Türkiye'nin en önemli cari açık kalemlerinin başında enerji geliyor. Türkiye son yıllarda özellikle yenilenebilir enerji alanında yaptığı düzenlemeler sayesinde önemli bir atak gerçekleştirdi.
Bu yatırımların devamı için özel sektörün yatırım iştahı devam ediyor. Ancak kamu tarafından da beklentiler var. Bunun başında da sektörün uzun vadeli vizyonunun belirlenmesi geliyor.
ÖZLEM BAY YILMAZ
[email protected]
Yine sektöre öngörülebilir bir endeksleme mekanizması getirilmesi ve piyasa fiyatlarında serbest rekabete dayalı bir fiyatlandırmaya geçilmesi öneriliyor. Bunun yanında yatırım sürecinde bürokrasinin azaltılması isteniyor.
Cari açık sorunun en çok konuşulduğu bu dönemde, Türkiye'de yenilenebilir enerjinin önemi her geçen gün artıyor. Son olarak Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan 2021-2023 dönemini kapsayan Yeni Ekonomi Programı YEP, cari açığın en önemli kalemi olan enerji ithalatının azaltılmasının en öncelikli başlıklar arasında yer aldığına işaret etti.
Ekonomide sürdürülebilir modelin inşası için gözler yeniden yerli ve milli kaynaklar olan yenilenebilir enerjiye döndü. Ekonomist dergisi olarak son yıllarda büyük bir atılım içinde olan yenilenebilir enerji sektörünün oyuncularını biraraya getiren online vizyon toplantısı düzenledik.
Toplantıya Aydem Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü Ömer Fatih Keha, Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Mehmet Acarla, Doğan Enerji CEO'su Burak Kuyan, İltek Enerji Genel Müdürü Sebahattin Er ve Sepaş Enerji CEO'su Hakan Çağrı Poyraz katıldı.
Toplantıda; sektör temsilcileri yeni YEKDEM sürecinden Mini Yeka'ya, yeni yatırım planlarından kamu otoritelerinden beklentilerine kadar pek çok konuyu dile getirdi. Enerji sektörünün temsilcilerinin değerlendirmelerini haberimizin detaylarında bulacaksınız.
Öncelikle yenilenebilir enerji kaynakları, günümüzde ulusal ekonomilere ciddi katkılar sağladığı için de ülkelerin gündem maddelerinin başında yer alıyor. Çevresel ve ekonomik nedenlerle yenilebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminin önemi sürekli artıyor.
Hatta çok da uzak olmayan bir gelecekte, sera gazlarının salınımını iklim değişikliklerine etki etmeyecek düzeye düşürebilmek için Avrupa'daki elektrik üretiminin yüzde 50'den fazlasının yenilenebilir enerjiden yapılması, bunu gerçekleştirmek için de 1 trilyon Euro'dan fazla bütçesi olan enerji politikalarının hayata geçirilmesi bekleniyor.
AB içinde yer almayan ülke ve şirketlerin de yenilenebilir enerji konusunda gerekli adımları atanlara daha ucuz kredi vererek, atmayanlara da ek birtakım vergiler gibi kısıtlamalar getirerek bu politikaların bir parçası haline getirilmesi söz konusu.
Hava kirliliği seviyelerinin, pandeminin bir sonucu olarak fosil yakıt tüketiminin azalmasıyla birlikte kayda değer bir şekilde düşüş gösterdiğini belirten EY Türkiye Şirket Ortağı ve Enerji Sektör Lideri Erkan Baykuş, yatırımcıların ve şirketlerin sürdürülebilir, temiz enerjiye daha fazla odaklanılacakları bir döneme girildiğini vurgulu yor.
Önümüzdeki dönemde özellikle rüzgâr ve güneş enerji yatırımlarında depolama ile birlikte hareketlenme görüleceğini de dile getiren Erkan Baykuş, şunları anlatıyor: "İçinde bulunduğumuz dönem enerji sektörü için bir dönüm noktası.
Yatırımcılar, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınmanın stratejiye uygulandığı şirketlere ilgi gösteriyor. Bu doğrultuda enerji sektörü liderleri yenilenebilir enerjiye ve enerji verimliliği, akıllı enerji ağları ve düşük karbonlu ulaşım altyapısı gibi sürdürülebilir, uzun vadeli projelere yatırıma yönelik gerekli aksiyonları almalılar."
Türkiye Elektrik İletim A.Ş (TEİAŞ) verileri Türkiye'nin yenilenebilir enerji kurulu gücünün artış eğiliminde olduğunu gözler önüne seriyor. Öyle ki 2000 yılında 11 bin MW'larda olan yenilebilir enerji kurulu gücü bugün 43 bin MW'lara ulaştı.
2016-2019 döneminde yapılan yatırımlarla kurulu kapasitenin yüzde 75 oranında artış gösterdiğini belirten KPMG Enerji ve Doğal Kaynaklar Sektör LideriÜmit Bilirgen, yenilebilir enerji alanında yıllık yaklaşık 2 GW'lık yatırım trendinin devamının beklendiğini söylüyor.
Son verilere bakıldığında, 2019 yılı sonunda 91 bin 267 (MW) seviyesine ulaşan Türkiye'nin toplam kurulu gücü, 2020 yılı temmuz ayında 92 bin 105 MW oldu. TSKB'nin enerji bültenine göre ise temmuz ayında devrede olan santrallerin yüzde 49,8'ini yenilenebilir kaynaklardan elektrik üreten santraller oluşturdu. Böylece yenilenebilir kaynakların oranı yüzde 49 seviyesi üzerindeki seyrini sürdürdü.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi'nin raporu ise karbon maliyetlendirme mekanizmasının yanında yenilenebilir enerji politika araçlarındaki gelişmelerle 2030'da yenilenebilir enerjinin toplam üretimdeki payının yüzde 52'ye çıkacağını öngörüyor.
Yenilenebilir enerjinin üretim içindeki payının artırılması, enerji politikamızın önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu amaçla YEKDEM (Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması) 2011'den itibaren uygulanıyor. Bu mekanizma, şirketlere yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım için çeşitli teşvikler sunuyor.
Bunlar; devletten YEKDEM kapsamında dolar bazında satın alım tarifesi üzerinden 10 yıllık satın alım garantisi, yerli aksam kullanan santraller için beş yıl boyunca ek katkı desteği, 5 MW'tan düşük kurulu güce sahip santrallerin lisanslama sürecinden geçmeden (lisanssız üretim) YEKDEM'e katılabilmesi olarak sayılabilir. Yenilenebilir enerjide geçtiğimiz günlerde sektörün gelişimi için önemli bir adım atıldı. YEKDEM için altı aylık süre uzatımına karar verildi.
YEKDEM'den yararlanmak için projelerin 31 Aralık 2020 tarihine kadar devreye alınma şartı 30 Haziran 2021 tarihine ertelenmiş oldu. Cumhurbaşkanlığı Kararı'na göre 1 Ocak 2021'den 30 Haziran 2021 tarihine kadar işletmeye girecek YEKDEM'e tabi Yenilenebilir Enerji Kaynakları (YEK) belgeli üretim tesisleri için belirlenen fiyat desteği, 31 Aralık 2030'a kadar uygulanacak.
Söz konusu dönemde işletmeye girecek YEK belgeli üretim tesislerinde kullanılan mekanik ve elektro-mekanik aksamın yurtiçinde imal edilmiş olması halinde, bu tesislerde üretilerek iletim veya dağıtım sistemine verilen elektrik enerjisi için belirlenen fiyat desteğine, üretim tesisinin işletmeye giriş tarihinden itibaren beş yıl süreyle ilave destek verilecek.
Sektör temsilcileri, kararın pandeminin etkilerini yaşayan Türk yenilenebilir enerji sektörü yatırımcısına rahat bir nefes aldırdığını belirtiyor. Ayrıca ayrıntıları şu anda belirsiz olsa da yeni tarifenin dolar yerine TL bazında olacağı da öngörülüyor.
Geçtiğimiz aylarda yenilenebilir enerjiyi desteklemek amaçlı 'yeşil tarife' de gündeme geldi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), yenilenebilir kaynaklardan üretilmiş elektrik tüketmek isteyenlere özel, yeni bir fiyat tarifesi açıkladı. 'Yeşil Enerji Bedeli' kilovatsaat başına 69,97 kuruş olarak belirlendi. Tarife 1 Ağustos 2020'tan itibaren uygulanıyor.
