İstanbul’dan İzmir’e ve Muğla’ya kadar gerek büyük kentlerde gerekse sayfiye bölgelerinde geliştirilen projelerde lüks bir yaşam standardının yanı sıra çevreyle dost, doğal kaynakları koruyan sürdürülebilir binalar üretiliyor.
Ekonomist’in 20 Temmuz - 02 Ağustos 2025 tarihli sayısından
Teknolojinin nimetlerini tüketicilere sunan lüks konut yaşam projelerinde m2 fiyatları 350 bin TL’yi geçiyor.Teknolojideki gelişmeler insan yaşamına konfor getirirken yaşam alanlarındaki standartların ve konut tercihlerinin de değişmesine neden oluyor. Perdesinden klimasına ve buzdolabına kadar evin içindeki aletlerin uzaktan kumanda edilebildiği günümüzde son teknoloji ile donatılmış, sosyal alanları insanların tüm ihtiyaçlarına cevap verebilen lüks yaşam projelerinin sayısı giderek artıyor. İstanbul’dan İzmir’e, Alaçatı’dan Bodrum’a kadar gerek büyük kentlerde gerekse sayfiye bölgelerinde geliştirilen projelerde lüks bir yaşam standardının yanı sıra çevreyle dost, doğal kaynakları koruyan sürdürülebilir binalar üretiliyor. Günlük yaşamın koşuşturmacasından yorulan insanlara evlerinde ya da yazlık bölgelerde üst düzey standartlar sunan lüks yaşam projelerinde yaşayanlar konforlu bir yaşamın tadını çıkarma fırsatı da bulabiliyorlar.
Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de projelerin sosyal donatılarının yanı sıra depreme ve küresel ısınma nedeniyle şiddetli yağış, sel gibi doğa olaylarına karşı dayanıklı projeler de olduğu görülüyor. Üst gelir grubu için iş, eğitim, sağlık gibi kentsel donatı alanlarına yakın olmak, yeme, içme alanlarına erişim de önemli faktörler oluyor. Özellikle İstanbul’un silueti lüks konut projeleri ile her geçen yıl değişirken mimari bakımdan ülkemizi dünyada temsil edecek tasarımlara sahip projeler de üretiliyor. Kentin değerli lokasyonlarında konumlanan projeler deprem izolatörleri, kat bahçeleri, deniz manzarası ve modern tasarımları ile de öne çıkıyorlar.
ÇEVRECİ PROJELER
Dünya insanının hayatına damgasını vuran iklim krizi nedeniyle sürdürülebilirlik günümüzde en önemli konular arasında başı çekiyor. Paris İklim Anlaşması’na imza atan ülkemizde de sürdürülebilirlik konusu gayrimenkul sektörünün de ana gündem maddeleri arasında.
İstanbul’dan Urla’ya Bodrum’a kadar çeşitli bölgelerde lüks konuttan rezidanslara çevreci gayrimenkuller üretiliyor. Gayrimenkul sektöründe sürdürülebilirliğe dair çalışmalar hız kazanırken, karbon salımını azaltıcı uygulamalardan çevreci ürünler kullanmaya, doğaya olumsuz etkiyi minimize eden uygulamalara kadar çeşitli uygulamalar yapılıyor.
Ülkemizde yaşanan yıkıcı depremler kentsel dönüşüm ve dijital ikiz projelerinin acilen hayata geçirilmesi gerekliliğini gösterdi. Öyle ki bu projeler, şehirlerin afetlere dayanıklı hale getirilmesi, altyapıların güçlendirilmesi ve hızlı müdahale stratejilerinin oluşturulmasında kritik rol oynuyor. Dijital ikiz projeleri, şehirlerin altyapısını sanal ortamda simüle ederek, olası afet senaryolarına karşı stratejiler geliştirilmesini sağlıyor. Akıllı şehir uygulamaları, hızlı ve etkili müdahale imkanları sunmalarıyla olası bir deprem sonrasında toparlanma sürecini hızlandırıyor. Bununla birlikte, vatandaşların anlık bilgilere erişimi sağlarken, afet anında güvenli bölgelere yönlendirilmelerine olanak tanıyor. Yatırımların bu yönde yapılması ise, gelecek nesillere daha güvenli ve sürdürülebilir şehirlerin bırakılmasını sağlayacak.
