Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bilgin, EYT konusunda çözüm aşamasına geldiklerini, taşeron işçilerle ilgili çalışmanın da tamamlandığını söyledi.
Bilgin, HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanı Mahmut Arslan'ı ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, dünyanın çok zor bir döneminde sorunlarını çözerek daha da güçlenme kararında olduğunu belirtti.
Salgının, lojistik krizleri, emtia sorunu, enflasyon artışı, enerji piyasalarında olağanüstü fiyat artışlarını getirdiği ve diğer ekonomik sektörlere olumsuz etki ettiğini, bunun Türkiye'ye de yansımasının olduğunu ifade eden Bilgin, "Türkiye'nin karşılaştığı sorunlar diğer ülkelere göre daha fazla, daha ağır olabiliyor. Bunun da en büyük göstergesi enflasyonun yüzde 80'lerin üzerine çıkacak bir hale gelmiş olmasıdır." diye konuştu.
Türkiye'nin, uyguladığı kararlı ekonomi politikasıyla bu sorunları aşmaya çalıştığını belirten Bilgin, şöyle devam etti:
"Türkiye kararını verdi, büyüyerek, ihracat yaparak, üretim gücünü artırarak enflasyona karşı mücadele edecek ve bu sorunları çözecek. Bu sorunlar, akşamdan sabaha çözülecek sorunlar değil. Bunların belli bir zaman alması, özellikle enflasyonun, ücret türü gelir elde eden yurttaşların hayat tarzını negatif etkilemesi karşısında daha fazla sosyal sorumluluk üstlenmemizi gerektiriyor. Bunun da ilk yolu, sosyal politika yaklaşımını temel bir yaklaşım olarak benimsemek ve sosyal politika uygulamalarının kapsamını genişletmek."
Asgari ücretin bu konudaki en temel araçlardan olduğunu dile getiren Bilgin, "Tarihimizdeki en yüksek asgari ücret artışını gerçekleştirdik. Kümülatif olarak baktığımız zaman yüzde 90'ın üzerinde, aritmetik olarak yüzde 80 bir artış gerçekleştirdik. Enflasyon karşısında bu, soluk almayı sağlayacak bir tedbirdir ama bu sadece tek bir araç değildir. Toplu sözleşmelerimiz önemli araçlardır. Kamu Çerçeve Protokolü çok önemlidir. O, bizim çalışanlara karşı başka sorumluluklarımızı düzenleyici mekanizmalarla yerine getirmemizi sağlayan bir protokoldür." değerlendirmesini yaptı.
Belediyelerde çalışan 450 bin civarında işçinin "ikramiyesizlik" gibi sorunlara maruz bırakıldığını, bunların "Kamu Çerçeve Anlaşma Protokolü" çerçevesinde çözülmesi gerektiğini vurgulayan Bilgin, "Kamu işveren sendikalarına üye olsun olmasın bütün işverenlerin zorunlu olarak o protokole uymak zorunda olduklarının altını çizmek isterim. Uymayanlar için de gerekli hukuki yaptırımları ve gerekli işlemleri biz yapmaya hazırız. 'Biz kamu işveren sendikasına üye değiliz dolayısıyla o protokol bizi bağlamaz.' Bu, saçma sapan bir düşüncedir. O zaman üye olan kuruluşlar da istifa etsinler, onları da bağlamaz. Böyle bir şey olamaz. Hukuki bağlayıcılığı vardır. Onun altında Türk devletinin yetki verdiği kurum olarak bizim imzamız var." ifadelerini kullandı.
Aralık ayında yeniden asgari ücreti değerlendireceklerini bildiren Bilgin, "Bu enflasyonun etkisini, tahribatını dikkate alarak yeni bir değerlendirme sonucunda kararımızı açıklayacağız." dedi.
