2025’te şekillenecek tablonun 2026 ve sonrası için ciddi potansiyel barındırdığı da belirtiliyor.
Ekonomist’in 19 Ocak - 1 Şubat 2025 tarihli sayısından
2024’te ekonomi politikalarındaki normalleşme sürecinin en ciddi yansıması, yabancı yatırımcıların politika faizi-reel faiz-kurdaki dengeyi de gözeterek borçlanma senetlerinde aldıkları pozisyonda oldu. TCMB’nin sıkılaşma adımlarının enflasyonun düşeceğine dair inancı güçlendirmesiyle tahvil piyasasında yoğun yabancı ilgisi gözlemlendi. TCMB verilerine göre; 2023’te tahvil piyasalarına yabancı girişi 4,88 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. 2 Ocak-27 Aralık 2024’te ise yabancı yatırımcılar tahvil piyasasındaki alımlarını 22,52 milyar dolara taşıdı.
HİSSEDE SATIŞLAR ARTTI
2024’te yabancı yatırımcının TL varlıklara ilgisinin kurdaki görece stabil seyir ve TL faizlerin yüksekliğinin yarattığı ‘carry trade’ olanağıyla sabit getirili menkul kıymetlere yönelmesi hisse piyasasından çıkışları da hızlandırdı. Yabancılar hissede 2023’ü 1 milyar 67 milyon dolarlık net satışla tamamlamış, borsadaki yabancı payı 2023’te yüzde 37,95 olmuştu.
Yabancı yatırımcılar, 2024 yılının tamamında ise hisse senedi piyasasında toplamda 3 milyar dolarlık net satış yaptı ve 2024 yüzde 36,95’lik yabancı takas payıyla tamamlandı. Tablolarımızda yabancı yatırımcıların 2024’te en çok aldıkları ve sattıkları hisseleri, 2024 getirileriyle birlikte inceleyebilirsiniz.

“CAZİP REEL GETİRİLER SÜREBİLİR”
İnfo Yatırım Global Piyasalar Araştırma Müdürü Yusuf Doğan; Türkiye’nin makroekonomik istikrarında iyileşme sinyallerinin ve yüksek nominal faiz oranlarının 2024’te reel getiri arayan yabancı yatırımcılar için tahvil piyasasını daha cazip kıldığını kaydediyor. TL’nin görece istikrarlı seyrinin tahvil getirilerinin döviz bazında daha öngörülebilir olmasını sağladığına da dikkat çeken Doğan’a göre; tahvillerin cazibesindeki artış 2025’te de devam edecek gibi duruyor.
TCMB verilerine göre, 3 Ocak ile biten haftada tahvil piyasasında 187,5 milyon dolarlık alım yapan yabancı yatırımcılar, İnfo Yatırım’ın raporuna göre ise 8-9-10 Ocak’ı kapsayan üç iş gününde tahvil piyasasında 2 milyar dolara yakın alım gerçekleştirdi. İnfo Yatırım’dan Yusuf Doğan; Türkiye’de enflasyonun 2025’te de düşüş trendini sürdürmesiyle TL tahvil piyasasında reel getirilerin cazip kalacağını öngörüyor. TCMB’nin politika faizinde ‘temkinli ve verilere dayalı yaklaşım sergileyeceği’ açıklamalarının da tahvil piyasasında istikrar sağlayarak yabancı ilgisinin canlı kalmasına yol açmasını bekleyen Doğan; “Türkiye’nin cari işlemler açığının düşük seviyelerde seyretmesine ek olarak TCMB’nin güçlü rezerv pozisyonu da TL’nin istikrarını koruma kapasitesini artırarak tahvil piyasasına ilgiyi destekleyebilir”” diyor.