LÜKS YAPILARA EVRİLİYOR
Günümüzde başta büyük kentler olmak üzere talep gören bölgelerde yer alan eski ve deprem güvenliği olmayan yapılar lüks projelere evriliyor. Ancak yaşanan yıkıcı depremlere rağmen dönüşümün yeterince hızlı ilerleyemediği ülkemizde yoğun çürük yapı stoku nedeniyle kentsel dönüşümde daha gidilecek çok yolumuz var.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 19 milyon konut bulunurken, 2000 yılı sonrasında yapılan 5 milyon konut haricindeki 14 milyon konut afet riski bakımından incelenmeye muhtaç. Mühendislik hizmeti almayan kaçak yapılar dahil 6-7 milyon konutun yenilenmeye ya da güçlendirilmeye ihtiyaç duyduğu tahmin ediliyor. 9 Kasım 2023’te yürürlüğe giren yeni kentsel dönüşüm yasası ile dönüşüm sürecinin hızlandırılıp Türkiye’nin tüm kentlerinin çevreci ve modern teknolojik yapılarla depreme dayanıklı hale getirilmesi hedefleniyor. Bu süreçte de çevreci bir yaklaşım benimsenerek teknolojinin de sürece dahil edilip kentlerimizin depreme ve doğal afetlere dayanıklı akıllı şehirlere dönüştürülmesi planlanıyor.
Kentsel dönüşümün önündeki en büyük engel finanse edecek kaynakların yetersizliği oluyor. Ülkemizde en yoğun çürük yapı stokuna sahip olan İstanbul’da kentsel dönüşüm projeleri ağırlıklı olarak arsa değeri ve konut birim fiyatlarının çok yüksek olduğu Nişantaşı, Beşiktaş, Levent ve Etiler gibi merkezi bölgelerde gerçekleşiyor. Bu bölgelerdeki eski siteler ve konutlar günümüzde 250.000-350.000.-TL/m2 fiyatlardan satılan her türlü donatının bulunduğu ileri teknolojiye sahip, deprem güvenliği olan lüks konutlara ve rezidanslara dönüştürülüyor.
İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde konut piyasasında en üst segment konut ve rezidans projelerinin yoğunlaştığı bölgelerde ve kentsel dönüşüme muhtaç bölgelerde lüks dönüşüm projelerinin önümüzdeki dönemde de devam etmesi bekleniyor.
VERİMLİLİK ÖN PLANDA
Global araştırmalara göre, binalarda verimliliğe yapılan her yatırım, enerji tedariki maliyetlerinde yaklaşık iki katı tasarruf sağlıyor. Barındırdığı bu potansiyele rağmen, binalarda ekonomik uygulanabilirliği olan bu küresel enerji tasarruflarının yüzde 80’i halen kullanılmadı. Binaların karbonsuzlaştırılmasına yönelik büyük bir adım olan, sıfır karbonlu, enerji verimli binalara geçişi hızlandırmayı amaçlayan Sıfır Karbon Bina Hızlandırıcı Projesi büyük önem taşıyor. Proje, Türkiye Bina Sektörü Karbonsuzlaşma Yol Haritası, enerji verimliliğini artırıp, yenilenebilir enerji uygulamalarını yaygınlaştırarak ve çevreye duyarlı yapı malzemeleri ve inşaat yöntemlerini teşvik ederek bina sektörünü dönüştürmeyi amaçlıyor. Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefini yansıtacak şekilde tasarlanan ve enerji verimliliğini artırarak, yenilenebilir enerji uygulamalarını yaygınlaştırarak ve çevreye duyarlı yapı malzemeleri ve inşaat yöntemlerini teşvik ederek bina sektörünü dönüştürmeyi amaçlayan çalışmada, bina sektörünün iklim dirençliliğinin artırılmasına yönelik stratejilere de yer verildi. Ülkemizde binalar nihai enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 32’sinden, sera gazlarının da yaklaşık yüzde 30’undan sorumlu. Sıfır karbon binalardan ise, bina yaşam döngüsünün tüm aşamalarında, örneğin yapı malzemelerin üretimi, nakliyesi, montajı, binaların tamamlanıp kullanımı ve ömrünü tamamladığında yıkımı ve geri kazanımında sebep olduğu karbon emisyonlarının en aza indirilmesi hedefleniyor.
