Son yıllarını kan ve gözyaşı ile geçiren Ortadoğu, her şeye rağmen Türkiye ihracatı ve yurtdışında yatırım yapan Türk şirketleri için vazgeçilmez olmaya devam ediyor. Son beş yılda savaşlar ve petrol fiyatlarındaki gerilemenin etkisiyle kan kaybeden Ortadoğu'daki yatırım ortamı, 2017'den itibaren toparlanmaya başlıyor.
ARAM EKİN DURAN SİBEL ATIK
eduran@ekonomist.com.tr satik@ekonomist.com.tr
Pek çok ülke 100 milyarlarca dolarlık altyapı-üstyapı, enerji ve sağlık yatırımları için kesenin ağzını açıyor. Ekonomist Dergisi olarak Ortadoğu ve Körfez bölgesindeki 14 ülkenin yeni dönemdeki yatırım ortamını ve ihracat fırsatlarını mercek altına aldık.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın.
Geçtiğimiz beş yıl boyunca bölgedeki savaşlar ve petrol fiyatlarındaki gerilemenin etkisiyle kan kaybeden Ortadoğu’daki yatırım ortamı, bu yıl yeniden canlanıyor. Bu süreçte yaklaşık 5 milyar dolarlık kaybın yaşandığı Ortadoğu’ya ihracatta 2017’nin ilk çeyreğinde yüzde 32.8 artış yakalandı. Bunun önemli bir bölümü altın ihracatından kaynaklansa da altın hariç olarak da yüzde 8,6’lık artış var.
İhracattaki artışın hız kesmeden devam etmesi beklenirken, bölgedeki pek çok ülke 100 milyarlarca dolarlık alt-yapı-üstyapı, enerji ve sağlık yatırımları için de kesenin ağzını açtı. Irak, Suriye, Yemen ve Filistin gibi sıcak çatışmanın yaşandığı ülkelerde ekonomik ve ticari faaliyetler henüz gerçek potansiyeline ulaşamasa da, bölgenin geri kalanında dikkat çekici bir kalkınma ve yatırım ortamı var.
Petrol fiyatlarında uzun bir aradan sonra yukarı yönlü çıkışın başlamış olması, bölge ekonomisinin önümüzdeki yıllarda hızla yaralarını saracağı beklentisini artırıyor.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) Ortadoğu ve Körfez ülkelerindeki gelişimi ortaya koyan Nisan 2017 tarihli “2017 Tahminleri Raporu” ve “Ekonomik Değerlendirme Raporu”na göre, 2017 ve sonrasında son yıllarını savaşlar ve göçlerle geçiren bölgede ekonomi yeniden gündemin ilk sıralarına yerleşmeye başlayacak. Biz de Ekonomist Dergisi olarak Ortadoğu ve Körfez bölgesindeki 14 ülkenin yatırım ortamını ve ihracat fırsatlarını mercek altına aldık.
İHRACAT ARTIYOR
Türkiye’nin Ortadoğu pazarında önemli bir yere sahip olduğu birçok ürün bulunuyor. Türkiye, Ortadoğu’daki halı pazarının yarısından fazlasını, hububat ve bakliyat ürünleri pazarının dörtte birini, demir-çelik pazarının yaklaşık yüzde 10’unu elinde bulunduruyor.
Ancak Türkiye’nin dünyaya ihracatında önemli yer tutan makine, otomotiv, elektrikli cihazlar gibi sektörlerdeki pazar payımız hala düşük seviyelerde.
Ortadoğu ülkelerinin geçtiğimiz beş yıllık dönemde en çok talep artışı gerçekleştirdiği sektörlere baktığımızda, ilk sırada savunma sanayiini görüyoruz. Bu sektörü hazır giyim, gemi ve yat, eczacılık ürünleri ve mobilya sektörü takip ediyor. Dolayısıyla ihracatçıların halihazırda Ortadoğu pazarında önemli bir pazar payına sahip olduğu sektörlerin yanı sıra, bu ülkelerin en çok talep artışı gerçekleştirdiği özellikle yüksek katma değerli sektörlere de yoğunlaşması ihracat artışı açısından hayati önemde.
YATIRIM ORTAMI DÜZELİYOR
Son bir yılda bazı Ortadoğu ülkelerine ihracat jeopolitik riskler nedeniyle azalış gösterirken, bazı ülkeler ise ivme kazandı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan gibi ülkelere katma değerli ürün ihracatımızın yöneldiği gözleniyor. Örneğin Ortadoğu’ya olan zeytinyağı ihracatımız toplam ihracatın yüzde 31’ine ulaştı. Benzer şekilde ayakkabı ihracatımızın üçüncü sırasında artık Suudi Arabistan yer alıyor.
YENİ FIRSATLAR
Ortadoğu’da özellikle inşaat, gıda, perakende, giyim ve tekstil gibi sektörlerde fırsatlar bulunuyor. İnşaat sektörü, bu ülkelerin ekonomilerini çeşitlendirirken dayandıkları başlıca sektör olma özelliği taşıyor. Büyük altyapı yatırımları, ulaşım ağlarının artırılması gibi projeler mevcut. Bölgenin iklim özellikleri nedeniyle gıda üretiminin sınırlı olması da Türk gıda sektörü açısından ihracat fırsatı yaratıyor.
Bu arada, İran da P5+1 ülkeleri ile imzalanan anlaşmadan sonra otomotiv, gıda, turizm, enerji, tıp gibi sektörlerde hem yatırım hem de ihracat potansiyeli taşıyan bir ülke olarak öne çıkıyor. Bölgedeki en büyük risk, jeopolitik gerginlikler. Bunlardan olumsuz etkilenen Suriye, Irak, Yemen gibi ülkelerde ise yatırım riskleri yüksek. 14 Ortodoğu ülkesindeki yatırım hamlesini ve ihracat fırsatlarını iler ki sayfalarımızda okuyabilirsiniz.
SUUDİ ARABİSTAN
TURİZM, SAĞLIK VE PERAKENDE YÜKSELİŞTE
Suudi Arabistan'da ekonomik büyümenin 2017'de yüzde 0,5, 2018de yüzde 1,9 olması bekleniyor Petrol gelirlerindeki dalgalanma nedeniyle Türkiye'nin Suudi Arabistan'a ihracatı son üç yılda bir düştü, bir arttı. 2016'da 3,1 milyar dolar olan ihracatta tekstil ve hazır giyim, elektrik-elektronik, mineral yağlar, makine, mobilya ve taşıt aksamları ön planda. Suudi Arabistan'da 2017 ve sonrası için pek çok yatırım hamlesi planlanıyor.
Ülkede iş yapmak isteyen Türk şirketler için altyapı-üst yapı projelerinden turizm ve sağlığa, pek çok alanda fırsat var Bu fırsatlardan biri Mekke ve Medine şehirlerini birbirine bağlayacak olan 14 milyar dolar değerindeki hızlı tren projesi olacak. Bununla birlikte "Yeni Taif Şehir Projesi" kapsamında bir uluslararası havalimanı, üniversite, yerleşim alanları ve OSB inşa edilecek. Ayrıca turizm sektöründe bu yıl içinde 68 yeni otel devreye alınacak.
Böylelikle ek 30 bin yeni yatak kapasitesi ortaya çıkacak. Suudi Arabistan, sağlık sektöründeki yatırımların da önünü hızla açıyor 2017'de sağlık sektörünü geliştirmeye yönelik olarak bütçeden 32 milyar dolar ayrılmış durumda. Bu kapsamda 32 yeni hastane, iki tıp şehri yapılması planlanıyor. Hızla gelişen perakende sektöründe ise Majid Al Futtaim'e ait iki dev AVM Doğu ve Kuzey Riyad'da açılacak. Bu yıl ülkede kişisel bakım pazarının yüzde 3,6, hazır giyimin yüzde 3,5 büyümesi bekleniyor.
BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ
EKONOMİK BÜYÜME HIZLANIYOR
Dünyanın yedinci büyük petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olan Birleşik Arap Emirlikleri(BAE), Suudi Arabistan ve İran'dan sonra bölgenin üçüncü büyük ekonomisi. Bir süredir petrol fiyatlarına bağlı olarak düşük büyüme gösteren BAE'de petrol fiyatlarındaki artışla iyileşme bekleniyor.