3600 düzenlemesiyle, 6 milyona yakın kamu çalışanının emeklilik hayatını düzenleyecek çok ciddi bir reforma imza attıklarını kaydeden Bilgin, şöyle konuştu:
"EYT sorunu 1999 öncesi işe başlayanların emeklilikle ilgili karşılaştığı bir sorundu. Prim gün sayısını doldurmuş olan, yılı tamamlamış olanların karşılaştığı bir sorundu. Yaşla ilgili bir problemdi. Emeklilik yaşının yükseltilmesiyle ilgili bir problemdi. Onunla ilgili bir çözüm aşamasına geldik. O dosyayı tamamladığımız gün bir basın toplantısıyla ya da başka bir şekilde Türk kamuoyuyla paylaşacağız."
Acil sorunların ertelenmemesi ve çözülmesi gerektiğini belirten Bilgin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesela geçici işçiler sorunu. Ben 2000 yılında genel müdürdüm, bizim geçici işçilerimiz vardı. Demir yolları ile görüşüyorum, geçici işçilerimiz hale geçici işçi… Bir türlü geçmeyen bir işçilik dönemi var. Bunu çözeceğiz. Geçici işçilik meselesinin çözülmesi lazım.
Ayrıca 696 Sayılı KHK'yla geçen işçilerin problemleri var. Onların çözülmesi daha kolay, o konuda hazırlıklarımız tamamlandı ama orada bir başka sorun daha var, önemli bir sorun da şuydu. Yaklaşık 1 milyon işçi geçti ama o günkü şartlarda 90 bin civarında bir işçi kapsam dışında kaldı. Onların kamuya kadrolu olarak geçmesi, onlara işçi kadrosu verilmesi konusunda da bütün çalışmalarımızı tamamladık. Onun da belli bir aşamadan sonra uygulamaya sokulacağının haberini vermek isterim."
Vergiyle ilgili bir sorunun da bulunduğunu aktaran Bilgin, "Toplu sözleşmelerde bütün sendikacılarımızın bize söylediği bir şey var. Biz toplu sözleşmede elde ettiğimiz ücreti toplu sözleşmenin sonuna kadar elde etmek istiyoruz. Yani vergi dilimlerindeki artışın, ücretlerin niteliğini, alım gücünü aşındırmamasını istiyoruz. Bu haklı bir taleptir." dedi.
Bilgin, "Bu konuda da Hazine ve Maliye Bakanımızla görüşmelerimiz var. Bu da önemli bir konudur. Özellikle ücretlilerin toplu sözleşmeyle elde ettikleri, düşük ücretlerini yukarıya çekmek için verdikleri mücadeleyi anlamsız hale getiren bu vergideki oynaklığın düzenlenmesi gerekir. Bu konuda da Bakan Bey'le görüştüm. Bu konuda da olumlu bir yaklaşım içinde olduğumuzu belirtmek isterim." diye konuştu.
Bilgin, daha sonra gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı.
Sözleşmeli personel düzenlemesiyle ilgili çalışmanın son durumunun sorulması üzerine Bilgin, "Sözleşmeli personel meselesi basında yer aldı, o doğru değil, Bakanlar Kurulunda gündeme gelmedi. Biz hazırlığımızı yaptık, Bakanlar Kurulu'nda gündeme geldikten ve Sayın Cumhurbaşkanımıza da bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra, sunduktan sonra kamuoyuyla paylaşırız." karşılığını verdi.
Orta Vadeli Program'da yıl sonu için yüzde 65 gibi bir enflasyon beklentisinin bulunduğunun hatırlatılmasının ardından yeni asgari ücret müzakerelerinin bu rakam üzerinden yapılıp yapılmayacağı sorusuna Bilgin, "Orta Vadeli Plandaki enflasyon hedefinin, diğer makro göstergelerle ilgili bir şey. Çıkacak reel enflasyon nedir, ne olacaktır? O gün onu değerlendireceğiz. Onun için şimdiden bir rakam ya da oran söylemem mümkün değil ama aralık ayında ortaya çıkan tabloya göre o değerlendirmeyi yapacağız." yanıtını verdi.
Vergi dilimiyle ilgili bir soru üzerine Bilgin, asgari ücret ne olursa o rakamın altındaki miktarın vergi dışında kalacağını vurguladı.