YEŞİL SERTİFİKA ŞARTI
Türkiye’nin sürdürülebilir bir şekilde şehirleşebilmesi için Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikte sürdürülebilirliğe yönelik önemli güncellemeler yapılarak belirli büyüklükteki kamu ve özel yapılar için Yeşil Sertifika alma zorunluluğu getirildi. T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın çalışmalarıyla geleceğin en önemli sorunu olarak gösterilen enerji ve su kısıtı kapsamında yeni önlemler hayata geçirildi. Belli büyüklükteki kamu binaları ile özel yapılarda yağmur suyu ve gri su sistemleri uygulama zorunluluğunun kapsamı genişletildi. Böylece 1,5 yılda Mogan Gölü kadar sudan tasarruf edilmesi hedefleniyor. Yönetmelik, 1 Ocak 2026’dan sonra yapılan yapıları kapsayacak. Güncellemeyle, Yeşil Sertifika zorunluluğu da getirildi. 1 Ocak 2026’dan itibaren inşa edilecek, toplam inşaat alanı 10 bin m2’nin üzerinde olan yeni kamu binalarında YeS-TR sertifikası zorunlu hale getirilecek. Bu düzenlemeyle birlikte, yıllık yaklaşık 600 milyon kilovatsaat enerji tasarrufu sağlanırken, bu oran Keban Barajı’nın bir aylık enerji üretimine eş değer olacak. Ayrıca, 8 dönüm orman alanına eş değer 50 milyon kilogram sera gazı azaltımı ile 800 milyon TL tasarruf elde edilecek. Yeşil Sertifikalı binalarda, geri dönüşümlü malzeme kullanımıyla ekonomik kayıpların önüne geçilecek. Çevre etiketli, kimyasal ve radyasyon salımı az malzeme kullanımıyla da daha konforlu ve sağlıklı yapılar inşa edilecek.
ŞARJ İSTASYONLARI KURULUYOR
Uzmanlar, yakın gelecekte iklim temelli gelişmelerin dünyanın en büyük sorunu haline geleceğine işaret ederek yönetmelik güncellemesinin Türkiye’nin sürdürülebilir şehirleşme ve yeşil dönüşüm hedefleri açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu vurguluyorlar. Özellikle su tasarrufu odaklı düzenlemelere dikkat çekilirken, yağmur suyu ve gri su sistemleri geçmişte de zorunluydu. Ancak şimdi kapsam genişletilerek su kaynaklarının daha verimli kullanılmasını sağlayıp kentlerin ekolojik dengesine katkı sunarken, şehirlerdeki yağmur suyu altyapısıyla ilgili sorunları azaltacak.
Sertifika uygulamasının kamu binalarında enerji tasarrufunu teşvik ederek karbon emisyonlarının azaltılmasına doğrudan etki edecek. Elektrikli araç şarj altyapısının güçlendirilmesi, fosil yakıt bağımlılığını azaltarak ulaşımda karbon nötr bir geleceğe kapı aralayacak. Geçmişte özellikle binalarda şarj istasyonlarının kurulumu bazı bürokratik engellere takılabiliyordu. Yeni güncellemeyle, şarj istasyonlarıyla ilgili bu süreçler sadeleştirildi. Kapsayıcı kentleşme yaklaşımıyla engelsiz çocuk oyun alanlarının yaygınlaştırılması ise sürdürülebilir şehirlerin sadece çevresel değil, sosyal boyutunu da güçlendiriyor.
