ve stratejik bir karar vermesi gerekiyor. Çünkü büyümenin oranından öteye bizim yıllardan beri söylediğimiz bir gerçek var: Büyümenin kalitesi. Türkiye'nin artık dengeli, sürdürülebilir, nitelikli ve sanayinin payının güçlü olduğu bir büyüme modeline ihtiyacı var.

2021 ve sonrası için biz böyle bir modelin Türkiye açısından çok daha doğru olacağını düşünüyoruz. Sanayi adına bu kadar zorluklar içerisinde bir umut ışığı yaktığımız döneme girmişken, Türkiye'nin artık sanayi üzerinden bir büyüme modeli oluşturma adına fırsat döneminin doğduğuna inanıyoruz. Çok yıldızlı ama sanayinin payının, katkısının düşük olduğu ve uzun vadede de Türkiye'ye bedel üreten büyüme oranlarıyla ilerleyemeyiz.

Türkiye ekonomisinin gelecek yıllarda ilk 10 arasında yer almasının koşulu nedir?

Dar kesitli büyüme oranları üzerinden konuşmak yerine 2021 sonrasında kaynakları doğru kullanarak Türkiye'yi temel sorunlarından kurtaracak olan, temel sorunlarından arındırılmış bir büyüme modeli üzerinde durmalıyız. Hep söylediğim bir hususu tekrarlayayım; Türkiye'nin kaynak problemi yoktur, Türkiye'nin kaynakları doğru kullanma problemi vardır.

Önümüzdeki dönemde çok da bol olmayan kaynaklarımızı sanayi adına doğru geliştirebilirsek, ekonomimizi bir üst lige çıkarma fırsatını da çok iyi kullanmış oluruz.

2021 yılı için büyüme öngörünüz nedir?

2021'in en önemli sorusu pandeminin süreci. Şimdi bizi umutlandıran bir aşı gelişmesi var. Kuvvetle muhtemel, 2021 aşıyla tanışacağımız bir yıl olacak. Ama tabii kabul etmek lazım ki bu aşıların dağıtımı yine bir zaman alacak. Bu kışın en azından maksimum tedbirle geçmesi gerektiğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

Dünyadaki gelişmeler de aynı paralelde geçecek. Avrupa bir kapanıp açılırken, ABD de tekrar bir kapanma dönemine girecek gibi...

O yüzden de belli bir süre daha ekonomik aktiviteleri pandemiden ayırmamız çok kolay değil. Tabii, ülkemiz için yeni bir ekonomik yönetim başladı.

Pandeminin hayatımızdan adım adım çıkmasıyla beraber 2021'in ilk dönemleri olmasa dahi bahar sonrasındaki dönemlerinde ben tekrar umut ışığının yanabileceği düşüncesindeyim.

Finansmanın daha rahatlayabileceği, finansa daha rahat ulaşabileceğimiz bir döneme biz yılın ikinci yarısına doğru ulaşabilirsek herhalde yılın ikinci çeyreğinden sonra daha pozitif, 2020'yi tam unutturmasa bile bize moral verecek olan bir yıl hayatımıza girer. Ama bunun için de tekrar söylüyorum, ölçülü bir iyimserliği korumamız gerekiyor. Gerçeklerin farkında olacağız, iyimserliğin ölçüsünü de kaçırmayacağız.

SANAYİCİYİ BEKLEYEN FIRSATLAR VE RİSKLER

  • Türk sanayisinin en önemli gündem konusu yine finansman olacak. Maalesef finansal istikrarın son aylarda bozulduğunu gördük. 2021'in önemli bir döneminde yüksek finansman maliyetlerinin ve daralan finans kaynaklarının Türk sanayicisinin hem mevcut işletmelerin döndürülmesi açısından hem de bizi bekleyen yeni yatırımların oluşturulabilmesi açısından elindeki en önemli stres kaynaklarından birisi olacağını düşünüyorum.

  • İkinci önemli konu istihdam. Ne yazık ki bu konuda kısa vadede bir çözümün gelebileceğini çok net göremiyoruz.
    Bir taraftan çok yüksek oranda işsizlikten bahsederken öbür taraftan da hâlâ daha yeterli ölçüde istihdam bulamayan, yeterli ölçüde işçi bulamayan binlerce sanayicimizi, binlerce firmamızı duyuyoruz.

  • En önemli gördüğüm bir başka konu da ki eğer bir reform yapacaksak belki önce oradan başlamamız lazım; KDV reformu.

  • Uzun yıllardan beri hayatımızda olan ama giderek bir üretim vergisine dönüşen KDV'nin de artık mevcut olumsuzluk teşkil eden halinden güçlü bir reformla dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda zaten bir rapor hazırlığı içindeyiz. Onu da önümüzdeki haftalarda yine Maliye Bakanlığı ile paylaşacağız.


"AB İLE RASYONEL BİR SÜRECİN BAŞLAMASINI UMUYORUM"
"Avrupa Birliği, Türkiye'nin turizmde, ihracatta, yatırımlarda ve her türlü farklı organizasyon ve iş birliklerinde, sosyal hayatımızın her bölümünde tartışmasız en önemli dostumuz ve iş ortağımız. Dönem dönem gerginlikler artabiliyor. Bunun siyasi nedenlerden kaynaklanan ve Türkiye'yi rencide edici birtakım sebepleri olabiliyor.

Ama reel açıdan bakarsak Avrupa ekonomisinin Türkiye'ye ihtiyacı yüksek, Türkiye'nin de Avrupa Birliği'nin ekonomik desteğine, iş ve stratejik ortaklığına ihtiyacı yüksek. Aklıselimin 2021'de galip geleceğini düşünüyorum. Son dönemlerde hükümetimizin de bu konuda verdiği mesajlar bence son derece değerli ve dikkat çekici. Pandeminin sona ermesiyle daha rasyonel bir ilişki döneminin başlayacağını umuyorum."