Bahsedilen konunun ise asgari ücret üzerindeki rakamın vergi dışında kalması olduğunu dile getiren Bilgin, "Hazine ve Maliye Bakanımızla o konuda bir oran üzerinde konuşmadık ama toplu sözleşmede prensip olarak benim yaklaşımım, toplu sözleşmede elde edilen ücretin yıl sonunda geçerliliğini koruyacak seviyede bir verginin dikkate alınması. Daha da önemlisi kriz döneminde bunun sabitlenmesi." ifadelerini kullandı.
Bakan Bilgin, "SSK ve Bağ-Kur prim gün farklarının kapatılacağını, eşitleneceğini belirtmişsiniz. Bu hususta prim gün farkları eşitlenecek mi? Bu dönemde düzenleme hangi kapsamda olacak?" soruna da şu yanıtı verdi:
"Oradaki açıklama, sonradan okuduğum kadarıyla yanlış aksedilmiş. İdeal olandan bahsediyorum. Bana sık sık soruluyor, 'Ben Bağ-Kur'luyum, şu kadar emeklilik maaşı alıyorum ama yanımda emekli olan işçi, Bağ-Kur'lu küçük bir işletmesi var. Benden çalışan işçi daha fazla şey alıyor. Neden olur bu?' Bunun cevabını biliyorsunuz. Farklı primler ödendiği için oluyor. Önemli olan bu reformun Türkiye'nin gerçekleştirdiği sosyal güvenlik reformunun prim gün sayısının da eşitlenerek prim miktarlarına göre emeklilik ve emeklilik aylıklarının arasındaki dengesizliklerin giderilmesi gerektiğini vurgulamak için söylediğim bir cümle o. Tabii medyada konuyu dinleyen çok iyi bilmiyorsa istediği gibi yazıyor."
HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanı Mahmut Aslan, Bakan Bilgin'in ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Türkiye'nin zor sürecinde Bilgin ile çalışma imkanlarının olduğunu dile getiren Arslan, bu süreçte hem ülke hem sendikal hareket için çok ciddi düzenlemeleri, başarıları yakaladıklarını söyledi.
Kamu Çerçeve Anlaşma Protokolü'nün, yakın tarihteki en başarılı toplu sözleşmelerden biri olduğunu dile getiren Arslan, "Bu toplu iş sözleşmesinin, ücret ve sosyal hakların ötesinde yine tarihimizde bir ilk olarak asgari ücret tutarındaki bütün gelirlerin vergi dışı bırakılması konusundaki tarihi adımımızdı. Burada Sayın Bakanımızın katkılarını, Sayın Cumhurbaşkanımızın desteklerini bir kez daha görmüş olduk." diye konuştu.
Pek çok konuda, Kamu Çerçeve Anlaşma Protokolü'ne yazdıkları üç temel hususta Bakan Bilgin'in inisiyatif aldığını anlatan Arslan, "O inisiyatifiyle bugün daha fazla umut, daha fazla gelecekle ilgili beklentilerimizi artırmış durumdayız." dedi.
Belediye şirketlerindeki 450 bin işçiye 6772 Sayılı Kanun'la verilmesi gereken 52 günlük ikramiyenin, idarece verilmediğini ifade eden Arslan, sözlerini şöyle tamamladı:
"696 Sayılı KHK'da bu konuda düzenleme olmamakla beraber bir kısım yargı kararları esas alınarak bu ikramiyeler verilmemektedir. Burada ciddi bir adaletsizlik var. Belediyelerde çalışan işçiler kamu işçisi kabul edilerek alıyor, yüzde 100 sermayesi belediyenin olan ve kanunla düzenlemiş şirketlerin çalışanları için kamu şirketi olarak kabul edilmemek gibi bir garabet var. Bunun da ortadan kaldırılması hususunda önemli adımları atacağımızı düşünüyorum."
Bilgin, HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanı Mahmut Arslan'ı ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, dünyanın çok zor bir döneminde sorunlarını çözerek daha da güçlenme kararında olduğunu belirtti.
