1993 yılında sanayi üretimine endüstriyel yağlayıcı sağlamak amacıyla kurulan Petroyağ, bugün yüzde 22'lik pazar payıyla sektörün önde gelen şirketlerinden biri. AR-GE'ye odaklandıklarını söyleyen şirketin kurucusu Ünal Soysal, "Sanayi kuruluşlarıyla yaptığımız projelerle yeni ürünler geliştirip bu kuruluşların ihtiyaçlarını Türkiye'den temin etmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Esas amacımız ithal ürünlerin Türkiye'de üretilmesini sağlamak" diyor.
Ayşegül Sakarya Pehlivan
[email protected]
Petroyağ, Ünal Soysal tarafından 1993 yılında sanayi üretimine endüstriyel yağlayıcı sağlamak amacıyla kuruldu. Türkiye'nin sanayi kuruluşlarına yağlayıcılar konusunda satış, danışmanlık ve satış sonrası hizmet veren şirketin kurucusu Ünal Soysal bir kimya mühendisi…
Uzun yıllar akaryakıt sektöründe önemli şirketlerde çalıştıktan sonra kendi işini kurmaya veriyor. Sektörde boşluğu görerek niş alanlara yönelik endüstriyel yağlayıcı ürünleri ithal etmeye başlayan Soysal, 2001 yılında Türkiye'de üretime başlıyor.
Bugün ithalat, ihracat ve üretim yapan Petroyağ, AR-GE çalışmalarıyla farklılaşıyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye pazarında lider bir oyuncu olurken yurtdışında da büyümeyi hedeflediklerini söyleyen Soysal, "Hedefimiz uluslararası piyasada önemli bir oyuncu haline gelmek.
Bunu da stratejik ortakla yapmak ana gayelerimizden biri… Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen Uzak Doğu, Avrupa ya da Amerika'dan sektörel firma varsa bu firma Türkiye'de bizimle yapacağı partnerlikle pazarın yüzde 20'sine sahip olacak demektir" diyor. Soysal'la Petroyağ'ın gelecek vizyonunu konuştuk.
Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
Ben kimya mühendisiyim. 1980 yılından bu yana yağlayıcılar üzerinde çalışıyorum. Petrol Ofisi'nde sekiz yıl çalıştıktan sonra, Texaco Europe Türkiye'de dört yıl çalıştım. Bu süre içerisinde pek çok yağlama seminerine izleyici ve konuşmacı olarak katılarak yurtdışındaki tesislerde yağlama konusunda eğitimler aldım.
12 yıllık çalışma hayatının ardından kazandığım tecrübenin ardından kendi işimi kurmaya karar verdim. Bugünkü Petroyağ'ın temellerini 20 metrekarelik bir ofiste attım. 1993 yılında ithalatla başladım. 2001 senesinde ise üretim yapmaya başladık.
Petrol piyasasının düzenlenmesine başlanmasından itibaren EPDK'dan ilk madeni yağ lisansını alan firmalar arasında yer aldık. Şirketi kurduğumuzdan beri yasalara ve standartlara uygun hareket etmeye çok önem verdik. Bu bizim için çok önemli itibarımızın en büyük nedeni bu.
Petroyağ'ın sektördeki konumu nedir?
Bugün geldiğimiz noktada endüstriyel yağlarda yüzde 22'lik pazar payına sahibiz. 1993 senesinde ilk ithalat miktarımız 2 bin 700 kiloyken ivme hep yukarı gitti. Yıllık satış 255 tonken bugün günde 255 tona geldik.
Her krizden büyüyerek çıktık. Bankalarla hiç işimiz olmadı. Depo sistemiyle başladığımız serüvende bugün üç tane tesisimiz var. O zaman 2 bin ton üretim varken şimdi 26 bin tona ulaştık. 52 bin ton kapasiteli GOSB fabrika, 26 bin ton Köseköy fabrika ve 10 bin ton kapasiteli Gürcistan Poti tesisimiz bulunuyor.
Gürcistan'daki tesisi iki sene önce faaliyete geçirdik. Orada amacımız Türk devletine ve Rusya ülkelerine satış yapmak çünkü orada da bir boşluk var. Biz niş alanlara girerek, sektördeki boşlukları değerlendirerek büyüme modeli seçtik. Bu büyüme modelinde de tamamen AR-GE'ye dayalı olduğunu söyleyebilirim.
AR-GE merkeziniz var mı?
2017 sonunda Sanayi Bakanlığı'nın 333'üncü AR-GE merkezi olmaya hak kazandık. Kendi alanımızda sektörde ilk AR-GE merkezi olan şirketiz. 20 kişi çalışıyor. Toplam şirketimizde 81 kişi çalışıyor. 2 milyon TLlik AR-GE bütçemiz var. AR-GE'yi gerçekçi anlamda uyguluyoruz. Sanayi Bakanlığı, TÜBİTAK, üniversite ve AR-GE merkezi olan diğer sanayi kuruluşlarıyla işbirliği halinde çalışıyoruz.
