Ekonomist Dergisi, Garanti BBVA ve Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) tarafından bu yıl 19’uncusu gerçekleştirilen “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması”nda “2025 Yılı Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi”, Studio Potato’nun kurucuları Alev Ertem ve Cansu Ertem kardeşler oldu.
Ekonomist’in 8 - 21 Haziran 2025 tarihli sayısından
Studio Potato, 2021 yılında iki kız kardeş, Alev Ertem ve Cansu Ertem tarafından İstanbul’da kurulmuş bir modern tasarım dokuma markası. Halı, kilim, yastık, duvar dekoru vb. ürünlerin üretimine farklı bir boyut getirmeyi amaçlayan marka, özgün tasarımları geleneksel yöntemlerle bir araya getirirken, sürdürülebilir üretim ve kadın zanaatkar istihdamını odağına alıyor. Ertem kardeşler, uzun süre araştırmalar yaparak Türkiye’de tasarımlarını üretecek doğru dokumacıları tespit etti ve ilk tasarımlarını 2021 yılında piyasaya sürdüler.
Bugün showroom/tasarım alanı, web sitesi, online pazaryerleri ve konsinye dükkanlar üzerinden satışlarını sürdüren Studio Potato tasarım, kadın üretimi ve sürdürülebilir üretim tekniklerini merkeze alarak büyümeyi hedefliyor. Alev Ertem ve Cansu Ertem ile Studio Potato’nun kuruluş yolculuğunu ve gelecek planlarını konuştuk.
Alev Ertem: “Değerlerinize sadık kalın”
“Kadın girişimci olarak yaşadığımız en büyük zorluk sınırlı kaynaklarla anlamlı bir etki yaratma hedefini dengelemek oldu. Özellikle şirketimizi kurduğumuzdan bu yana Türkiye’de her geçen sene ekonominin daha da kötüye gitmesi ve üretim fiyatlarının 4-5 kat artması sebebiyle oldukça zorlandık. Yine de büyümeye devam ettik. Kadın girişimci adaylarına tavsiyemiz; küçük başlayın, değerlerinize sadık kalın ve birlikte çalıştığınız insanlarla gerçek ilişkiler kurun. Ortağınızı iyi seçin. Hedefinizden vazgeçmeyin, size güç veren, sizi destekleyen mentör ve dostlarla ilerleyin. Etki zaman alır, sabırlı olun ve kendinize yolculuğunuza eşlik edecek etkili bir duygusal destek ağı kurun.”
Studio Potato ne zaman kuruldu? Kuruluş hikâyenizden bahseder misiniz?
Alev Ertem: Studio Potato’yu 2021 yılında kültürel miras, sürdürülebilir tasarım ve kadın dokumacıların desteklenmesi tutkusu etrafında birleşen iki kız kardeş olarak kurduk. Etki, tasarım ve girişimcilik alanlarındaki deneyimlerimizi bir araya getirerek yalnızca estetik ürünler değil, aynı zamanda yerel ekonomilere ve geleneklere anlamlı katkı sağlayan bir iş kurmayı amaçladık. Cansu, Mimar Sinan Üniversitesi, Geleneksel Türk Sanatları, Halı-Killim Bölümü’nden mezun. Okuduğu dönemde tasarımsal olarak yenilikçi veya yeni materyallerin denendiği farklı yaklaşımlar aradı ve kendi duvar dekorlarını dokumaya başladı. Ben ise uzun yıllar boyunca hızlı büyüyen girişimcilere destek veren uluslararası bir STK olan Endeavor’da iletişim ve pazarlama bölümünü yürüttüm. Sonunda güçlerimizi birleştirerek Studio Potato’yu kurduk.
Ürünleriniz hangi illerden geliyor?
Cansu Ertem: Türkiye’nin dört bir yanından kooperatifler ve yerel atölyelerle çalışıyoruz. Ürünlerimizi ağırlıklı olarak Uşak, Manisa, İzmir ve İstanbul gibi illerden ortaklarımızla üretiyoruz.
Üretim hacminiz ve bu konudaki hedefleriniz nelerdir?