Salgının, lojistik krizleri, emtia sorunu, enflasyon artışı, enerji piyasalarında olağanüstü fiyat artışlarını getirdiği ve diğer ekonomik sektörlere olumsuz etki ettiğini, bunun Türkiye'ye de yansımasının olduğunu ifade eden Bilgin, "Türkiye'nin karşılaştığı sorunlar diğer ülkelere göre daha fazla, daha ağır olabiliyor. Bunun da en büyük göstergesi enflasyonun yüzde 80'lerin üzerine çıkacak bir hale gelmiş olmasıdır." diye konuştu.
Türkiye'nin, uyguladığı kararlı ekonomi politikasıyla bu sorunları aşmaya çalıştığını belirten Bilgin, şöyle devam etti:
"Türkiye kararını verdi, büyüyerek, ihracat yaparak, üretim gücünü artırarak enflasyona karşı mücadele edecek ve bu sorunları çözecek. Bu sorunlar, akşamdan sabaha çözülecek sorunlar değil. Bunların belli bir zaman alması, özellikle enflasyonun, ücret türü gelir elde eden yurttaşların hayat tarzını negatif etkilemesi karşısında daha fazla sosyal sorumluluk üstlenmemizi gerektiriyor. Bunun da ilk yolu, sosyal politika yaklaşımını temel bir yaklaşım olarak benimsemek ve sosyal politika uygulamalarının kapsamını genişletmek."
Asgari ücretin bu konudaki en temel araçlardan olduğunu dile getiren Bilgin, "Tarihimizdeki en yüksek asgari ücret artışını gerçekleştirdik. Kümülatif olarak baktığımız zaman yüzde 90'ın üzerinde, aritmetik olarak yüzde 80 bir artış gerçekleştirdik. Enflasyon karşısında bu, soluk almayı sağlayacak bir tedbirdir ama bu sadece tek bir araç değildir. Toplu sözleşmelerimiz önemli araçlardır. Kamu Çerçeve Protokolü çok önemlidir. O, bizim çalışanlara karşı başka sorumluluklarımızı düzenleyici mekanizmalarla yerine getirmemizi sağlayan bir protokoldür." değerlendirmesini yaptı.
"Bütün işverenler zorunlu protokole uymak zorunda"
Belediyelerde çalışan 450 bin civarında işçinin "ikramiyesizlik" gibi sorunlara maruz bırakıldığını, bunların "Kamu Çerçeve Anlaşma Protokolü" çerçevesinde çözülmesi gerektiğini vurgulayan Bilgin, "Kamu işveren sendikalarına üye olsun olmasın bütün işverenlerin zorunlu olarak o protokole uymak zorunda olduklarının altını çizmek isterim. Uymayanlar için de gerekli hukuki yaptırımları ve gerekli işlemleri biz yapmaya hazırız. 'Biz kamu işveren sendikasına üye değiliz dolayısıyla o protokol bizi bağlamaz.' Bu, saçma sapan bir düşüncedir. O zaman üye olan kuruluşlar da istifa etsinler, onları da bağlamaz. Böyle bir şey olamaz. Hukuki bağlayıcılığı vardır. Onun altında Türk devletinin yetki verdiği kurum olarak bizim imzamız var." ifadelerini kullandı.
"EYT ile ilgili bir çözüm aşamasına geldik"
Aralık ayında yeniden asgari ücreti değerlendireceklerini bildiren Bilgin, "Bu enflasyonun etkisini, tahribatını dikkate alarak yeni bir değerlendirme sonucunda kararımızı açıklayacağız." dedi.
3600 düzenlemesiyle, 6 milyona yakın kamu çalışanının emeklilik hayatını düzenleyecek çok ciddi bir reforma imza attıklarını kaydeden Bilgin, şöyle konuştu:
"EYT sorunu 1999 öncesi işe başlayanların emeklilikle ilgili karşılaştığı bir sorundu. Prim gün sayısını doldurmuş olan, yılı tamamlamış olanların karşılaştığı bir sorundu. Yaşla ilgili bir problemdi. Emeklilik yaşının yükseltilmesiyle ilgili bir problemdi. Onunla ilgili bir çözüm aşamasına geldik. O dosyayı tamamladığımız gün bir basın toplantısıyla ya da başka bir şekilde Türk kamuoyuyla paylaşacağız."