Önümüzdeki dönemde ise sektörün ajandasında iki ihale var. Birincisi bu yılın ilk yarısında açıklanması beklenen fakat daha sonrasında 2021'de ertelenmesi gündeme gelen güneş enerjisi mini YEKA ihaleleri. İkincisi ise rüzgâr önlisans ihaleleri. Her iki ihalenin de farklı büyüklükte ve birden fazla yatırımcıyı çekebilecek olması, daha fazla piyasa oyuncusunu sektöre katabilme potansiyeli taşıyor.
Şirketimiz, yenilenebilir enerjinin Türkiye'deki ilk yatırımcılarından. 1995 yılında bu alana giriş yaptık ve 1997 yılında Türkiye'nin ilk özel hidroelektrik santralini devreye aldık. Büyümeye devam ettik. Şu anda sadece yenilenebilir kaynaklardan üretim yapan en büyük portföye sahip şirketiz. Ülkemizin sürdürülebilir geleceği için çok büyük hedeflerimiz var. Biz enerji ithal eden bir ülkeyiz.
Ülkemiz doğalgaz ve karbon kaynakları açısından zengin bir ülke değil. Yenilenebilir kaynaklar bizim için sadece çevresel açıdan değil, stratejik ve ticari açıdan da çok önemli. Pandemi sürecinde de bu gerçeği bir kez daha deneyimledik. Sektörde 2020- 2025 döneminde yıllık yüzde 2,5'lik büyüme bekliyoruz.
2019 yılında enerji tüketimimiz 293 milyar kilovvatt saat idi. 2025 yılında ise bu rakamın 330-350 milyar kilowatt saat seviyesine çıkmasını öngörüyoruz. Bu aradaki fark hızlı, düşük maliyetli ve verimli yatırımlarla kapanabilir. Bu da yenilenebilir enerji yatırımları ile mümkün olacak.
HALKA ARZ PLANLIYOR
İlk hidroelektrik santralini kurmamıza rağmen genç bir portföyümüz var. Dolar alımlı altı yıllık bir YEKDEM garantimiz var. Asıl büyümemiz 2014 yılından sonra başladı. Şu anda Türkiye'ye yayılmış 25 adet genç santralimiz var. Bunların 20 tanesi hidroelektrik ve toplam 850 MW kurulu güce sahipler.
Üç adet RES'imiz var. Bunların da toplam kurulu gücü 160 MW. Bir adet çöp gazı, bir adet de jeotermal tesisimiz mevcut. Üretimimiz sonrası satış sürecine büyük oranda YEKDEM protokolleri kapsamında devam ettiğimiz için, pandemi döneminde de çalışmalarımıza tüm hızıyla devam edebildik.
2019-2020 yıllarında büyük bir dönüşüm ve yapılanma içine girdik. Sonrasında da halka arz kararı verdik. Bu yıl başında paydaşlarımıza, topluma, yaşadığımız dünyaya saygı temasıyla ilk sürdürülebilirlik raporumuzu yayınladık. Raporumuz geçtiğimiz günlerde Amerikan İletişim Profesyonelleri Birliği tarafından elektrik kategorisinde 'Gümüş Ödül' aldı.
Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi'nin Türkiye'deki imzacıları arasında yer alıyoruz. Sürdürülebilirlik ve operasyonel mükemmelliğe verdiğimiz önemle, Çevresel-Sosyal-Yönetişimsel (ESG) performans sıralamasında, bağımsız derecelendirme şirketlerince Türkiye'de elektrik sektörü lideri seçildik.
Mart-nisan aylarında halka arz planlıyorduk ancak pandeminin ilk aylarında süreci durdurduk. Yeni normal ile birlikte yeniden gündeme aldık. SPK'ya başvurumuzu yaptık. Başarılı olacağımıza inanıyoruz.
HEDEF 2 BİN MW
Enerji verimliliğine önem veriyoruz. Geçen yıl sadece bu alana 2,3 milyon dolar ayırdık. Bu yıl enerji verimliliği bütçemizde önemli bir yere sahip. Birinci önceliğimiz, karbon ayak izinin düşürülmesi, verimliliğin artırılması. İkinci önceliğimiz ise hibrit santrallerle ilgili...
Bu kapsamda yatırım planlarımız da güneş ve rüzgar odağında toplanıyor. Buna yönelik farklı çalışmalar yapıyoruz. Hibrit santrallerle mevsim koşullarının etkisini minimum indirerek birbirini yedekleyen sistemler üzerinde çalışıyoruz. Yağmur az olduğunda GES'lerden, güneş az olduğunda HES'lerden enerji üretebilen, barajların üzerine kurulacak panellerin de olduğu santrallar kuracağız.
300 MW'ın üzerinde hibrit yatırımımız olacak. Mini YEKA ihalelerinde de yerimizi alacağız. Beş yılda kurulu gücümüzün 1000 MW'tan 2000 MW'a çıkmasını hedefliyoruz. Kısacası, biz büyümeye devam edeceğiz.
PİYASA ŞERBETLİĞİ ÖNEMLİ
Esasen piyasa fiyatlarının öngörülebilir olması gerekiyor. Bu noktada piyasanın serbestliği ve kamunun piyasa üzerindeki etkisini azaltması önemli. Bazı santrallerin özelleştirilmesi gerek. Öngörülebilir ve sürdürülebilir bir piyasa sağlanabilirse ve alttan da bir taban YEKDEM fiyatı koyulabilirse, bu sektör büyümeye devam eder.
2009 yılından itibaren Türkiye'de yenilenebilir enerjiye çok ilgi var. 2009 yılından bugüne geldiğimizde toplam kurulu gücün yıllık yüzde 6,9 arttığını görüyoruz. Bu çok ciddi bir ilave kapasitenin sisteme katılması demek. Aynı dönemde yenilenebilir enerjinin ise yıllık yüzde 30 büyüdüğünü görüyoruz. Türkiye, yenilenebilir enerji konusunda çok ciddi bir atılım yaptı. Başı hidroelektrik çekti, ardından rüzgâr geldi, sonrasında ise tahmin edilmeyen bir hızla güneş geldi. Bugünlere ulaştık. Önemli bir yenilenebilir enerji portföyü oluştu.
PANDEMİ ETKİSİ
2020 çok zor bir yıl. Yine de en az şikâyet edecek olan sektörlerden biri yenilenebilir enerji sektörü olmalı. Yenilenebilir enerji yatırımlarında işin hazırlanması; idari izinlerin alınması ve finansmanın bulunması şeklinde işin iki yönü var. Finansman önde gelen bir konu. Bu yılki yatırımlarımızın finansmanını geçen yıl hallettiğimiz için pandemi döneminde sorun yaşamadık. İşin aksayan tarafı idari izinlerde oldu.
Bu dönemde sektördeki diğer bir sorun ise tedarik zincirinde yaşandı. Çünkü hemen hemen tüm türbin üreticileri bir kısım malzemelerini Uzakdoğu'dan tedarik ediyor. Sonra ise salgının AB'ye gelmesiyle beraber, asıl aksaklık AB menşeili teslimatlarda yaşandı. Bundan dolayı da gecikme yaşayan yatırımcılar oldu.
UZUN VADELİ PLANLAMA
Türkiye'de bizim beklediğimiz kısa vadeli planlar, ihale açıklamaları değil. Sektör, uzun vadeli program bekliyor. 2030 hedefimiz nedir, ne tür teşvik mekanizmaları ile buna ulaşmak istiyoruz, 2050 vizyonu nedir? Bu tür planlamaların yapılması yerlileşmenin önünü açacaktır. Teşvikler TL bazlı olduğu takdirde, yatırım maliyeti çok büyük oranda Euro ve Dolar'a bağlı olan sektörün beklentisi öngörülebilir ve adil, yatırımların finansmanını mümkün kılan bir endeksleme mekanizması getirilmesi.
Bunun yanında piyasa fiyatlarında serbest rekabete dayalı bir fiyatlandırmaya geçilmesi lazım. Şu anda maliyet bazlı deniliyor. Bütün bunlar yapıldığında tüketici açısından fiyatlar düşecektir. Yenilenebilir enerji yatırımları arttığı zaman, bunun sektöre yansıması elektrik fiyatı ve cari açığın düşmesi şeklinde olur.
