Gerçek Gündem'den Reha Tartıcı'ya konuşan Danilo Zanna, "Aslında çocukluğumda restoran işine girmeyi isteyen biri değildim. Ama 2001 senesinde Londra’daki amcam bir rahatsızlık geçirince ailesi İtalya’daki akrabalarından yardım istedi. O tarihlerde en müsait olan kişi ben olduğum için Londra’ya giderek mesleğe ilk adımı attım. Orada gastronominin farklı bir yüzünü gördüm. O yıllarda benim için restoran demek aile restoranı anlamına geliyordu çünkü annemin, dayımın ve amcamın restoranları vardı. Londra’ya gidince bugün 'Fine Dining' dediğimiz mutfak ile tanıştım. Ama şunu da söylemeliyim o dönemde 'Fine Dining' yeni yeni doğmaya başlıyordu. Gördüğüm yeni mutfak ve trendler beni heyecanlandırdı. Ben de bu işe odaklandım ve mutfak yolculuğum başladı. Londra’da çalıştıktan sonra gastronomi okumak için İtalya’ya geri döndüm." dedi.
'İLK RESTORANIMI MECİDİYEKÖY'DE AÇTIM'
Zanna sözlerine şu ifadelerle devam etti:
"Sonrasında kısa bir dönem Fransa’da çalıştım. Ondan sonra Tunus’a ve Güney Afrika’ya gidip çalıştım. Johannesburg’dan sonra da Türkiye’ye geldim. Ama Türkiye’de çalışmak ve yaşamak gibi bir niyetim yoktu. Antonio isimli bir şef arkadaşım vardı, hala da burada yaşıyor. Aslında onu ziyarete gelmiştim. Türkiye’yi merak ediyordum. Bir gel dışarı çıkalım seni arkadaşlarımla tanıştırayım dedi. O gün birlikte olduğumuz grup içerisinde bir kız vardı. Onunla tanıştım ve sevgili olduk. Yaklaşık iki yıl ilişkimiz uzaktan devam etti. Ben Johannesburg’daydım. Ama onun için İstanbul’a gelip gidiyordum. İki yılın sonunda evlenmeye karar verdik. Evlendikten sonra birlikte Çin’e gidecektik. Ama eşim hamile kaldı ve Çin’e gitmekten vazgeçtikten sonra İstanbul’da yaşamaya karar verdik. Ve ben ilk restoranımı Mecidiyeköy Ortaklar Caddesi’nde açtım."
'KEŞKE DAHA İYİ TÜRKÇE KONUŞABİLSEM'
Seyircilerin kendisini bu kadar seveceğini beklemediği belirten Zanna, "Ekrandaki, evdeki ya da restorandaki Danilo hep aynıdır. İlk başlarda benim için aslında 'Danilo iyi Türkçe konuşuyor ama programda daha sempatik olmak için bu şekilde konuşuyor' bile dediler. Keşke daha iyi Türkçe konuşabilsem" dedi.
'BİR ŞEF ÇABA SARF ETTİĞİ ÖLÇÜDE ÖĞRENİR'
MasterChef'teki jüri görevi için çok çalışmak zorunda kaldığını aktaran Zanna, "MasterChef Türkiye’nin bana kattığı en büyük değer yeni bir kültüre hakim olmamı sağlamasıdır. Çünkü biz programda ağırlıklı olarak Türk Mutfağı üzerine tabaklar istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Zanna sözlerine, "Bizim meslekte sadece mutfakta öğrenmezsiniz. Evde, sokakta kısacası hayatın her noktasında bir şey öğrenirsiniz. Size bir örnek vereyim. Ben Kayseri mantısı öğrenmek içinde Kayseri’de bir süre kaldım. Bir kadın kooperatifinde çalışan hanımlardan mantı katlamayı öğrendim. Bunu bir restoran işletmecisi olarak değil şef olarak öğrendim. Çünkü bugün yüksek müşteri kapasitesi olan bir restoranda el katlaması mantı servis etmek o kadar kolay değil. O nedenle yarışmacılara da Türk Mutfağı’nın en temel yemeklerini yapamayınca mesela bir karnıyarık ya da menemen kızıyoruz. Çünkü bir şef çaba sarf ettiği ölçüde öğrenir. Bunu unutmamaları lazım" diye devam etti.
TÜRKİYE'DE EN SEVDİĞİ YEMEK
Türkiye'de en sevdiği yemeğin cağ kebabı olduğunu söyleyen şef, "Erzurum’a gittim. Orada neredeyse bir buçuk ay kaldım. Sadece Cağ Kebap öğrenmek için Erzurum’da da bir aydan fazla kaldım. Öğrendim ve döndüm ama bir sorun vardı. Evde Cağ Kebabı nerede yapacaktım? Bunu yapabilmek için evime özel fırın yaptırdım. Ve şimdi evde istediğim zaman yapıyorum" diye konuştu.
"İTALYA'DA BÖREKÇİ AÇMAYI HAYAL EDİYORUM"
Türkiye’de şu an 5 restoranımız var. Yeni projelerimiz de geliyor. Eylül ayında Bağdat Caddesi şubemiz açılacak. Orada Milano konsept yapıyoruz. Çok güzel olacak. Ama ben aslında İtalya’da bir börekçi açmayı hayal ediyorum. İnanılmaz tutacağını düşünüyorum. Ben İtalya’da Türkiye’de olduğu kadar meşhur değilim ama popülaritem de hızla artıyor. Bana İtalya’da en fazla sorulan soru “Börek tarifi verebilir misin?” oluyor.