GSYH'deki reel büyümenin bu yıl yüzde 2,8 olması, 2018'de ise yüzde 3,3'e yükselmesi bekleniyor. Arap Körfezi'nde yedi emirlikten oluşan ve siyasi merkezi Abu Dabi, ticari ve finans merkezi ise Dubai Emirliği olan BAE ile ticari ilişkiler 2013'ten beri durgun seyrederken, geçen yıl önemli bir artış gösterdi. Türkiye ihracatı 2015'te küçük bir artış gösterirken, 2016'da yüzde 6 oranında yükseldi. 2015'te 4 milyar 681 milyon dolar olan ihracat geçen yıl 5 milyar 406 milyon dolara çıktı.
2017 yılı içinse öngörüler yükseliş trendinin devam edeceği yönünde. Ticarette siyasi makamların yönlendirmesinin büyük önem taşıdığı BAE ile Türkiye arasında gelişen ilişkilerin ihracata önemli katkısı bekleniyor. İki ülke arasında gelişen siyasi ilişkiler ve Emir'in Türkiye'ye olası ziyaretinin bu yıl hem ticaret hem de yatırımlara olumlu katkı sağlayacağı ifade ediliyor. Gayrimenkul, savunma, havacılık, inşaat, altyapı, sağlık gibi alanlarda işbirliği toplantıları planlanıyor.
Ülkede öne çıkan alanlardan sağlık, AVM ve ulaşım sektörlerinde önemli fırsatlar bulunuyor. Bu noktada Dubai tramvayı ikinci faz yatırımı takip edilmesi gereken işlerden biri. Dubai Serbest Bölge'de kurulacak lojistik merkez de fırsat sunuyor. İzlenmesi gereken bir diğer ihale ise Dubai ile Abu Dabi'yi birbirine bağlayacak ve ulaşımı 12 dakikaya indirecek proje. Bu proje için çalışmaların 2019 yılında başlaması bekleniyor.
İRAN
AMBARGO SONRASI İÇİN HAZIRLANIYOR
İran, ambargonun kalkmasıyla dünyanın pek çok ülkesinden yatırımcıların kapısını aşındırmaya başladığı bir ülke oldu. Türkiye içinse özellikle ticaret hacmini 30 milyar dolara çıkarma beklentisiyle imzalanan ve 1 Ocak 2015 tarihinde yürürlüğe giren Tercihli Ticaret Anlaşması nedeniyle ihracatta büyük katkılar bekleniyor Büyük ticari beklentilerin oluştuğu İran ile süreç beklendiği kadar hızlı ilerlemese de dış ticaret dengesinde yıllar sonra Türkiye lehine bir gelişme yaşanıyor 15 yıldır İran ile dış ticaret dengesinde eksi yazan Türkiye, 2016’da artıya geçip ihracatta 5 milyar dolara yaklaştı.
Türkiye’den altın başta olmak üzere, çelik profil, otomotiv yan sanayi, sentetik iplik, inşaat aksamı, plastik levha ve elektrik motorları ihraç edilirken, kozmetik, sağlık ve perakende sektörlerinde önemli fırsatlar bulunuyor Ayrıca İran’ın turizm altyapısı uluslararası standartlarda geniş bir turist kitlesini ağırlamak için yeterli değil. Turizm altyapısının oluşturulmasında, özellikle havaalanı, karayolu, otel ve konaklama tesislerinin inşası, işletilmesi konusunda iş imkânları söz konusu.
Türkiye ihracatçısı için bölgede öne çıkan üçüncü büyük pazar olan İran ile ticaret, dışa kapalı ekonomik yapısı, uyguladığı dış ticaret kontrolleri, yüksek gümrük tarifeleri, tarife dışı engeller, bankacılık ve ödemeye ilişkin sorunlar, iki ülke arasındaki ulaşım ağlarının yetersizliği ve sınır kapılarında karşılaşılan sorunlar gibi engellerin aşılmasıyla daha da büyüyecek. Kendi potansiyelinin yanı sıra İran Türkiye’nin Orta Asya pazarlarına açılımında da en kısa güzergah olarak dikkat çekiyor.
IRAK
TÜRK ŞİRKETLERİ İÇİN CAZİBESİNİ KORUYOR
Bir dönem Almanya’dan sonra ikinci büyük ihracat pazarı olan Irak ile siyasi ve güvenlik sorunlarının gölgesinde ticaret devam ediyor 2009 yılında dünyayı etkisine alan ekonomik kriz ve petrol fiyatlarındaki düşüşle mali sıkıntı yaşayan Irak Hükümeti’nin ödeme yapmakta zorlanması ve bölgedeki güvenlik problemleri nedeniyle taşımacılıkta aksamalar olması Türkiye ile olan ticaretine negatif yansıyor.
Türkiye’nin ihracat yaptığı Ortadoğu ülkeleri içinde hala ilk sıradaki yerini koruyan Irak, tüm sıkıntılara rağmen ihracatta önemli bir pazar olmayı sürdürüyor Geçen yıl 7 milyar 640 milyon dolarlık ihracatın yapıldığı Irak pazarına büyük ölçüde hayvansal ve bitkisel yağlar, demir çelik, plastik malzemeler, elektrikli makine ve cihazların satışı yapıldı. 2018 yılında yüzde 4,4 büyümesi öngörülen ve Türkiye ihracatçıları için bölgede en büyük potansiyele sahip olan Irak, yatırımlar açısından da önemli bir kapı. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi
ile imzalanan anlaşmalar doğrultusunda Türkiye, 2018 sonuna kadar petrol ihtiyacının üçte birini Irak'tan karşılamayı hedefliyor. 13 sahada petrol ve gaz arama çalışması planlanırken, Şırnak üzerinden doğalgaz hattı projesi hızlandırılıyor.
Bölgeden gelecek doğalgazın Türkiye'nin 50 yıllık ihtiyacını karşılaması bekleniyor. Bu noktada ülkenin öne çıkan yatırım fırsatları açısından enerji başı çekiyor Bunlar içinde en dikkat çeken, General Electric’in Irak Elektrik Bakanlığı’nın 1,4 milyar dolar değerindeki enerji santrali geliştirme projesi. General Electric, Samawa ve DhiQar enerji santrallerinin yapım, mühendislik ve alım işlerini yürütmek üzere çalışmalarını sürdürüyor Dikkat çeken bir diğer alan ise altyapı projeleri. Bu noktada şunu söylemek gerekiyor ki, İngiliz Hükümeti Irak’taki altyapı projelerinde kullanılmak üzere hükümete 10 milyar İngiliz Sterlini kredi verecek.
SURİYE
2020'DEN SONRA BÜYÜMEYE BAŞLAYACAK
Son beş yılını ağır bir iç savaşın pençesinde geçiren Suriye, savaş öncesinde Türkiye’nin en önemli ihracat pazarlarından biriydi. Şimdi ise Suriye ile ticari ilişkilerin yeniden eski günlerine dönmeye başlaması bekleniyor. Türkiye’nin Suriye’ye ihracatı 2011’de 1,6 milyar dolar civarındaydı. Bu rakam 2016 sonunda 1,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yani ihracatta neredeyse savaş öncesi dönemin rakamlarına ulaşılmış oldu. Suriye’ye gıdadan makineye, tekstilden mobilyaya her türlü ürün kalemi satılabiliyor. Son dönemde ise özellikle hayvansal yağlar, demir-çelik, tuz, çimento, plastik malzemeler ve kuru yemiş öne çıkıyor.
Ülkede Rusya-ABD etkisiyle kalıcı ateşkesin sağlanmasıyla birlikte, Türkiye'nin ihracatının hızla tırmanışa geçmesi bekleniyor. Ülkede ekonominin yeniden inşası için büyük ölçüde dış güçlerin finansmanı belirleyici olacak. IMF verilerine göre, Suriye’deki iç savaşın yarattığı yıkımın savaş öncesi GSYH’ye etkisi yüzde 230’u aşmış durumda. Ülke ekonomisinde 2021’den önce büyüme beklenmese de, üretim imkanlarının yok olması nedeniyle hayatın her alanında ürün ve hizmet ihtiyacı var.
İSRAİL
10 MİLYAR DOLARLIK TİCARET GÜNDEMDE
İsrail’e ihracatta çok sayıda sanayi ürünü ön plana çıkıyor. Bu ürünlerden başlıcalarını ise otomotiv, makine, demir-çelik oluşturuyor. Mevcut ihracat kalemleri genellikle orta düzey teknoloji içeren ürünler kategorisinde yer alıyor. İsrail ile işbirliği çerçevesinde yüksek teknoloji ve özellikle ileri analitik konularda potansiyel yatırımlar cazip.
