Bist 100
9530,47
0%
Bist 100
Dolar/TL
32,5259
0,4394%
Dolar/TL
Euro/TL
34,7507
0,5416%
Euro/TL
Euro/Dolar
1,0683
0,0932%
Euro/Dolar
Altın/Gram
2489,45
1,07%
Altın/Gram
Piyasaları
İncele
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

Anti-damping vergisi demir-çeliği ikiye böldü

27 Mart 2016
Anti-damping vergisi demir-çeliği ikiye böldü
Yılda 10 milyar dolarlık ihracat yapan demir-çelik sektörü zor günlerden geçiyor. Çin’in düşük fiyatlarla ihracata yönelmesiyle dünyada fiyatlar 130 dolardan 60 dolara kadar düştü.

ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr

Rusya, Ukrayna ve Çin’den 2067
gelen ürünlerde ‘damping’ olduğu iddiası üzerine hükümet anti-damping vergisi için çalışma başlattı. Ancak yeni bir koruma vergisinin ihracata zarar vereceğini düşünenler de var.

Son 1,5 yıldır Çin’in agresif ihracat politikası nedeniyle zor günler geçiren demir-çelik sektörü, şimdi de Rusya ve Ukrayna’dan ithal edilen ürünlerde ‘anti-damping’ tartışması yaşıyor. Sektörde bu ürünlere anti-damping vergisi konulması konusunda farklı sesler çıkıyor. Bazı sanayiciler yerli sanayiyi korumak adına bir an önce anti-damping vergisi çıkarılması gerektiğini belirtirken, bazıları ise mevcut koruma vergilerinin yeterli olduğunu savunuyor.

Ekonomi yönetimi ise son bir yıldır yüzde 9-13 arasında bir vergilendirme için çalışma yapıyor. Fakat Rusya
ile ticari ve diplomatik ilişkilerin kesilmesi, damping soruşturmasını karara bağlamayı zorlaştırıyor.

Dünyanın en büyük hurda ithalatçısı olan Türkiye’nin hurda fiyatlarının artmasıyla kütük demire yönelmesi, Rus, Ukrayna ve Çinli firmaların Türkiye'ye dampingli ürün satmasının yolunu açtı. Öyle ki, 2015'te miktar bazında yüzde 7,9 düşüşle ihracatı 16,1 milyon tona ve 9,9 milyar dolara gerileyen sektörün ithalatında ise patlama yaşandı. Demir-çelik ithalatı, 2014 yılında 14,8 milyon ton iken 2015'te yüzde 39 oranında artarak 20,6 milyon ton oldu.

Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, ithalat artışının önemli bir kısmının yarı mamullerden kaynaklandığını dile getiriyor. Ekinci, “Bunun nedeni firmalarımızın önemli bir kısmının üretim maliyetlerini düşürmek istemesidir. Yaptığımız ithalatın diğer bir kısmı ise dahilde işleme rejimi kapsamında yapılıyor” diyor.

“DAMPİNGLİ ÜRÜNLERE KARŞIYIZ"
Anti-damping soruşturmalarının belirli hukuksuz ticari etkinliklerden kaynaklanan teknik soruşturmalar olduğunu kaydeden Namık Ekinci, “Halihazırda Rusya dâhil olmak üzere Fransa, Romanya, Slovakya, Ukrayna,
Çin Halk Cumhuriyeti ve Japonya menşeli ‘Sıcak Haddelenmiş Yassı Çelik’ ürünlere anti-damping soruşturması yürütülüyor ve nihai kararın açıklanması bekliyoruz.

Rusya için uygulanması öngörülen anti-damping vergilerinin ise yüzde 9,42 ile yüzde 13,66 arasında olacağını düşünüyoruz” diye konuşuyor.

Ancak Ekonomi Bakanlığı bu konuda henüz net bir uygulamayı hayata geçirmiş değil. Namık Ekinci, ekonomi yönetiminin bir an önce söz konusu uygulamayı hayata geçirmesi gerektiği görüşünde. Ekinci, “Dampingli ve teşvikli ihraç ürünlerinin ülkemize ithalat yoluyla girmesine kesinlikle karşıyız. Ayrıca söz konusu dampingli ve teşvikli ürünleri üreten ülkelerin pazarımız olan ülkelere bu ürünlerini ihraç etmesinden de oldukça rahatsızız. Maalesef bu durumun ihracatımız ve dolayısıyla üretimimiz üzerindeki olumsuz etkisi giderek artıyor” diye konuşuyor.

“UCUZ ÜRÜN AVANTAJ SAĞLIYOR”
Ancak sektörde anti-damping vergisinin çare olmayacağını düşünenler de var. Kibar Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Kibar Dış Ticaret Genel Müdürü Serdar Koçtürk, damping konusunun özellikle 2008 krizinden sonra birçok ülke tarafından yerli sanayiyi geliştirmek için kullanıldığını belirtiyor.

Normalde Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) tarafından karara bağlanmış damping soruşturmalarının baz alınması gerekirken her ülkenin kendi kurallarını belirlediğini ifade eden Koç-türk, Türkiye’ye satılan mallara damping vergisi konulmadan önce iyi düşünülmesi gerektiğini vurguluyor. Koçtürk, “Zaten Rusya, Ukrayna, Çin gibi Gümrük Birliği ve serbest bölgeler dışındaki ülkelerden ithal edilen ürünler için bir koruma vergisi var.

