Japonya merkezli CNC, Robot ve Makine üreticisi FANUC, Avrupa'daki 2. Tamir merkezini Türkiye'de açtı. Yaklaşık 2 milyon TL yatırımla hayat bulan merkezde farklı ürünleri tamir etme hedefiyle çalışacaklarını söyleyen FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, "Pandemi sonrası endüstriyel anlamda üretim anlamında bizi çok yoğun günler bekliyor" diyor.
Aram Ekin Duran
Türkiye’de son yıllarda doğrudan yabancı yatırımlarda ciddi bir kan kaybı söz konusu. Ancak özellikle Covid-19 salgını ile ana ihracat pazarı Avrupa’nın bazı alanlarda Uzak Doğu’dan tedariği masaya yatırması, Türkiye için yeni yatırımlar açısından bir fırsat olarak görülüyor.
Bu konuda hızlı hareket eden Japonya merkezli CNC, Robot ve Makine üreticisi FANUC, Avrupa’daki 2. FANUC Tamir Merkezi’ni Türkiye’de açtı. Yaklaşık 2 milyon TL yatırımla hayat bulan merkezde farklı ürünleri tamir etme hedefiyle çalışacaklarını söyleyen FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, bu yatırımın FANUC’un Türkiye’ye ne kadar önem verdiğinin önemli bir göstergesi olduğunun altını çiziyor.
"Pandemi sonrasında üretimde yoğun günler bizi bekliyor” diyen Yiğit ile Türkiye pazarındaki gelişmeleri ve gelecek planlarını konuştuk.
Sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:
FANUC markasının geçmişinden bahseder misiniz? Şu anda kaç ülkede faaliyette ve toplam cirosu nedir?
FANUC olarak, CNC kontrol sistemleri, endüstriyel robotlar, Robodrill (İşleme Merkezi), Robocut (Tel Erozyon), Roboshot (Plastik Enjeksiyon) ve Robonano (Hassas Torna) gibi üretim makineleri için fabrika otomasyonunda faaliyet gösteren bir markayız. Tek üretim merkezimiz ise Japonya’da bulunuyor.
Üretim merkezimizde robotlar, robotları üretmektedir. Stratejimiz ise sadece var olan bir ürünü satmak değil, ürettiğimiz çözümleri karşı tarafa da uygulatmak. Bu şekilde sadece ürün satışı ile sınırlamıyor, üreticilere katma değerli ve ihtiyaç duydukları çözümleri sağlıyoruz.
CNC kontrol pazarında yaklaşık yüzde 60’lık pazar payına sahibiz. Ayrıca 640 binin üzerinde kurulu endüstriyel robotuyla, robot sektöründe lider küresel bir üretici konumundayız. FANUC olarak bütün dünyada, 283 farkı lokasyonda 6 bin 500 çalışanıyla verdiği hizmetler kapsamında 2019 yılını 5.7 milyar dolar ciro ile kapatmıştır.
Şirketin Türkiye'deki faaliyetleri ne zaman başladı? Şu anda hangi sektörlere yönelik hizmet veriyorsunuz?
FANUC Türkiye, 1993 yılında sahada çalışan ürünlere servis hizmeti veren bir organizasyon olarak kurulmuştur. 2012 yılında ise bünyemize Satış, Teknik Destek ve Operasyon departmanlarını ekledik. FANUC’un Türkiye pazarında çalışan 60 bin civarında makine, yaklaşık 5 bin tane de robotu var. Dolayısıyla Türkiye pazarının FANUC için çok önemli olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye’de otomotiv, beyaz eşya, genel endüstri, mücevher, kuyumculuk, savunma sanayi ve kozmetik gibi birçok farklı alana hitap etmekteyiz. Ama şu anda global dünyada trend çok hızlı değişiyor ve neredeyse bütün sektörler robotize olmanın yollarını arıyor.
Kısaca robotlaşmada ağırlık otomotivde, ikinci sırada beyaz eşya ve metal endüstrisi, sonrasında gıda, ilaç, kimya gibi sektörler olarak sıralayabiliriz ama aslında çok geniş bir kullanım alanı var. Türkiye’de en çok talep gören robotlar kaynak robotları.