İKİ YENİ PROJE
Bizim şirket olarak 11 santralimiz var. Ağırlıklı olarak RES. Bir adet hidroelektrik ve iki adet güneş santralimiz de var. Toplam kurulu gücümüz ise 500 MW civarında. Yatırımı devam eden Çanakkale ve Kırklareli'nde iki ayrı projede toplam 210 MW'ımız daha var. Yatırım tutarı için 210 milyon Euro diyebiliriz. Önümüzdeki dönemde yatırımlarımız sağlıklı bir şekilde bitirmeyi ve devreye almayı planlıyoruz.
Portföyümüzde daha 10 adet yaklaşık 400 MW'a kadar çıkan RES projemiz var. Bunların yatırımı için doğru zamanı bekliyoruz. Bunların dışında her zaman yenilenebilir tarafta ilgi duyduğumuz güneş var. Fırsatları biz de değerlendireceğiz. Portföyümüz tamamen yenilenebilir enerjiden oluşuyor.
Biz yenilenebilir enerji yatırımcıları olarak, bu dünya ve ülkemiz için bir şeyler yaptığımıza inanan yatırımcılarız. İşin ekonomik boyutunun çok ötesinde bir fayda getirdiğine inandığımız yatırımlar yapıyoruz. Ancak bunu topluma yeterince anlatamıyoruz demek ki, diye düşünüyorum.
Çünkü tepkiler aldığımız oluyor. Bütün bunların yanında son aylarda bir de pandemi eklendi. Buna karşın şirket olarak yatırımlarımızı bu yıl içinde bitireceğiz. Bir süreliğine de olsa 210 MW'ı devreye sokunca, en büyük rüzgar üreticisi haline geleceğiz.
Türkiye'de YEKDEM sistemine tabi olan yaklaşık 30 bin MW'a yakın bir kurulu güçten söz ediyoruz. Bu rakam 2005 yılında 100 MW'lardaydı. Özel sektör tarafından yapılmış birkaç baraj vardı. Yaklaşık 15 yılda her yıl bin - 2 bin MW'lık yenilenebilir enerji kapasitesini sisteme sokmuş durumdayız.
Bunu dünya üzerinde başarabilen ülke sayısı çok azdır. Ciddi bir başarı söz konusu. Burada hem mekanizmaları hem de yatırımcıları tebrik etmek gerekir. Yenilenebilir enerjinin ekonomik bir boyutu var. Bizim içinse sürdürülebilirlik boyutu daha önemli.
YOL HARİTASI ŞART
Bundan sonrası için yeni bir düzene, yapıya ihtiyacımız var. Bunu doğru bir şeklide kurgulamamız gerekiyor. Bir projenin sıfırdan ortaya çıkması 4-5 yılı buluyor. Bu süre zarfında bürokratik uygulamalar çok değişiyor. Yeni gelen ek yönetmelik gibi konular, yatırımcıları zorluyor, ilgili kurumların koordine bir şekilde mevzuatsal düzenlemeleri yapıp, yatırımcıya 'Sizin yolunuz budur, bunu izlediğiniz takdirde iki yıl içinde santraliniz hazır hale gelir' demesi gerekiyor. Tüm sektör paydaşlarının yol haritasını birlikte belirlemesi şart.
Paydaşların kombine edilmesi lazım sektörde. Bu sektörün yol haritasını hızlıca belirlememiz gerekiyor. Devletin müdahalesi ne kadar fazla olursa yatırım tarafında o kadar sorun çıkacaktır. Başta sektörün izinler tarafı zorlayıcı. Özellikle bu konuya düzen getirilmesini bekliyoruz.
YENİ MEKANİZMALAR KURGULANMALI
Hepimizin üzerinde çalıştığı bir Mini YEKA ihalesi vardı. Orada 300 TL gibi bir taban fiyat açıklandı. Bunun açıklandığı dönemde dolar 5,94'tü, bugün ise 7,95'lerde seyrediyor. O günden itibaren yüzde 33'lük bir değer kaybı var. Her ne kadar bazı parçaları Türkiye'de üretseniz de yenilenebilir enerji santrallerinin ekipmanlarının büyük çoğunluğu yurtdışından geliyor. Üstelik Dolar/Euro girdisiyle alınıyor.
Bu nedenle finansman yapısını iyi kurgulamak çok önemli. TL kazanan, dolar borçlanan bir yapıyı artık kimse kaldıramaz. O yüzden yeni YEKDEM tarafında, yeni mekanizmaların mutlak suretle kurgulanması gerekiyor. Bu olursa, bugüne kadar 30 bin MW'lık bir hacim yaratan yatırımcılar, bir 30 bin MW için daha çaba harcar.
Sisteme müdahale olmaması gerekiyor. Bugün, YEKDEM'i olmayan enerji şirketlerinin çoğu finansal olarak zor durumdalar. Bu durum Türkiye'de sadece elektrik sektörünü tehdit etmiyor, aynı zamanda bankacılık
sektörünü de tehdit ediyor. Çünkü, bu şirketler bankalardan aldıkları kredileri ödemekte zorlanıyor.
ORGANİK VE İNORGANİK BÜYÜME
İki tane yaklaşık 630 MVV'lık hidroelektrik santralimiz ve çalışan 162 MW'lık RES'imiz var. Ayrıca 35 MW'lık GES'imiz bulunuyor. Şu anda hala inşası devam eden 62 MW'lık RES'imiz mevcut. Bu yıl 62 milyon Euro'luk bir yatırım gerçekleştirdiğimizi söyleyebiliriz. 2020 için hedefimiz mevcut yatırımlarımızı tamamlamak üzerine. Biz Doğan Holding olarak Doğan Enerji'yi kurduğumuzdan beri tek bir hedefimiz var, o da sürdürülebilirlik.
Şirket olarak hem organik hem de inorganik olmak üzere büyüme planlıyoruz. Satın alma tarafına da çalışıyoruz. Yeni YEKDEM'i, yeni ihaleleri bekliyoruz. Büyüme noktasında arzumuz, iştahımız yerinde. Pandemiden negatif yönde etkilenmedi yenilenebilir enerji sektörü. Biz de şirket olarak bir sıkıntı yaşamadık. Şantiyelerde COVID-19 riskini yönetmek için çaba harcadık, diyebilirim. Herhangi bir sağlık sorunuyla da karşılaşmadık.
Ülkemizde yenilenebilir enerji alanında 2005 yılında YEKDEM mekanizmasının hayata geçmesiyle rüzgar ile başlayıp güneş ile devam eden ciddi bir yatırım süreci yaşandı. YEKDEM'in sağladığı teminat yapısı finansmanı kolaylaştırdı. Buradaki 10 yıllık öngörülebilirlik, yatırımcıların daha cesur kararlar almasını sağladı.
Türkiye'nin bugün itibarıyla elektrik enerjisinde 93 bin MW kurulu gücü var.
2020 yılının ilk altı ayı itibariyle yenilenebilir kaynakların payı toplam kurulu gücün yüzde 50'sine ulaştı. Enerji Bakanı Fatih Dönmez, geçtiğimiz günlerde yerli ve yenilenebilir enerjinin payının yüzde 60'lara ulaştığını açıkladı. Bizim bunu hızlı bir şekilde daha yüksek rakamlara taşımamız gerekiyor ki enerji arzımızın güvenliği noktasında endişemiz olmasın. Bunun da en önemli mekanizması YEKDEM. YEKDEM'in devam etmesi gerekiyor.
80 MİLYON EURO'LUK YATIRIM
İltek Enerji olarak 10 adet yenilenebilir enerji santralimiz var. Bunlardan iki tanesi hidroelektrik santrali. Biri Karadeniz Bölgesi'nde ve 63 MW'lık. Diğeri Gürcistan'da ve 100 MW kurulu güce sahip. Yurdun çeşitli yerlerinde de sekiz Rüzgar Enerjisi Santralimiz (RES) var. 385 MW'ı aktif olarak çalışıyor. İzmir'de kısmi olarak devreye aldığımız 30 MW'lık bir santralimiz daha var.
