Türkiye'nin güneyini ve Suriye'yi 6 Şubat'ta vuran depremler, Kuzey Anadolu fayının yakınında bulunan 16 milyon nüfuslu İstanbul'da deprem korkularını yeniden alevlendirdi.
Ancak Kandilli Rasathanesi Deprem İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Profesör Doğan Kalafat, AFP'ye verdiği röportajda megapolde yüksek olan deprem riskinin ülkenin güney doğusunu vuran depremler nedeniyle daha da artmadığını söyledi.
"İstanbul'da risk artmadı çünkü tamamen farklı sistemlerden bahsediyoruz" diyen Jeofizik Yüksek Mühendisi, son 7.7 büyüklüğündeki sarsıntının Doğu Anadolu fayı olarak adlandırılan başka bir fay üzerinde gerçekleştiğini söyledi.
Son yıllarda apartman blokları ve gökdelen sayısının hızla arttığı İstanbul'un büyük bir depreme karşı hazırlıklı olup olmadığı konusundaysa uzman umut vaad edemiyor. Birçok mahallenin yumuşak zemin üzerine inşa edildiğinin altını çizen Kalafat, ayrıca inşaatlarda da kalitesiz çimento kullanıldığını sözlerine ekliyor.
"2030'dan önce 7'den büyük bir deprem olasılığı yüzde 64"
İstanbul'u "çok fazla kötü inşa edilmiş binaya sahip çok büyük bir şehir" olarak tanımlayan yüksek mühendis, olası büyük bir depremi beklerken "zamanın iyi değerlendirilerek sağlam zemin üzerine depreme dayanıklı evler inşa edilmesi" gerektiğini vurguluyor.
"6 Şubat'tan bu yana Türkiye'de dokuz bin artçı deprem meydana geldi" diyen Kalafat, bu sayıya normal zamanlarda yedi ila sekiz ayda ulaşıldığını ifade ediyor. Kalafat'ın hesaplamalarına göre İstanbul'u da içine alan bölgede 2030'dan önce 7'den büyük bir depremin meydana gelme olasılığı yüzde 64'te bulunuyor. Bu olasılık 50 yıl içinde yüzde 75'e, 90 yıl içinde ise yüzde 95'e yükseliyor.