Bunun da sebebi otomotiv ve otomotiv yan sanayiinde çok fazla robotun kullanılıyor olması. İkinci sıraya genel endüstride kullanılan taşıma robotlarını, yani bir ürünü bir yerden bir yere yerleştiren robotları, üçüncü sıraya paletleme robotları tarzında biraz daha büyük ve hat sonlarında hizmet veren robotları koyabiliriz. Ancak belirtmekte fayda var ki yeni trend insanla çalışan kobotlara yönelik ciddi bir yönelme var.
Koronavirüs salgını, üretimde otomasyonun önemini bir kez daha gösterdi. Siz bu dönemde satışlarınızda artış yaşadınız mı?
Yüzde 90 oranında ürünlerimizi kendi fabrikalarımızda ürettiğimiz ve stoklu çalıştığımız için henüz çok fazla problem hissetmedik. Virüsün global anlamda yarattığı kriz bizim üretimimizi maksimum düzeyde etkilemedi. Çünkü üretimimiz mümkün olduğunca robotize olmuş, fabrikalarımız, hiç müdahale olmadan 72 saat çalışabilir durumda. Otomasyon çözümleri üreten bir firma olarak, iyi bir örnek konumundayız.
Halihazırda açılan yeni fabrikalarımızla birlikte artan üretim kapasitemizin tedarik sürecimizi de olumlu etkileyeceğini düşünüyoruz. Çünkü bu salgın direkt insan sağlığıyla alakalı ve insanları üretimden uzaklaştıran bir durum.
Dünya birçok zorluğu yaşadı fakat insanları bu derece evlere kapatacak, üretimi yavaşlatacak, durduracak noktaya getiren başka bir durumla karşılaşmamıştı. Dolayısıyla üretim teknolojileri anlamında bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyebiliriz.
Türkiye'de hangi sektörlerin robotik teknolojilere daha çok ihtiyacı var?
Uluslararası Robot Federasyonu’nun ülkelerle alakalı bir robotlaşma datası var. İmalat sanayiinde 10 bin işçi başına düşen robot ortalaması onlar için robotlaşma oranını veriyor: Global ortalamaya bakıldığında bu sayı 74, sanayiinin lokomotif ülkeleri değerlendirildiğinde, örneğin Güney Kore’de 631, Singapur’da 488, Japonya’da 303. Avrupa’ya geldiğimizde Almanya’da 309, İtalya’da 156, Fransa’da 134 ama Türkiye’de durum çokta iç açıcı değil, ortalama 23. Yaklaşık 795 milyar dolarlık gayrisafi milli hasılasıyla Türkiye dünyanın en büyük 17. ekonomisi.
Ancak buna rağmen 150 milyar dolarlık otomasyon piyasasındaki ciromuz 1 milyar dolar bile değil. Yani ilk 25 ülke arasında değiliz. Gelişmiş ülkelere baktığımızda otomasyona gayrisafi milli hasıladan ayrılan pay yüzde 0,5-yüzde 2 arasında değişirken Türkiye’de bu oran yüzde 0.1.
Türkiye'de üretim planı var mı?
FANUC’un dünyada kurulu üretim tesisleri sadece Japonya’da bulunuyor. FANUC üretime başladığı ilk günden beri fabrika otomasyonunu kullanan ve ürünlerini robotlar ile üreten akıllı fabrika konseptini kullanması ile bilinen bir firma. Bugün Japonya tesislerinde 4000’e yakın robot ile kendi makine ve robotlarını üretiyor.
Bu sistemin getirisi olarak da üretim kapasitesini istediğinde artırma imkanı bulunuyor ve alternatif bir üretim alanına ihtiyaç duymuyor. Bu sebeple Japonya hariç farklı bir ülkede üretim tesisi yatırımı yakın zamanda planlanmıyor.
Aram Ekin Duran
[email protected]
Türkiye’de son yıllarda doğrudan yabancı yatırımlarda ciddi bir kan kaybı söz konusu. Ancak özellikle Covid-19 salgını ile ana ihracat pazarı Avrupa’nın bazı alanlarda Uzak Doğu’dan tedariği masaya yatırması, Türkiye için yeni yatırımlar açısından bir fırsat olarak görülüyor.