Sakarya'da da 50 MW'lık bir projemiz bulunuyor. Bir ay içinde devreye almış olacağız. Hepsi tamamlandığında rüzgar enerjisinde toplam 465 MW üretim kapasitesine ulaşmış olacağız. Bu yıl içinde ilave kapasite tahsisi ile 120 MW daha RES lisansı çıkardık. Birine 40 MW, diğerine ise 80 MW olmak üzere.
Bunların izin çalışmaları devam ediyor. Hibrit santraller konusunda da çalışmalarımızı yaptık. 125 MW civarında bir güneş kurulumumuz olacak. Önümüzde 250 MW civarında RES ve GES'ten oluşan bir yenilenebilir enerji yatırım portföyü var.
Pandemi sürecinde şantiyelerimizde işler devam etti. Bu yıl 80 MW'lık yatırım yaptık. Santrallerin kurulum maliyeti megavat başına yaklaşık 1 milyon Euro olarak hesaplanabilir. Bu durumda 2020 yılında 80 milyon Euro'luk yatırım gerçekleştirdik. Yenilenebilir enerjide kararlıyız. Bu alanda devam etmek istiyoruz.
YENİLENEBİLİR ENERJİ MERKEZİ OLABİLİRİZ
Türkiye'nin rüzgar enerjisi kurulu kapasitesi 8 bin MW'nin üzerinde. 2021'nin haziran ayında 10 bin MW'nin üzerine çıkacağı öngörülüyor. Türkiye'nin rüzgar enerjisi potansiyeli 48 bin MW olarak tahmin yapılıyor. Biz bu rakamın çok daha yukarılara çıkabileceğini düşünüyoruz. Almanya'nın yıllık güneşlenme süresi, Türkiye'den yüzde 30 daha az. Buna rağmen güneş enerjisinde yaklaşık 50 bin MW kurulu gücü var.
Oysa bizim potansiyelimiz çok daha fazla. Almanya yenilenebilir enerjiyi destekleme konusunda çok hassas. En son ilginç bir olay yaşandı. 2019 Eylül ayında Almanya'da rüzgar enerjisi kurulumunda dramatik bir düşüş yaşanınca ekonomi bakanlığı acil durum toplantısı yaparak konuya müdahale etti. Ülkede yaklaşık 62 bin MW rüzgar kurulu gücü var. Buna rağmen acil durum ilan ediyorlar.
SEKTÖRÜN HIZI KESİLMEMELİ
Öte yandan yenilenebilir enerji sektörünün olumlu etkilediği yan sanayiler var. Örneğin Türkiye'de sekiz kule yatırımcısı, üç türbin kanadı yatırımcısı var. Jeneratör üreticisi de var. Ayrıca taşıma, vinç, kurulum gibi işleri de yapan pek çok şirket var. Bunlar ihracata yönelik de çalışıyor.
Dolayısıyla yenilenebilir enerji dolaylı olarak onbinlerce insana istihdam sağlıyor. Bu noktada sektörün gelişme hızı yavaşlarsa yazık olur. Eğer bu alanda büyümemize devam edersek, bulunduğumuz bölgenin yenilenebilir enerji merkezi de olabiliriz.
Biz Türkiye'nin en büyük sanayi bölgelerinin birinde faaliyet gösteren elektrik tedarik şirketiyiz. Tabii, satışlarımız, müşteri ilişkilerimiz bu bölge ile sınırlı değil. Ancak müşteri tabanımızın büyük kısmı bu bölgede. Müşterilerimizi çok temel olarak gruplandırırsak, sanayi müşterileri, ticarethaneler ve mesken diyebiliriz. Yenilenebilir enerji çalışmalarımıza öncelikle olarak sanayi gruplarıyla başladık.
Müşteri gözünde kendimizi enerji tedarikçisi değil, enerji danışmanı olarak konumlandırıyoruz. Verdiğimiz danışmanlık temel olarak müşterimizin bizimle yapmasa bile doğru kontratı yapabilmesine olanak sağlayan hizmetler. Geçen yıl çok ciddi bir pilot çalışma ile başladık buna. Bu yıl ise ticari modellerle hızlandırıp devam ediyoruz. Enerji verimliliğine odaklanıyoruz.
KARBON AYAK İZİNİ DÜŞÜRMEYE TEŞVİK EDİYORUZ
Öte yandan doğası gereği müşterilerimizin karbon ayak izi yüksek. Onların karbon ayak izlerini dengeleyecek şekilde tüketimlerini yenilenebilir enerji kaynaklarından yapmaları üzerine çeşitli sertifikasyon prosesleri gerçekleştiriyoruz. Müşterilerimize lansmanı yeni yapılan yeşil tarifeden de sıkça söz ediyoruz.
Şirket olarak, temel elektrik tedarikinin yanı sıra ciddi anlamda bunu çevreleyen, katma değerli servislere odaklandık. Karbon sertifikası ticareti ve buradaki bilinci artırmak en önemli misyonlarımızdan bir tanesi. 2020 yılında yaklaşık 200 müşteriye 200 gigawatt saat karşılığı karbon sertifikası vermiş olacağız.
Bunun fatura büyüklüğü de 150 bin TL'lere geliyor. 2021 yılında bu sayıyı en az iki katına çıkarmayı hedefliyoruz. EPİAŞ tarafından kurulacak olan karbon piyasasıyla beraber, bilincin daha da artacağını düşünüyoruz. Böylece bizim elimiz de daha fazla kuvvetlenecek.
İHRACATÇILARA DESTEK
Geçtiğimiz aylarda AB'de 'sınırda karbon düzenlemesi' diye bir mekanizma getirildi. Bu da ihracatçı şirketlerin karbon emisyonlarına göre farklı ek maliyetlerle karşılaşmaları sonucunu doğurdu. Bu noktada ihracatçı şirketlere danışmanlık vereceğiz, bir farkındalık yaratacağız. Uluslararası ticarette rekabet dezavantajı yaşamamaları adına karbon sertifikalarını alıp karbon ayak izlerini düşürmelerini sağlayacağız.
Ticarethane ve mesken gibi daha küçük müşteri gruplarında ise düzenli olarak çağrı merkezimiz ve müşteri hizmetleri merkezlerimizde bu konuda bilgilendirme yapmaya devam edeceğiz. Öncelikle zorunlu bir emisyon değeri politikası lazım. Karbon salınımı konusunda da birtakım yasal düzenlemeler gerekiyor.
Öte yandan yeşil tarifede de çeşitlendirmeye gidilmeli. Farklı sosyal gruplar için çeşitlendirme yapılmalı. Ayrıca okullarda da çalışmalar yapılmalı. Bu konunun küçük yaşlardaki bireylere eğitim olarak verilmesi gerekiyor. Yeşil enerjinin öneminin müfredata dahil edilmesi ve çevre bilincinin oluşturulması lazım diye düşünüyoruz.
CARİ AÇIĞA ETKİSİ
Biz enerji ithalatçısı bir ülkeyiz. Ciddi bir dışa bağımlılığımız var. Bunun hem stratejik hem de ekonomik boyutu var. Çok konuşulan cari açığa olumsuz yönde katkı yapan unsurlardan bir tanesi. Bu açıdan da yerli kaynak olması nedeniyle yenilebilir enerji çok önemli. Çevresel etkilerinin yanı sıra dışa bağımlılığı ve bir anlamda dışarıya boşa harcanan kaynağı minimize etme açısından çok önemli; bizim de çok önemsediğimiz bir konu.
Bu yatırımların devamı için özel sektörün yatırım iştahı devam ediyor. Ancak kamu tarafından da beklentiler var. Bunun başında da sektörün uzun vadeli vizyonunun belirlenmesi geliyor.
ÖZLEM BAY YILMAZ
[email protected]
Yine sektöre öngörülebilir bir endeksleme mekanizması getirilmesi ve piyasa fiyatlarında serbest rekabete dayalı bir fiyatlandırmaya geçilmesi öneriliyor. Bunun yanında yatırım sürecinde bürokrasinin azaltılması isteniyor.
Cari açık sorunun en çok konuşulduğu bu dönemde, Türkiye'de yenilenebilir enerjinin önemi her geçen gün artıyor. Son olarak Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan 2021-2023 dönemini kapsayan Yeni Ekonomi Programı YEP, cari açığın en önemli kalemi olan enerji ithalatının azaltılmasının en öncelikli başlıklar arasında yer aldığına işaret etti.