Sanayi kuruluşlarıyla yaptığımız projelerle yeni ürünler geliştirip bu kuruluşların ihtiyaçlarını Türkiye'den temin etmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Esas amacımız ithal ürünlerin Türkiye'de üretilmesini sağlamak. Bununla ilgili alüminyum, demir çelik ve mürekkep sanayinde, plastik gibi sanayilerde özel ürünler geliştiriyoruz.
Hatta hayvan aşılarında, yurtdışı ürünün ikamesini sağlayan Şap Enstitüsü'yle ortak yaptığımız bir projemiz var. Bunun üzerinde yoğun çalışıyoruz. Hayvan aşılarını imalatında kullanılan bir hammaddenin Türkiye'de üretilmesi sağlanacak bu proje sayesinde. Bu ürün dörtte biri fiyatına üretilebilecek.
Üzerinde çalıştığınız projelerin nasıl bir katkısı olacak?
3 bin tonluk bir ithalat ürününün Türkiye'de üretilmesi için çalışıyoruz. Bu ürünün Türkiye'de üretilmesiyle 15 milyon dolarlık bir ciro elde edilecek.
Orta vadede büyüme hedefiniz ve yatırım planlarınız nedir?
2018 sonu ciromuz 60 milyon dolar. 2018'de yüzde 20 büyüdük.2023 hedefimiz yurtiçi, ihracat, Gürcistan tesisimiz ve ek bir tesis ile beraber 120 milyon dolar ciroya ulaşmak. Yeni projelerimizdeki ürünlerimizi dış pazarlarda satışını gerçekleştirerek yurtdışında daha çok büyüme hedefimiz var.
2020-2021 gibi Doğu Avrupa'da önce bir depolama tesisi, ardından bir tesis kurmayı planlıyoruz. Önümüzdeki yıl fizibilite çalışmalarını yapacağız. Diğer taraftan kimyasallar şirketimiz Proil tarafında da yeni yatırımlarımız olacak. Bu üretimi Köseköy'deki fabrikaya taşıyacağız. 500 bin ile 1 milyon dolar arasında yatırım yapacağız.
İhracatın satışlar içindeki payı nedir?
İhracatın payı yüzde 5'ten yüzde 22'lere yükseldi. Ana hedefimiz 2020 yılına kadar yüzde 30'a çıkartmak. Yüzde 30 hedefine ulaştığımız an hedefimizi yüzde 50'ye çıkartacağız. Şu anda 35 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bu rakamı da 40 ülkeye çıkarmayı planlıyoruz. Türki devletlerde büyümeyi hedefliyoruz.
Orada sanayiye yönelik boş bir alan var. Gürcistan'daki tesisimiz ipekyolu üzerinde ve tren sevkiyatlarıyla çok büyük avantaj sağlayacağız. Rusya büyüme planlarımız arasında. Kuzey Afrika ve Güney Amerika için çalışmalarımız var. Beş sene içinde Güney Amerika'da bir iki ülkede oluruz diye planlıyoruz.
AR-GE konusunda gündeminiz nedir?
Avrupa ülkeleri çevreye uyumlu, insan sağlığına zararlı olmayan ürünler kullanmak istiyor ve bu gibi ürünler talep ediyor tedarikçilerinden. Dolayısıyla bitkisel yağ ürünlerinin önem artıyor. Biz bunun üzerinde çalışan bir şirket kurduk dört yıl önce. Dolayısıyla çevreye ve insan sağlığına uyumlu oleo kimyasallar dünyasına giriş yaptık.
Kanoladan başladık. Dışarıdan ithal edip burada mahsul haline getirebiliyorsunuz. Oradan elde edilen türevleri çeşitli kimyasal reaksiyonlarla bitmiş ürün haline getireceğiz. Böylece ithalatın önüne geçerken ihracat yapacağız. Petrolden elde edilen ürünlere bakınca her iki dünyada niş ürünlerle varlığımızı büyütmek istiyoruz.
HEDEF STRATEJİK ORTAKLIK
"Türkiye'nin yıllık yağ tüketiminin 420 bin ton civarında olduğunu tahmin ediyoruz. Bunun 250 bin tonluk kısmını motor yağları oluşturuyor. Geri kalan 200 bin ton endüstriyel yağ pazarını oluşturuyor. Bizim endüstriyel yağda 40 bin tonluk satış hacmimiz var.
Yani yüzde 20 pazar payımız var. Petroyağ Türkiye'deki endüstrinin yüzde 20'sini idare ederek kilit bir firma konumuna geliyor. Bizim önümüzde bir tek Shell var. Biz onun arkasından gelip beş yıl içinde birinci olmayı hedefliyoruz. Hedefimiz bu birincilikle kilit firma rolünü güçlendirip uluslararası piyasada önemli bir oyuncu haline gelmek. Bunu da stratejik ortakla yapmak ana gayelerimizden biri…
Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen Uzak Doğu, Avrupa ya da Amerika'dan sektörel firma varsa bu firma Türkiye'de bizimle yapacağı partnerlikle pazarın yüzde 20'sine sahip olacak demektir. Aynı zamanda rekabetten uzak niş alanlarda büyüdüğümüz için kârlılıkta yüksek bir firmayla karşılaşacaklar. Bu stratejik ortaklıkla hedefimiz uluslararası anlamda bilinen bir güç haline gelmek."