Bu konuda hızlı hareket eden Japonya merkezli CNC, Robot ve Makine üreticisi FANUC, Avrupa’daki 2. FANUC Tamir Merkezi’ni Türkiye’de açtı. Yaklaşık 2 milyon TL yatırımla hayat bulan merkezde farklı ürünleri tamir etme hedefiyle çalışacaklarını söyleyen FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, bu yatırımın FANUC’un Türkiye’ye ne kadar önem verdiğinin önemli bir göstergesi olduğunun altını çiziyor.
"Pandemi sonrasında üretimde yoğun günler bizi bekliyor” diyen Yiğit ile Türkiye pazarındaki gelişmeleri ve gelecek planlarını konuştuk.
Sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:
FANUC markasının geçmişinden bahseder misiniz? Şu anda kaç ülkede faaliyette ve toplam cirosu nedir?
FANUC olarak, CNC kontrol sistemleri, endüstriyel robotlar, Robodrill (İşleme Merkezi), Robocut (Tel Erozyon), Roboshot (Plastik Enjeksiyon) ve Robonano (Hassas Torna) gibi üretim makineleri için fabrika otomasyonunda faaliyet gösteren bir markayız. Tek üretim merkezimiz ise Japonya’da bulunuyor.
Üretim merkezimizde robotlar, robotları üretmektedir. Stratejimiz ise sadece var olan bir ürünü satmak değil, ürettiğimiz çözümleri karşı tarafa da uygulatmak. Bu şekilde sadece ürün satışı ile sınırlamıyor, üreticilere katma değerli ve ihtiyaç duydukları çözümleri sağlıyoruz.
CNC kontrol pazarında yaklaşık yüzde 60’lık pazar payına sahibiz. Ayrıca 640 binin üzerinde kurulu endüstriyel robotuyla, robot sektöründe lider küresel bir üretici konumundayız. FANUC olarak bütün dünyada, 283 farkı lokasyonda 6 bin 500 çalışanıyla verdiği hizmetler kapsamında 2019 yılını 5.7 milyar dolar ciro ile kapatmıştır.
Şirketin Türkiye'deki faaliyetleri ne zaman başladı? Şu anda hangi sektörlere yönelik hizmet veriyorsunuz?
FANUC Türkiye, 1993 yılında sahada çalışan ürünlere servis hizmeti veren bir organizasyon olarak kurulmuştur. 2012 yılında ise bünyemize Satış, Teknik Destek ve Operasyon departmanlarını ekledik. FANUC’un Türkiye pazarında çalışan 60 bin civarında makine, yaklaşık 5 bin tane de robotu var. Dolayısıyla Türkiye pazarının FANUC için çok önemli olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye’de otomotiv, beyaz eşya, genel endüstri, mücevher, kuyumculuk, savunma sanayi ve kozmetik gibi birçok farklı alana hitap etmekteyiz. Ama şu anda global dünyada trend çok hızlı değişiyor ve neredeyse bütün sektörler robotize olmanın yollarını arıyor.
Kısaca robotlaşmada ağırlık otomotivde, ikinci sırada beyaz eşya ve metal endüstrisi, sonrasında gıda, ilaç, kimya gibi sektörler olarak sıralayabiliriz ama aslında çok geniş bir kullanım alanı var. Türkiye’de en çok talep gören robotlar kaynak robotları.
Bunun da sebebi otomotiv ve otomotiv yan sanayiinde çok fazla robotun kullanılıyor olması. İkinci sıraya genel endüstride kullanılan taşıma robotlarını, yani bir ürünü bir yerden bir yere yerleştiren robotları, üçüncü sıraya paletleme robotları tarzında biraz daha büyük ve hat sonlarında hizmet veren robotları koyabiliriz. Ancak belirtmekte fayda var ki yeni trend insanla çalışan kobotlara yönelik ciddi bir yönelme var.
Koronavirüs salgını, üretimde otomasyonun önemini bir kez daha gösterdi. Siz bu dönemde satışlarınızda artış yaşadınız mı?