Ekonomide sürdürülebilir modelin inşası için gözler yeniden yerli ve milli kaynaklar olan yenilenebilir enerjiye döndü. Ekonomist dergisi olarak son yıllarda büyük bir atılım içinde olan yenilenebilir enerji sektörünün oyuncularını biraraya getiren online vizyon toplantısı düzenledik.
Toplantıda; sektör temsilcileri yeni YEKDEM sürecinden Mini Yeka'ya, yeni yatırım planlarından kamu otoritelerinden beklentilerine kadar pek çok konuyu dile getirdi. Enerji sektörünün temsilcilerinin değerlendirmelerini haberimizin detaylarında bulacaksınız.
ÜLKELERİN GÜNDEMİNDE
Öncelikle yenilenebilir enerji kaynakları, günümüzde ulusal ekonomilere ciddi katkılar sağladığı için de ülkelerin gündem maddelerinin başında yer alıyor. Çevresel ve ekonomik nedenlerle yenilebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminin önemi sürekli artıyor.
Hatta çok da uzak olmayan bir gelecekte, sera gazlarının salınımını iklim değişikliklerine etki etmeyecek düzeye düşürebilmek için Avrupa'daki elektrik üretiminin yüzde 50'den fazlasının yenilenebilir enerjiden yapılması, bunu gerçekleştirmek için de 1 trilyon Euro'dan fazla bütçesi olan enerji politikalarının hayata geçirilmesi bekleniyor.
AB içinde yer almayan ülke ve şirketlerin de yenilenebilir enerji konusunda gerekli adımları atanlara daha ucuz kredi vererek, atmayanlara da ek birtakım vergiler gibi kısıtlamalar getirerek bu politikaların bir parçası haline getirilmesi söz konusu.
YATIRIMLAR HAREKETLENECEK
Hava kirliliği seviyelerinin, pandeminin bir sonucu olarak fosil yakıt tüketiminin azalmasıyla birlikte kayda değer bir şekilde düşüş gösterdiğini belirten EY Türkiye Şirket Ortağı ve Enerji Sektör Lideri Erkan Baykuş, yatırımcıların ve şirketlerin sürdürülebilir, temiz enerjiye daha fazla odaklanılacakları bir döneme girildiğini vurgulu yor.
Önümüzdeki dönemde özellikle rüzgâr ve güneş enerji yatırımlarında depolama ile birlikte hareketlenme görüleceğini de dile getiren Erkan Baykuş, şunları anlatıyor: "İçinde bulunduğumuz dönem enerji sektörü için bir dönüm noktası.
Yatırımcılar, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınmanın stratejiye uygulandığı şirketlere ilgi gösteriyor. Bu doğrultuda enerji sektörü liderleri yenilenebilir enerjiye ve enerji verimliliği, akıllı enerji ağları ve düşük karbonlu ulaşım altyapısı gibi sürdürülebilir, uzun vadeli projelere yatırıma yönelik gerekli aksiyonları almalılar."
KAPASİTE ARTIŞI
Türkiye Elektrik İletim A.Ş (TEİAŞ) verileri Türkiye'nin yenilenebilir enerji kurulu gücünün artış eğiliminde olduğunu gözler önüne seriyor. Öyle ki 2000 yılında 11 bin MW'larda olan yenilebilir enerji kurulu gücü bugün 43 bin MW'lara ulaştı.
2016-2019 döneminde yapılan yatırımlarla kurulu kapasitenin yüzde 75 oranında artış gösterdiğini belirten KPMG Enerji ve Doğal Kaynaklar Sektör LideriÜmit Bilirgen, yenilebilir enerji alanında yıllık yaklaşık 2 GW'lık yatırım trendinin devamının beklendiğini söylüyor.
YÜZDE 49'LUK PAY
Son verilere bakıldığında, 2019 yılı sonunda 91 bin 267 (MW) seviyesine ulaşan Türkiye'nin toplam kurulu gücü, 2020 yılı temmuz ayında 92 bin 105 MW oldu. TSKB'nin enerji bültenine göre ise temmuz ayında devrede olan santrallerin yüzde 49,8'ini yenilenebilir kaynaklardan elektrik üreten santraller oluşturdu. Böylece yenilenebilir kaynakların oranı yüzde 49 seviyesi üzerindeki seyrini sürdürdü.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi'nin raporu ise karbon maliyetlendirme mekanizmasının yanında yenilenebilir enerji politika araçlarındaki gelişmelerle 2030'da yenilenebilir enerjinin toplam üretimdeki payının yüzde 52'ye çıkacağını öngörüyor.
YEKDEM SÜRESİ UZATILDI
Yenilenebilir enerjinin üretim içindeki payının artırılması, enerji politikamızın önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu amaçla YEKDEM (Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması) 2011'den itibaren uygulanıyor. Bu mekanizma, şirketlere yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım için çeşitli teşvikler sunuyor.
Bunlar; devletten YEKDEM kapsamında dolar bazında satın alım tarifesi üzerinden 10 yıllık satın alım garantisi, yerli aksam kullanan santraller için beş yıl boyunca ek katkı desteği, 5 MW'tan düşük kurulu güce sahip santrallerin lisanslama sürecinden geçmeden (lisanssız üretim) YEKDEM'e katılabilmesi olarak sayılabilir. Yenilenebilir enerjide geçtiğimiz günlerde sektörün gelişimi için önemli bir adım atıldı. YEKDEM için altı aylık süre uzatımına karar verildi.
KAMUDAN BEKLENTİLER...
- Kamunun yanında tüm paydaşlar bir araya gelmeli ve sektörün 2030, 2050 vadeli vizyonu belirlenmeli ve öngörülebilir ve sürdürülebilir piyasa güçlendirilmeli.
- Sürdürülebilir bir endeksleme mekanizması getirilmeli ve taban YEKDEM fiyatı belirlenmeli.
- Piyasa fiyatlarında serbest rekabete dayalı bir fiyatlandırmaya geçilmeli.
- Bir projenin sıfırdan ortaya çıkması 4-5 yılı buluyor. Bu süre zarfında bürokratik uygulamalar çok değişiyor. İlgili kurumların koordine bir şekilde mevzuatsal düzenlemeleri yapması ve süreyi kısaltması isteniyor.
- Zorunlu bir emisyon değeri politikası lazım. Karbon salınımı konusunda da yasal düzenlemeler gerekiyor. Yeşil tarifede de çeşitlendirmeye gidilmesi öneriliyor.
TARİFEDE TL BEKLENTİSİ
YEKDEM'den yararlanmak için projelerin 31 Aralık 2020 tarihine kadar devreye alınma şartı 30 Haziran 2021 tarihine ertelenmiş oldu. Cumhurbaşkanlığı Kararı'na göre 1 Ocak 2021'den 30 Haziran 2021 tarihine kadar işletmeye girecek YEKDEM'e tabi Yenilenebilir Enerji Kaynakları (YEK) belgeli üretim tesisleri için belirlenen fiyat desteği, 31 Aralık 2030'a kadar uygulanacak.
Söz konusu dönemde işletmeye girecek YEK belgeli üretim tesislerinde kullanılan mekanik ve elektro-mekanik aksamın yurtiçinde imal edilmiş olması halinde, bu tesislerde üretilerek iletim veya dağıtım sistemine verilen elektrik enerjisi için belirlenen fiyat desteğine, üretim tesisinin işletmeye giriş tarihinden itibaren beş yıl süreyle ilave destek verilecek.
Sektör temsilcileri, kararın pandeminin etkilerini yaşayan Türk yenilenebilir enerji sektörü yatırımcısına rahat bir nefes aldırdığını belirtiyor. Ayrıca ayrıntıları şu anda belirsiz olsa da yeni tarifenin dolar yerine TL bazında olacağı da öngörülüyor.
YEŞİL TARİFE
Geçtiğimiz aylarda yenilenebilir enerjiyi desteklemek amaçlı 'yeşil tarife' de gündeme geldi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), yenilenebilir kaynaklardan üretilmiş elektrik tüketmek isteyenlere özel, yeni bir fiyat tarifesi açıkladı. 'Yeşil Enerji Bedeli' kilovatsaat başına 69,97 kuruş olarak belirlendi. Tarife 1 Ağustos 2020'tan itibaren uygulanıyor.
