Değerli okurlar,
Bu dergimiz, özel bir sayı olduğu için ocak ayının sonuna kadar piyasada ve dijital platformlarda kalacak, sizlerin beğenisine sunulacak.
Geçen yıl bu köşeyi yazarken, 2025 yılı için ‘V mi olacak U mu olacak?” başlığını atmıştım. Aynen şöyle bir ifade kullanmıştım: “Görünen o ki 2025’in çıkış yılı olması çok zor. Çünkü sadece faiz politikaları, çıkış için yeterli değil. Tartışılan konu şu: Çıkış V mi olacak, yoksa uzun bir U mu?”
Aradan bir yıl geçti, yeni bir Almanak sayısı hazırlıyoruz. Geldiğimiz nokta ‘V’ değil, ‘U’ değil, biraz uzun bir U ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Yapılan değerlendirmeler, yeni yılın ikinci yarısını işaret ediyor. Dayanabilecek gücü olanlar bu tarihe kadar sabır göstermek zorunda kalacak gibi görünüyor. Hem siyaset hem iş dünyası hem sivil toplum örgütleri, ekonomi politikalarının reformlarla desteklenmesi gerektiğini söylüyor. Reformların adı kadar uygulanmasının da önemine vurgu yapan İTO Başkanı Şekib Avdagiç, “Reformların adı kadar, kuşkusuz ki uygulaması da büyük emek, çaba ve kararlılık gerektiriyor. Bu konuda özel sektör olarak beklentimiz, reform alanlarının belirlenmesi, hızla uygulamaya geçirilmesi ve uygulama süreçlerinin kararlılıkla takip edilmesidir” diyor.
2026 yılının Türkiye ekonomisi için yapısal dönüşümün ve sürdürülebilir büyüme stratejilerinin ön plana çıkacağı bir yıl olmasını bekleyen MÜSİAD Başkanı Burhan Özdemir, 2026 yılında sıklıkla duyduğumuz kritik bir konuya daha değiniyor. Özdemir, “Otomasyon artıyor, teknolojiyle birlikte çalışabilecek mavi ve beyaz yaka profillere talep daha hızlı büyüyor. Dijital işletme, bakım, robotik ve veri analitiği gibi alanlarda yetkinlik açığı var” diyor.
Sonuçta 2026’da da enflasyonist ortam, faiz ve kur politikaları şirketleri etkilemeye devam edecek. Şirketler ise maliyetlerini kontrol ederken teknolojiye, teknolojiyi kullanabilecek yetkin personele ve yeni pazarlara odaklanmayı sürdürecek.
Herkesin yeni yılını kutlarım.
Sağlıkla kalın.