Anadolu Ajansının (AA) Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü dolayısıyla hazırladığı "Türkiye'nin Asırlık Şirketleri" temalı dosya haberin yedinci bölümünde, Eyüp Sabri Tuncer'in 100 yıllık ticari yolculuğuna yer verildi.
1923'TE SATIŞ MAĞAZASINI AÇTI
Eyüp Sabri Tuncer, savaşın sona ermesinin ardından doğup büyüdüğü İnegöl'de yeniden ticarete atıldı. Baba evini satıp Türkiye'nin başkenti ilan edilen Ankara'nın yolunu tutan Eyüp Sabri Tuncer, 1923'te yeni yapılanan ve nüfusu artan başkentte "bonmarşe" olarak tanımlanan perakende satış mağazasını açtı.
Eyüp Sabri Tuncer'in adıyla anılan mağazası, aileler için zengin bir ürün yelpazesi sunuyordu. Mağazada bu dönemde ana faaliyet kolu olan ısmarlama gömlekçilikle birlikte şapka, atkı, mendil, çorap, kösele ve deri valiz, el çantası, şemsiye gibi tuhafiye ürünlerinin satışı yapılıyordu.
ESANS SATICISINDAN ÖĞRENDİ VE...
Tuncer'in bir İstanbul seyahati sırasında Eminönü Tahtakale'de bir esans satıcısından öğrendiği kolonya imalatı, kendisinin ve ailesinin yaşamını kökten değiştirdi. 1930'lu yılların zorlu pazar koşullarında, mağazada satılan tüm ürünlerin fiyatlarının net olduğunu ifade etmek için ürün kataloğu olarak da kullanılan broşürler hazırlayan işletme, bunları, kolonyada müşteri kazanmak ve ürünü bir tüketim malzemesi olarak benimsetmek amacıyla posta kutularına ve kapılara bırakarak dağıtımını sağladı.
PROMOSYON KUPONU FİKRİ
Promosyon amaçlı bedelsiz kuponu gören müşteriler mağazaya gelerek 12-13 çeşit kolonyadan arzu ettiklerini bedelsiz olarak alırken, bu kampanya sayesinde kolonya tüketim alışkanlığı oluşmaya başladı ve zamanla kolonyaya talep arttı. Günlük hayatta daha çok kullanılmaya başlanan kolonya, sevilen bir ürün haline geldi.
Eyüp Sabri Tuncer'in iki oğlu, 1950'li yılların ortalarına gelindiğinde iş hayatında aktif rol almaya başladı. Oğul Sabahattin Tuncer, yurt dışındaki ham madde üreticilerine mektuplar yazarak kendi formülünü geliştirmeye yönelik çalışmalara başladı. 1961'de şirket, Eyüp Sabri Tuncer ve Oğulları Kolektif Şirketi haline getirildi ve üretim çalışmalarına hızla devam edildi.
1967'DE FİRMA KENDİ FORMÜLÜNÜ GELİŞTİRDİ
1967'de çalışmalar netice verdi ve firma kendi limon kolonyası formülünü geliştirerek üretime geçti. Böylece Türkiye'de ham maddelerden kendi formülünü geliştiren ilk kolonya markası ortaya çıkmış oldu. 1994'te Sabahattin Tuncer'in oğlu Engin Tuncer yönetimi devraldı ve 1995'te Ankara Lalahan'da 7 bin metrekarelik alan üzerinde modern, tamamen bilgisayar tabanlı üretim yapabilen, yüksek üretim kapasiteli bir fabrika kuruldu.
Marka bilinirliği amacıyla reklam çalışmalarına da başlayan Engin Tuncer, 2007'de oda kokusuyla ürün gamını çeşitlendirmeye başladı. Yüzyıllık Markalar Derneği üyesi Eyüp Sabri Tuncer, 2023'e gelindiğinde Türkiye'nin her bölgesine ulaşmış, kozmetikten kişisel bakıma 650'ye varan ürün çeşidi ve 74 ülkeye ihracatıyla ünü dünyayı aşan bir şirket haline geldi.
"Aslında 1923'ten önce kurdu"
Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu Başkanı Engin Tuncer, şirketin kurucusu Eyüp Sabri Tuncer'in aslında işletmeyi 1923'ten önce kurduğunu ancak mağazalaşmış ve ete kemiğe bürünmüş hali olduğu için 1923'ü baz aldıklarını belirterek, artık ikinci yüzyıla doğru adım attıklarını söyledi. Her gün kendisini yenileyen bir işletmenin yöneticisi olduğunu, sürekli ürün geliştirme noktasında neler yapabileceklerini değerlendirdiklerini dile getiren Tuncer, "Artık ürünlerimizi kullananlara tüketici değil 'faydalanıcı' diyorum. Çünkü biz insanlara, topluma, çevreye faydalı ürünler yapıyoruz. Faydalanıcılara nasıl daha fazla katkı sağlayabiliriz, onların kullandıkları ürünleri kendi sağlıkları, çevre ve çocuklarının sağlığı için daha kaliteli ürünleri nasıl çıkarabiliriz onun çalışmasını yapıyoruz." dedi.