“ŞİRKETLERE İLGİ VAR, POZİSYONLANMA YOK”
Peki, yabancılar 2025’te hissede ‘alım’a geçer mi? Deniz Yatırım Strateji ve Araştırma Bölümü uzmanları, hazırladıkları 2025 Strateji Raporu’nda; kredi notu cephesindeki ‘normalleşme’ başlığının 2024’te hiçbir şekilde hisse fiyatlamalarına yansımadığına dikkat çekiyor. 2024 ölçeğinde olmasa da 2025’in bir kısmında da özellikle enflasyon konusuna odaklı ‘bekle-gör’ havasının esebileceğini aktaran kurumun yabancı yatırımcı odaklı beklentileri şöyle:
“2005-2012 dönemindeki ortalama 3,1 milyar dolar, toplamda 24,9 milyar dolarlık eğilimlerden uzaktayız. Hisse cephesine DİBS’e kıyasla çok daha fazla temkinli duruş ve düzenli çıkış var. Genel olarak Türk şirketlerine ilgi olsa da pozisyonlanma henüz yok. Bir süre daha bu ayrışmanın sürmesi bizim açımızdan sürpriz olmaz. Makro çerçevedeki şekillenme ise portföylerdeki Türkiye alokasyonlarını mevcut düşük oranlar nedeniyle kısmen artırıma zorlayabilir. 2025’in ikinci yarısında kredi notu artırımları görülür ve görünüm revizyonlarıyla da desteklenirse son çeyrek gibi ilgide artış bekleriz. Şu aşamada risk iştahımız, ‘temkin düzeyi yüksek iyimser’. 2013 dönemi not seviyelerine, fiyatlama davranışlarına ve yabancı ilgisine kısa vadede dönülmesini beklemesek de 2025’te şekillenecek genel tablonun 2026 ve sonrası için çok ciddi potansiyel barındırdığını ve biriken enerjinin serbest kalmasına neden olabileceğini değerlendiriyoruz.”
“GOÜ’LERE FON AKIMLARI HIZLANMALI”
Son birkaç yıldır ABD’de faizlerin yüksek olması ve ABD borsalarındaki hızlı yükselişler, global fonların daha çok gelişmiş ülkelere yönelmesine neden oldu. TEB Portföy Genel Müdürü Yağız Oral, global risk iştahının artmasıyla gelişmekte olan ülkelere (GOÜ) fon akımlarının hızlanmasının BİST’te yabancı ilgisi için ön koşul olduğu görüşünde. “Yurt içindeki dezenflasyonist politikaların ve TL’nin güçlü seyrinin devamı ülke riskini azaltarak yabancı ilgisini destekleyebilir” diyen Yağız Oral; hisse senetlerinin olumlu koşullar oluştuğunda değerleme olarak yabancı yatırımcının ilgisini çekebilecek seviyede işlem gördüğü analizini de yapıyor.
İş Portföy Araştırma Müdürü ve Başekonomisti Hande Şekerci’ye göre; ekonomi yönetiminin hedefleri doğrultusunda 2025’te enflasyon aşağı yönlü hareket ederse yabancı yatırımcılar bankalar başta olmak üzere yeniden BİST-100’e yönelmeye başlayabilir. Hande Şekerci; “Küresel konjonktürün Türkiye açısından ‘nötr’ kalması veya GOÜ’ler açısından daha olumlu konuma geçmesi de mümkün olursa, hisse piyasaları bankalar önderliğinde güçlenebilir” diyor.
MAKRO VE MİKRO KOŞULLAR NELER?
Global Menkul Değerler Araştırma Direktörü Banu Kıvcı Tokalı; önümüzdeki süreçte GOÜ’ler arasında TL’nin ön planda kalacağını, dezenflasyon hedefine yönelik kararlılıkla TL cinsi finansal enstrümanların ve borsanın yatırımcıların takibinde olacağını tahmin ediyor. Yabancı yatırımcılar açısından Türkiye piyasasının çekiciliğini artıracak makro ve mikro ekonomik düzeyde koşulların oluşması gerektiğine de dikkat çeken Banu Kıvcı Tokalı, şöyle devam ediyor:
“Makro olarak düşük ve istikrarlı bir enflasyon ortamı, istikrarlı döviz kuru, enflasyon gelişimiyle uyumlu faiz seviyesi, siyasi ve politik istikrarla birlikte şeffaf bir hukuk sistemi, güçlü kurumsal yapı ve hesap verebilirlik yabancı yatırımcıların güvenini artırabilir. Mikro düzeyde ise normalleşmeyle birlikte artan ekonomik faaliyetlerle şirket kârlılıklarının artması, daha makul düzeye inen enflasyon ortamında şirket marjlarının iyileşmesi ve sektörel iyileşmelerin genele yayılmasıyla çeşitliliğin yaratılması gerekiyor.”

İBRAHİM ÇETİN / ALB YATIRIM GENEL MÜDÜRÜ
“Ekonomi yönetiminin şeffaf, istikrarlı ve güven veren duruş sergilemesi şart”
“Faiz indirim döngüsüyle risksiz varlıklardaki getirilerin azalması, yabancı yatırımcıları hisse gibi riskli varlıklara yönlendirebilir. Düşük CDS primleri de dış borçlanma maliyetlerini azaltarak yatırımcılar için daha cazip bir ortam yaratıyor ancak bu tek başına yeterli değil. 2025’te düşük CDS primlerinin korunması ve yabancıların hissede ‘alım’a geçmeleri için ekonomi yönetiminin şeffaf, istikrarlı ve güven veren bir duruş sergilemesi gerekiyor. Jeopolitik risklerin azalması ve küresel piyasalardaki olumlu koşullar da bu eğilimi destekleyebilir. Enflasyonun sürdürülebilir şekilde düşmesi, kredi notunun ‘yatırım yapılabilir’ seviyeye yaklaşması ve piyasalarda öngörülebilirliğin artması gibi faktörler de yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisinin kalıcı hale gelmesi için kritik önemde.”