"Optimal: How to Sustain Personal and Organizational Excellence Every Day" kitabının yazarı olan Daniel Goleman CNBC'ye yaptığı açıklamada duygusal zekanın hayatta olduğu gibi işyerinde de oldukça önemli olduğunu söylüyor. Çünkü duygusal zeka ilişkileri güçlendirmeye, özgüveni yükseltmeye, empati kurma becerisini artırmaya yarıyor. Goleman, iş yerinde duygusal zeka eksikliğinin moral bozucu olduğunu, gelişimi engellediğini hatta çalışanları işi bırakmaya sürükleyeceğini söylüyor. Ona göre başarılı yöneticilerin kaçındığı 3 yıkıcı, toksik alışkanlık şöyle:
1 Herkesin önünde azarlamalar
Goleman bir yöneticinin ya da patronun duygusal zekadan yoksun olduğunu gösteren davranışlarından birinin doğrudan azarlama, aşağılama olduğunu söylüyor. Örneğin bir sunum sırasında bir hata yaptınız. Patronunuz konuyu tartışmak için size bire bir zaman ayırmak yerine, herkesin önünde azarlıyorsa bu duruma bir örnektir. Goleman'a göre bu tarz davranışlar çalışanı yabancılaştırıyor. Raporlar ise bu tarz işyeri şiddetinin çok da az olmadığını gösteriyor.
2 Sürekli yanlışlara odaklanmak
Çalışan gelişimi için uğraşmak her patronun işinin parçasıdır. Ancak Goleman'a göre bu, hiç olumlu geribildirimde bulunmadan sürekli yanlışlara odaklanma haline geldiğinde yine yıkıcı bir davranıştır. Goleman, "Sadece insanların yanlışlarını gören, doğrularını asla görmeyen" liderlerin çalışanlarının moralini düşürdüğünü söylüyor.
3 Gereksiz tartışmalar
Goleman'a göre işyerinde tüm konuşmaları, tartışmaya dönüştüren insanlar, özellikle de patronlar duygusal zekadan yoksundur. Goleman, "Sürekli tartışan ve asla aynı fikirde olmayan liderler, çalışanlarının fikirlerine değer verilmediği ya da işlerini yapamadıkları hissine kapılmalarına neden olabiliyor. Sürekli tartışmaya girmek grubu zayıflatır. Bunun yerine bir liderin anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olması doğrudur" diyor.