Alev Ertem: Az adetli, yüksek kaliteli ve sınırlı sa yıda üretimi tercih ediyoruz. Önümüzdeki yakın dönemde üretim kapasitemizi sürdürülebilir şekilde artırmak, uzun vadeli üretici ortaklıkları kurmak ve ilerde doğrudan etki yaratabileceğimiz kendi atölyemizi kurmak temel hedeflerimiz arasında.
Yurt dışı ile ilgili projeleriniz ve hedeflerinizden bahseder misiniz?
Cansu Ertem: Avrupa’da görünürlüğümüzü artırmak için küratörlü tasarım platformları ve seçili perakendecilerle iş birlikleri üzerine çalışıyoruz. Kısa vadede Amerika ve BAE gibi pazarları önceliklendirerek uluslararası tasarım fuarlarına katılım ve iç mimarlık ofisleriyle ağ kurma da 12–18 aylık önceliklerimiz arasında. Türkiye’den çıkan yeni nesil bir dokuma markası olarak yurt dışında sağlam adımlarla ilerlemek istiyoruz.
Bu yıl ve önümüzdeki yıl yapmayı planladığınız yatırımlar nelerdir?
Alev Ertem: Hedeflediğimiz yurt dışı pazarlarında dijital pazarlama çalışmalarına başlamak, üretim kapasitemizi genişletmek, uluslararası tasarım ve home decor fuarları ve pazaryerleri katılımını artırmak, lojistik ve depolama çözümleri geliştirmek olarak sıralayabiliriz.
Sürdürülebilirlik, sosyal etki veya kadın istihdamı gibi alanlarda özel projeleriniz var mı? Anlatabilir misiniz?
Cansu Ertem: Modern tasarımlarla geleneksel zanaati bir araya getirerek Türkiye’de yüzyıllardır var olan teknikleri modern tasarımlara uygulamak istiyoruz. Bu şekilde son 30 yıldır gerilemiş olan el dokuması dokuma sektörüne taze bir kan getirmeyi hedefliyoruz. Türkiye’deki kadın dokumacıları destekleyerek, yeni neslin de konuya ilgisini artırmak, dokumayı yeniden ilgi çekici kılmak istiyoruz. El yapımı, yüzde 100 yün ve geri dönüştürülmüş malzemelerle üretim yapıyoruz. Üretimden paketlemeye kadar her aşamada doğa dostu ürünler ve yöntemler kullanmaya çabalıyoruz.
Önümüzdeki üç yıl için hedefleriniz nelerdir? Yeni pazarlar, büyüme veya ürün geliştirme planlarınızı paylaşır mısınız?
Alev Ertem: En az 10 kooperatif veya atölyeyle doğrudan üretim ilişkisi kuracağız. Yurt dışında showroom veya perakende noktası açmayı ve en az üç kıtada satış yapmayı hedefliyoruz. Ürün gamını ev aksesuarlarıyla genişletmeyi planlıyoruz. Sürdürülebilir büyüme sağlayarak kadınlara istihdam sağlamaya devam edeceğiz. Türkiye’nin etik tasarım markaları arasında referans olmak hedeflerimiz arasında.
Kadın girişimciliğini desteklemeye yönelik özel bir stratejiniz veya misyonunuz var mı? Bu kapsamda neler yapıyorsunuz?
Cansu Ertem: Kadınları sadece üretici olarak değil, mikro girişimciler olarak da desteklemek hedefimiz. Sürekli siparişlerle, görünürlük sağlayarak ve hikâyelerini anlatmaya alan açarak ekonomik bağımsızlıklarını güçlendirmeye katkı sunmak istiyoruz.
Cansu Ertem: “Ödül bize güç verdi”
“Bu ödülü almak her şeyin başında büyük bir sarılma gibi geldi bize. Doğru yolda olduğumuzu, doğru bir iş yaptığımızı hissettik. Girişimciliğin yalnız bir yol olduğunun, hele ki bizim yaptığımız işin çok istisnai bir alan olduğunun farkındayız. Çok değerli bir destek ağı varmış etrafımızda, halen ödülü aldığımız akşamki sihri içimizde hissediyoruz, düşününce gülümsüyoruz. Bu ödül bize yola devam etmemiz için çok büyük bir güç verdi.”
