DR. ORHAN KARACA
[email protected]
Geçen hafta açıklanan bir başka önemli gösterge de perakende satışlar oldu. Perakende satışlar ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre reel olarak yüzde 1,9 düştü.
Ocak ayında takvim etkisinden arındırılmış reel değişim de buna yakın olarak gerçekleşti ve yüzde 2 düşüş yönünde oldu. Aynı ayda mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış perakende satışlar da reel olarak önceki aya göre yüzde 0,6 geriledi.
Sanayi üretiminin ekonominin genelindeki büyümenin öncü göstergesi olması gibi, reel perakende satışlar da iç talebin tüketim ayağının önemli bir öncü göstergesini oluşturuyor.
Reel perakende satışlar geçen yılın üçüncü çeyreğinde yıllık bazda yüzde 0,8 düşerken, bu dönemde hanehalkı tüketiminde de yıllık bazda yüzde 3,2 reel düşüş yaşanmıştı. Reel perakende satışlar geçen yılın son çeyreğinde de yıllık bazda yüzde 1,8 düştü.
Bu da söz konusu dönemde iç talebin büyümeye katkısının yine sınırlı kaldığını düşündürüyor. Son çeyrekte ekonomide düşük bir büyüme beklememizin bir nedenini de bu oluşturuyor.
Reel perakende satışların 2017’ye de düşüşle girmesi bu açıdan hiç de iyi bir sinyal değil. Anlaşılan iç talebin tüketim ayağındaki zayıflık hala sürüyor. Bu ortamda iç talebin diğer önemli ayağı olan yatırımlarda da bir patlama beklemek zor.
Öte yandan ihracatta da işler iyi görünmüyor. Bütün bu gelişmeler sanayi üretiminden gelen sinyali doğruluyor ve ekonomide bu yılın ilk çeyreğinde de yavaş bir büyüme göreceğimizi düşündürüyor.
Gerçi kamu harcamalarının seyrini tam olarak takip edemiyoruz ama ekonomideki payı fazla olmayan kamu harcamalarının büyümeyi tek başına kurtarması çok da mümkün olmuyor.