Bu bir dönem yüzde 13’lere kadar çıkmıştı, şimdi ise yüzde 9 civarında uygulanıyor. Bunun üzerine bir de damping vergisi konulması doğru olmaz” değerlendirmesinde bulunuyor. Yerli üreticilerin bir yandan Rus ve Çin mallarından şikayet ederken, diğer yandan da ucuz maliyetlerle ithalat yaparak avantaj sağladığını hatırlatan Serdar Koçtürk, “Elbette ciddi anlamda bir damping varsa önlem alınmalı.

Ancak yerli sanayimiz sürekli korumacılık yasalarına gerek kalmadan dünyada rekabetçi hale gelmeli diye düşünüyorum. Eğer ucuz mal geliyorsa kapasiteyi ihracata kaydırıp mevcut riskleri yönetmeye çalışmalıyız” diyor.

İçdaş Çelik İcra Kurulu Başkanı Adnan Aslan da Rusya ve Çin’den ucuza gelen ürünlerin sektör için bir avantaj olduğunu söylüyor. Hurdada ithalat oranının yüzde 70 olduğuna dikkat çeken Aslan, “Böyle bir tabloda hammadde fiyatlarının düşmesi bizim yurtdışı pazarlarda rekabetçiliğimiz için olumlu” diye konuşuyor.

FİYATLAR YARIYA DÜŞTÜ
Öte yandan demir-çelik sektörünün yaklaşık 1,5 yıldır yaşadığı sorunların en büyüğü fiyatlardaki gerileme. 2014’te 138 dolar civarında olan ton fiyatı bugün 60 doların altında seyrediyor. Fiyatlardaki gerilemenin en önemli  nedeni ise Çin’in demir-çelik ihracatına hız vermesi. Yılda ürettiği 780 milyon ton çeliğin yüzde 15’ini ihraç eden Çin, 2015’te büyümedeki yavaşlamanın etkisi ile aylık ihracatını yüzde 5’ler civarında artırdı. Bu durum fiyatların aşağı yönlü baskı görmesine yol açtı.

Serdar Koçtürk, Çin’in dünya demir çelik piyasasındaki dengeleri değiştirdiğini anlatıyor. Koçtürk, “Türkiye yarı mamül ağırlıklı ithalatta kütük demir dediğimiz ürünü Çin’den getirtiyor. Hurda fiyatlarının artış eğilimi göstermesi sonrasında tüm sektör kütük demir ithalatına başladı. Bu aslında Türk sanayisi için suni teneffüs oldu” diyor.

“ÇİN’İN KAYITDIŞI ÜRETİMİ VAR”
Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci de, 2015 yılında dünya ticaretinde dengeleri alt üst eden Çin’in Türk çelik sektörünü derinden etkilediğini dile getiriyor. Ekinci, “Çin, ağırlıklı olarak cevherden üretim yaptığı için bu süreçten çok daha avantajlı çıktı. Cevherin yanı sıra diğer maliyet girdilerinin de daha düşük olduğunu hesaba katarsak, Çin’in rekabet avantajı gittikçe arttı” diye konuşuyor.

Namık Ekinci, Çin’in resmi rakamlar haricinde kayıtlara girmeyen en az 200 milyon ton çelik üretimi bulunduğunu da ifade ediyor. Ekinci, Çin tehdidi ve emtia fiyatlarındaki düşüşün Türk çelik sektörü açısından dezavantaj yaratmaya devam edeceğini kaydediyor.

2068“56,20 DOLARIN ÜZERİNDE DURAMAZSA AŞAĞI DÖNER"
Murat Tufan / Destek Menkul Araştırma Müdürü

“Son sekiz yılın en düşük seviyesine gerilemesinin ardından son dönemde toparlanma çabaları gösteren demir cevheri, önemli maden şirketlerinin hisselerinde görülen yükselişten destek bulsa da bu yükseliş hamlesi kalıcı değil. Dünyanın en büyük madencilik şirketi olan BHP Billiton, ürettiği hammaddeler arasında en çok demir cevheri için olumsuz beklenti içinde. Morgan Stanley, Goldman Sachs Group ve Citigroup'un demir fiyatlarında tahminlerini aşağı yönlü revize etmesi de olumsuz beklentileri destekledi. 56,20 dolar gibi kritik bir direnç seviyesinin üzerinde kalıcılık sağlanamaması sonrası yön tekrar aşağı dönüyor. Orta vadeli 63,50 dolar üzerinde bir fiyatlama görmediğimiz sürece demir fiyatlarında yükselişlerin kalıcı olması beklenmemeli.”
0


  • ALTIN GRAM - TL 2489,45 1,07%
  • ALTIN ONS 2380,44 0,81%
  • BIST 100 9530,47 0%
  • DOLAR/JAPON YENI 154,276 -0,066%
  • DOLAR/KANADA DOLARI 1,37513 -0,14958%
  • DOLAR/RUS RUBLESI 94,26 0,1011%
  • DOLAR/TURK LIRASI 32,5259 0,4394%
  • EURO/DOLAR 1,0683 0,0932%
  • EURO/TURK LIRASI 34,7507 0,5416%
  • STERLIN/DOLAR 1,24671 0,108%
Günün En Çok Okunanları
EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL