Türkiye’nin doğal gazın yüzde 70’ini Rusya ve İran’dan ithal ettiğine değinen Eyüboğlu, “Doğal gazda dışa bağımlılığın olumsuz etkilerinin azalması bağlamında FSRU (Yüzer LNG Tesisi) yatırımları çok önemli” diyor.
Her geçen gün hayatımıza giren teknolojik dönüşüm, coğrafyamızda oluşan jeopolitik gelişmeler ile değişimin baş döndürücü hıza ulaştığı bir süreçteyiz. 2016 yılında dünya hiç olmadığı kadar belirsiz bir dönemden geçti.
Aynı anda ortaya çıkan pek çok belirsizlik içerisinde yeni bir yıla giriyoruz. Gelecekte enerji arzı ve kullanımının demografik, ekonomik, jeopolitik, teknolojik ve iklim olmak üzere beş ana faktör tarafından şekilleneceğini düşünüyorum.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, bugün 1,3 milyar insanın elektrikle tanışmadığı, 2,7 milyarının hala odun veya tezek gibi geleneksel biokütle enerjisine bağımlı olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Hızla artan dünya nüfusunun yakın gelecekte yüzde 70’inin şehirlerde yaşayacağı öngörülüyor. Eş zamanlı olarak doğal kaynakları tüketme hızı da artıyor. Bu tablo bize iki net mesaj veriyor.
İlki artacak enerji ihtiyacının karşılanmasında tüm enerji kaynaklarına olan ihtiyacın artacağı, ikincisi büyüyen enerji talebinin karşılanmasında enerji arz güvenliği konusunun çözülmesi gereken en önemli sorun olacağı.
ALTERNATİF ENERJİ
Öte yandan bu iki sorunu çözmek de tek başına yeterli olmayacak. Zira giderek daha kalabalık bir nüfusu barındıracak olan dünyamızda gıda arz güvenliği ve temiz su kaynaklarının yaşamsal önemi de artacak.
Yaşanılabilir sağlıklı bir çevre hedefinden taviz vermemiz elbette mümkün değil. Bunun için de teknolojik gelişmeleri ve enerji verimliliğini stratejilerimizin odağına yerleştirmemiz gerekiyor.
Dünya ve ülkemizde kurgulanan enerji modeli, son 10 yılda iklim değişikliği algısı, yatırım maliyetlerinin düşmesi ve kamunun yerli kaynaklara ilişkin desteğiyle birlikte yenilenebilir enerji kaynaklarına olan yönelimi artıracak şekilde değişti.
Enerji gibi ana sektörlerde devletin denetim ve koordinasyonu önemli olmakla beraber, kaynakların verimli kullanımı, sorunlara daha yaratıcı çözümler getirilmesi ve yabancı sermayenin de yatırım yapması için sektörün tamamının liberalizasyonu sağlanmalı.
AR-GE ÇALIŞMALARI SÜRMELİ
Hızla artan enerji ihtiyacı, hiçbir enerji kaynağını göz ardı etme lüksümüzün olmadığını ortaya koyuyor. Hiç kuşkusuz sahip olduğumuz teknolojik gelişimi şimdiye kadar fosil yakıtlardan sağladık.
Fosil yakıtların kullanımı gelişen alternatif yakıt teknolojileriyle göreceli olarak azalacak olmakla birlikte, öngörülebilir gelecekte en önemli enerji ve hammadde kaynaklarından biri olmayı sürdürecek.
Ülkelerin seçeceği enerji arz güvenliği modeli ne olursa olsun, sağlıklı ve yaşanılabilir çevre koşullarını kaybetmemek üzere her seviyede enerji verimliliğini ve birim enerji tüketimini azaltacak AR-GE çalışmaları yapılmaya devam edilmeli.
Dünyamızın süratle artan enerji ihtiyacını göz önüne aldığımızda, enerji kaynaklarımızın verimli analiziyle çevresel hassasiyetler ve enerji arz güvenliği dikkate alınarak, tüm enerji kaynaklarına adil vergilendirme ve yatırım imkânı verilmesi, sektörün gelişimine büyük hız kazandıracak.
