Bist 100
9530,47
0%
Bist 100
Dolar/TL
32,5259
0,4394%
Dolar/TL
Euro/TL
34,7507
0,5416%
Euro/TL
Euro/Dolar
1,0683
0,0932%
Euro/Dolar
Altın/Gram
2489,45
1,07%
Altın/Gram
Piyasaları
İncele
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

"Türkiye yeşil üretim üssü olabilir"

14 Kasım 2021
"Türkiye yeşil üretim üssü olabilir"
ARAM EKİN DURAN eduran@ekonomist.com.tr

Yeni dönemde enerji ve kaynak verimliliğinin önemine vurgu yapan İstanbul Sanayi Odası (İSO) YKB Erdal Bahçıvan, "İş dünyasının sürdürülebilirlik inovasyonlarının gelişimine katkı sağlaması, Türkiye'nin yeşil üretim üssü olabilmesi açısından önemli" diyor.

31 Ekim – 13 Kasım 2021 tarihli sayıdan

Yeşil ekonomiye geçiş, Türkiye iş dünyasının son dönemdeki bir numaralı gündem maddesi haline geldi. En küçüğünden en büyüğüne, özellikle ihracat yapan tüm şirketler yeni sürecin kodlarını anlamaya ve yeşil dönüşüme adapte olmaya çalışıyor.

İş dünyasının yeşil dönüşüme bakışını ve şirketlerin yakın gelecekte atması gereken adımları İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ile konuştuk. Sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:

Yeşil ekonomiye geçiş ile birlikte iş yapış biçimlerinde ne tür değişiklikler olacak?

Yeşil ekonomiye geçişe sanayi perspektifinden baktığımızda ham maddeden ambalaj seçimine, üretim proseslerinden enerji kullanımı ve lojistiğe kadar düşük karbonlu ekonomiyi öne çıkaran kararlar almak zorunda kalacağız.

Üretim ve ticarette öne çıkan başlıklar enerji ve kaynak verimliliğini artırmak olacak. Bu adımlar uzun vadede maliyeti azaltıcı etkiler yaratabileceği gibi, teknoloji ve dijital-leşme kullanımının arttığı yeni iş modellerinin oluşmasını da sağlayacak.

Böylesine bir dönüşümün sanayicimiz için önemli bir yatırım maliyeti doğurduğu aşikar. Düşük karbonlu ekonomiye geçiş sürecinde sanayide inovasyon, çevre dostu teknolojiler, temiz ulaşım, enerji sektörünün karbonsuzlaşması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş ile binalarda enerji verimliliği gibi konularda yapılacak yatırımlar öncelik kazanacak.

Bu dönüşümde yer almamanın yaratacağı ekonomik maliyetin, katılmanın maliyetinden daha büyük olabileceği öngörülüyor. Bu noktada gerek enerji gerekse kaynak yoğun sektörlerde önemli dönüşümlerin gerçekleşmesi kaçınılmaz olacak.

Yeşil Mutabakat ve Paris İklim Anlaşması, Türk sanayii için risk midir, fırsat mıdır?

Küresel seviyede yaşanan bu gelişmeler AB ile ilişki içinde olan ülkeleri de kaçınılmaz biçimde etkileyecek. Bu kapsamda Türkiye ekonomisi için de önemli bir pazar olan AB'deki değişimler yakından izlenmeli, olası risk ve fırsatlar süreçteki tüm paydaşlar tarafından değerlendirilmeli.

AB'nin 2050 yılı karbon-nötr bir kıta olma yönündeki hedefi doğrultusunda, iklim değişikliği önümüzdeki yıllarda AB'nin sanayi ve ticaret politikaları da dahil tüm politikalarına nüfuz edecek. Bu noktada Avrupa Yeşil Mutabakatı, Türkiye için bir risk olduğu kadar, sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir dönüşümün aracı olabilecek yepyeni fırsatlar da doğuracak.

İklim değişikliği ile mücadelenin üretime ve ticarete getirdiği bu yeni dönemde enerji ve kaynak verimliliğini artırmak için atılacak adımlar uzun vadede maliyeti azaltıcı etkiler yaratabileceği gibi, teknoloji ve dijitalleşme kullanımının arttığı yeni iş modellerinin oluşmasını da sağlayacak. Böylelikle sanayicilerin riskleri fırsata çevirmek için oluşturacağı yeni sürdürülebilirlik stratejileri önemli hale gelecek.

İSO olarak "Yeşil Mutabakat" konusunda attığınız adımlar nelerdir?

İstanbul Sanayi Odası olarak üretimdeki bu yeni dönemin getirdiklerinin farkında olarak 2021 yılını sürdürülebilirlik yılı ilan ettik. Bu bağlamda sanayicilerimizi sürece hazırlamak, sürdürülebilirlik konusunda ihtiyaç duyduğu bilgilendirmeyi yapabilmek için beş tema belirledik. iklim değişikliği ve sürdürülebilir sanayi; döngüsel ekonomi, işin geleceği, güvenli çalışma ortamı ve sürdürülebilir finans olmak üzere beş tematik alanda bugüne kadar birçok eğitim çalışması yaptık.