Önümüzdeki dönemde ise sektörün ajandasında iki ihale var. Birincisi bu yılın ilk yarısında açıklanması beklenen fakat daha sonrasında 2021'de ertelenmesi gündeme gelen güneş enerjisi mini YEKA ihaleleri. İkincisi ise rüzgâr önlisans ihaleleri. Her iki ihalenin de farklı büyüklükte ve birden fazla yatırımcıyı çekebilecek olması, daha fazla piyasa oyuncusunu sektöre katabilme potansiyeli taşıyor.
ÖMER FATİH KEHA / AYDEM YENİLENEBİLİR ENERJİ GENEL MÜDÜRÜ "ÖNGÖRÜLEBİLİR VE SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMALI"
Şirketimiz, yenilenebilir enerjinin Türkiye'deki ilk yatırımcılarından. 1995 yılında bu alana giriş yaptık ve 1997 yılında Türkiye'nin ilk özel hidroelektrik santralini devreye aldık. Büyümeye devam ettik. Şu anda sadece yenilenebilir kaynaklardan üretim yapan en büyük portföye sahip şirketiz. Ülkemizin sürdürülebilir geleceği için çok büyük hedeflerimiz var. Biz enerji ithal eden bir ülkeyiz.
Ülkemiz doğalgaz ve karbon kaynakları açısından zengin bir ülke değil. Yenilenebilir kaynaklar bizim için sadece çevresel açıdan değil, stratejik ve ticari açıdan da çok önemli. Pandemi sürecinde de bu gerçeği bir kez daha deneyimledik. Sektörde 2020- 2025 döneminde yıllık yüzde 2,5'lik büyüme bekliyoruz.
2019 yılında enerji tüketimimiz 293 milyar kilovvatt saat idi. 2025 yılında ise bu rakamın 330-350 milyar kilowatt saat seviyesine çıkmasını öngörüyoruz. Bu aradaki fark hızlı, düşük maliyetli ve verimli yatırımlarla kapanabilir. Bu da yenilenebilir enerji yatırımları ile mümkün olacak.
HALKA ARZ PLANLIYOR
İlk hidroelektrik santralini kurmamıza rağmen genç bir portföyümüz var. Dolar alımlı altı yıllık bir YEKDEM garantimiz var. Asıl büyümemiz 2014 yılından sonra başladı. Şu anda Türkiye'ye yayılmış 25 adet genç santralimiz var. Bunların 20 tanesi hidroelektrik ve toplam 850 MW kurulu güce sahipler.
Üç adet RES'imiz var. Bunların da toplam kurulu gücü 160 MW. Bir adet çöp gazı, bir adet de jeotermal tesisimiz mevcut. Üretimimiz sonrası satış sürecine büyük oranda YEKDEM protokolleri kapsamında devam ettiğimiz için, pandemi döneminde de çalışmalarımıza tüm hızıyla devam edebildik.
2019-2020 yıllarında büyük bir dönüşüm ve yapılanma içine girdik. Sonrasında da halka arz kararı verdik. Bu yıl başında paydaşlarımıza, topluma, yaşadığımız dünyaya saygı temasıyla ilk sürdürülebilirlik raporumuzu yayınladık. Raporumuz geçtiğimiz günlerde Amerikan İletişim Profesyonelleri Birliği tarafından elektrik kategorisinde 'Gümüş Ödül' aldı.
Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi'nin Türkiye'deki imzacıları arasında yer alıyoruz. Sürdürülebilirlik ve operasyonel mükemmelliğe verdiğimiz önemle, Çevresel-Sosyal-Yönetişimsel (ESG) performans sıralamasında, bağımsız derecelendirme şirketlerince Türkiye'de elektrik sektörü lideri seçildik.
Mart-nisan aylarında halka arz planlıyorduk ancak pandeminin ilk aylarında süreci durdurduk. Yeni normal ile birlikte yeniden gündeme aldık. SPK'ya başvurumuzu yaptık. Başarılı olacağımıza inanıyoruz.
HEDEF 2 BİN MW
Enerji verimliliğine önem veriyoruz. Geçen yıl sadece bu alana 2,3 milyon dolar ayırdık. Bu yıl enerji verimliliği bütçemizde önemli bir yere sahip. Birinci önceliğimiz, karbon ayak izinin düşürülmesi, verimliliğin artırılması. İkinci önceliğimiz ise hibrit santrallerle ilgili...
Bu kapsamda yatırım planlarımız da güneş ve rüzgar odağında toplanıyor. Buna yönelik farklı çalışmalar yapıyoruz. Hibrit santrallerle mevsim koşullarının etkisini minimum indirerek birbirini yedekleyen sistemler üzerinde çalışıyoruz. Yağmur az olduğunda GES'lerden, güneş az olduğunda HES'lerden enerji üretebilen, barajların üzerine kurulacak panellerin de olduğu santrallar kuracağız.
300 MW'ın üzerinde hibrit yatırımımız olacak. Mini YEKA ihalelerinde de yerimizi alacağız. Beş yılda kurulu gücümüzün 1000 MW'tan 2000 MW'a çıkmasını hedefliyoruz. Kısacası, biz büyümeye devam edeceğiz.
PİYASA ŞERBETLİĞİ ÖNEMLİ
Esasen piyasa fiyatlarının öngörülebilir olması gerekiyor. Bu noktada piyasanın serbestliği ve kamunun piyasa üzerindeki etkisini azaltması önemli. Bazı santrallerin özelleştirilmesi gerek. Öngörülebilir ve sürdürülebilir bir piyasa sağlanabilirse ve alttan da bir taban YEKDEM fiyatı koyulabilirse, bu sektör büyümeye devam eder.
MEHMET ACARLA /BORUSAN EnBW ENERJİ GENEL MÜDÜRÜ "210 MİLYON EURO'LUK YATIRIM GÜNDEMDE"
2009 yılından itibaren Türkiye'de yenilenebilir enerjiye çok ilgi var. 2009 yılından bugüne geldiğimizde toplam kurulu gücün yıllık yüzde 6,9 arttığını görüyoruz. Bu çok ciddi bir ilave kapasitenin sisteme katılması demek. Aynı dönemde yenilenebilir enerjinin ise yıllık yüzde 30 büyüdüğünü görüyoruz. Türkiye, yenilenebilir enerji konusunda çok ciddi bir atılım yaptı. Başı hidroelektrik çekti, ardından rüzgâr geldi, sonrasında ise tahmin edilmeyen bir hızla güneş geldi. Bugünlere ulaştık. Önemli bir yenilenebilir enerji portföyü oluştu.
PANDEMİ ETKİSİ
2020 çok zor bir yıl. Yine de en az şikâyet edecek olan sektörlerden biri yenilenebilir enerji sektörü olmalı. Yenilenebilir enerji yatırımlarında işin hazırlanması; idari izinlerin alınması ve finansmanın bulunması şeklinde işin iki yönü var. Finansman önde gelen bir konu. Bu yılki yatırımlarımızın finansmanını geçen yıl hallettiğimiz için pandemi döneminde sorun yaşamadık. İşin aksayan tarafı idari izinlerde oldu.
Bu dönemde sektördeki diğer bir sorun ise tedarik zincirinde yaşandı. Çünkü hemen hemen tüm türbin üreticileri bir kısım malzemelerini Uzakdoğu'dan tedarik ediyor. Sonra ise salgının AB'ye gelmesiyle beraber, asıl aksaklık AB menşeili teslimatlarda yaşandı. Bundan dolayı da gecikme yaşayan yatırımcılar oldu.
UZUN VADELİ PLANLAMA
Türkiye'de bizim beklediğimiz kısa vadeli planlar, ihale açıklamaları değil. Sektör, uzun vadeli program bekliyor. 2030 hedefimiz nedir, ne tür teşvik mekanizmaları ile buna ulaşmak istiyoruz, 2050 vizyonu nedir? Bu tür planlamaların yapılması yerlileşmenin önünü açacaktır. Teşvikler TL bazlı olduğu takdirde, yatırım maliyeti çok büyük oranda Euro ve Dolar'a bağlı olan sektörün beklentisi öngörülebilir ve adil, yatırımların finansmanını mümkün kılan bir endeksleme mekanizması getirilmesi.
