DOLAR
41,28
-0,13%
DOLAR
EURO
48,58
0,16%
EURO
GRAM ALTIN
4864,35
0,38%
GRAM ALTIN
BIST 100
10990,42
5,96%
BIST 100
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

İşlemsiz ve dijital tarım geleceğe yön veriyor

Sürdürülebilir tarım hem çevresel hem de ekonomik açıdan geleceğin üretim modeli olarak öne çıkıyor. İşlemsiz tarım ve dijital teknolojiler, toprak sağlığını koruyor ve kaynak kullanımını optimize ediyor.

30 Ağustos 2025 | 22:10
İşlemsiz ve dijital tarım geleceğe yön veriyor

Türkiye’deki ve dünyadaki örnekler, sürdürülebilir tarımın gıda güvenliği ve iklim direncine katkısını gösteriyor.

Sürdürülebilir tarım uygulamaları hem çevresel hem de ekonomik açıdan kritik bir önem taşıyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), gıda ve tarım sistemlerini dönüştürmeye yönelik küresel girişimler başlatıyor ve paydaşları bir araya getirerek sistem değişikliklerini hedefliyor. 

Ekonomist’in 31 Ağustos - 13 Eylül 2025 tarihli sayısından

OECD, tarım sektörünün çevresel zorluklarla başa çıkabilmesi için uygun politikaların önemini vurguluyor ve bu alanda inovasyonun kritik bir rol oynadığını belirtiyor. Kuruluşun yayımladığı raporlar, tarımda sürdürülebilirliği sağlamak için kamu politikalarının ve teknolojik yatırımların artması gerektiğini ortaya koyuyor. Benzer şekilde, CGIAR tarafından yayımlanan raporlar da düşük emisyonlu teknolojilerin benimsenmesini teşvik ediyor ve uluslararası iş birliğinin önemini gündeme getiriyor.

Ülkeler de bu konuda adımlar atıyor. Örneğin; Hindistan, küçük ölçekli çiftçilere yönelik projeler geliştiriyor ve doğal tarım uygulamalarını destekliyor. Jharkhand eyaletinde kurulan Biyogirdi Kaynak Merkezleri, çiftçilere permakültür ve organik üretim konularında eğitim veriyor. Brezilya, Amazon Ormanları’nı korumaya yönelik Bogotá Deklarasyonu’nu kabul ediyor ve gıda güvenliğini ve iklim risklerini ele alan çözümler geliştiriyor. Ayrıca Fransa ile birlikte Amazon’a yönelik yeşil yatırım planı yürürlüğe giriyor.

‘İŞLEMSİZ TARIM’ YAYGINLAŞIYOR

2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9,7 milyara ulaşması bekleniyor ve bu artış, gıda üretiminin yüzde 60 oranında artırılmasını gerektiriyor. Sürdürülebilir tarım, bu ihtiyacı karşılamak için toprak sağlığını koruyan, su kaynaklarını verimli kullanan ve biyoçeşitliliği destekleyen yöntemler sunuyor. Bunlardan biri de ‘işlemsiz tarım (no-till farming)’… Dünya genelinde giderek daha fazla benimsenen sürdürülebilir tarım uygulamalarından olan işlemsiz tarım, toprağın işlenmeden doğrudan ekim yapılmasını sağlayarak hem çevresel hem de ekonomik avantajlar sunuyor.

Son 10 yılda, işlemsiz tarım uygulanan alanlar dünya genelinde yüzde 93 artarak 507,6 milyon dönüme ulaşmış durumda. Bu artış, özellikle Güney Amerika ülkelerinde belirgin. Öyle ki Arjantin’de tarım arazilerinin yüzde 80’i, Brezilya’da yüzde 50’si, Paraguay’da yüzde 90’ı ve Uruguay’da yüzde 82’si işlemsiz tarım yöntemleriyle işleniyor.

İşlemsiz tarımın en önemli avantajlarından biri, toprak sağlığını koruyarak erozyonu azaltması. Ayrıca bu yöntemle yapılan tarımda yakıt tüketimi azalıyor. Öte yandan hem maliyetleri düşürüyor hem de sera gazı emisyonlarını azaltıyor. Toprak sağlığının korunması, aynı zamanda su tutma kapasitesini artırıyor ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı direnç sağlıyor. Bu nedenle, işlemsiz tarım gibi sürdürülebilir yöntemlerin benimsenmesi giderek daha kritik hale geliyor.