Yakın zamanda TİM liderliğinde 120 Türk iş adamının Tel Aviv’e çıkarma yapması, ikili ticaretin artırılması için itici güç oldu. Geçen yıl İsrail’e ihracat yüzde 10 artışla 3 milyar dolara ulaştı. Bu yıl ilk çeyrekteki ihracat artışı yüzde 20’ler düzeyinde. Hedef beş yıl içinde dış ticareti 10 milyar dolar seviyesine çıkarmak. İhracatta öne çıkan sektörler otomotiv, demir-çelik,
fiber optik kablolar, değerli metaller, çocuk ve kadın giyim, buzdolabı, dondurucu ve soğutucular. Öte yandan İsrail'e ihraç edilecek gıda ürünlerinde Musevi dinine uygunluğu belgeleyen 'Koşer Sertifikaları' aranıyor. Söz konusu sertifikaların temininde karşılaşılan sorunların çözümü için çalışmalar sürüyor. Ayrıca, enerji sektörü İsrail’de son yıllarda en hızlı gelişen sektörlerden biri.
Enerji sektöründe Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya doğal-gaz satışı konusunda projeler üzerinde çalışılıyor. Bunun dışında büyük ölçekli yabancı yatırımcılar, gayrimenkul sektöründeki yatırımlar için teşvik ediliyor. Akdeniz'e kıyısı olan Türkiye ve İsrail’in ikili ticaret hacmi çok daha fazla geliştirilebilecek potansiyele sahip. Türkiye’de üretilen ürünler deniz yolu ile günlük olarak İsrail’e ulaştırılabiliyor. Türkiye ve İsrail’in üçüncü ülkelere mal ve hizmet temini konusunda işbirliği yapması da gündemde.
BAHREYN
25 BİN KONUT YAPILACAK
Basra Körfezi'nde yer alan Bahreyn, irili ufaklı yaklaşık 30 adadan oluşan bir ada ülkesi. 2006'da ABD ile Serbest Ticaret Anlaşması yapan ilk Körfez Ülkesi olan Bahreyn, ihracatının yüzde 60'ını, devlet gelirlerinin yüzde 70'ini petrol ürünleri üzerinden sağlıyor.
Ekonomik faaliyetlerin en önemlilerinden biri de petrolden sonra ikinci büyük ihraç kalemi olan güçlü alüminyum üretimi. Türkiye ile dış ticaret hacmi ise oldukça sınırlı. Geçen yıl iki ülke arasındaki ticaret 350 milyon dolar civarında olurken, Türkiye'den taşıt parçaları, demir çelik, tütün ürünleri, elektrikli makine ekipmanları ihraç ediliyor.
İki ülke arasındaki ticari ilişkiler her ne kadar düşük seviyelerde ilerlese de, önümüzdeki süreçte planlanan projeler Türk iş dünyasına önemli fırsatlar sunuyor. Enerji, konut ve sağlık sektörlerinde önemli projeleri hayata geçirmeye hazırlanan Bahreyn'de 1 milyar dolar değerindeki Kral Abdullah Tıp Şehri Projesi, Konut Bakanlığı'nın 25 bin konutun yapımı için sözleşme imzalamaya başlaması, doğalgaz ithalat santrali yatırımı ve güneş enerjisine dönük panel üretimi öne çıkan işlerden birkaçı.
KATAR
İHRACATTA ÜRÜN ÇEŞİTLEMESİ GEREKİYOR
Son dönemde Türkiye'de yaptığı satın almalarla dikkat çeken Katar, Ekonomi Bakanlığı tarafından yatırım ve ticarette öncelikli ülkelerinden biri olarak belirlendi. GSYH'nin yüzde 56'sını, ihracat gelirlerinin ise yüzde 89'unu petrol ve doğalgaz sektöründen elde eden Katar, dünyanın en büyük üçüncü doğalgaz rezervine sahip. Ülkede kişi başına düşen milli gelir 100 bin doları aşmış durumda. Petrol gelirlerinin devlet gelirlerindeki ağırlığı nedeniyle devlet harcamaları petrol fiyatlarındaki dalgalanmalardan direkt olarak etkileniyor.
Bu durumun Türkiye ihracatına etkisi de yakından hissedildi. Ülkede yabancı yatırımcı için potansiyeli olan en önemli sektör müteahhitlik. Bu noktada da ihracatta inşaat demiriyle öne çıkan Katar'a olan ihracatımız 2009 yılında yüzde 73 azaldı. Burada Katar'ın inşaat demirine getirdiği ithalat yasağı da etkili oldu. Hala etkisi hissedilen daralmayla iki ülke arasındaki ticaret 2016 yılında 700 milyon dolarla sınırlı kalmış durumda. Türkiye'nin ihracat ürünlerinde çeşitlemeye gitmesi gerekiyor. Katar'da son yıllarda küresel kriz etkisiyle yavaşlayan bazı büyük projelerin hızlandırılması gündemde.
Katar'da önümüzdeki yıllar için planlanan 200 kadar yatırım projesinin toplam tutarı yaklaşık 200 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Bunun yüzde 43'ü altyapıya giderken, kalanının sağlık ve eğitim sektörleri için kullanılması bekleniyor. Bu noktada özellikle sağlık ürünleri ve eğitim alanlarında ihracat için önemli fırsatlar olabilir. Ayrıca ev tekstili ve gıda ürünlerinde de fırsatlar bulunuyor. Yatırım açısından ise ülkede Türk firmalarının en önemli rakipleri olarak İtalya, Almanya, İngiltere ve Çin firmaları bulunuyor. Katar'ın 2022 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacak olması da önemli fırsatlar sunuyor. Şampiyona için yapılacak orta ve büyük ölçekli dokuz yeni stadyumun yanı sıra, Katar 2030 vizyonu kapsamında gerçekleştirilecek olan ihaleler yeni pencere açabilir.
FİLİSTİN
GIDA ÜRÜNLERİ ÖNE ÇIKIYOR
İsrail ile yaşanan gerilimler, siyasi açmaz ve güvenlik problemleriyle ticaretin çok kolay olmadığı Filistin’e geçen yıl Türkiye’den 100 milyon dolara yakın bir ihracat yapıldı. Filistin ihracatta zorlu bir kapı. Filistin’e ihracatta İsrail gümrükleri kullanılıyor. İsrail, II. İntifada’nın çıktığı süreçten bu yana güvenlik gerekçesiyle limanlara gelen malları kontrol amacıyla günlerce bekletebiliyor.
Bu nedenle firmalar ekstra demuraj ücreti ödemek zorunda kalabiliyor. Öte yandan ihracat ürünlerinin gümrükten çekilmesini takiben İsrail plakalı kamyona yüklenmesi zorunluluğu bulunuyor. Bu da ihracatta maliyeti artırıyor. İsrail standartları ve teknik düzenlemeler Filistin için de uygulanıyor. Ayrıca, ihracat kargolarını götüren gemilerin İsrail ülke limanlarında yavaş tahliye ediliyor olmasını, Filistinli alıcıların kargolarına sadece Supalan İzni veriliyor olmasını ve Koşer Sertifikası’nın fiyatlar üzerinde önemli artışa neden olduğunu da söylemek gerekiyor. Türkiye’den özellikle ayva, elma, patates, kuru soğan gibi ürünlerin gittiği Filistin’e ihracatta öncelikle engellerin aşılması bekleniyor.
KUVEYT
BÖLGESEL LOJİSTİK MERKEZİ OLACAK
Türkiye’nin petrol ithalatı yaptığı ülkelerden biri olan Kuveyt, ticari dengede eksi yazılan bir pazar. Bölgedeki siyasi istikrarsızlık ve Kuveyt ile ticarette önem arz eden Suriye ve Irak’taki karışıklıkların devam etmesi, bu ülkeyle ticaretin istenilen seviyelere ulaşmasını engelliyor. 2016 yılında Kuveyt’e ihracatımız yüzde 10,6 oranında düşerken, iki ülke arasındaki ticaret hacmi 1,3 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.
Kuveyt ihracatta demir çubuklar, savaş taşıtları, halı, hazır giyim ürünleriyle öne çıkıyor. Fakat Kuveyt’in petrole bağımlılığını azaltmak ve istihdamı artırmak amacıyla hazırladığı Vizyon 2035 eylem planına göre bölgesel lojistik merkez olmayı planlayan ülke, ticaret ve finans merkezine dönüşerek yatırımlar çekmeyi hedefliyor.
Bu noktada 2019 yılına kadar devreye girecek 600 yataklı iki hastane yatırımı gündemde. Bu yeni iki yatırım sağlık ürünleri ihracatında önemli bir fırsat sunuyor. Ayrıca devreye girecek 5 milyon yolcu kapasiteli ve 4,2 milyar dolarlık uluslararası havalimanı projesi de inşaat malzemelerinden perakende ürünlerine kadar geniş bir ihracat hamlesi sunuyor.
LÜBNAN
TÜRKİYE İLE STA YÜRÜRLÜĞE GİRİYOR
Ortadoğu'da adı hep iç karışıklıklarla anılsa da dünyaya açılan Beyrut Limanı ve kozmopolit yapısıyla önemli bir ticaret ve kültür merkezi olan Lübnan, son seçimlerle oluşan yeni siyasi istikrarla ekonomi ve ticarete odaklandı. Türkiye'nin Lübnan'a ihracatı 2014 ve 2015'te yüzde 6-7 oranında gerilese de geçen yıl yüzde 0,5 artış kaydederek gelecek açısından umut verdi. Toplam ihracat 800 milyon dolar civarında. İhracatta öne çıkan sektörler ise gıda ürünleri, taşıt ve parçaları, değerli taş ve demir çelik olarak görünüyor.
2017'de yüzde 2,2 büyümesi beklenen Lübnan ekonomisi, Aralık 2016'da Hariri Hükümeti'nin göreve gelmesiyle yukarı çıkış eğilimine girdi. Siyasi istikrar bir süredir durgunluk yaşayan ülke ekonomisi açısından olumlu bir gelişme. Hariri Hükümeti, Türkiye ile ticareti artırma kararı aldı. Özellikle müteahhitlik, elektrik, doğalgaz, petrol ve turizm sektörlerinde Türk firmaları için yeni iş ve yatırım fırsatları var. Türkiye ile Lübnan arasında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması'nın da bu yıl yürürlüğe girmesi bekleniyor.
Dünya Bankası, Lübnan'da karayollarının iyileştirilmesine yönelik 200 milyon dolarlık bir destek açtı. Buna göre ilk etapta 500 kilometrelik yol yapımı için ihaleye çıkılacak. Ayrıca doğalgaz ve petrol arama çalışmaları için ihale süreci başlatılacak. Öte yandan Beyrut Rafik Hariri Havalimanı'nda yolcu sayısının 7,6 milyondan 24 milyona çıkarılması için genişletme çalışması yapılacak. Proje kapsamında inşa edilecek yeni terminal, yolcu salonları ve ilave apronlar için yabancı şirketlerin teklifleri alınacak.
UMMAN
ÜÇÜNCÜ ÜLKELERDE ORTAK YATIRIM FIRSATI
Petrol fiyatlarındaki gerilemeden en çok etkilenen ülkelerden biri olan Umman'a ihracat son iki yıldır 500 milyon dolardan 320 milyon dolara geriledi. Buna karşın petrole bağımlı ekonomisini hızla çeşitlendirmek isteyen Umman, yabancı yatırımcı çekmek için yeni bir ticaret politikası oluşturuyor. İhracatta demir çelik, mineral yağlar, makine ve teçhizatları, elektronik ürünler ve mobilya ön planda. Türk müteahhitler Umman'da 2000 yılından beri toplam 8,5 milyar dolarlık iş bitirdi. Dolayısıyla ülkede Türk iş adamlarına yönelik güven üst seviyede. Nisan ayı ortalarında bir grup Türk iş adamı
heyetini kabul eden Umman Ticaret ve Sanayi Bakanı Ali Bin Masoud Al Sunaid, Türk girişimcileri ülkesinde görmek istediklerini belirtti. Umman devleti ayrıca Türk şirketlerine üçüncü ülkeler için ortak yatırım çağrısı da yaptı. Ülkede yatırım için öne çıkan sektörler ise enerji ve turizm. Devlete ait Sohar Aluminiyum, kapasitesini 3 katına çıkarmak için 4 milyar dolar yatırım planlıyor. Turizm sektöründe ise oda sayısının 2020'ye kadar 20 binden 24 bine çıkarılması planlanıyor.
Dugm Limanı'nın 2020 yılında faaliyete girecek olması da bölgede Umman'ın ekonomik ağırlığının artacağına işaret ediyor. Umman'da sürdürülen büyük altyapı yatırımları kapsamındaki kamu ihaleleri oldukça şeffaf bir süreç içinde yürütülüyor. Ülkede perakende gıda satışlarının yüzde 65'i özel süpermarketlerden yapılıyor. Söz konusu satış gittikçe yaygınlaşırken, gıda sektöründe toptan satışlar pazarın yüzde 20'sini oluşturuyor. İki ülke arasında imzalanan anlaşmaya göre 30 günden az süreli ziyaretler için her iki ülkenin vatandaşları da vizeyi ziyaret etmek istediği ülkenin havaalanından, kalınacak günlere göre değişen oranda ücret vermek suretiyle alabiliyor.
ÜRDÜN
ABD VE AB İLE SERBEST TİCARET AVANTAJI
Ortadoğu'daki karışıklıklardan ve özellikle Suriye'deki iç savaştan çok etkilenen Ürdün, 1,4 milyon Suriyeli mülteciye kapılarını açarak Türkiye'nin ardından en çok mülteci kabul eden ikinci ülke oldu. Siyasi ve ekonomik açıdan bölgenin en istikrarlı ülkelerinden biri olan Ürdün, liberal ekonomisi, batı normlarına uygun bürokrasisi, eğitimli ve ucuz iş gücü ile Türk şirketleri için ideal bir yatırım alanı. İngilizcenin iş çevrelerinde yaygın olarak konuşulması da Ürdün'ü cazip kılan bir başka avantaj.
Büyük Arap Serbest Ticaret Bölgesi (GAFTA) ülkeleri arasındaki STA'lardan yararlanarak, Ürdün'de gerçekleştirilecek bir yatırımla Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin tamamına mal satmak mümkün. Bununla birlikte Ürdün'ün ABD ve AB ile de STA'sı mevcut. Dolayısıyla Akabe Limanı'ndan tüm bölgeye ve ABD ve Avrupa Birliği pazarına STA avantajı ile ihracat yapılabiliyor Ürdün'ün 2017'de yüzde 3,2018'de yüzde 3,3 büyümesi bekleniyor Türkiye'nin Ürdün'e ihracatı 20l6'da/I0 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Son birkaç yıldır ihracatta gerileme olsa da, fosil yakıtlar, mineral yağlar, kazan ve mekanik cihazlar, konfeksiyon malzemeleri, ses çoğaltıcıları ve televizyonlar ile mefruşatta fırsatlar var Ülkede Dünya Bankası şemsiyesi altında faaliyet gösteren Uluslararası Finans Kurumu (IFC) ve Yatırım Garanti Ajansı (MIGA), Zarqa Sanayi Bölgesi'nde enerji santrallerinin dizayn, inşaat ve işletilmesine destek sağlıyor IFC'nin projeye olan desteği75 milyon dolar olarak açıklandı. Bunun yanı sıra Ürdün-Irak sınır kapısının yakın zamanda yeniden açılması gündemde. Bu durum, savaş öncesi Ürdün ihracatının yüzde 20'sini oluşturan Irak pazarının yeniden kapılarını açacağını gösteriyor.
YEMEN
YENİDEN İNŞA SÜRECİ BAŞLIYOR
Yemen ekonomisi Mart 2015'te Suudi Arabistan'ın askeri müdahalesi ile parçalandı ve ülkenin altyapısı büyük zarara uğradı. En az gelişmiş ülkeler sınıfında yer alan Yemen'de yeni dönemde yol, şehir altyapısı, köprü-tünel, kamu binaları ve konutlar en önemli müteahhitlik projeleri olarak öne çıkıyor. Ülke ekonomisinin gelişmesinde katalizör görevi görecek olan sektör inşaat olacak. İhracatta ise son bir yıldır önemli artış var.
2016'da önceki yıla göre yüzde 36 artışla 535 milyon dolara ulaşan ihracatta en büyük fırsatlar, demir çelik, otomotiv, un, nişasta ve süt ürünleri, kakao, ayakkabı, hazır giyim ve makine teçhizat olarak sıralanabilir. Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun Yemen'deki limanlara uyguladığı ambargo nedeniyle ülke uluslararası ticaretten izole edildi. Bu nedenle Yemen Merkez Bankası'nın rezervleri bitmek üzere.
Öte yandan Dünya Bankası'nı Yemen'de 1,1 milyar dolarlık destek projesi yürürlükte. Yemen'in ithalatında petrol yağları önemli bir yer tutuyor. Buğday, pirinç, otomobil, şeker, palm yağı, süt ve krema, ilaç, altın, mısır, tavuk eti, römork, bisküvi, demir-çelik çubuk ve buğday unu ithal edilen diğer başlıca ürünler. Yemen Haziran 2014'te Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) katıldı. Yemen'in DTÖ'ye katılması yabancı yatırımcıları ülkeye çekmek için atılmış önemli bir adım olarak kabul ediliyor. Merkez Bankası verilerine göre, 2015 yılı itibarıyla, Türkiye'nin Yemen'de, Yemen'in de Türkiye'de doğrudan yatırımı bulunmuyor.
