ICA Genel Müdürü Soğukpınar: Yeni bir ödeme sistemi kuracağız

09 Ağustos 2021
Özlem Bay Yılmaz obay@ekonomist.com.tr

Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu'nun yapım ve işletmesini üstlenen ICA, son dönemde yeni yatırım ve çevre projeleri ile dikkat çekiyor. ICA Genel Müdürü Serhat Soğukpınar, "Yeni bir ödeme sistemi üzerinde de çalışıyoruz" diyor.

25 Temmuz 2021 tarihli sayıdan

ICA, IC İbrahim Çeçen Yatırım Holding A.Ş'in lokomotif şirketi IC İçtaş İnşaat'ın Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu'nun yapım ve işletmesini üstlenen şirketi. 2020 yılında 9 milyar 510 milyon TL'lik ciroya ulaşan IC İçtaş İnşaat (ICA), 26 Ağustos 2016'dan bu yana özel otoyol işletmeciliği alanında hizmet veriyor.

Arıza yapan bir aracın ücretsiz çekici hizmeti ile güvenli yere kadar götürülmesinden yolda trafik güvenliğini tehdit edebilecek bir materyal varsa hızlıca müdahale edilmesine, kışın tuzlama çalışmalarının yapılmasından sürücülerin seyahatleri esnasında doğabilecek ihtiyaçları için dinlenme tesislerine kadar pek çok hizmet veren şirket, yeni yatırımlarla faaliyetlerini sürdürüyor.

Trafik mühendisliği ve akıllı iletişim sistemlerinin tüm olanaklarından faydalandıklarını belirten ICA Genel Müdürü Serhat Soğukpınar, "Hem çalışan güvenliği hem yol güvenliği ve konforu için son teknolojiyi takip etmeye ve bu konularda yatırımlar yapmaya devam edeceğiz.

Ayrıca bu yıl sonlanmadan lansmanını yapacağımız, sürücülere otoyolumuzda kolayca ödeme yapma imkanı sağlayacak yeni bir ödeme sistemi üzerinde çalışıyoruz" diyor.

Bu proje ve diğer sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında yaklaşık 8 milyon TL yatırım yaptıklarını söyleyen Soğukpınar ile özel otoyol projelerinden çevreci çalışmalarına
kadar pek çok konuyu konuştuk.

Özel otoyol işletmeciliği hayatımıza çok yeni girmiş bir sektör. Bu sektör ile ilgili bilgi verebilir misiniz, faaliyetleri neler?

Biz Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu ile Türkiye'nin ilk özel otoyol işletmecileri arasında yerimizi aldık. Akıllı ulaşım sistemleri, ileri teknoloji bakım ekipmanları ve ücret toplama sistemleri ile donattığımız projemizde trafik yönetiminden bakım çalışmalarına, peyzaj çalışmaları ve temizlik işlemlerinden kışla mücadeleye kadar tüm işletme, bakım ve operasyon faaliyetlerini yıl boyunca yürütüyoruz.

Bu işleri ne kadarlık bir ekiple yürütüyorsunuz?

Köprü ve otoyolun heybetli görüntüsünün ardında yüzlerce insan çalışıyor, ciddi bir iş gücü ve emek var. Yani yalnızca asfalt ve betondan oluşmuyor projeler. Köprü, otoyol ve çevresi ile birlikte 36 milyon metrekarelik bir alanı, 600 kişilik bir ekiple yönetiyoruz. Kendi ekibimizin yanında taşeronlar ve verdiğimiz tesis hizmetleri de hesaplandığında bin kişiye istihdam yaratıyoruz.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün İstanbul trafiğini rahatlatacağı iddiası vardı. Bu gerçekleşti mi?

Yavuz Sultan Selim Köprüsü hizmet vermeye başladığı günden bu yana İstanbul şehir içi trafiğinin rahatlamasına önemli katkılar sağladı. Nisan sonu itibarıyla 93 milyonu ağır vasıta olmak üzere 519 milyon adet araç otoyollarımızdaki giriş-çıkışları kullanarak İstanbul trafiğini ve İstanbul yakalar arası köprü geçiş trafiğini rahatlatmış durumda.

Projemizin açılışının ardından İstanbul'daki mevcut çevre yolları ve köprülerde ağır vasıtalar için yasak saatler uygulamasına son verildi ve ulaşım 7/24 sağlanmaya başladı. Artık mal ve hizmetler, zamanında ve gecikmeden olması gereken noktaya varabiliyor.

Yeni dönem yatırım planlarınız nedir?

Yeni dönemde önceliğimiz, sürücüler için güvenli sürüş deneyimini en son teknolojileri kullanarak sağlamaya devam etmek olacak. Bunun için trafik mühendisliği ve akıllı ulaşım sistemlerinin tüm olanaklarından faydalanıyoruz. Hem çalışan güvenliği hem yol güvenliği ve konforu için son teknolojiyi takip etmeye ve bu konularda yatırımlar yapmaya devam edeceğiz.

Ayrıca bu yıl sonlanmadan lansmanını yapacağımız, sürücülere otoyolumuzda kolayca ödeme yapma imkanı sağlayacak yeni bir ödeme sistemi üzerinde çalışıyoruz.

Son dönemde Marmara Denizi müsilaj sorunuyla karşı karşıya. Siz de yakın dönemde 'Deniz Kirliliği Tespit Projesi' başlattınız. Bu proje neyi amaçlıyor?

Bu projemiz ve diğer sürdürülebilirlik çalışmalarımız kapsamında yaklaşık 8 milyon TL'lik bir yatırım yaptık. Bu proje ile amacımız uzaktan algılama teknolojileri kullanarak İstanbul Boğazı kuzey bölgesinde gemilerden kaynaklı kirlilik tespiti yapılması ve deniz çevresinin, kıyı şeridinin, insan sağlığının korunması. Bunun için üç ana birimden oluşan Deniz Kirliliği Tespit Sistemi'ni kurduk.

Radar ile 5 km menzille tespiti yapılan muhtemel kirlilikler termal kamera sistemi ile kontrol edilerek teşhis ediliyor ve 2-3 km'ye kadar teşhis sağlanabiliyor. Bu sayede müdahale yapılacak önemli bölgeler de belirlenebiliyor.

Sistem, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Sahil Güvenlik Komutanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin ilgili birimleri ve İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Boğazları Denizcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi (İTÜBOA) tarafından takip edilebiliyor. Kurulan ekipmanlarla kirliliğin tipi, yayılımı, boyutları tahmin edilebiliyor, kirliliğin sonuçları ve etkileri analiz edilerek rapor-lanabiliyor.

KARBON AYAK İZİNİ AZALTACAK ÖNLEMLER GELİŞTİRİYORUZ"
"Özel otoyol işletmecileri arasında Sürdürülebilirlik Raporu yayınlayan ilk ve tek şirketiz. 2013 yılından bu yana sürdürdüğümüz ve doğaya 5,1 milyon ağaç ve bitki kazandırmak hedefi ile yürüttüğümüz çalışmalarımıza ara vermeden devam ettik ve söz verdiğimiz şekilde hedefimize ulaştık.

Özel önem verdiğimiz ve dünyada ilk kez bir köprüde uygulanan 'İstanbul Boğazı Kuzey Bölgesi için Gemilerden Kaynaklı Deniz Kirliliğini Algılama, Takip ve Analiz Sisteminin Geliştirilmesi Projesi'ni hayata geçirdik. Hem işletmemizin faaliyetlerinden hem de Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü kullanan araçlardan kaynaklanan emisyonu, raporumuz kapsamında hesapladık ve karbon ayak izini azaltacak önlemler geliştirmek için çalışmalar başlattık."

KANAL İSTANBUL BİZİ ETKİLEMEZ

"Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu projesinin İstanbul sınırları içerisindeki Kurtköy-Odayeri-Başakşehir bölümünü kapsıyor. Dolayısıyla Kanal İstanbul projesi ile bizim işletme sorumluluğunu üstlendiğimiz bölümün sınırı mevcut değil. Bu nedenle bize direkt bir etkisi bulunmadığını söyleyebilirim."