Ocak 2025’te yüzde 30 oranında artırılarak net 22 bin 104 TL olarak belirlenen asgari ücrette gözler Ocak 2026’da yapılacak artış oranında. Aralık ayında gerçekleşmesi beklenen Asgari Ücret Tesbit Komisyonu toplantısı sonrası 2026 asgari ücret artış oranı belirlenecek.
Ekonomist’in 09 Kasım - 22 Kasım 2025 tarihli sayısından
Her yıl sonunda gündeme gelen asgari ücret artış tartışmasında bu yıl en önemli gelişme, işçi tarafının masada olmama kararı. Bir ayağı eksik masadan çıkacak karar konusunda ise farklı fikirler öne çıkıyor. Asgari ücret artışında işveren, işçi, kamudan farklı sesler duyulurken; işçi tarafında Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ile sanayicilerin önde gelen STK’larından biri olan Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) aynı söylemde birleşti. Önceki hafta gazetecilerle bir araya gelen Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Burhan Özdemir’den asgari ücret konusunda dikkat çeken açıklamalar geldi. Özdemir, asgari ücretin belirlenmesinde yalnızca enflasyonun değil, büyümeden alınacak payın da hesap edilmesi gerektiği çıkışı geldi. Ekonomist’e özel açıklama yapan DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu da aynı talebi dile getirerek, şunları söylüyor: “Asgari ücret ve tüm ücretlilerin gerçek enflasyon karşısındaki kaybı giderilmeli, büyümeden, milli gelir artışından payını almalıdırlar. Zira 1970‘lerin sonunda asgari ücretin kişi başına milli geliri oranı yüzde 90’lara yakın iken, bu oran bugün yüzde 40’lar düzeyine gerilemiştir.”

ARTIŞ YÜZDE 30-32 OLABİLİR
İşçi ve işveren kesiminden gelen bu açıklamaları Ekonomist’e değerlendiren Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Kamil Yılmaz, MÜSİAD’dan gelen açıklamaların yüzde 30-32 civarında bir artış oranına hükümete yakın iş çevrelerinin tepki göstermeyeceği şeklinde yorumlanabileceğini söylüyor. Yılmaz, “Hükümete yakın özel sektörü temsil eden MÜSİAD Başkanı’nın yüzde 30’un üzerinde asgari ücret artışını destekleyici açıklaması, hükümetin 2026’da enflasyonla mücadele programını gevşetmek yolunda adımlar atacağı izlenimini uyandırıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
MB HEDEFİ GERÇEKÇİ DEĞİL
Merkez Bankası’nın hali hazırda geçerli 2026 enflasyon hedefinin yüzde 19 olan üst sınırını dikkate aldığımızda enflasyonla mücadele programının hedefleriyle uyumlu bir asgari ücret artışı yapılmasının beklenmesi ‘gerçekçi’ bir seçenek olarak görünmüyor. 2024’te yüzde 44,4 olarak gerçekleşen enflasyon oranın oldukça altında, yüzde 30 bir artışla 2025’te 22 bin 104 TL olan asgari ücretin bu yıl da gerçekleşen enflasyon oranının altında bir oranda artırılması muhtemel.
Bu durumun ücretli kesimin reel kayıplarının katlanarak artmasına yol açacağını aktaran Kamil Yılmaz, yıl sonunda açıklanacak asgari ücret artışının, 2025’te gerçekleşmesi beklenen enflasyon oranına yakın bir noktada, yani yüzde 30-32 civarında olmasını oldukça yüksek bir ihtimal olarak gördüğünü söylüyor. Yılmaz’a göre, bu oran reel asgari ücret kayıplarını telafi etmeyecek olsa da işçi tarafının bir ölçüde kabul edebileceği bir oran olabilir. Yılmaz, “Ortalama ücret asgari ücrete çok yakın bir düzeyde seyrediyor. Üç yıla yayılan bir enflasyonla mücadele sürecinin maliyetlerinin asgari ücretlinin ve genelde ücretlilerin sırtına yüklenmesi kabul edilemez” diyor.
İŞVEREN NE BEKLİYOR?
Öte yandan, Temmuz 2023’ten bu yana devam eden enflasyonla mücadele programı reel sektörde de ciddi bir baskı yaratmış durumda. Asgari ücrette yüzde 30’luk bir artış, 2025’te 30 bin 621 TL olan asgari ücretli çalışanın işverene maliyetini 2026’da 40 bin TL’ye çıkaracak. Üretici bu artışı mümkün olduğunca fiyatlarına yansıtacak. Bu ise enflasyonda aşağıya doğru eğilimin daha da yavaşlamasına ve 2026 sonunda enflasyonun hedeflerden oldukça daha yüksek gerçekleşmesi anlamına gelecek. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkanı Ender Yılmaz, prensipte asgari ücretle ilgili bir açıklama yapmak istemediklerini aktararak, özetle bir dengelenmenin oluşması gerektiğini söylüyor. Yılmaz, “Gönlümüz istenen düzeyde artışı vermekten yana. Ben hep çalışanın tarafındayım, fakat bir yanda da rekabet gücü var. Bir denge gözetilmesi gerekiyor. Görüşmeler tamamlandığında görüşlerimizi aktaracağız” diyor.
BELİRLEME YÖNTEMİNE İTİRAZ
Asgari ücrette artış oranlar tartışıla dursun, yöntem de birçok eleştiriyi üzerine çekiyor. Özellikle işçi sendikalarına göre 50 yılı aşkın bir süredir ülkemizde uygulanan asgari ücret tespit komisyonu yoluyla asgari ücretin belirlenmesi yönteminin artık tıkandığı ifade ediliyor. Asgari ücret tespit komisyonu 15 kişiden oluşuyor. Beş işçi, beş işveren, beş kişi de hükümet tarafından belirlenen isimlerden oluşan komisyon oy çokluğu ile karar alıyor. Komisyonda eşit oy çıktığında başkanın oyunu verdiği tarafa göre karar alınıyor. Komisyonun aldığı kararın kesin olduğunu ve hiçbir itiraz mekanizmasının olmadığını aktaran DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, bu duruma şu eleştiriyi yapıyor: “Milyonlarca işçinin ailesiyle birlikte hayatını sürdürdüğü asgari ücretin belirlenmesinde bu yöntem tümüyle antidemokratiktir. Çoğunlukla işverenle hükümet işçi tarafının onayı olmaksızın asgari ücreti belirlemektedir. Ayrıca 2018 yılında cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesi ile beraber 1 numaralı CBK ile asgari ücret tespit komisyonunun iş kanunu ile bağı kopartılmış ve doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmış durumdadır. Artık tümüyle tıkanmış olan ve bir sosyal diyalog mekanizması niteliğini kaybetmiş olan komisyon yöntemi değişmelidir.”
GERÇEK PAZARLIK ORTAMI BEKLENTİSİ
Asgari ücret komisyonundan beklenti; gerçek bir pazarlık mekanizmasının işlemesi yönünde. Toplu eylem ve grev hakkının olduğu bir pazarlık masası talep eden işçi örgütleri bu yılki komisyon masasında olmayacak. Türkiye’nin en büyük işçi konfederasyonu olan Türk-İş’in genel başkanı Ergün Atalay, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na katılmama kararlarını bir kez daha teyit ediyor. Atalay, “Asgari ücretliyi sahipsiz bırakmak gibi bir niyetimiz yok. Ancak mevcut yönetmelikte değişiklik yapılmadığı sürece tutumumuz aynı olacak. Bu şartlarda komisyonda yer almayacağız” diyor.
HESAPLAMADA DİKKAT ÇEKEN GELİŞME
Hesaplama konusunda bir diğer önemli gelişme, TÜİK’in 2026’da enflasyon baz yılını 2025 olarak değiştireceği ve ağırlık hesaplarında değişikliğe gideceğini açıklamasıyla oldu. Yeni düzenleme ile enflasyon hesabında kullanılacak ağırlıkların belirlenmesinde, hane halkı bütçe anketi yerine ulusal hesaplar hanehalkı nihai tüketim harcamaları verilerinin kullanılacak olması, gıda ve konut gibi yüksek ve katı enflasyon oranları olan grupların ağırlıklarının düşmesine yol açabilir. Öte yandan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yaklaşan görüşmeleri öncesi, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’in ayrı ayrı itirazlarına konu olan komisyonun yapısı ve çalışma usulüne yönelik itirazlar giderilmeye çalışılıyor. Bu kapsamda, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısının değiştirilmesinde yeni bir formülün gündeme geldiği belirtiliyor. Buna göre, Komisyon’daki hükümet kanadı temsilcisi 1 kişiye düşürülecek ve böylece çeşitli kurumlardan gelen temsilciler yerine sadece üçlü danışma kurulunda da ana rolü uzlaştırıcı olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından 1 kişi hükümet kanadını temsil edecek. Böylelikle bu oy belirleyici konuma geliyor olsa da, Bakanlığın uzlaştırıcı konumda olmasının komisyonda da tartışmaları daha sağlıklı hale getireceği kaydediliyor.