ARAM EKİN DURAN SİBEL ATIK
eduran@ekonomist.com.tr satik@ekonomist.com.tr
Pek çok ülke 100 milyarlarca dolarlık altyapı-üstyapı, enerji ve sağlık yatırımları için kesenin ağzını açıyor. Ekonomist Dergisi olarak Ortadoğu ve Körfez bölgesindeki 14 ülkenin yeni dönemdeki yatırım ortamını ve ihracat fırsatlarını mercek altına aldık.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın.
Geçtiğimiz beş yıl boyunca bölgedeki savaşlar ve petrol fiyatlarındaki gerilemenin etkisiyle kan kaybeden Ortadoğu’daki yatırım ortamı, bu yıl yeniden canlanıyor. Bu süreçte yaklaşık 5 milyar dolarlık kaybın yaşandığı Ortadoğu’ya ihracatta 2017’nin ilk çeyreğinde yüzde 32.8 artış yakalandı. Bunun önemli bir bölümü altın ihracatından kaynaklansa da altın hariç olarak da yüzde 8,6’lık artış var.
İhracattaki artışın hız kesmeden devam etmesi beklenirken, bölgedeki pek çok ülke 100 milyarlarca dolarlık alt-yapı-üstyapı, enerji ve sağlık yatırımları için de kesenin ağzını açtı. Irak, Suriye, Yemen ve Filistin gibi sıcak çatışmanın yaşandığı ülkelerde ekonomik ve ticari faaliyetler henüz gerçek potansiyeline ulaşamasa da, bölgenin geri kalanında dikkat çekici bir kalkınma ve yatırım ortamı var.
Petrol fiyatlarında uzun bir aradan sonra yukarı yönlü çıkışın başlamış olması, bölge ekonomisinin önümüzdeki yıllarda hızla yaralarını saracağı beklentisini artırıyor.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) Ortadoğu ve Körfez ülkelerindeki gelişimi ortaya koyan Nisan 2017 tarihli “2017 Tahminleri Raporu” ve “Ekonomik Değerlendirme Raporu”na göre, 2017 ve sonrasında son yıllarını savaşlar ve göçlerle geçiren bölgede ekonomi yeniden gündemin ilk sıralarına yerleşmeye başlayacak. Biz de Ekonomist Dergisi olarak Ortadoğu ve Körfez bölgesindeki 14 ülkenin yatırım ortamını ve ihracat fırsatlarını mercek altına aldık.
İHRACAT ARTIYOR
Türkiye’nin Ortadoğu pazarında önemli bir yere sahip olduğu birçok ürün bulunuyor. Türkiye, Ortadoğu’daki halı pazarının yarısından fazlasını, hububat ve bakliyat ürünleri pazarının dörtte birini, demir-çelik pazarının yaklaşık yüzde 10’unu elinde bulunduruyor.
Ancak Türkiye’nin dünyaya ihracatında önemli yer tutan makine, otomotiv, elektrikli cihazlar gibi sektörlerdeki pazar payımız hala düşük seviyelerde.
Ortadoğu ülkelerinin geçtiğimiz beş yıllık dönemde en çok talep artışı gerçekleştirdiği sektörlere baktığımızda, ilk sırada savunma sanayiini görüyoruz. Bu sektörü hazır giyim, gemi ve yat, eczacılık ürünleri ve mobilya sektörü takip ediyor. Dolayısıyla ihracatçıların halihazırda Ortadoğu pazarında önemli bir pazar payına sahip olduğu sektörlerin yanı sıra, bu ülkelerin en çok talep artışı gerçekleştirdiği özellikle yüksek katma değerli sektörlere de yoğunlaşması ihracat artışı açısından hayati önemde.
YATIRIM ORTAMI DÜZELİYOR
Son bir yılda bazı Ortadoğu ülkelerine ihracat jeopolitik riskler nedeniyle azalış gösterirken, bazı ülkeler ise ivme kazandı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan gibi ülkelere katma değerli ürün ihracatımızın yöneldiği gözleniyor. Örneğin Ortadoğu’ya olan zeytinyağı ihracatımız toplam ihracatın yüzde 31’ine ulaştı. Benzer şekilde ayakkabı ihracatımızın üçüncü sırasında artık Suudi Arabistan yer alıyor.
YENİ FIRSATLAR
Ortadoğu’da özellikle inşaat, gıda, perakende, giyim ve tekstil gibi sektörlerde fırsatlar bulunuyor. İnşaat sektörü, bu ülkelerin ekonomilerini çeşitlendirirken dayandıkları başlıca sektör olma özelliği taşıyor. Büyük altyapı yatırımları, ulaşım ağlarının artırılması gibi projeler mevcut. Bölgenin iklim özellikleri nedeniyle gıda üretiminin sınırlı olması da Türk gıda sektörü açısından ihracat fırsatı yaratıyor.
Bu arada, İran da P5+1 ülkeleri ile imzalanan anlaşmadan sonra otomotiv, gıda, turizm, enerji, tıp gibi sektörlerde hem yatırım hem de ihracat potansiyeli taşıyan bir ülke olarak öne çıkıyor. Bölgedeki en büyük risk, jeopolitik gerginlikler. Bunlardan olumsuz etkilenen Suriye, Irak, Yemen gibi ülkelerde ise yatırım riskleri yüksek. 14 Ortodoğu ülkesindeki yatırım hamlesini ve ihracat fırsatlarını iler ki sayfalarımızda okuyabilirsiniz.
SUUDİ ARABİSTAN
TURİZM, SAĞLIK VE PERAKENDE YÜKSELİŞTE
Suudi Arabistan'da ekonomik büyümenin 2017'de yüzde 0,5, 2018de yüzde 1,9 olması bekleniyor Petrol gelirlerindeki dalgalanma nedeniyle Türkiye'nin Suudi Arabistan'a ihracatı son üç yılda bir düştü, bir arttı. 2016'da 3,1 milyar dolar olan ihracatta tekstil ve hazır giyim, elektrik-elektronik, mineral yağlar, makine, mobilya ve taşıt aksamları ön planda. Suudi Arabistan'da 2017 ve sonrası için pek çok yatırım hamlesi planlanıyor.
Ülkede iş yapmak isteyen Türk şirketler için altyapı-üst yapı projelerinden turizm ve sağlığa, pek çok alanda fırsat var Bu fırsatlardan biri Mekke ve Medine şehirlerini birbirine bağlayacak olan 14 milyar dolar değerindeki hızlı tren projesi olacak. Bununla birlikte "Yeni Taif Şehir Projesi" kapsamında bir uluslararası havalimanı, üniversite, yerleşim alanları ve OSB inşa edilecek. Ayrıca turizm sektöründe bu yıl içinde 68 yeni otel devreye alınacak.
Böylelikle ek 30 bin yeni yatak kapasitesi ortaya çıkacak. Suudi Arabistan, sağlık sektöründeki yatırımların da önünü hızla açıyor 2017'de sağlık sektörünü geliştirmeye yönelik olarak bütçeden 32 milyar dolar ayrılmış durumda. Bu kapsamda 32 yeni hastane, iki tıp şehri yapılması planlanıyor. Hızla gelişen perakende sektöründe ise Majid Al Futtaim'e ait iki dev AVM Doğu ve Kuzey Riyad'da açılacak. Bu yıl ülkede kişisel bakım pazarının yüzde 3,6, hazır giyimin yüzde 3,5 büyümesi bekleniyor.
BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ
EKONOMİK BÜYÜME HIZLANIYOR
Dünyanın yedinci büyük petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olan Birleşik Arap Emirlikleri(BAE), Suudi Arabistan ve İran'dan sonra bölgenin üçüncü büyük ekonomisi. Bir süredir petrol fiyatlarına bağlı olarak düşük büyüme gösteren BAE'de petrol fiyatlarındaki artışla iyileşme bekleniyor.
GSYH'deki reel büyümenin bu yıl yüzde 2,8 olması, 2018'de ise yüzde 3,3'e yükselmesi bekleniyor. Arap Körfezi'nde yedi emirlikten oluşan ve siyasi merkezi Abu Dabi, ticari ve finans merkezi ise Dubai Emirliği olan BAE ile ticari ilişkiler 2013'ten beri durgun seyrederken, geçen yıl önemli bir artış gösterdi. Türkiye ihracatı 2015'te küçük bir artış gösterirken, 2016'da yüzde 6 oranında yükseldi. 2015'te 4 milyar 681 milyon dolar olan ihracat geçen yıl 5 milyar 406 milyon dolara çıktı.
2017 yılı içinse öngörüler yükseliş trendinin devam edeceği yönünde. Ticarette siyasi makamların yönlendirmesinin büyük önem taşıdığı BAE ile Türkiye arasında gelişen ilişkilerin ihracata önemli katkısı bekleniyor. İki ülke arasında gelişen siyasi ilişkiler ve Emir'in Türkiye'ye olası ziyaretinin bu yıl hem ticaret hem de yatırımlara olumlu katkı sağlayacağı ifade ediliyor. Gayrimenkul, savunma, havacılık, inşaat, altyapı, sağlık gibi alanlarda işbirliği toplantıları planlanıyor.
Ülkede öne çıkan alanlardan sağlık, AVM ve ulaşım sektörlerinde önemli fırsatlar bulunuyor. Bu noktada Dubai tramvayı ikinci faz yatırımı takip edilmesi gereken işlerden biri. Dubai Serbest Bölge'de kurulacak lojistik merkez de fırsat sunuyor. İzlenmesi gereken bir diğer ihale ise Dubai ile Abu Dabi'yi birbirine bağlayacak ve ulaşımı 12 dakikaya indirecek proje. Bu proje için çalışmaların 2019 yılında başlaması bekleniyor.
İRAN
AMBARGO SONRASI İÇİN HAZIRLANIYOR
İran, ambargonun kalkmasıyla dünyanın pek çok ülkesinden yatırımcıların kapısını aşındırmaya başladığı bir ülke oldu. Türkiye içinse özellikle ticaret hacmini 30 milyar dolara çıkarma beklentisiyle imzalanan ve 1 Ocak 2015 tarihinde yürürlüğe giren Tercihli Ticaret Anlaşması nedeniyle ihracatta büyük katkılar bekleniyor Büyük ticari beklentilerin oluştuğu İran ile süreç beklendiği kadar hızlı ilerlemese de dış ticaret dengesinde yıllar sonra Türkiye lehine bir gelişme yaşanıyor 15 yıldır İran ile dış ticaret dengesinde eksi yazan Türkiye, 2016’da artıya geçip ihracatta 5 milyar dolara yaklaştı.
Türkiye’den altın başta olmak üzere, çelik profil, otomotiv yan sanayi, sentetik iplik, inşaat aksamı, plastik levha ve elektrik motorları ihraç edilirken, kozmetik, sağlık ve perakende sektörlerinde önemli fırsatlar bulunuyor Ayrıca İran’ın turizm altyapısı uluslararası standartlarda geniş bir turist kitlesini ağırlamak için yeterli değil. Turizm altyapısının oluşturulmasında, özellikle havaalanı, karayolu, otel ve konaklama tesislerinin inşası, işletilmesi konusunda iş imkânları söz konusu.
Türkiye ihracatçısı için bölgede öne çıkan üçüncü büyük pazar olan İran ile ticaret, dışa kapalı ekonomik yapısı, uyguladığı dış ticaret kontrolleri, yüksek gümrük tarifeleri, tarife dışı engeller, bankacılık ve ödemeye ilişkin sorunlar, iki ülke arasındaki ulaşım ağlarının yetersizliği ve sınır kapılarında karşılaşılan sorunlar gibi engellerin aşılmasıyla daha da büyüyecek. Kendi potansiyelinin yanı sıra İran Türkiye’nin Orta Asya pazarlarına açılımında da en kısa güzergah olarak dikkat çekiyor.
IRAK
TÜRK ŞİRKETLERİ İÇİN CAZİBESİNİ KORUYOR
Bir dönem Almanya’dan sonra ikinci büyük ihracat pazarı olan Irak ile siyasi ve güvenlik sorunlarının gölgesinde ticaret devam ediyor 2009 yılında dünyayı etkisine alan ekonomik kriz ve petrol fiyatlarındaki düşüşle mali sıkıntı yaşayan Irak Hükümeti’nin ödeme yapmakta zorlanması ve bölgedeki güvenlik problemleri nedeniyle taşımacılıkta aksamalar olması Türkiye ile olan ticaretine negatif yansıyor.
Türkiye’nin ihracat yaptığı Ortadoğu ülkeleri içinde hala ilk sıradaki yerini koruyan Irak, tüm sıkıntılara rağmen ihracatta önemli bir pazar olmayı sürdürüyor Geçen yıl 7 milyar 640 milyon dolarlık ihracatın yapıldığı Irak pazarına büyük ölçüde hayvansal ve bitkisel yağlar, demir çelik, plastik malzemeler, elektrikli makine ve cihazların satışı yapıldı. 2018 yılında yüzde 4,4 büyümesi öngörülen ve Türkiye ihracatçıları için bölgede en büyük potansiyele sahip olan Irak, yatırımlar açısından da önemli bir kapı. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi
ile imzalanan anlaşmalar doğrultusunda Türkiye, 2018 sonuna kadar petrol ihtiyacının üçte birini Irak'tan karşılamayı hedefliyor. 13 sahada petrol ve gaz arama çalışması planlanırken, Şırnak üzerinden doğalgaz hattı projesi hızlandırılıyor.
Bölgeden gelecek doğalgazın Türkiye'nin 50 yıllık ihtiyacını karşılaması bekleniyor. Bu noktada ülkenin öne çıkan yatırım fırsatları açısından enerji başı çekiyor Bunlar içinde en dikkat çeken, General Electric’in Irak Elektrik Bakanlığı’nın 1,4 milyar dolar değerindeki enerji santrali geliştirme projesi. General Electric, Samawa ve DhiQar enerji santrallerinin yapım, mühendislik ve alım işlerini yürütmek üzere çalışmalarını sürdürüyor Dikkat çeken bir diğer alan ise altyapı projeleri. Bu noktada şunu söylemek gerekiyor ki, İngiliz Hükümeti Irak’taki altyapı projelerinde kullanılmak üzere hükümete 10 milyar İngiliz Sterlini kredi verecek.
SURİYE
2020'DEN SONRA BÜYÜMEYE BAŞLAYACAK
Son beş yılını ağır bir iç savaşın pençesinde geçiren Suriye, savaş öncesinde Türkiye’nin en önemli ihracat pazarlarından biriydi. Şimdi ise Suriye ile ticari ilişkilerin yeniden eski günlerine dönmeye başlaması bekleniyor. Türkiye’nin Suriye’ye ihracatı 2011’de 1,6 milyar dolar civarındaydı. Bu rakam 2016 sonunda 1,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yani ihracatta neredeyse savaş öncesi dönemin rakamlarına ulaşılmış oldu. Suriye’ye gıdadan makineye, tekstilden mobilyaya her türlü ürün kalemi satılabiliyor. Son dönemde ise özellikle hayvansal yağlar, demir-çelik, tuz, çimento, plastik malzemeler ve kuru yemiş öne çıkıyor.
Ülkede Rusya-ABD etkisiyle kalıcı ateşkesin sağlanmasıyla birlikte, Türkiye'nin ihracatının hızla tırmanışa geçmesi bekleniyor. Ülkede ekonominin yeniden inşası için büyük ölçüde dış güçlerin finansmanı belirleyici olacak. IMF verilerine göre, Suriye’deki iç savaşın yarattığı yıkımın savaş öncesi GSYH’ye etkisi yüzde 230’u aşmış durumda. Ülke ekonomisinde 2021’den önce büyüme beklenmese de, üretim imkanlarının yok olması nedeniyle hayatın her alanında ürün ve hizmet ihtiyacı var.
İSRAİL
10 MİLYAR DOLARLIK TİCARET GÜNDEMDE
İsrail’e ihracatta çok sayıda sanayi ürünü ön plana çıkıyor. Bu ürünlerden başlıcalarını ise otomotiv, makine, demir-çelik oluşturuyor. Mevcut ihracat kalemleri genellikle orta düzey teknoloji içeren ürünler kategorisinde yer alıyor. İsrail ile işbirliği çerçevesinde yüksek teknoloji ve özellikle ileri analitik konularda potansiyel yatırımlar cazip.
Yakın zamanda TİM liderliğinde 120 Türk iş adamının Tel Aviv’e çıkarma yapması, ikili ticaretin artırılması için itici güç oldu. Geçen yıl İsrail’e ihracat yüzde 10 artışla 3 milyar dolara ulaştı. Bu yıl ilk çeyrekteki ihracat artışı yüzde 20’ler düzeyinde. Hedef beş yıl içinde dış ticareti 10 milyar dolar seviyesine çıkarmak. İhracatta öne çıkan sektörler otomotiv, demir-çelik,
fiber optik kablolar, değerli metaller, çocuk ve kadın giyim, buzdolabı, dondurucu ve soğutucular. Öte yandan İsrail'e ihraç edilecek gıda ürünlerinde Musevi dinine uygunluğu belgeleyen 'Koşer Sertifikaları' aranıyor. Söz konusu sertifikaların temininde karşılaşılan sorunların çözümü için çalışmalar sürüyor. Ayrıca, enerji sektörü İsrail’de son yıllarda en hızlı gelişen sektörlerden biri.
Enerji sektöründe Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya doğal-gaz satışı konusunda projeler üzerinde çalışılıyor. Bunun dışında büyük ölçekli yabancı yatırımcılar, gayrimenkul sektöründeki yatırımlar için teşvik ediliyor. Akdeniz'e kıyısı olan Türkiye ve İsrail’in ikili ticaret hacmi çok daha fazla geliştirilebilecek potansiyele sahip. Türkiye’de üretilen ürünler deniz yolu ile günlük olarak İsrail’e ulaştırılabiliyor. Türkiye ve İsrail’in üçüncü ülkelere mal ve hizmet temini konusunda işbirliği yapması da gündemde.
BAHREYN
25 BİN KONUT YAPILACAK
Basra Körfezi'nde yer alan Bahreyn, irili ufaklı yaklaşık 30 adadan oluşan bir ada ülkesi. 2006'da ABD ile Serbest Ticaret Anlaşması yapan ilk Körfez Ülkesi olan Bahreyn, ihracatının yüzde 60'ını, devlet gelirlerinin yüzde 70'ini petrol ürünleri üzerinden sağlıyor.
Ekonomik faaliyetlerin en önemlilerinden biri de petrolden sonra ikinci büyük ihraç kalemi olan güçlü alüminyum üretimi. Türkiye ile dış ticaret hacmi ise oldukça sınırlı. Geçen yıl iki ülke arasındaki ticaret 350 milyon dolar civarında olurken, Türkiye'den taşıt parçaları, demir çelik, tütün ürünleri, elektrikli makine ekipmanları ihraç ediliyor.
İki ülke arasındaki ticari ilişkiler her ne kadar düşük seviyelerde ilerlese de, önümüzdeki süreçte planlanan projeler Türk iş dünyasına önemli fırsatlar sunuyor. Enerji, konut ve sağlık sektörlerinde önemli projeleri hayata geçirmeye hazırlanan Bahreyn'de 1 milyar dolar değerindeki Kral Abdullah Tıp Şehri Projesi, Konut Bakanlığı'nın 25 bin konutun yapımı için sözleşme imzalamaya başlaması, doğalgaz ithalat santrali yatırımı ve güneş enerjisine dönük panel üretimi öne çıkan işlerden birkaçı.
KATAR
İHRACATTA ÜRÜN ÇEŞİTLEMESİ GEREKİYOR
Son dönemde Türkiye'de yaptığı satın almalarla dikkat çeken Katar, Ekonomi Bakanlığı tarafından yatırım ve ticarette öncelikli ülkelerinden biri olarak belirlendi. GSYH'nin yüzde 56'sını, ihracat gelirlerinin ise yüzde 89'unu petrol ve doğalgaz sektöründen elde eden Katar, dünyanın en büyük üçüncü doğalgaz rezervine sahip. Ülkede kişi başına düşen milli gelir 100 bin doları aşmış durumda. Petrol gelirlerinin devlet gelirlerindeki ağırlığı nedeniyle devlet harcamaları petrol fiyatlarındaki dalgalanmalardan direkt olarak etkileniyor.
Bu durumun Türkiye ihracatına etkisi de yakından hissedildi. Ülkede yabancı yatırımcı için potansiyeli olan en önemli sektör müteahhitlik. Bu noktada da ihracatta inşaat demiriyle öne çıkan Katar'a olan ihracatımız 2009 yılında yüzde 73 azaldı. Burada Katar'ın inşaat demirine getirdiği ithalat yasağı da etkili oldu. Hala etkisi hissedilen daralmayla iki ülke arasındaki ticaret 2016 yılında 700 milyon dolarla sınırlı kalmış durumda. Türkiye'nin ihracat ürünlerinde çeşitlemeye gitmesi gerekiyor. Katar'da son yıllarda küresel kriz etkisiyle yavaşlayan bazı büyük projelerin hızlandırılması gündemde.
Katar'da önümüzdeki yıllar için planlanan 200 kadar yatırım projesinin toplam tutarı yaklaşık 200 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Bunun yüzde 43'ü altyapıya giderken, kalanının sağlık ve eğitim sektörleri için kullanılması bekleniyor. Bu noktada özellikle sağlık ürünleri ve eğitim alanlarında ihracat için önemli fırsatlar olabilir. Ayrıca ev tekstili ve gıda ürünlerinde de fırsatlar bulunuyor. Yatırım açısından ise ülkede Türk firmalarının en önemli rakipleri olarak İtalya, Almanya, İngiltere ve Çin firmaları bulunuyor. Katar'ın 2022 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacak olması da önemli fırsatlar sunuyor. Şampiyona için yapılacak orta ve büyük ölçekli dokuz yeni stadyumun yanı sıra, Katar 2030 vizyonu kapsamında gerçekleştirilecek olan ihaleler yeni pencere açabilir.
FİLİSTİN
GIDA ÜRÜNLERİ ÖNE ÇIKIYOR
İsrail ile yaşanan gerilimler, siyasi açmaz ve güvenlik problemleriyle ticaretin çok kolay olmadığı Filistin’e geçen yıl Türkiye’den 100 milyon dolara yakın bir ihracat yapıldı. Filistin ihracatta zorlu bir kapı. Filistin’e ihracatta İsrail gümrükleri kullanılıyor. İsrail, II. İntifada’nın çıktığı süreçten bu yana güvenlik gerekçesiyle limanlara gelen malları kontrol amacıyla günlerce bekletebiliyor.
Bu nedenle firmalar ekstra demuraj ücreti ödemek zorunda kalabiliyor. Öte yandan ihracat ürünlerinin gümrükten çekilmesini takiben İsrail plakalı kamyona yüklenmesi zorunluluğu bulunuyor. Bu da ihracatta maliyeti artırıyor. İsrail standartları ve teknik düzenlemeler Filistin için de uygulanıyor. Ayrıca, ihracat kargolarını götüren gemilerin İsrail ülke limanlarında yavaş tahliye ediliyor olmasını, Filistinli alıcıların kargolarına sadece Supalan İzni veriliyor olmasını ve Koşer Sertifikası’nın fiyatlar üzerinde önemli artışa neden olduğunu da söylemek gerekiyor. Türkiye’den özellikle ayva, elma, patates, kuru soğan gibi ürünlerin gittiği Filistin’e ihracatta öncelikle engellerin aşılması bekleniyor.
KUVEYT
BÖLGESEL LOJİSTİK MERKEZİ OLACAK
Türkiye’nin petrol ithalatı yaptığı ülkelerden biri olan Kuveyt, ticari dengede eksi yazılan bir pazar. Bölgedeki siyasi istikrarsızlık ve Kuveyt ile ticarette önem arz eden Suriye ve Irak’taki karışıklıkların devam etmesi, bu ülkeyle ticaretin istenilen seviyelere ulaşmasını engelliyor. 2016 yılında Kuveyt’e ihracatımız yüzde 10,6 oranında düşerken, iki ülke arasındaki ticaret hacmi 1,3 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.
Kuveyt ihracatta demir çubuklar, savaş taşıtları, halı, hazır giyim ürünleriyle öne çıkıyor. Fakat Kuveyt’in petrole bağımlılığını azaltmak ve istihdamı artırmak amacıyla hazırladığı Vizyon 2035 eylem planına göre bölgesel lojistik merkez olmayı planlayan ülke, ticaret ve finans merkezine dönüşerek yatırımlar çekmeyi hedefliyor.
Bu noktada 2019 yılına kadar devreye girecek 600 yataklı iki hastane yatırımı gündemde. Bu yeni iki yatırım sağlık ürünleri ihracatında önemli bir fırsat sunuyor. Ayrıca devreye girecek 5 milyon yolcu kapasiteli ve 4,2 milyar dolarlık uluslararası havalimanı projesi de inşaat malzemelerinden perakende ürünlerine kadar geniş bir ihracat hamlesi sunuyor.
LÜBNAN
TÜRKİYE İLE STA YÜRÜRLÜĞE GİRİYOR
Ortadoğu'da adı hep iç karışıklıklarla anılsa da dünyaya açılan Beyrut Limanı ve kozmopolit yapısıyla önemli bir ticaret ve kültür merkezi olan Lübnan, son seçimlerle oluşan yeni siyasi istikrarla ekonomi ve ticarete odaklandı. Türkiye'nin Lübnan'a ihracatı 2014 ve 2015'te yüzde 6-7 oranında gerilese de geçen yıl yüzde 0,5 artış kaydederek gelecek açısından umut verdi. Toplam ihracat 800 milyon dolar civarında. İhracatta öne çıkan sektörler ise gıda ürünleri, taşıt ve parçaları, değerli taş ve demir çelik olarak görünüyor.
2017'de yüzde 2,2 büyümesi beklenen Lübnan ekonomisi, Aralık 2016'da Hariri Hükümeti'nin göreve gelmesiyle yukarı çıkış eğilimine girdi. Siyasi istikrar bir süredir durgunluk yaşayan ülke ekonomisi açısından olumlu bir gelişme. Hariri Hükümeti, Türkiye ile ticareti artırma kararı aldı. Özellikle müteahhitlik, elektrik, doğalgaz, petrol ve turizm sektörlerinde Türk firmaları için yeni iş ve yatırım fırsatları var. Türkiye ile Lübnan arasında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması'nın da bu yıl yürürlüğe girmesi bekleniyor.
Dünya Bankası, Lübnan'da karayollarının iyileştirilmesine yönelik 200 milyon dolarlık bir destek açtı. Buna göre ilk etapta 500 kilometrelik yol yapımı için ihaleye çıkılacak. Ayrıca doğalgaz ve petrol arama çalışmaları için ihale süreci başlatılacak. Öte yandan Beyrut Rafik Hariri Havalimanı'nda yolcu sayısının 7,6 milyondan 24 milyona çıkarılması için genişletme çalışması yapılacak. Proje kapsamında inşa edilecek yeni terminal, yolcu salonları ve ilave apronlar için yabancı şirketlerin teklifleri alınacak.
UMMAN
ÜÇÜNCÜ ÜLKELERDE ORTAK YATIRIM FIRSATI
Petrol fiyatlarındaki gerilemeden en çok etkilenen ülkelerden biri olan Umman'a ihracat son iki yıldır 500 milyon dolardan 320 milyon dolara geriledi. Buna karşın petrole bağımlı ekonomisini hızla çeşitlendirmek isteyen Umman, yabancı yatırımcı çekmek için yeni bir ticaret politikası oluşturuyor. İhracatta demir çelik, mineral yağlar, makine ve teçhizatları, elektronik ürünler ve mobilya ön planda. Türk müteahhitler Umman'da 2000 yılından beri toplam 8,5 milyar dolarlık iş bitirdi. Dolayısıyla ülkede Türk iş adamlarına yönelik güven üst seviyede. Nisan ayı ortalarında bir grup Türk iş adamı
heyetini kabul eden Umman Ticaret ve Sanayi Bakanı Ali Bin Masoud Al Sunaid, Türk girişimcileri ülkesinde görmek istediklerini belirtti. Umman devleti ayrıca Türk şirketlerine üçüncü ülkeler için ortak yatırım çağrısı da yaptı. Ülkede yatırım için öne çıkan sektörler ise enerji ve turizm. Devlete ait Sohar Aluminiyum, kapasitesini 3 katına çıkarmak için 4 milyar dolar yatırım planlıyor. Turizm sektöründe ise oda sayısının 2020'ye kadar 20 binden 24 bine çıkarılması planlanıyor.
Dugm Limanı'nın 2020 yılında faaliyete girecek olması da bölgede Umman'ın ekonomik ağırlığının artacağına işaret ediyor. Umman'da sürdürülen büyük altyapı yatırımları kapsamındaki kamu ihaleleri oldukça şeffaf bir süreç içinde yürütülüyor. Ülkede perakende gıda satışlarının yüzde 65'i özel süpermarketlerden yapılıyor. Söz konusu satış gittikçe yaygınlaşırken, gıda sektöründe toptan satışlar pazarın yüzde 20'sini oluşturuyor. İki ülke arasında imzalanan anlaşmaya göre 30 günden az süreli ziyaretler için her iki ülkenin vatandaşları da vizeyi ziyaret etmek istediği ülkenin havaalanından, kalınacak günlere göre değişen oranda ücret vermek suretiyle alabiliyor.
ÜRDÜN
ABD VE AB İLE SERBEST TİCARET AVANTAJI
Ortadoğu'daki karışıklıklardan ve özellikle Suriye'deki iç savaştan çok etkilenen Ürdün, 1,4 milyon Suriyeli mülteciye kapılarını açarak Türkiye'nin ardından en çok mülteci kabul eden ikinci ülke oldu. Siyasi ve ekonomik açıdan bölgenin en istikrarlı ülkelerinden biri olan Ürdün, liberal ekonomisi, batı normlarına uygun bürokrasisi, eğitimli ve ucuz iş gücü ile Türk şirketleri için ideal bir yatırım alanı. İngilizcenin iş çevrelerinde yaygın olarak konuşulması da Ürdün'ü cazip kılan bir başka avantaj.
Büyük Arap Serbest Ticaret Bölgesi (GAFTA) ülkeleri arasındaki STA'lardan yararlanarak, Ürdün'de gerçekleştirilecek bir yatırımla Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin tamamına mal satmak mümkün. Bununla birlikte Ürdün'ün ABD ve AB ile de STA'sı mevcut. Dolayısıyla Akabe Limanı'ndan tüm bölgeye ve ABD ve Avrupa Birliği pazarına STA avantajı ile ihracat yapılabiliyor Ürdün'ün 2017'de yüzde 3,2018'de yüzde 3,3 büyümesi bekleniyor Türkiye'nin Ürdün'e ihracatı 20l6'da/I0 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Son birkaç yıldır ihracatta gerileme olsa da, fosil yakıtlar, mineral yağlar, kazan ve mekanik cihazlar, konfeksiyon malzemeleri, ses çoğaltıcıları ve televizyonlar ile mefruşatta fırsatlar var Ülkede Dünya Bankası şemsiyesi altında faaliyet gösteren Uluslararası Finans Kurumu (IFC) ve Yatırım Garanti Ajansı (MIGA), Zarqa Sanayi Bölgesi'nde enerji santrallerinin dizayn, inşaat ve işletilmesine destek sağlıyor IFC'nin projeye olan desteği75 milyon dolar olarak açıklandı. Bunun yanı sıra Ürdün-Irak sınır kapısının yakın zamanda yeniden açılması gündemde. Bu durum, savaş öncesi Ürdün ihracatının yüzde 20'sini oluşturan Irak pazarının yeniden kapılarını açacağını gösteriyor.
YEMEN
YENİDEN İNŞA SÜRECİ BAŞLIYOR
Yemen ekonomisi Mart 2015'te Suudi Arabistan'ın askeri müdahalesi ile parçalandı ve ülkenin altyapısı büyük zarara uğradı. En az gelişmiş ülkeler sınıfında yer alan Yemen'de yeni dönemde yol, şehir altyapısı, köprü-tünel, kamu binaları ve konutlar en önemli müteahhitlik projeleri olarak öne çıkıyor. Ülke ekonomisinin gelişmesinde katalizör görevi görecek olan sektör inşaat olacak. İhracatta ise son bir yıldır önemli artış var.
2016'da önceki yıla göre yüzde 36 artışla 535 milyon dolara ulaşan ihracatta en büyük fırsatlar, demir çelik, otomotiv, un, nişasta ve süt ürünleri, kakao, ayakkabı, hazır giyim ve makine teçhizat olarak sıralanabilir. Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun Yemen'deki limanlara uyguladığı ambargo nedeniyle ülke uluslararası ticaretten izole edildi. Bu nedenle Yemen Merkez Bankası'nın rezervleri bitmek üzere.
Öte yandan Dünya Bankası'nı Yemen'de 1,1 milyar dolarlık destek projesi yürürlükte. Yemen'in ithalatında petrol yağları önemli bir yer tutuyor. Buğday, pirinç, otomobil, şeker, palm yağı, süt ve krema, ilaç, altın, mısır, tavuk eti, römork, bisküvi, demir-çelik çubuk ve buğday unu ithal edilen diğer başlıca ürünler. Yemen Haziran 2014'te Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) katıldı. Yemen'in DTÖ'ye katılması yabancı yatırımcıları ülkeye çekmek için atılmış önemli bir adım olarak kabul ediliyor. Merkez Bankası verilerine göre, 2015 yılı itibarıyla, Türkiye'nin Yemen'de, Yemen'in de Türkiye'de doğrudan yatırımı bulunmuyor.