Acil sorunların ertelenmemesi ve çözülmesi gerektiğini belirten Bilgin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesela geçici işçiler sorunu. Ben 2000 yılında genel müdürdüm, bizim geçici işçilerimiz vardı. Demir yolları ile görüşüyorum, geçici işçilerimiz hale geçici işçi… Bir türlü geçmeyen bir işçilik dönemi var. Bunu çözeceğiz. Geçici işçilik meselesinin çözülmesi lazım.
90 bin taşeronun kadroya geçirilmesiyle ilgili çalışma tamam
Ayrıca 696 Sayılı KHK'yla geçen işçilerin problemleri var. Onların çözülmesi daha kolay, o konuda hazırlıklarımız tamamlandı ama orada bir başka sorun daha var, önemli bir sorun da şuydu. Yaklaşık 1 milyon işçi geçti ama o günkü şartlarda 90 bin civarında bir işçi kapsam dışında kaldı. Onların kamuya kadrolu olarak geçmesi, onlara işçi kadrosu verilmesi konusunda da bütün çalışmalarımızı tamamladık. Onun da belli bir aşamadan sonra uygulamaya sokulacağının haberini vermek isterim."
Ücretlerin vergilendirilmesi
Vergiyle ilgili bir sorunun da bulunduğunu aktaran Bilgin, "Toplu sözleşmelerde bütün sendikacılarımızın bize söylediği bir şey var. Biz toplu sözleşmede elde ettiğimiz ücreti toplu sözleşmenin sonuna kadar elde etmek istiyoruz. Yani vergi dilimlerindeki artışın, ücretlerin niteliğini, alım gücünü aşındırmamasını istiyoruz. Bu haklı bir taleptir." dedi.
Bilgin, "Bu konuda da Hazine ve Maliye Bakanımızla görüşmelerimiz var. Bu da önemli bir konudur. Özellikle ücretlilerin toplu sözleşmeyle elde ettikleri, düşük ücretlerini yukarıya çekmek için verdikleri mücadeleyi anlamsız hale getiren bu vergideki oynaklığın düzenlenmesi gerekir. Bu konuda da Bakan Bey'le görüştüm. Bu konuda da olumlu bir yaklaşım içinde olduğumuzu belirtmek isterim." diye konuştu.
Sözleşmeli personel düzenlemesi
Bilgin, daha sonra gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı.
Sözleşmeli personel düzenlemesiyle ilgili çalışmanın son durumunun sorulması üzerine Bilgin, "Sözleşmeli personel meselesi basında yer aldı, o doğru değil, Bakanlar Kurulunda gündeme gelmedi. Biz hazırlığımızı yaptık, Bakanlar Kurulu'nda gündeme geldikten ve Sayın Cumhurbaşkanımıza da bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra, sunduktan sonra kamuoyuyla paylaşırız." karşılığını verdi.
"(Asgari ücret) Şimdiden bir rakam ya da oran söylemem mümkün değil"
Orta Vadeli Program'da yıl sonu için yüzde 65 gibi bir enflasyon beklentisinin bulunduğunun hatırlatılmasının ardından yeni asgari ücret müzakerelerinin bu rakam üzerinden yapılıp yapılmayacağı sorusuna Bilgin, "Orta Vadeli Plandaki enflasyon hedefinin, diğer makro göstergelerle ilgili bir şey. Çıkacak reel enflasyon nedir, ne olacaktır? O gün onu değerlendireceğiz. Onun için şimdiden bir rakam ya da oran söylemem mümkün değil ama aralık ayında ortaya çıkan tabloya göre o değerlendirmeyi yapacağız." yanıtını verdi.
Vergi dilimiyle ilgili bir soru üzerine Bilgin, asgari ücret ne olursa o rakamın altındaki miktarın vergi dışında kalacağını vurguladı.
Bahsedilen konunun ise asgari ücret üzerindeki rakamın vergi dışında kalması olduğunu dile getiren Bilgin, "Hazine ve Maliye Bakanımızla o konuda bir oran üzerinde konuşmadık ama toplu sözleşmede prensip olarak benim yaklaşımım, toplu sözleşmede elde edilen ücretin yıl sonunda geçerliliğini koruyacak seviyede bir verginin dikkate alınması. Daha da önemlisi kriz döneminde bunun sabitlenmesi." ifadelerini kullandı.
Bakan Bilgin, "SSK ve Bağ-Kur prim gün farklarının kapatılacağını, eşitleneceğini belirtmişsiniz. Bu hususta prim gün farkları eşitlenecek mi? Bu dönemde düzenleme hangi kapsamda olacak?" soruna da şu yanıtı verdi:
"Oradaki açıklama, sonradan okuduğum kadarıyla yanlış aksedilmiş. İdeal olandan bahsediyorum. Bana sık sık soruluyor, 'Ben Bağ-Kur'luyum, şu kadar emeklilik maaşı alıyorum ama yanımda emekli olan işçi, Bağ-Kur'lu küçük bir işletmesi var. Benden çalışan işçi daha fazla şey alıyor. Neden olur bu?' Bunun cevabını biliyorsunuz. Farklı primler ödendiği için oluyor. Önemli olan bu reformun Türkiye'nin gerçekleştirdiği sosyal güvenlik reformunun prim gün sayısının da eşitlenerek prim miktarlarına göre emeklilik ve emeklilik aylıklarının arasındaki dengesizliklerin giderilmesi gerektiğini vurgulamak için söylediğim bir cümle o. Tabii medyada konuyu dinleyen çok iyi bilmiyorsa istediği gibi yazıyor."
"Sayın Bakanımızın katkılarını, Sayın Cumhurbaşkanımızın desteklerini bir kez daha gördük"
HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanı Mahmut Aslan, Bakan Bilgin'in ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Türkiye'nin zor sürecinde Bilgin ile çalışma imkanlarının olduğunu dile getiren Arslan, bu süreçte hem ülke hem sendikal hareket için çok ciddi düzenlemeleri, başarıları yakaladıklarını söyledi.
Kamu Çerçeve Anlaşma Protokolü'nün, yakın tarihteki en başarılı toplu sözleşmelerden biri olduğunu dile getiren Arslan, "Bu toplu iş sözleşmesinin, ücret ve sosyal hakların ötesinde yine tarihimizde bir ilk olarak asgari ücret tutarındaki bütün gelirlerin vergi dışı bırakılması konusundaki tarihi adımımızdı. Burada Sayın Bakanımızın katkılarını, Sayın Cumhurbaşkanımızın desteklerini bir kez daha görmüş olduk." diye konuştu.
Pek çok konuda, Kamu Çerçeve Anlaşma Protokolü'ne yazdıkları üç temel hususta Bakan Bilgin'in inisiyatif aldığını anlatan Arslan, "O inisiyatifiyle bugün daha fazla umut, daha fazla gelecekle ilgili beklentilerimizi artırmış durumdayız." dedi.
Belediye şirketlerindeki 450 bin işçiye 6772 Sayılı Kanun'la verilmesi gereken 52 günlük ikramiyenin, idarece verilmediğini ifade eden Arslan, sözlerini şöyle tamamladı:
"696 Sayılı KHK'da bu konuda düzenleme olmamakla beraber bir kısım yargı kararları esas alınarak bu ikramiyeler verilmemektedir. Burada ciddi bir adaletsizlik var. Belediyelerde çalışan işçiler kamu işçisi kabul edilerek alıyor, yüzde 100 sermayesi belediyenin olan ve kanunla düzenlemiş şirketlerin çalışanları için kamu şirketi olarak kabul edilmemek gibi bir garabet var. Bunun da ortadan kaldırılması hususunda önemli adımları atacağımızı düşünüyorum."