Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, AK Parti Bayburt İl Başkanlığında düzenlenen, "Türkiye Yüzyılı Başlıyor, 2023'e Doğru Şehir Buluşmaları Bayburt" adlı toplantıda yaptığı konuşmada, son zamanlarda enflasyon sorununu çözmek üzere uğraştıklarını söyledi.
Dünyanın her tarafında olan enflasyonun Türkiye'yi daha fazla etkilediğini belirten Bilgin, "Neden bizi daha fazla etkiledi? Çünkü bütünüyle petrolde, doğal gazda dışa bağımlı bir ülkeyiz. Yüz yıldır yapılmayan şeyi şimdi yapıyoruz, nedir? Nükleer tesis yapıyoruz, nükleer enerji ile Türkiye'yi yeni tanıştıracağız. Tanıştırdığımız zaman dışa bağımlılığımız daha azalacak. İlk defa doğal gaz bulduk, doğal gazı inşallah martta Türkiye'de hizmete sokacağız, soktuğumuz zaman Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığı daha azalacaktır. Daha bir çok şey." diye konuştu.
Bilgin, Yusufeli Barajı'nın kısa süre önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hizmete açıldığını anımsatarak, "Türkiye'nin enerjideki dışa bağımlılığının getirdiği ilave bir maliyet var. Yaklaşık maliyet 50 milyar dolar. Onun için Türk ekonomisinde bu 50 milyar doların meydana getirdiği negatif bir etki var." ifadelerini kullandı.
"Türkiye büyüdükçe sorun çözme kabiliyeti artan bir ülkedir"
Bazı kişilerin, "Neden enflasyon Almanya'da bu kadar değil?" diye sorduğuna işaret eden Bilgin, şu değerlendirmede bulundu:
"Almanya'da da üretici fiyatlarında enflasyonun yüzde 35'in üzerine çıktığını söyleyeyim bu arada da ama neden o kadar değil, bunun için o kadar değil. Çünkü burada maliyetler çok yüksek, maliyetlerin temel girdisi de ulaştırma altyapısı, onun maliyeti yani petrol, doğal gazın dışında bütün enerji üretimi, elektrik üretiminin de dışa bağımlı olması. Bunları dışa bağımlılıktan kurtardıkça, adım adım bu projeleri devreye soktukça Türkiye ilerlemeye devam edecek ama Türkiye'nin bütün bu olumsuz şartlara rağmen başardığı bir şey var, Türkiye ekonomisi büyümeye devam ediyor."
Bilgin, "Türkiye büyüdükçe sorun çözme kabiliyeti artan bir ülkedir." ifadesini kullanarak, "Türkiye, 1 trilyon dolarlık bir ekonomiye doğru, onun eşiğindedir, ilerledikçe sorun çözme kabiliyeti artacaktır. Bunun hemen yansıyan, gündelik hayatımızda hemen hissedilen neticesi nedir? İstihdam yaratmasıdır büyümenin. Türkiye'nin ekonomik büyümesi, yaklaşık 1 milyondan fazla yıl sonu itibarıyla istihdam yaratacaktır, tahminimiz 1 milyon 100 bin, 1 milyon 200 bin olmasını bekliyoruz." dedi.
Türkiye'nin istihdam yaratarak, büyüyerek bu sorunu aşacağının altını çizen Bilgin, şöyle devam etti:
"Ama bu sorunun bir başka yönü de şudur, çalışanların, düşük gelir gruplarının korunmasıdır. Ben özellikle kendi Bakanlığımızla ilgili bunu söylüyorum. Biz çalışanlarımızı, emekçilerimizi koruyacak bir ücret politikası, sosyal politika projeksiyonuyla bakıyoruz geleceğe ve bugünümüzü yarına taşıyacak tedbirleri bugünden alıyoruz. Neler bunlar, geçtiğimiz dönemde aritmetik olarak asgari ücreti yüzde 80'nin üzerinde artırdık. Yeterli oldu mu? Olmadı. Bugün yeniden ele alıyoruz. Yarın Asgari Ücret Komisyonumuz toplanacak, toplantıdan sonra da yeniden varılan noktayı, inşallah uzlaşma noktasını buluruz, değerlendireceğiz ve bir karara varacağız. Varacağımız kararı daha önce de birkaç defa belirttim. İş verenlerimizin ödeyebileceği ama emekçilerimizin rahat nefes alabileceği rakama ulaşacağımızı düşünüyorum. Hedefimiz o, onu gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz."
"Sorunları çözerek ileriye doğru yürüyen bir Türkiye var"
Bilgin, diğer bir meselenin de emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) denilen geniş bir kitleyi ilgilendiren sorun olduğuna dikkati çekerek, "Bu, 8 Eylül 1999'dan bugüne gelen bir mesele, bunu da çözüyoruz. Bu uzun uğraşılarla çözüm aşamasına gelmiştir çünkü birçok meselenin boyutu vardır. Mali boyutunun dışında da teknik boyutları vardır, onları da halletmek üzereyiz, onları da bu ay içerisinde çözdükten sonra Meclisimizin gündeminde yer alacağını planlıyoruz." diye konuştu.
Sorunları çözerek ileriye doğru yürüyen bir Türkiye olduğunu vurgulayan Bilgin, şunları kaydetti:
"2023'e Cumhuriyetimizin 100. yılına girerken de ekonomisi büyüyen, sosyal sorunlarını çözen, sosyal politika yaklaşımıyla toplumun bütün kesimlerini özellikle çalışan, emekçi, emekli ve yoksul kesimlerini, gelir dağılımından daha düşük gelir alanları destekleyerek onları yukarıya doğru tırmandıracak bir sosyal politika yaklaşımıyla sorun çözüyoruz. Bizim ücret politikamız da buna dayanmaktadır, asgari ücret politikamız da bu stratejiye dayanmaktadır. En alttaki ücretleri yukarıya doğru tırmandırmak, yukarıdakileri daha yukarıya tırmandırmak, dolayısıyla ücretlilerin milli gelirden aldığı payı artırmak, siyasetimizin özetini böyle yapabiliriz."