O BİNA NURİ CONKER PAŞA'NINDI
Tuncer, İnegöl'de tuhafiyecilik yapan Eyüp Sabri Tuncer'in arkadaşlarıyla arabalarına yüklediği kıyafetleri satmak için il il gezerek Ankara'ya gittiğini, yolda bazı arkadaşları dönse de kendisinin burada kalmaya karar verdiğini anlattı. Ankara'da ilk mağazanın saman pazarında açıldığını belirten Tuncer, dükkanın, şu anda Ankara Anafartalar Caddesi üzerindeki binaya 1925-1926 civarında taşındığını söyledi. Tuncer, "O dükkan Ankara'nın en modern ve ilk kaloriferli binasıydı. O bina Nuri Conker paşanındı." diye konuştu.
Tahtakale'de öğrendiği formülle ilk kolonyayı üretiyor
Engin Tuncer, ilk mağaza açıldığında müşteri bulabilmek için Eyüp Sabri Tuncer'in katalog hazırladığını, savaştan çıkılan bir dönemde böyle bir kataloğun hazırlanmasının dede Tuncer'in ne kadar vizyoner bir kişiliğe sahip olduğunu gösterdiğini ifade etti. O dönem özellikle tekstil ve hazır giyimde çok kaliteli ürünleri müşterilerle buluşturduklarını dile getiren Tuncer, bir süre sonra Eyüp Sabri Tuncer'in Tahtakale'yi ziyaret ettiğinde bir esansçıdan öğrendiği formülle kolonya üretimine başladığını söyledi. Tuncer, kolonya üretimi başladıktan sonra Eyüp Sabri Tuncer'in kolonya konusunda müşteri kazanmak ve ürünü bir tüketim malzemesi olarak benimsetmek amacıyla posta kutularına ve kapılara kupon dağıttığını belirterek, kuponu getirenlere promosyon olarak kolonya hediye edildiğini anlattı.
O MAĞAZA 100 YILA YAKIN SÜREDİR HER GÜN AÇILIR
O zaman hediye kolonya almak için mağazaya gelen müşterilerin zaman zaman sıra oluşturabildiğini kaydeden Tuncer, "İşte o gün başlayan sıra bugün hala devam ediyor. O mağaza 100 yıla çok yakın bir süredir her gün açılır. Her gün tertemiz, pırıl pırıl, rahmetli dedemin bıraktığı dekoruyla, zeminiyle yerdeki çini taşıyla muhafaza ediliyor ve satışa devam ediyor." diye konuştu. Tuncer, Eyüp Sabri Tuncer'in ürettiği kolonyayı, promosyon kuponlarının yanı sıra mesire ve piknik alanlarında, tren garında insanlara ikram ettiğini anlattı.
"1969'dan beri kendi formülümüzle ürünlerimizi yapıyoruz"
Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu Başkanı Engin Tuncer, sonrasında şirketi devralan babası Sabahattin Tuncer'in işler azalınca aynı zamanda Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nde de çalışmaya başladığını söyledi. Sabahattin Tuncer'in üniversitede çalışırken bir gün bitkilerden elde edilen esanslarla ilgili bir kitap gördüğünü ve kitabın Fransa'dan getirilmesi için girişimlerde bulunduğunu dile getiren Tuncer, "O kitap geldiğinde dünyalar benim oldu' derdi. Sonra hocalarla ve yurt dışındaki bir firma ile işbirliği yapıyor. Bir süre yurt dışından ürün getiriliyor. Sonra zamanla her şey Türkiye'den tedarik edilmeye başlanıyor. 1969'dan beri kendi formülümüzle ürünlerimizi yapıyoruz." ifadesini kullandı.
"74 ülkeye kendi ismimizle ürünlerimizi gönderiyoruz"
Engin Tuncer, 2007'ye kadar sadece kolonya ürettiklerini, o tarihte oda parfümü üretimine başladıklarını, 2015'ten sonra da kişisel bakım ürünleri alanına girdiklerini söyledi. Her zaman yeniliğe açık olduklarını, sürekli formül geliştirdiklerini belirten Tuncer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Artık el ve vücut losyonları, kremler, şampuan, sıvı sabun, zeytinyağlı ürünler, duş jelleri, diş macunu gibi ürünler üretiyoruz. Şu anda 650 çeşit ürünümüz var. 74 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bunların başında Rusya, ABD, Avrupa ülkeleri geliyor. Çin, Hong Kong, Singapur, Afrika ülkeleri var. Çok güzel bir dağılımımız var. Bunların hepsi sadece Eyüp Sabri Tuncer ismiyle gider, başka bir marka altında private label üretimimiz yoktur. 250 kişiyi istihdam ediyoruz. Bizde çok otomasyon var. Yani ham maddenin ilk tankere girmesinden son anına kadar insan müdahalesinin en az olduğu bir üretim sürecimiz var."
İHRACATI ARTIRMAK İSTİYORUZ
Tuncer, gelecek dönemde ihracatı artırmayı ve dış satımın cirodaki payını yüzde 50'ye ulaştırmayı hedeflediklerini söyledi. Yurt dışında kozmetik alanında düzenlenen tüm büyük fuarlara katıldıklarını ifade eden Tuncer, ABD'de çok büyük marketlerde yer aldıklarını, Rusya ve Singapur'daki konumlarının çok iyi olduğunu bildirdi. Tuncer, çamaşır yıkama sıvısı için de çalışmalara devam ettiklerini belirterek, mevcut deterjanların doğru durulama yapılmadığında cilt rahatsızlıklarına neden olabildiğini ifade etti.
"Eyüp Sabri Tuncer her dönemde adil bir firma olmuştur"
Engin Tuncer, markalarının birçok insanın hatıralarında yer aldığını, birçok eve girdiğini belirterek, özellikle Kovid-19 sürecinde herkesin kolonya aradığı ve fiyatların arttığı dönemde ilanlar vererek fiyatlarını artırmayacaklarını açıkladıklarını anımsattı. Bu sayede fiyatların dengelendiğini, diğer şirketlerin de açıklama yaptığını dile getiren Tuncer, "O gün ticaret yapma günü olmadığını biliyorduk. 'Yangını söndüreceğiz ve sonra ticarete devam edeceğiz' dedik. (Belki) Ham maddenin artması nedeniyle zarar ettik. Ancak kararımızdan vazgeçmedik. Bu nedenle her evde olmasa bile birçok kişinin gönlünde, hafızasında Eyüp Sabri Tuncer markası var." dedi.
'ŞİRKET DEĞERLERİ'
Tuncer, 100 yıllık marka olabilmek için bazı değerlere sahip olunması gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti:
"O değerlerimizin paradan, menfaatlerden, şahsi hırslardan ve maddi beklentilerden farklı olması lazım. Eyüp Sabri Tuncer her dönemde adil bir firma olmuştur. Çalışanına, iş yaptığı ve yaptırdığı kişilere, ortaklarına karşı adil olmuştur. Bu gerçek samimiyet sayesinde ilahi adalet tecelli ediyor ve sizi her zaman belirli bir seviyede tutuyor. Çalışanlarımızın ücretlerini ve sigortalarını her zaman tam ödedik. 100 yıllık firmanın her birinde bu ticari ahlakın ve kültürün olduğunu görüyorum. Dürüstlük, gerçek samimiyet, insanlara, çalışana ve iş yaptığınız kişilere karşı saygınız yoksa, dönüyor dolaşıyor haram paranın en fazla 40 yıl yaşadığı gibi sizden çıkıyor. Haram para en fazla 40 yıl yaşar, sonunda eski sahibine dönermiş. Onun için Türkiye'de 40 yıl ve üzeri yaşayan şirket sayısı çok az."
Tuncer, "İnsanların Allah'tan korkması lazım. Hiçbir şeyden çalmayacaksın. Ürünün ham maddesinden, gramajından, çalışandan, zamandan çalmayacaksın. '3 gram eksik koysak ne olur' demeyeceksin. '3 kuruş vergi vermesek ne olur' demeyeceksin. Eyüp Sabri Tuncer belki çok zengin değil ama toplum nezdinde büyük itibarı var. Her dönemde, her zaman samimiyet lazım. Bir insan ahlaklı ise ahlaklıdır, ahlaksızsa ahlaksızdır. Sadece 'ticari ahlak' diye bir şey olmaz. Ahlaklı adam her alanda ahlaklıdır." diye konuştu.
YENİ YATIRIM PLANLARI
Engin Tuncer, yeni yatırım planlarına ilişkin olarak da Balıkesir'de bir etil alkol tesisi hayata geçireceklerini, bu tesisin Türkiye'nin 250 milyon litre olan yıllık ihtiyacının 50 milyon litresini karşılayacağını ifade etti.