BODRUM’A İKONİK PROJE
Lüks konutta öne çıkan bölgelerden Bodrum’daki projelere yenileri de ekleniyor. Örneğin, dünyaca ünlü lüks konaklama ve yaşam tarzı markası Aman, Bodrum’da Aman Residences Bodrum’u hayata geçirecek. Proje, dünyaca tanınan Amanruya’nın da içinde bulunduğu Demirbükü mevkiinde yer alacak. Portföy yönetim şirketi RePie Portföy iş birliğiyle gerçekleşecek proje kapsamında, satışa yönelik yeni villalar yapılacak, otel ise yeni bir spa, mağazalar, beach club ve restoranlar da dahil olmak üzere yeni tesislerle genişletilecek. Amanruya, Bodrum’un kuzeyinde doğal güzellikleri ve mahremiyet sağlayan bir koyda konumlanıyor. Amanruya tesislerine yapılacak eklentiler ve deniz kıyısında yer alacak yalı tipi villalar, uzun süredir Aman ile çalışan Denniston Mimarlık Ofisi’nin kurucusu ünlü mimar Jean-Michel Gathy tarafından tasarlanıyor. Konut ve konaklama projeleri ile dünya çapında üne sahip Güney Afrika’nın önde gelen mimarlık bürosu SAOTA ise, kıyı, lagün ve orman manzaralı villalarının tasarımını üstlendi.
Ege denizinde köy konseptli Amanruya, gözlerden uzak bir inziva yeri olurken Bodrum Milas Uluslararası Havalimanı’na yakın bir konumda. Aman Residences Bodrum’da markanın rafine yaşam tarzını ikonik bir Aman destinasyonuna taşımayı amaçladıklarını belirten Aman Group Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Vlad Doronin, “Bu korunmuş alanda sadece davet usulüyle sunulacak villa sahibi olma imkânı için Aman’ın sadık misafirlerine öncelik verilecek. Böylece, markanın değerlerini en iyi şekilde benimseyenler, bu huzurlu konumda ev sahibi olacak” diyor.
Aman Residences Bodrum’u hayata geçirecekleri ve Aman markalı villaları Türkiye’ye ilk kez getirecekleri için heyecanlı olduklarını söyleyen RePie Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. M. Emre Çamlıbel, villaların eklenmesi ve Amanruya’nın yeni tesislerle genişletilmesi, Bodrum’un global bir turizm markası olarak eşsiz konumunu daha da güçlendireceğini vurguluyor.
Aman, markalı villa yolculuğuna 1988’de Amanpuri ile başlarken, inşaatı devam eden Beverly Hills, Maldivler, Miami Beach ve Dubai gibi projelerin de dahil olduğu güçlü portföyüyle vizyonunu ileri taşıyor. Aman Residences, Bodrum projesinin inşaatının kış aylarında başlaması öngörülüyor.

ALBERTO CALİRİ / MİSSONİ GLOBAL YARATICI DİREKTÖRÜ
“Missoni’nin ikonik projesi Bodrum Yalıkavak’ta”
“Missoni, dünya çapında gerçekleştirdiği mimari projelerle yaşam alanlarında da fark yaratıyor. Moda dünyasında yarattığı benzersiz renk dili ve desen kodlarıyla tanınan marka, şimdi bu ikonik stilini Bodrum’un en seçkin projelerinden biri olan Montes by Missoni ile Türkiye’ye taşıyor. Missoni’nin global yaratıcı direktörü Alberto Caliri olarak projenin geliştirilmesine liderlik ediyorum. Bu proje, Missoni Home koleksiyonunun özgün parçalarını barındıran iç mimari detaylarla zenginleşiyor. Missoni Home koleksiyonunun desen ve doku dünyasını Bodrum’un doğal güzelliğiyle buluşturan Montes by Missoni, Yalıkavak’ta lüks yaşam anlayışına yeni bir yorum getiriyor. Montes by Missoni, Missoni markasının imzası haline gelen canlı desenleri, enerji dolu zigzag dokuları ve modern yaşamla kurduğu uyumu, fonksiyonel ve özgün yaşam alanlarına dönüştürüyor. Daire içlerinde 3homes imzası taşıyan iç mimari uygulamalarla detaylandırılan projede, Missoni Home’dan seçilen özel tasarımlar kullanılarak mekânlara sofistike bir estetik katılıyor. Missoni bir parçanın içinde neşeyi, rahat zarafeti ve kendine özgü bir uyumu taşır. Bu yaklaşım, Montes by Missoni’nin her köşesinde hissediliyor. Yenilikçi, sezgisel ve zamanın ötesinde bir iç mekân deneyimi yaşamak isteyenler için Montes by Missoni, yalnızca bir yaşam alanı değil; bir yaşam biçimi olarak öne çıkıyor.”