FOSİL YAKITLAR ÖNE ÇIKIYOR
Yapılan projeksiyonlarda, dünya ısı artışını maksimum +2oC ile sınırlayan ve alternatif enerji kaynaklarının hızlı gelişimini varsayan senaryolarda dahi, 2040 yılında fosil yakıtların hala yüzde 60 paya sahip olacağı öngörüsü öne çıkıyor.
Özellikle yüksek enerji yoğunluğuna gereksinim duyulan ağır taşımacılık ve havayolu ulaşımı, çimento, demir-çelik sanayii gibi alanlarda kullanımın artarak devam edeceği anlaşılıyor.
Artan enerji ihtiyacı iklim değişikliğine yönelik kaygıları da beraberinde getiriyor. Ancak bize umut veren bir gelişme, IEA’nın açıklamasına göre, 2014 ve 2015 yıllarında dünya yüzde 3 seviyelerinde büyümeye devam ederken toplam sera gazı miktarının sabit kalması oldu.
YERLİ KAYNAKLARA TEŞVİK
Enerjide dışa bağımlılığın azaltılması için ilk akla gelen yöntem enerji üretiminde yerli kaynak kullanan teknolojilere geçmek. Burada yerli kömür ve yenilenebilir enerji öne çıkıyor. Bunun yanı sıra 2016 yılı içerisinde yerli kömürün enerji üretiminde kullanılması için de bazı teşvikler getirildi.
Bu tedbirlerin hepsi dışa bağımlılığın azaltılması yönünde olumlu katkı sağlayan tedbirler. Ancak maalesef ülkemizde çıkan linyitin kalorisi çok düşük ve yakması çok zor. Bu kadar düşük kalorili bir kömürü yakabilen kazanları yapan firma sayısı da dünyada oldukça az sayıda.
Dışa bağımlılık konusuna salt ithal/yerli perspektifinden bakmamamız lazım. Örnek olarak Türkiye petrolü de, doğal gazı da ithal ediyor. Ancak doğal gazın yüzde 70’ini Rusya ve İran’dan ithal ederken petrolü ithal edeceğimiz zaman kaynak olarak 10’dan fazla ülkenin petrolünü değerlendirebiliyoruz.
Doğal gazda ise hâlihazırda böyle bir esnekliğimiz yok maalesef. Burada, doğal gazda dışa bağımlılığın olumsuz etkilerinin azaltılması bağlamında son zamanlarda konuşulan ve bizim de çok önem verdiğimiz FSRU (Yüzer LNG Tesisi) yatırımları çok önemli bir rol oynayacak.
TEKNOLOJİK GELİŞMELER
Geçtiğimiz 10 yılda enerji dünyasına yön veren birçok teknolojiye baktığımızda bize çok basitmiş gibi görünebilir. Oysa hepsi yoğun araştırma yapan toplumların yıllar boyunca bilgilerini üst üste koyarak geliştirdikleri, çok uzun emek ve çabaların eseri. Bunun en iyi örneklerinden biri, yatay sondaj ve hidrolik çatlatma gibi geleneksel olmayan petrol ve doğal gaz çıkartma yöntemi.
Bugün bu teknoloji sayesinde ABD 45 dolar/varil fiyatlarda bile üretim yapabilecek ve enerji ihtiyacının önemli bir kısmını kendi kaynaklarıyla karşılayabilecek konuma gelmiş durumda. Hâlihazırda yüksek maliyetli olan yenilenebilir enerji, bio-kütle gibi teknolojiler, çığır açıcı gelişmelerle gelecekte yaygın olarak kullanılır hale gelecek.
Nitekim günümüzde düşük maliyetli ve yüksek verime sahip içten yanmalı motorlar, bitkisel yağdan yenilenebilir pet-rokimya ürünleri, esnek güneş pilleri teknolojileri üzerinde yoğun bir şekilde çalışılıyor. Sonuç olarak, gerek enerji verimliliğini arttırmayı, gerekse enerji temininde dünyadaki teknolojik gelişmelerden yararlanmayı sağlayacak AR-GE çalışmalarını daha fazla önemsememiz ve özendirmemiz lazım.