Gaziantep'te Enerji Fuarı'na katılan Aşık, AA muhabirine, dernek olarak Türkiye'de elektrik üreten özel şirketlerin yüzde 80'inden fazlasını kapsadıklarını söyledi.
Sektörün gelişmesi ve rekabetin oluşmasına katkı sağlayan çalışmalara imza attıklarını ifade eden Aşık, "Elektrik hayatımızın önemli bir yerini tutuyor. Daha önemlisi yeni alanlarla hayatımıza daha fazla girmeye başladı. Gündemimizde olmayan elektrikli araçlar, sanayide daha fazla elektriğin kullanılması, binalarda ısıtma ve soğutma gibi. Elektrik diğer enerji türleri içerisinde en hızlı gelişen tür ve üretimi de giderek daha da kritikleşiyor." dedi.
Aşık, yenilenebilir enerji kaynaklarının gittikçe daha fazla önem kazandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Depolamanın yanı sıra sektör geliştikçe üretimde yeni mekanlara ihtiyaç duyuluyor. Yenilenebilir enerji alanında güç ve enerji boyutuyla güneş ve rüzgar aslan payını tutuyor. Rüzgar biraz daha karmaşık, gerek izinleri ve sonrasında bakımları vesaire... Güneş enerjisi sistemini tarlalara, evlerin çatısına kurabiliyorsunuz. GES, kurması ve işletmesi kolay olduğu için daha çok tercih edilmekte ve son yıllarda sanayi tarafından yoğun rağbet görüyor. Doğası gereği biraz daha dağınık olarak gerçekleşiyor. GES zaman zaman alan işgal ediyor, büyük çaplı çalıştığınız büyük alanları kapsıyor. Bu arazileri bulmak zor olabiliyor. Bu araziler tarım arazisi, ormanlık alanlar olmuyor. Dolayısıyla boş arazi bulunması, bunun trafo merkezlerine yakın olması gibi kısıtlar da var. Böyle olunca gündemimize yeni alanlar da giriyor."
Aşık, bu kapsamda üreticiler ve devlet kurumları tarafından yeni alan ve mekan arayışlarına girildiğini, çeşitli çalışmalar yürütüldüğünü dile getirdi.
"Su yüzeyinde yansıma çok olduğu için verimlilikleri de daha yüksek oluyor"
Gündemde su yüzeyine GES kurma fikri bulunduğunu anlatan Aşık, şöyle devam etti:
"Örneğin suyun üzerine yüzen GES'ler kurmak. Türkiye hidroelektrik enerji üretimi anlamında önde gelen ülkelerden biri. Kurulu gücümüzün yüzde 32'si hidroelektrik santrallerinden geliyor. Buradaki suların üzerine doğal olarak boş ve yüzeyine güneş enerjisi panelleri koyduğunuzda çeşitli faydalar elde ediliyor. Böylelikle suyun buharlaşmasını azaltıyorsunuz, direkt güneş suya vurmuyor. Dolayısıyla su kaybını da engelliyorsunuz. Bizim desteklediğimiz bir üretim şekli ve mevzuatla hayatımıza girdi. Santraller içerisine 'ikinci bir kaynağa bağlı hibrit' diyoruz. Hidroelektrik santralleri, akarsuları bu amaçla kullanmak hem suyun buharlaşmasını önlüyor hem de santrallerin altyapısını kullanarak elektrik üretmiş oluyorsunuz. Su yüzeyinde yansıma çok olduğu için verimlilikleri de daha yüksek oluyor."
Aşık, enerji üreticilerinin bu durumu yatırım fırsatı olarak gördüğünü belirterek, "Hidroelektrik santralleri işleten elektrik yatırımcısı bunu aynı santralin içerisinde hibrit şekilde ikinci kaynak olarak değerlendirmeyi mutlaka göz önüne alacak. Denizlerin yüzeyi de mümkün. Bunun için Kıyı Kanunu'nda değişikler gerekiyor, bununla ilgili çalışmalar var. Hepsi birlikte yeni bir alan açılacaktır." değerlendirmesinde bulundu.