Türkiye’de sağlıkla ilgili tercih ve harcama davranışları radikal biçimde değişiyor. Tüketicinin beklentisi artık yalnızca hastalık sonrası tedavi değil, sürekli ve kişisel sağlık optimizasyonu. Sektörü şekillendirecek yeni ekonomik model; önleyici sağlık, veri kullanım kapasitesi ve teknoloji tabanlı verimlilik ekseninde kuruluyor.
Philips Türkiye ve Ipsos’un bu yıl 5’incisini gerçekleştirdiği Sağlık Trendleri Araştırması da, sağlığa yaklaşımın Türkiye’de davranışsal olmanın yanı sıra ekonomik ölçekte de dönüşmekte olduğunu gösteriyor. Bulgular; sağlık sisteminin geleceğinde yapay zekâ, veri temelli yönetim, kişiselleştirme ve sürdürülebilirlik odaklı yatırımların belirleyici olacağını ortaya koyuyor.
SAĞLIK PLATFORMLARI BÜYÜYECEK
Araştırmaya göre 2019’da kendini “iyi/çok iyi” hissedenlerin oranı %89 iken bu yıl %62’ye gerilemiş durumda. Buna karşın toplumun %84’ü sağlıklı kalmak için aktif çaba gösterdiğini, %73’ü ise sağlığı için harcama yapmaya hazır olduğunu söylüyor. Ekonomistler, bu farkın sağlık tüketiminin ölçeğini değiştirdiğini; “tedavi odaklı harcama”dan “koruma – erken müdahale – kişisel optimizasyon” bandına kayan yeni bir pazar yarattığını belirtiyor. Bu yeni alan; akıllı takip cihazları, uyku – stres – kalp üzerinde çalışan sensörlü yeni nesil teknolojiler, kişiselleştirme yazılımları ve veri odaklı sağlık platformlarını büyütecek.
DİJİTAL SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM
Araştırma, sağlık sisteminin verimlilik kapasitesini teknoloji üzerinden yeniden tanımlıyor. Katılımcıların %74’ü teknolojinin tedaviyi kolaylaştırdığını, %84’ü ise kişisel sağlık yönetiminde etkili olduğunu düşünüyor. En kritik sinyal ise yapay zekâ alanında. Toplumun yarısından fazlası, teşhis ve tedavide yapay zekânın anlamlı katkı sunacağına inanıyor. Tele-sağlık hizmetlerinde bilinirliğin iki yılda %19’dan %28’e çıkması ve memnuniyetin %81’e ulaşması, dijital sağlık hizmetlerinin ölçeklenebilir ve maliyet etkin bir modele dönüşmekte olduğunu gösteriyor.
Philips Türkiye Genel Müdürü Gamze Arbak, dijital sağlık teknolojilerinin hekim üzerindeki yükü hafifleterek daha fazla kişiye erişimi mümkün kıldığını vurgularken; bu veriler sağlık hizmetlerinde “verimlilik odaklı kapasite artışı”nın Türkiye pazarında da artık yatırım hikâyesi haline geldiğini ortaya koyuyor.
ÜRÜNLERDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Bu dönüşümün ikinci stratejik ekseni ise sürdürülebilirlik. Katılımcıların %65’i, sağlık sektöründe sürdürülebilirliğin öncelik olması gerektiği görüşünde. Ürün tercihlerinde sürdürülebilir firma lehine davranan kitle %53. Bu oran, sağlık teknolojisi yatırımlarının sürdürülebilir üretim, çevre dostu malzeme seçimi, geri dönüştürülebilir bileşenler ve karbon ayak izi azaltımını artık bir ESG detayı değil doğrudan “ticari zorunluluk” olarak okuması anlamına geliyor.
VERİ ODAKLI SAĞLIK
İnsanların artık sağlığı yalnızca hastalıkla ilişkilendirmediklerini; sağlıklı kalmayı ve iyi olma halini yaşamlarının merkezine koyduklarını söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksoy, “Bu noktada dijital sağlık teknolojileri ve yapay zekâ, hekimlerin kısa sürede doğru teşhise ulaşmasını sağlıyor, onlara hastalarına daha fazla zaman ayırma imkânı veriyor. Teknoloji, sağlık hizmetlerini daha verimli, erişilebilir ve insana dokunan bir yapıya dönüştürerek sürdürülebilir bir sağlık anlayışının temelini oluşturuyor” diyor.
Etkinliğin moderasyonunu üstlenen ve “Yapay Zekâ ile Sağlıklı Gelecek” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Teknolojide Kadın Derneği Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Öney ise, şöyle devam ediyor: “Sağlık artık yalnızca bireyin değil; toplumun ve gezegenin geleceğiyle bağlantılı bir kavram. Güçlü sağlık sistemlerinin temelinde teknoloji yer alıyor. Veri ve yapay zekâ, proaktif sağlık dönemini başlatarak insanların hastalanmadan sağlıklı kalmasını ve yaşam süresini kaliteli biçimde uzatmasını sağlayacak. Bu, veri odaklı sağlık devriminin habercisi.”