Yüzde 90 oranında ürünlerimizi kendi fabrikalarımızda ürettiğimiz ve stoklu çalıştığımız için henüz çok fazla problem hissetmedik. Virüsün global anlamda yarattığı kriz bizim üretimimizi maksimum düzeyde etkilemedi. Çünkü üretimimiz mümkün olduğunca robotize olmuş, fabrikalarımız, hiç müdahale olmadan 72 saat çalışabilir durumda. Otomasyon çözümleri üreten bir firma olarak, iyi bir örnek konumundayız.
Halihazırda açılan yeni fabrikalarımızla birlikte artan üretim kapasitemizin tedarik sürecimizi de olumlu etkileyeceğini düşünüyoruz. Çünkü bu salgın direkt insan sağlığıyla alakalı ve insanları üretimden uzaklaştıran bir durum.
Dünya birçok zorluğu yaşadı fakat insanları bu derece evlere kapatacak, üretimi yavaşlatacak, durduracak noktaya getiren başka bir durumla karşılaşmamıştı. Dolayısıyla üretim teknolojileri anlamında bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyebiliriz.
Türkiye'de hangi sektörlerin robotik teknolojilere daha çok ihtiyacı var?
Uluslararası Robot Federasyonu’nun ülkelerle alakalı bir robotlaşma datası var. İmalat sanayiinde 10 bin işçi başına düşen robot ortalaması onlar için robotlaşma oranını veriyor: Global ortalamaya bakıldığında bu sayı 74, sanayiinin lokomotif ülkeleri değerlendirildiğinde, örneğin Güney Kore’de 631, Singapur’da 488, Japonya’da 303. Avrupa’ya geldiğimizde Almanya’da 309, İtalya’da 156, Fransa’da 134 ama Türkiye’de durum çokta iç açıcı değil, ortalama 23. Yaklaşık 795 milyar dolarlık gayrisafi milli hasılasıyla Türkiye dünyanın en büyük 17. ekonomisi.
Ancak buna rağmen 150 milyar dolarlık otomasyon piyasasındaki ciromuz 1 milyar dolar bile değil. Yani ilk 25 ülke arasında değiliz. Gelişmiş ülkelere baktığımızda otomasyona gayrisafi milli hasıladan ayrılan pay yüzde 0,5-yüzde 2 arasında değişirken Türkiye’de bu oran yüzde 0.1.
Türkiye'de üretim planı var mı?
FANUC’un dünyada kurulu üretim tesisleri sadece Japonya’da bulunuyor. FANUC üretime başladığı ilk günden beri fabrika otomasyonunu kullanan ve ürünlerini robotlar ile üreten akıllı fabrika konseptini kullanması ile bilinen bir firma. Bugün Japonya tesislerinde 4000’e yakın robot ile kendi makine ve robotlarını üretiyor.
Bu sistemin getirisi olarak da üretim kapasitesini istediğinde artırma imkanı bulunuyor ve alternatif bir üretim alanına ihtiyaç duymuyor. Bu sebeple Japonya hariç farklı bir ülkede üretim tesisi yatırımı yakın zamanda planlanmıyor.
“TÜRKİYE’DE AKILLI BİNA İNŞA EDECEĞİZ”
“Yeni dönemde, Türkiye’de kendi binasını ve ofisini inşa etmek üzere yatırımlara başladık. Bu yıl içerisinde temellerini atacağımız yeni akıllı binamıza en geç 2022 yılında geçmeyi hedefliyoruz. Ürünlerimiz ve teknolojilerimizin yanı sıra FANUC’un Türkiye’deki partnerleri ve çözüm sağlayıcılarının da ürünlerini sergilediği geniş bir demo sergileme, öğrencilerin ürünlere rahatça erişip projelerini gerçekleştirebildikleri bir çalışma alanı ve seminerlere katılınabilinen bir konferans salonu içeren bir akıllı bina olmasını planlıyoruz. 2020DE zorlu ekonomik koşullara rağmen bir önceki yıla göre yüzde 15 bir büyüme hedefliyoruz.”