İşlemsiz ve dijital tarım geleceğe yön veriyor-1

ZEYNEP ARCA ŞALLIEL / ARCADIA

ÖRNEK UYGULAMALAR VAR

Türkiye’de de bu yönetim uygulayan girişimciler var. Arcadia Kurucusu Zeynep Arca Şallıel de o isimlerden. Tarımsal üretimde sürdürülebilirliği ilke edinerek, toprağı bir üretim aracından öte canlı bir ekosistem olarak gören Şallıel, “Bu yolculuğa 2004’te Kırklareli’nde başladık. İki yıl toprağı hazırladık, sonra bağları diktik” diyor.

Endüstriyel tarımın yorgun bıraktığı toprakları yeniden canlandırma hedefiyle başlayan bu süreç, sürdürülebilir tarımın sahadaki etkili bir uygulaması olarak öne çıkıyor. Toprağın yıllarca ağır traktörlerle işlenmesi sonucu sıkışarak adeta bir beton gibi sertleştiğini belirten Şallıel, bu yapının üzüm gibi ‘çok yıllık’ bitkilerin sağlıklı gelişimi için elverişsiz olduğunu belirtiyor. Arcadia’da bu nedenle yeşil gübreleme, dip patlatma ve mikrobiyal aşılama gibi yöntemlerle toprağın doğal dengesini yeniden kurmak amaçlanıyor. Bu yöntemin toprağı sürmeden, örtü bitkileriyle nemi ve mikroorganizma yaşamını korumayı hedeflediğini vurgulayan Şallıel, “Azot veren veya toprağı gevşeten farklı bitki türlerinin birlikte kullanıldığı bu sistem, erozyonla mücadelede ve karbon salımının azaltılmasında da etkili sonuçlar sunuyor” diye ekliyor.

İşlemsiz ve dijital tarım geleceğe yön veriyor-2

BANU ARSLANOBA / NESTLÉ

ÇİFTÇİYE ÖZEL REÇETELER

Dünyadaki gıdaların yüzde 95’i doğrudan ya da dolaylı olarak topraktan geliyor. Ancak tarımın su kaynaklarının yüzde 70’ini tükettiği ve küresel sera gazı salımının dörtte birine neden olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Yıllar içinde daha fazla verim elde etme hırsıyla sadeleştirilen tarım sistemleri, artık doğanın taşıma kapasitesini zorluyor. Toprak yoruluyor, su azalıyor, biyoçeşitlilik kayboluyor… Bu tablo bize şunu açıkça söylüyor: Doğayı yalnızca korumak yetmiyor, onu yeniden onarmamız gerekiyor. Bu farkındalıkla hareket eden şirketlerden biri de Nestlé Waters çatısı altındaki Erikli.

“Doğayla uyum içinde üretim yapmayı ve toprağa nefes aldırmayı amaçlıyoruz” diyen Nestlé Türkiye Sürdürülebilirlik Lideri Banu Arslanoba’ya göre 2023’te ova köylerinden başlayan ve 2024’te dağ köylerine yayılan bir sürdürülebilir tarım projesi yürüttüklerinden bahsediyor. Bugüne kadar 100’den fazla çiftçiye ulaşılmış; her birine toprak analizi yapılmış, sensörler ve uydu verileriyle üretim alanları takip edilmiş durumda. Bu çerçevede, özel cihazlarla nem ve sıcaklık değerleri ölçülerek daha bilinçli sulama ve ilaçlama kararları alınması sağlanmış. Yani verim artarken, kaynaklar da korunmuş.

Bu teknik dönüşümün ardındaki mimarlardan biri de tarım teknolojileri alanında uzmanlaşan Doktar. Şirketin İklim ve Sürdürülebilirlik Etki Lideri Hande Günaçtı, projenin omurgasını şu sözlerle tanımlıyor: “Uludağ’ın ekosistemini korumak için ölçülebilir, izlenebilir ve tamamen veriye dayalı bir altyapı kurduk. Toprağın canlılığını koruyan, biyoçeşitliliği destekleyen ve suyu tasarruf eden iyileştirme fırsatlarını anında hayata geçiriyoruz.” Sensörler ve uydu verileri, her çiftçiye özel reçeteler oluşturulmasını sağlıyor. Bu da klasik tarım yöntemlerinin çok ötesinde, bilimle harmanlanan bir uygulama modeli sunuyor.

DİJİTAL TARIM YATIRIMLARI

Günümüzde küresel nüfus artarken iklim değişikliği, su kıtlığı ve toprak verimliliğinin azalması gibi sorunlar tarımı yeni bir evreye taşıyor. Bu yeni evrede yalnızca çiftçinin değil, bilim insanlarının, teknoloji girişimcilerinin ve özel sektörün de sorumluluğu artıyor.

Tam da bu nedenle Bayer, tarım ve sağlık alanlarında yenilikçi fikirleri teşvik etmek için 2018’den bu yana ‘G4A Girişim Hızlandırma Programı’nı sürdürüyor. Sekizinci yılında devam eden program, fikir aşamasını geçmiş, sürdürülebilir ve ölçeklenebilir iş modellerine sahip girişimlere hem kaynak hem rehberlik sağlıyor. Gıda güvenliğini sağlamanın ve sürdürülebilir tarım sistemleri kurmanın artık küresel bir sorumluluk olduğunu vurgulayan Bayer Türkiye Tarım Ürünleri Ülke Müdürü Onur Çamili, “Dijital tarım teknolojileri, yenilikçi bitki koruma çözümleri ve doğru bilgi aktarımıyla bu dönüşüme öncülük ediyoruz. G4A programıyla, bu vizyonu taşıyan girişimcilerin önünü açıyor, sahada ölçülebilir etki yaratmalarını sağlıyoruz” diyor.

Bugüne kadar 47 girişime mentorluk, hibe ve iş birliği desteği sunan G4A, girişimcilik ekosistemine toplamda yaklaşık 10 milyon TL’lik katkı sunulmuş durumda. Bu yıl programa seçilen girişimler arasında yer alan Tarlis Teknoloji, otonom tarım robotlarıyla verimliliği artırmayı hedefliyor. Yapay zekâ ve ses tanıma teknolojileriyle doktor-hasta iletişimini geliştiren MediTechLabs ile dijital sağlık danışmanlık platformu HiDoctor da desteklenen yenilikler arasında.

Bu girişimler yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda toplumsal etki odaklı. Dijital tarım uygulamalarıyla kaynakları daha verimli kullanmak, gıda üretimini optimize etmek ve çevresel ayak izini azaltmak temel öncelikler arasında.

İşlemsiz ve dijital tarım geleceğe yön veriyor-3

BAHAR OKYAR / RECOLTEM

GELENEKSEL TARIM DÖNÜŞÜYOR

Tarımda sürdürülebilirlik adımları geleneksel tarım anlayışını dönüştürüyor. Doğayla uyumlu üretim modeli, dijital izlenebilirlik altyapısı ve şehirli bireyleri üretime dahil eden sistemiyle dikkat çeken Récolte’m, buna örnek teşkil eden yeni şirketlerden. Gıdaya daha bilinçli, üretime daha yakın ve sürdürülebilir bir yaklaşım sunan girişim, 2016 yılında Bahar Okyar tarafından hayata geçiriliyor. Aradan geçen kısa sürede ortaya konan model, yatırımcıların da ilgisini çekiyor. Türkiye’nin en büyük girişim sermayesi şirketlerinden Letven Capital’in Tars Tarım Fonu’nun sağladığı finansal destekle birlikte, Récolte’m’in altyapısı güçlendiriliyor. Yalova’daki Alova Farm’da yaban mersini, Ayvalık’taki zeytinliklerde ise zeytin üretimi başlıyor. Aynı zamanda dijital izlenebilirlik sistemleri kuruluyor; kullanıcıların üretim süreçlerini adım adım takip edebilecekleri bir platform devreye alınıyor. Böylece hem sahada hem dijitalde yüksek standartlar yakalanırken, Récolte’m’in sürdürülebilir ve katılımcı iş modeli daha geniş kitlelere ulaşmaya başlıyor.

İşlemsiz ve dijital tarım geleceğe yön veriyor-4

MUSTAFA NURİ ÇOMU / SUNAR YATIRIM YÖNETİM KURULU BAŞKANI VE CEO’SU

“Çevre dostu dönüşümün stratejik ortağıyız”
Enerjide GES yatırımlarından sıfır atık uygulamalarına, sözleşmeli tarımdan biyobozunur polimer üretimine kadar pek çok alanda sürdürülebilirlik yaklaşımını iş modelinin merkezine alan Sunar Yatırım, üreticinin ve doğanın yanında duruyor.

Yarım asırlık tecrübesiyle 6 grup şirketi üzerinden bitkisel sıvı yağ, nişasta ve türevleri, poliyoller, biyobozunur bileşenler, un, yem ve taze meyve üretiminde faaliyet gösteren Sunar Yatırım, “Sürdürülebilir tarımın ve çevre dostu dönüşümün stratejik ortağı” vizyonuyla ülke ekonomisine ve çevreye katma değer sağlıyor.

  • ÇİFTÇİYE DESTEK Tarım dayalı sanayi, gıda ve biyoendüstri alanlarında önemli yatırımlara imza atan grup, Sunar LİDAŞ ile üreticiye güvenli ve şeffaf ticaret ortamı sunarken, Sunar NP ile plastik kirliliğine karşı yerlive çevreci bir alternatif geliştiriyor. Sunar Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Mustafa Nuri Çomu, “Çiftçimizin emeğini değerle buluşturuyor, tarımsal altyapıyı güçlendiren projelerle geleceğe katkı sağlıyoruz” diyerek üreticiye verdikleri önemi vurguluyor.
  • PLASTİK KİRLİLİĞİNE YERLİ ÇÖZÜM Türkiye’nin ilk biyobozunur polimer üreticisi olan Sunar NP, mısır nişastası bazlı ham maddelerden ürettiği ürünlerle tek kullanımlık plastiklere alternatif sunuyor. Doğada 3–6 ayda çözünen ve mikroplastik bırakmayan bu ürünler, aynı zamanda ithalat bağımlılığını da azaltıyor. Çomu, bu çalışmaları şöyle değerlendiriyor: “Ülkemizi tek kullanımlık plastiklerin azaltılması ve biyobozunur ürünlerde liderlik hedefine taşımak için çalışıyoruz. Sürdürülebilirliği her türlü faaliyetimizde temel önceliğimiz olarak görüyoruz."
İşlemsiz ve dijital tarım geleceğe yön veriyor-5

ZÜMRÜT YEZDANİ KEDİK / PERNOD RICARD TÜRKİYE HUKUK, KURUMSAL İLETİŞİM VE DIŞ İLİŞKİLER DİR.

“Yerel tarımı ve üreticiyi destekliyoruz”
Pernod Ricard Türkiye olarak, sürdürülebilir bir gelecek vizyonumuzun temelinde kültürel mirasımızı ve coğrafi işaretli değerlerimizi korumak yer alıyor. Bu bakış açısıyla hayata geçirdiğimiz Bodrum Yeşili projemizde Bodrum Mandalini’ni yalnızca bir meyve olarak değil, doğamız ve geçmişimizle kurduğumuz bağın güçlü bir simgesi olarak görüyoruz.

  • BÖLGE EKONOMİSİNE KATKI Bu yıl ikinci kez düzenlediğimiz erken hasat etkinliğinde katılımcılar, mandalin ağaçlarının arasında dalından yeşil mandalini toplama deneyimi yaşarken ürünün sürdürülebilirliğine ve bölge ekonomisine sağladığı katkılara da tanıklık etti. Şubat ayında gerçekleştirdiğimiz Bodrum Mandalini Zirvesi ise üreticileri, gastronomi, iş, kültür ve sanat dünyasının temsilcilerini bir araya getirerek Bodrum Mandalini’nin tarihçesi ve geleceği üzerine kapsamlı bir platform oluşturdu. Bunun yanı sıra sektör paydaşları için düzenlediğimiz workshop’larla Bodrum Mandalini’nin sektörümüzdeki potansiyelini tanıttık.
  • BODRUM MANDALİNİNE TEŞVİK Sanatı da bu sürecin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Ressam Devrim Erbil ve Renk Erbil’in projemize özel olarak ürettiği Bodrum’un Turuncu Düşleri eseri, Bodrum Mandalin çiçeğinden ilhamla ortaya çıkan “10 Kaftan 10 Sanatçı” sergisi, Doğu Çankaya’nın Bodrum Mandalini’nin geçmişten bugüne yolculuğunu anlattığı çizimleri ile ressam ve heykeltıraş Hanefi Yeter’in hasat etkinliğine özel tasarladığı küpler; Bodrum Mandalini’nin ruhunu sanatsal bir dille ifade etti. Bu yıl başlattığımız ‘Bir Dilim Bodrum Zamanı’ kampanyamız ile Bodrum Mandalini’nin menülerde daha fazla yer almasını teşvik ederek yerel tarımı ve üreticiyi desteklemeyi, bu eşsiz mirası geleceğe taşımayı hedefliyoruz."
0

EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL