Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) geçen hafta aralık ayı verilerini de açıklamasıyla enflasyonda 2019 yılı bilançosu belli oldu. 2018 yılı sonunda 2017 yılı sonuna göre neredeyse ikiye katlanarak yüzde 11,92'den yüzde 20,3'e çıkan yıllık Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) enflasyonu, 2019 yılı sonunda ise geldiği yere geri döndü.
DR. ORHAN KARACA
[email protected]
Yıllık tüketici enflasyonu 2019 yılını, 2017 yılı sonundaki seviyesine çok yakın bir yerde, yüzde 11,84 düzeyinde kapattı. 2018 yılında enflasyonun yükselmesine yol açan temel gelişme döviz kurlarında yaşanan sıçrama olmuştu.
2018 yılına 3,75 TL dolayında giren dolar kuru, 22 Haziran'daki erken seçim öncesinde 4,50 TL'yi aşmış, ABD ile ilişkilerin krize dönüştüğü ağustos ayında ise 6 TL'nin üzerine tırmanmıştı. 2018'in son aylarında finansal piyasalar biraz sakinleşse de dolar kuru yılı 5,35 TL dolayında kapatmıştı.
Döviz kurlarındaki yüzde 40'ı aşan bu artış fiyatlara yansıyıp enflasyonun yükselmesine yol açmıştı. Enflasyondaki bu yükseliş de satın alma gücünü düşürüp iç talebi aşağı çekerek ekonominin resesyona girmesine neden olmuştu.
2019'DA NELER OLDU?
Yurtiçi ve yurtdışı politik belirsizlikler sürdüğü için enflasyonda 2019 yılına çok da olumlu beklentilerle girilmemişti. Her ne kadar özellikle yaz aylarındaki güçlü "baz etkisi" nedeniyle yıllık tüketici enflasyonunun 2019 sonunda yüzde 10 dolayına düşmesi mümkün gibi görünse de bunun gerçekleşebileceğini pek düşünen yoktu.
Beklentiler 2019 yılı sonunda enflasyonun en fazla yüzde 15 dolayına kadar inebileceği yönündeydi. 2018'in sonlarında ertelenmeye başlayan kamu zamlarının 31 Mart'taki yerel seçimler sonrasında devreye girmesi beklentisi ve dış politikadaki gerginlikler yüzünden döviz kurlarının her an yeniden sıçrayabileceği endişesi, 2019'da enflasyonun daha da yükselebileceğini bile düşündürüyordu.
Fakat gerçekleşme korkulduğu gibi olmadı. Gerçi 31 Mart'ta yapılan ama iptal edilip 23 Haziran'da tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi sonrasında ertelenmiş kamu zamlarının bir bölümü devreye girdi.
Bu da enflasyonun rotasından biraz sapmasına neden oldu. Ancak döviz kurlarında endişe edildiği gibi yeni bir sıçrama olmaması enflasyonu beklenenden daha aşağı bir seviyeye çekti.
Yaz aylarındaki olumlu baz etkisiyle ekim ayında yüzde 8,55'e kadar inen yıllık tüketici enflasyonu, baz etkisinin tersine dönmesi yüzünden son iki ayda yeniden yükselişe geçse de, 2019'u beklenenden 3 puan kadar aşağıda bitirdi.
HEDEFLEME BİLANÇOSU
Böylece enflasyon iki yıl önceki seviyesine geri dönmüş oldu. Ancak mesele şu ki enflasyonda iki yıl önceki seviye de çok kötüydü.
İktisatçılar enflasyonun normalde yüzde 2-3 arasında olması gerektiğini söylüyor. Türkiye'de ise yıllardır enflasyonu yüzde 5'e indirmek hedefleniyor.
Enflasyon şu anda bu hedefin iki katından daha yüksek bir seviyede bulunuyor.
Türkiye, para politikasında, 2002'den bu yana, önce "örtük", sonra "açık" ve daha sonra da "esnek" şekilde olmak üzere enflasyon hedeflemesi rejimi uyguluyor. Örtük hedeflemede işler çok iyi gitmişti ama sonra bozuldu. Özellikle 2011'de başlayan esnek hedeflemenin bilançosu çok kötü görünüyor. Maalesef bu durum 2020'de de düzeleceğe benzemiyor.