Önümüzdeki dönede de bu konularda etkin faaliyetlerimiz devam edecek. ilgili tüm taraflardan temsilcilerin katılımıyla hayata geçirdiğimiz "İSO Sürdürülebilirlik Platformu", sürekli güncel bilgilerle donattığımız "İSO Yeşil Blog" ve gelişmelerden düzenli bir şekilde haber etmek üzere hazırladığımız "İSO Yeşil Bülten" var.

Bunların yanı sıra üyelerimize sağladığımız "Kurumsal Karbon Ayak izi Danışmanlığı" projesi, firmalarımıza sürdürülebilirlik yolculuklarında ışık tutacak sektörel rehberler ve sürdürülebilirlik konusunda desteklediğimiz teknolojik girişim programı bu alandaki faaliyetlerimizin bir bölümünü oluşturmaktadır.

Ayrıca iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarını ağırladığımız "Yeşil Gündem Sohbetleri" serimizle de sanayicimizi ve kamuoyunu güncel gelişmeler hakkında bilgilendirmeye çalışıyoruz.

Bu sürecin finansmanı ile ilgili ciddi bir kaynak sorunu yaşanacak gibi görünüyor. Tasarrufları zaten yetersiz olan bir ülke olarak Türkiye, bu süreci nasıl yönetmeli?

Tabii "yeşil dönüşüm" noktasında finansmanın ne kadar önemli bir faktör olacağını önümüzdeki dönemde başta ihracatçı KOBİ'lerimiz olmak üzere tüm sanayi sektörlerinde göreceğiz. Türkiye'nin kendi kaynakları ile tek başına bu dönüşümü yapma noktasında sıkıntı yaşayacağı açık.

Kolay değil de demiyorum, mümkün değil. Burada eğer "yeşil dönüşüm" bütün dünyayı ilgilendiren bir konuysa, özellikle tüm Avrupa'nın üzerine bu kadar güçlü mutabakat sağladığı bir konuysa, çözümü noktasında da ülkeleri kendi finansman kaynaklarıyla tek başına bırakarak, "yeşil dönüşüm"de çözümü ülkelerden bire bir beklemek de çok adil olmayacak. Çünkü dünyayı bekleyen bir tehlike var bu nedenle konu güçlü bir iş birliği şeklinde ve her ülkenin kendine ait kaynakları ve gereksinimleri çok doğru planlanarak sektör sektör götürülmeli.

Hele son gelişmelerden sonra Türkiye'nin Avrupa'nın giderek en güçlü tedarikçisi olması noktasında tüm kesimlerin hemfikir olması nedeniyle Avrupa'nın Türkiye ile ilgili değerlendirmeyi çok daha farklı yapması gerektirdiği inancındayım.

Türkiye'nin kendi bölgesinde yakın coğrafyada bir "yeşil üretim üssü" olması mümkün mü?

İklim değişikliğinin çevresel, sosyal ve ekonomik boyutunu birlikte değerlendirilmesi gerekiyor. Türkiye'nin en önemli ticaret partnerlerinden birinin Avrupa olduğu düşünüldüğünde, yeşil dönüşüm sürecine ne derece hızla uyum sağlanabildiği iklim kriziyle mücadeledeki başarımızı da şekillendirecek.

Bu süreçte iş dünyası için enerji verimliliğini, yenilenebilir enerjiyi ve temiz yakıtları artırmaya yönelik adımlar ön plana çıkıyor. Bu doğrultuda iş dünyasının çevreci sürdürülebilirlik inovasyonlarının gelişimine katkı sağlaması, dönüşümü hızlandıracak uygun teknolojileri kullanması Türkiye'nin "yeşil üretim üssü" olabilmesi açısından da önemli.

Yaşanacak sürecin; adil geçişi ve paydaş katılımını önceliklendiren, şeffaf bir süreç olması oldukça önemli. Bunun için karar alıcılar ile iş dünyası iş birliği içinde çalışmalı, süreç yönetimi etkin bir şekilde gerçekleştirilmeli.

"ŞİRKETLER KARBON AYAK İZİNİ HESAPLAYABİLİR"

"İSO, üyesi olan sanayiciler için kurumsal karbon ayak izlerinin hesaplanması ve raporlanmasına dair danışman firmalardan avantajlı fiyatlarla hizmet alabilecekleri bir proje başlattı.

Şirketler, kurumsal sera gazı envanterlerini hesaplatarak ardından karbon ayak izlerini azaltmaya dair adımlar atmaya başlarsa, uzun vadede hem iklim değişikliğinin etkilerini azaltmada hem de küresel ticarette rekabetçi sürdürülebilirlik yetkinliklerini korumada önemli bir süreci de başlatmış olacaklar."

 
0


  • ALTIN GRAM - TL 2489,45 1,07%
  • ALTIN ONS 2380,44 0,81%
  • BIST 100 9530,47 0%
  • DOLAR/JAPON YENI 154,276 -0,066%
  • DOLAR/KANADA DOLARI 1,37513 -0,14958%
  • DOLAR/RUS RUBLESI 94,26 0,1011%
  • DOLAR/TURK LIRASI 32,5259 0,4394%
  • EURO/DOLAR 1,0683 0,0932%
  • EURO/TURK LIRASI 34,7507 0,5416%
  • STERLIN/DOLAR 1,24671 0,108%
Günün En Çok Okunanları
EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL