UZUN VADEDE YÜKSEK GETİRİ
Emeklilik yatırım fonlarının 2004 yılı başından 2016 yılsonuna kadar geçen dönemdeki kümülatif ağırlıklı ortalama getirilerinin yüzde 344 seviyesinde olduğu görülüyor. Aynı dönem itibarıyla TÜFE oranlarını dikkate aldığımızda, emeklilik yatırım fonlarının yüzde 58’in biraz üzerinde net reel getiri sağladığı ortaya çıkıyor.
Fon tipi detayında ilgili dönemdeki getirileri incelediğimizde, hisse senedi fonları yüzde 73,5 oranında ortalama reel getiri sağlarken kamu borçlanma araçları ve esnek fonlar sırasıyla yüzde 57 ve 56 oranında reel getiri sağladı.
Fon tipi detayında farklılıklar olsa da bu veriler, emeklilik yatırım fonlarının enflasyon karşısında uzun vadede yatırımcılarına yüksek getiri sağladığını gösteriyor.
DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
BES’i diğer yatırım araçlarından ayrıştıran en önemli avantajlardan biri de katılımcılara son derece geniş bir yatırım tercihi sunması. Farklı yatırım tercih ve beklentilerine sahip katılımcılara sunulan fon seçenekleri ile katılımcılar kendi risk profillerine uygun fonlarla sisteme girmenin avantajını yaşıyor.
Katılımcıların, emeklilik birikimlerinin tercih ettikleri fonların getiri performansı ile doğrudan bağlantılı olduğunu bilerek hareket etmesi oldukça önemli. BES, katılımcılara yatırım yapmak istedikleri emeklilik yatırım fonunu başlangıçta özgürce seçebilme ve sözleşme boyunca yılda altı defaya kadar değiştirebilme olanağı sağlıyor.
Bununla birlikte, fon tercihi hususunda hem sisteme girerken hem de sözleşme süresince şirketler tarafından yapılan bilgilendirmelere rağmen katılımcıların fonlarını seçme ve değiştirme konularında henüz beklenen derecede aktif olmadıkları gözlemleniyor.
BES katılımcılarının yüzde 63’ünden fazlasının 25-44 yaşları arasında olmasına karşın en yüksek getiriye sahip hisse senedi fonlarının yüzde 12 seviyesinde tercih edilmesi dikkat çekici. Birikimlerini en optimum seviyede değerlendirmek isteyen genç yaştaki katılımcılara, risk-getiri potansiyeli daha yüksek olan fonları; emeklilik dönemi yaklaşan katılımcılara ise düşük riskli fonları tercih etmeleri öneriliyor.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın.
FON TAKİBİ ÖNEMLİ
BES’te uzun vadeli perspektifle yatırım yapan katılımcıların sistemden azami değeri sağladığını belirten Anadolu Hayat Emeklilik yetkilileri, “BES’le birlikte hane halkı tasarrufların büyüdüğünü ve yatırım alışkanlıklarının değiştiğini söylemek mümkün.
Emeklilik yatırım fonlarının getirilerinin geride bıraktığımız dönemde pozitif reel getiri sağladığını da söyleyebiliriz. Bunun için katılımcıların fon tercihleri konusunda bilinçlenmesi oldukça kritik.
Bu hususta gerçekleştirdiğimiz yoğun iletişim çalışmaları ve dönemsel kampanyalarımızla, katılımcılarımızı başta mobil ve internet şubemiz aracılığıyla fonlarını takip etmeye yönlendiriyoruz. Alanında uzman portföy yöneticileri tarafından hazırlanan Yatırım Danışmanlığı Bültenimiz ve “60 Saniyede Fon Önerileri” videomuzu da bu amaçla her ay katılımcılarımıza iletiyoruz” diye konuştu.
"TÜRK TAHVİLLERİNE OLAN İLGİ DEVAM EDEBİLİR"
ALİ TOYDEMİR
İŞ PORTFÖY ALTERNATİF YATIRIM ÜRÜNLERİ PORTFÖY YÖN. MÜDÜR YARDIMCISI
"FED'in faiz artışlarını bir süre öteleyebileceği beklentisi, gelişmekte olan ülke faizlerine de olumlu yansıdı. Hem ülke eurbond faizleri, hem de CDS'ler yılbaşındaki seviyelere göre aşağı geldi. 2017 başında 270 baz puan olan Türkiye'nin beş yıllık CDS'i 245 baz puan seviyesine geriledi ve Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi tarafından ihraç edilen dış borçlanma araçlarından oluşan verim eğrisi de ortalama 35 baz puan aşağı kaydı. Bu süreçte, TC Hazinesi 10 yıllık dış borçlanma aracı ihalesinde yüzde 6.15 ile borçlandı ve ilgili kıymetin faizi, şubat ayının ikici haftasında yüzde 5,60 seviyesine kadargeriledi. Türk borçlanma araçlarının mevcut fiyatlamaları göz önüne alındığında, karşılaştırabilir kredi notlarına sahip diğer ülke kamu ve özel sektör tahvillerine göre yüksek faiz sunmaya devam ediyor. Küresel risk iştahının mevcut seviyesini koruması durumunda Türk tahvillerine olan ilginin devam etmesi beklenmeli. Önümüzdeki dönemde risk teşkil edebilecek unsurların başında Trump'ın seçim öncesi vaatlerine paralel hareket etmeye başlaması ve ABD'de enflasyonu yukarı taşıyacak hamlelerde bulunması geliyor. Piyasalar açısından risk yaratabilecek diğer bir unsur ise bahar ayları ile Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde yaşanacak seçim süreçleri. Özellikle Fransa'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri Euro bölgesi ile ilgili tartışmalara alevlendireceğinden önem taşıyor."