KAAN YÜCEL / POLAT GAYRİMENKUL İCRADAN SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYESİ
“Şehirlere değer katan yaşam alanları inşa ediyoruz”
SÜRDÜRÜLEBİLİR YAPILAR Polat olarak 70 yılı aşkın süredir Türkiye’de gayrimenkul sektörüne yön veriyor, şehirlere değer katıyoruz. Projelerimizde sadece yaşam alanı olarak bakmıyor, aynı zamanda kentle uyumlu, sürdürülebilir yapılar oluşturmayı hedefliyoruz. Bu yaklaşımımızın en özel örneklerinden biri de Polat Levent Exclusive projemiz. Levent’in doğal dokusuna saygı göstererek tasarladığımız bu projemiz, Green Good Design Sustainability Awards kapsamında “Yeşil Mimari” ödülünü aldı. Bu ödül, çevreye duyarlı ve fonksiyonel tasarıma verdiğimiz önemin uluslararası tescilidir. İstanbul’un merkezinde, doğayla iç içe konut, ofis ve ticari birimlerden oluşan bu proje, müstakil yaşam konforunu şehir hayatının tam kalbinde sunuyor. Aynı anlayışla geliştirdiğimiz Piyalepaşa İstanbul ise 1 kilometrelik alışveriş sokağı, konutları, oteli, kültür ve sanat alanlarıyla Türkiye’nin en başarılı karma projelerinden biri oldu.
PROJENİN İKİNCİ FAZI Şimdi bu başarıyı bir adım öteye taşıyor, projenin ikinci fazı olan Piyalepaşa İstanbul Premium’u teslim etmeye hazırlanıyoruz. Modern rezidansları, oteli, geniş terasları ve sanat merkeziyle zenginleştirdiğimiz bu proje, şimdiden müşterilerimizden o denli ilgi gördü ki daha projenin temelini atmadan dairelerin yarısından fazlası satıldı. Macaristan’daki ilk projemiz Duna Pearl, Budapeşte’de 123 milyon Euro’luk yatırımla tamamlanıp teslim edildi. İçinde 105 odalı Four Points by Sheraton oteli, konutlar ve mağazalar bulunan bu LEED sertifikalı karma proje, 2024‘te Yılın Gayrimenkul Projesi seçildi. Yine Budapeşte’de 683 milyon Euro yatırım değeri olan ve bin 800 konuttan oluşan City Pearl’ün ilk etabını teslim ettik. Toplam yedi etaptan oluşan bu dev karma projeyi Budapeşte’de Nurol Holding ve Özaltın Holding ortaklığı ile hayata geçiriyoruz. Budapeşte’de kültür sanat ve eğlencenin kalbi olan yedinci bölgede başladığımız Seven Pearl projemiz ile de Avrupa’daki varlığımızı güçlendiriyoruz. Türkiye’de doğduk, Avrupa’da büyüyoruz. Sürdürülebilir, yenilikçi ve insana değer katan projeler üretmeye kararlıyız.”

EMRE KUBBA / KUBBA YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ
“Doğaya saygılı, zamansız bir proje geliştirdik”
BÖLGENİN DEĞERİNİ YÜKSELTECEK Bodrum’un doğasına, mimari mirasına ve iklimine saygılı, zamansız ve sürdürülebilir bir proje üretmek bizim birincil önceliğimizdi. Ovoo Bodrum’da, yalnızca estetik değil aynı zamanda doğaya uyum ve aidiyet duygusu da ön planda tutuldu. Bu vizyonla hem bölgenin değerini yükseltecek hem de sakinlerine huzurla yaşayabilecekleri bir ortam sunacak bir proje tasarladık. Ovoo Bodrum, deniz manzarasına açılan, her biri benzersiz peyzaj içinde kurgulanmış 42 ayrı yaşam alanından oluşuyor. Projemizin mimarisinde Türkiye’nin önde gelen mimarlık ofislerinden GAD Mimarlık Gökhan Avcıoğlu’nun imzası bulunuyor. Projenin mimarisi çağdaş detaylarla şekillenen yalın çizgileri ve yerel malzeme kullanımıyla Bodrum’un geleneksel dokusuna gönderme yapıyor.
YAŞAM TARZI SUNUYOR Bodrum’un karakteristik taş dokusu, geleneksel mimari çizgisi ve sakin doğasıyla bütünleşen Ovoo Bodrum, yalnızca bir yaşam alanı değil; aynı zamanda bir yaşam tarzı sunuyor. ‘Ovoo’ ismi, Moğol ve Türk kültürlerinde ‘kutsal taş yapılar’ anlamına gelirken, projeye de doğayla bütünleşen, anlam taşıyan bir enerji odağı kazandırıyor. Odalardan teraslara ve sosyal alanlara kadar her detayda aidiyet ve konfor üzerine çalıştık. Ovoo Bodrum’un sakinleri projenin önünde yer alan özel plaj ile denize yürüme mesafesinde ulaşma imkanına sahip olacak. Bölgenin en yeni özel plajıyla birlikte Bitez’in en popüler etkinlikleri de Ovoo Bodrum sakinlerinin hemen önünde gerçekleşecek. Ovoo Bodrum, konumuyla gerek yerli gerekse yabancı yatırımcıların talebini alırken, avantajlı ödeme planlarıyla da villa sahibi olma imkanı sunuyor.”

DİLEK KARAGÖZ / TÜRKERLER GYO SATIŞ VE PAZARLAMA DİREKTÖRÜ
"Şehir içinde bir şehir inşa ettik"
GELECEĞE YATIRIM İstanbul’un iş ve finans merkezi olan Zincirlikuyu’da, Maslak, Beşiktaş ve Mecidiyeköy üçgeninin tam kalbinde hayata geçen Çiftçi Towers Türkerler, konumuyla ve mimarisiyle sadece Türkiye’de değil, dünyada da benzeri az bulunan bir yaşam alanı sunuyor. İstanbul Boğazı, üç köprü ve Tarihi Yarımada manzarasına sahip bu proje, rezidans konforunu ve alışveriş keyfini bir arada sunarak ‘şehir içinde bir şehir’ anlayışıyla inşa edildi. Hemen tapu teslimi, yüzde 0 KDV avantajı ve merkezi konumda sağlanan yüksek kira getirisi düşünüldüğünde, Çiftçi Towers Türkerler sadece bir yaşam alanı değil, geleceği olan bir yatırım anlamına geliyor.
PROJEYE ENTEGRE AVM Projemiz, 10 kat kapalı otopark üzerinde yükselen 45’er katlı iki kuleden oluşan ikonik bir yapıdır. Her daireye özel depo alanları, 2+1’den 6+1’e kadar farklı metrekarelerde konut seçenekleri, 3,15 metre net tavan yüksekliği ve 360 derece panoramik İstanbul manzarasıyla, şehirde lüks ve modern yaşamın tanımını yeniden yapıyoruz. Akıllı ev sistemleri, concierge, vale, lobi hizmetleri gibi tüm detaylar, kullanıcı deneyimini konforlu ve prestijli hale getirmek üzere planlandı. Mimaride John McAslan & Partners gibi dünya çapında tanınan bir mimarlık ofisinin ve ARUP’un ileri yapı teknolojilerinin imzası yer alıyor. Projeye entegre olarak planlanan, 40.000 m² kiralanabilir alana sahip alışveriş merkezi; 200’e yakın seçkin marka ve dünyaca ünlü restoranla İstanbul’un en cazip yaşam ve alışveriş destinasyonlarından biri olacak. Bugün bu projeden daire alan yatırımcılarımız, AVM’nin faaliyete geçmesiyle birlikte hem yaşam konforu hem de yatırım değeri açısından çok büyük bir avantaja sahip olacaklar.”