ARZU ÇERKEZOĞLU / DİSK BAŞKANI
“Asgari ücret 10 ayda 6 bin 322 TL TL eridi”
“Asgari ücret konusunda öncelikle söylenmesi gereken Türkiye’de asgari ücretin bir ortalama ücret olduğudur. Bütün dünyada sembolik bir ücret olan, çalışanların ancak yüzde 2-3’ünün ücreti olan asgari ücret, Türkiye’de bir ortalama ücret haline getirildi. Çalışanların yarısından fazlası asgari ücret ve civarında ücretlerle hayatını sürdürüyor. Bugün asgari ücret bir işçinin ailesiyle birlikte geçinebileceği bir ücret olmaktan çok uzaktadır. Dört kişilik bir ailenin sadece gıda harcaması olan Açlık sınırının 30 bin TL’ye yaklaştığı, yoksulluk sınırının 90 bin TL’yi geçtiği ülkemizde asgari ücretin yılın başından itibaren on aylık kaybı 6 bin 322 TL’ye ulaşmıştır. Alım gücü hızla düşen asgari ücret bir geçim ücreti olmanın çok uzağındadır. O nedenle 2026 yılı asgari ücreti ile ilgili beklentiler çok artmış durumdadır. Öncelikle Asgari ücret bir işçinin ailesiyle birlikte geçinebileceği bir ücret olmalıdır.”

PROF. DR. KAMİL YILMAZ / KOÇ ÜNİVERSİTESİ EKONOMİ BÖLÜMÜ
“Üç yıla rağmen büyük başarısızlık”
“Hükümete yakın özel sektörü temsil eden MÜSİAD Başkanı’nın yüzde 30’un üzerinde asgari ücret artışını destekleyici açıklaması, hükümetin 2026’da enflasyonla mücadele programını gevşetmek yolunda adımlar atacağı izlenimini uyandırıyor. Bu da 2026 sonunda enflasyonun yüzde 25’e varan bir seviyede gerçekleşmesi anlamına geliyor. Üç yıldır çekilen sıkıntılara rağmen enflasyonu, bırakınız tek hanelere, yüzde 20’nin bile altına indirmenin mümkün olmaması hükümet açısından büyük bir başarısızlık.”