Bunun yanında piyasa fiyatlarında serbest rekabete dayalı bir fiyatlandırmaya geçilmesi lazım. Şu anda maliyet bazlı deniliyor. Bütün bunlar yapıldığında tüketici açısından fiyatlar düşecektir. Yenilenebilir enerji yatırımları arttığı zaman, bunun sektöre yansıması elektrik fiyatı ve cari açığın düşmesi şeklinde olur.
İKİ YENİ PROJE
Bizim şirket olarak 11 santralimiz var. Ağırlıklı olarak RES. Bir adet hidroelektrik ve iki adet güneş santralimiz de var. Toplam kurulu gücümüz ise 500 MW civarında. Yatırımı devam eden Çanakkale ve Kırklareli'nde iki ayrı projede toplam 210 MW'ımız daha var. Yatırım tutarı için 210 milyon Euro diyebiliriz. Önümüzdeki dönemde yatırımlarımız sağlıklı bir şekilde bitirmeyi ve devreye almayı planlıyoruz.
Portföyümüzde daha 10 adet yaklaşık 400 MW'a kadar çıkan RES projemiz var. Bunların yatırımı için doğru zamanı bekliyoruz. Bunların dışında her zaman yenilenebilir tarafta ilgi duyduğumuz güneş var. Fırsatları biz de değerlendireceğiz. Portföyümüz tamamen yenilenebilir enerjiden oluşuyor.
Biz yenilenebilir enerji yatırımcıları olarak, bu dünya ve ülkemiz için bir şeyler yaptığımıza inanan yatırımcılarız. İşin ekonomik boyutunun çok ötesinde bir fayda getirdiğine inandığımız yatırımlar yapıyoruz. Ancak bunu topluma yeterince anlatamıyoruz demek ki, diye düşünüyorum.
Çünkü tepkiler aldığımız oluyor. Bütün bunların yanında son aylarda bir de pandemi eklendi. Buna karşın şirket olarak yatırımlarımızı bu yıl içinde bitireceğiz. Bir süreliğine de olsa 210 MW'ı devreye sokunca, en büyük rüzgar üreticisi haline geleceğiz.
BURAK KUYAN / DOĞAN ENERJİ CEO'SU "SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK BOYUTU DAHA ÖNEMLİ"
Türkiye'de YEKDEM sistemine tabi olan yaklaşık 30 bin MW'a yakın bir kurulu güçten söz ediyoruz. Bu rakam 2005 yılında 100 MW'lardaydı. Özel sektör tarafından yapılmış birkaç baraj vardı. Yaklaşık 15 yılda her yıl bin - 2 bin MW'lık yenilenebilir enerji kapasitesini sisteme sokmuş durumdayız.
Bunu dünya üzerinde başarabilen ülke sayısı çok azdır. Ciddi bir başarı söz konusu. Burada hem mekanizmaları hem de yatırımcıları tebrik etmek gerekir. Yenilenebilir enerjinin ekonomik bir boyutu var. Bizim içinse sürdürülebilirlik boyutu daha önemli.
YOL HARİTASI ŞART
Bundan sonrası için yeni bir düzene, yapıya ihtiyacımız var. Bunu doğru bir şeklide kurgulamamız gerekiyor. Bir projenin sıfırdan ortaya çıkması 4-5 yılı buluyor. Bu süre zarfında bürokratik uygulamalar çok değişiyor. Yeni gelen ek yönetmelik gibi konular, yatırımcıları zorluyor, ilgili kurumların koordine bir şekilde mevzuatsal düzenlemeleri yapıp, yatırımcıya 'Sizin yolunuz budur, bunu izlediğiniz takdirde iki yıl içinde santraliniz hazır hale gelir' demesi gerekiyor. Tüm sektör paydaşlarının yol haritasını birlikte belirlemesi şart.
Paydaşların kombine edilmesi lazım sektörde. Bu sektörün yol haritasını hızlıca belirlememiz gerekiyor. Devletin müdahalesi ne kadar fazla olursa yatırım tarafında o kadar sorun çıkacaktır. Başta sektörün izinler tarafı zorlayıcı. Özellikle bu konuya düzen getirilmesini bekliyoruz.
YENİ MEKANİZMALAR KURGULANMALI
Hepimizin üzerinde çalıştığı bir Mini YEKA ihalesi vardı. Orada 300 TL gibi bir taban fiyat açıklandı. Bunun açıklandığı dönemde dolar 5,94'tü, bugün ise 7,95'lerde seyrediyor. O günden itibaren yüzde 33'lük bir değer kaybı var. Her ne kadar bazı parçaları Türkiye'de üretseniz de yenilenebilir enerji santrallerinin ekipmanlarının büyük çoğunluğu yurtdışından geliyor. Üstelik Dolar/Euro girdisiyle alınıyor.
Bu nedenle finansman yapısını iyi kurgulamak çok önemli. TL kazanan, dolar borçlanan bir yapıyı artık kimse kaldıramaz. O yüzden yeni YEKDEM tarafında, yeni mekanizmaların mutlak suretle kurgulanması gerekiyor. Bu olursa, bugüne kadar 30 bin MW'lık bir hacim yaratan yatırımcılar, bir 30 bin MW için daha çaba harcar.
Sisteme müdahale olmaması gerekiyor. Bugün, YEKDEM'i olmayan enerji şirketlerinin çoğu finansal olarak zor durumdalar. Bu durum Türkiye'de sadece elektrik sektörünü tehdit etmiyor, aynı zamanda bankacılık
sektörünü de tehdit ediyor. Çünkü, bu şirketler bankalardan aldıkları kredileri ödemekte zorlanıyor.
ORGANİK VE İNORGANİK BÜYÜME
İki tane yaklaşık 630 MVV'lık hidroelektrik santralimiz ve çalışan 162 MW'lık RES'imiz var. Ayrıca 35 MW'lık GES'imiz bulunuyor. Şu anda hala inşası devam eden 62 MW'lık RES'imiz mevcut. Bu yıl 62 milyon Euro'luk bir yatırım gerçekleştirdiğimizi söyleyebiliriz. 2020 için hedefimiz mevcut yatırımlarımızı tamamlamak üzerine. Biz Doğan Holding olarak Doğan Enerji'yi kurduğumuzdan beri tek bir hedefimiz var, o da sürdürülebilirlik.
Şirket olarak hem organik hem de inorganik olmak üzere büyüme planlıyoruz. Satın alma tarafına da çalışıyoruz. Yeni YEKDEM'i, yeni ihaleleri bekliyoruz. Büyüme noktasında arzumuz, iştahımız yerinde. Pandemiden negatif yönde etkilenmedi yenilenebilir enerji sektörü. Biz de şirket olarak bir sıkıntı yaşamadık. Şantiyelerde COVID-19 riskini yönetmek için çaba harcadık, diyebilirim. Herhangi bir sağlık sorunuyla da karşılaşmadık.
SABAHATTİN ER / İLTEK ENERJİ GENEL MÜDÜRÜ "YEKDEM DEVAM ETMELİ"
Ülkemizde yenilenebilir enerji alanında 2005 yılında YEKDEM mekanizmasının hayata geçmesiyle rüzgar ile başlayıp güneş ile devam eden ciddi bir yatırım süreci yaşandı. YEKDEM'in sağladığı teminat yapısı finansmanı kolaylaştırdı. Buradaki 10 yıllık öngörülebilirlik, yatırımcıların daha cesur kararlar almasını sağladı.
Türkiye'nin bugün itibarıyla elektrik enerjisinde 93 bin MW kurulu gücü var.
2020 yılının ilk altı ayı itibariyle yenilenebilir kaynakların payı toplam kurulu gücün yüzde 50'sine ulaştı. Enerji Bakanı Fatih Dönmez, geçtiğimiz günlerde yerli ve yenilenebilir enerjinin payının yüzde 60'lara ulaştığını açıkladı. Bizim bunu hızlı bir şekilde daha yüksek rakamlara taşımamız gerekiyor ki enerji arzımızın güvenliği noktasında endişemiz olmasın. Bunun da en önemli mekanizması YEKDEM. YEKDEM'in devam etmesi gerekiyor.
80 MİLYON EURO'LUK YATIRIM
İltek Enerji olarak 10 adet yenilenebilir enerji santralimiz var. Bunlardan iki tanesi hidroelektrik santrali. Biri Karadeniz Bölgesi'nde ve 63 MW'lık. Diğeri Gürcistan'da ve 100 MW kurulu güce sahip. Yurdun çeşitli yerlerinde de sekiz Rüzgar Enerjisi Santralimiz (RES) var. 385 MW'ı aktif olarak çalışıyor. İzmir'de kısmi olarak devreye aldığımız 30 MW'lık bir santralimiz daha var.
Sakarya'da da 50 MW'lık bir projemiz bulunuyor. Bir ay içinde devreye almış olacağız. Hepsi tamamlandığında rüzgar enerjisinde toplam 465 MW üretim kapasitesine ulaşmış olacağız. Bu yıl içinde ilave kapasite tahsisi ile 120 MW daha RES lisansı çıkardık. Birine 40 MW, diğerine ise 80 MW olmak üzere.
Bunların izin çalışmaları devam ediyor. Hibrit santraller konusunda da çalışmalarımızı yaptık. 125 MW civarında bir güneş kurulumumuz olacak. Önümüzde 250 MW civarında RES ve GES'ten oluşan bir yenilenebilir enerji yatırım portföyü var.
Pandemi sürecinde şantiyelerimizde işler devam etti. Bu yıl 80 MW'lık yatırım yaptık. Santrallerin kurulum maliyeti megavat başına yaklaşık 1 milyon Euro olarak hesaplanabilir. Bu durumda 2020 yılında 80 milyon Euro'luk yatırım gerçekleştirdik. Yenilenebilir enerjide kararlıyız. Bu alanda devam etmek istiyoruz.
YENİLENEBİLİR ENERJİ MERKEZİ OLABİLİRİZ
Türkiye'nin rüzgar enerjisi kurulu kapasitesi 8 bin MW'nin üzerinde. 2021'nin haziran ayında 10 bin MW'nin üzerine çıkacağı öngörülüyor. Türkiye'nin rüzgar enerjisi potansiyeli 48 bin MW olarak tahmin yapılıyor. Biz bu rakamın çok daha yukarılara çıkabileceğini düşünüyoruz. Almanya'nın yıllık güneşlenme süresi, Türkiye'den yüzde 30 daha az. Buna rağmen güneş enerjisinde yaklaşık 50 bin MW kurulu gücü var.
Oysa bizim potansiyelimiz çok daha fazla. Almanya yenilenebilir enerjiyi destekleme konusunda çok hassas. En son ilginç bir olay yaşandı. 2019 Eylül ayında Almanya'da rüzgar enerjisi kurulumunda dramatik bir düşüş yaşanınca ekonomi bakanlığı acil durum toplantısı yaparak konuya müdahale etti. Ülkede yaklaşık 62 bin MW rüzgar kurulu gücü var. Buna rağmen acil durum ilan ediyorlar.
SEKTÖRÜN HIZI KESİLMEMELİ
Öte yandan yenilenebilir enerji sektörünün olumlu etkilediği yan sanayiler var. Örneğin Türkiye'de sekiz kule yatırımcısı, üç türbin kanadı yatırımcısı var. Jeneratör üreticisi de var. Ayrıca taşıma, vinç, kurulum gibi işleri de yapan pek çok şirket var. Bunlar ihracata yönelik de çalışıyor.
Dolayısıyla yenilenebilir enerji dolaylı olarak onbinlerce insana istihdam sağlıyor. Bu noktada sektörün gelişme hızı yavaşlarsa yazık olur. Eğer bu alanda büyümemize devam edersek, bulunduğumuz bölgenin yenilenebilir enerji merkezi de olabiliriz.
ÇAĞRI POYRAZ / SEPAŞ ENERJİ CEO'SU "ENERJİ DANIŞMANI OLARAK KONUMLANIYORUZ"
Biz Türkiye'nin en büyük sanayi bölgelerinin birinde faaliyet gösteren elektrik tedarik şirketiyiz. Tabii, satışlarımız, müşteri ilişkilerimiz bu bölge ile sınırlı değil. Ancak müşteri tabanımızın büyük kısmı bu bölgede. Müşterilerimizi çok temel olarak gruplandırırsak, sanayi müşterileri, ticarethaneler ve mesken diyebiliriz. Yenilenebilir enerji çalışmalarımıza öncelikle olarak sanayi gruplarıyla başladık.
Müşteri gözünde kendimizi enerji tedarikçisi değil, enerji danışmanı olarak konumlandırıyoruz. Verdiğimiz danışmanlık temel olarak müşterimizin bizimle yapmasa bile doğru kontratı yapabilmesine olanak sağlayan hizmetler. Geçen yıl çok ciddi bir pilot çalışma ile başladık buna. Bu yıl ise ticari modellerle hızlandırıp devam ediyoruz. Enerji verimliliğine odaklanıyoruz.
KARBON AYAK İZİNİ DÜŞÜRMEYE TEŞVİK EDİYORUZ
Öte yandan doğası gereği müşterilerimizin karbon ayak izi yüksek. Onların karbon ayak izlerini dengeleyecek şekilde tüketimlerini yenilenebilir enerji kaynaklarından yapmaları üzerine çeşitli sertifikasyon prosesleri gerçekleştiriyoruz. Müşterilerimize lansmanı yeni yapılan yeşil tarifeden de sıkça söz ediyoruz.
Şirket olarak, temel elektrik tedarikinin yanı sıra ciddi anlamda bunu çevreleyen, katma değerli servislere odaklandık. Karbon sertifikası ticareti ve buradaki bilinci artırmak en önemli misyonlarımızdan bir tanesi. 2020 yılında yaklaşık 200 müşteriye 200 gigawatt saat karşılığı karbon sertifikası vermiş olacağız.
Bunun fatura büyüklüğü de 150 bin TL'lere geliyor. 2021 yılında bu sayıyı en az iki katına çıkarmayı hedefliyoruz. EPİAŞ tarafından kurulacak olan karbon piyasasıyla beraber, bilincin daha da artacağını düşünüyoruz. Böylece bizim elimiz de daha fazla kuvvetlenecek.
İHRACATÇILARA DESTEK
Geçtiğimiz aylarda AB'de 'sınırda karbon düzenlemesi' diye bir mekanizma getirildi. Bu da ihracatçı şirketlerin karbon emisyonlarına göre farklı ek maliyetlerle karşılaşmaları sonucunu doğurdu. Bu noktada ihracatçı şirketlere danışmanlık vereceğiz, bir farkındalık yaratacağız. Uluslararası ticarette rekabet dezavantajı yaşamamaları adına karbon sertifikalarını alıp karbon ayak izlerini düşürmelerini sağlayacağız.
Ticarethane ve mesken gibi daha küçük müşteri gruplarında ise düzenli olarak çağrı merkezimiz ve müşteri hizmetleri merkezlerimizde bu konuda bilgilendirme yapmaya devam edeceğiz. Öncelikle zorunlu bir emisyon değeri politikası lazım. Karbon salınımı konusunda da birtakım yasal düzenlemeler gerekiyor.
Öte yandan yeşil tarifede de çeşitlendirmeye gidilmeli. Farklı sosyal gruplar için çeşitlendirme yapılmalı. Ayrıca okullarda da çalışmalar yapılmalı. Bu konunun küçük yaşlardaki bireylere eğitim olarak verilmesi gerekiyor. Yeşil enerjinin öneminin müfredata dahil edilmesi ve çevre bilincinin oluşturulması lazım diye düşünüyoruz.
CARİ AÇIĞA ETKİSİ
Biz enerji ithalatçısı bir ülkeyiz. Ciddi bir dışa bağımlılığımız var. Bunun hem stratejik hem de ekonomik boyutu var. Çok konuşulan cari açığa olumsuz yönde katkı yapan unsurlardan bir tanesi. Bu açıdan da yerli kaynak olması nedeniyle yenilebilir enerji çok önemli. Çevresel etkilerinin yanı sıra dışa bağımlılığı ve bir anlamda dışarıya boşa harcanan kaynağı minimize etme açısından çok önemli; bizim de çok önemsediğimiz bir konu.