TCMB, bugünkü Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, politika faizinde en yüksek piyasa beklentisi paralelinde 100 baz puanlık indirime gitti. Geçen yılın temmuz ayından bu yana politika faizi üst üste sekiz toplantıda düşürülerek toplamda 1.525 baz puan aşağı çekildi. Politika faizi söz konusu dönemde yüzde 24'ten yüzde 8,75'e indirildi.
Ekonomistler, video konferans yöntemiyle AA muhabirinin TCMB'nin faiz kararına ve gelecek dönem para politikasına ilişkin sorularını cevapladı.
"MERKEZ BANKASI ŞU ANDA DAHA ÇOK EKONOMİK AKTİVİTEYE DESTEK VERMEK İSTİYOR"
AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, karar öncesi gerçekleştirilen anketlerde faiz indirimine ilişkin medyan beklentinin 50 baz puan, en yüksek beklentinin 100 baz puan olduğunu, böylece TCMB'nin faiz indiriminin beklentilerin üst sınırında gerçekleştiğini söyledi.
Kürese piyasalarda petrol fiyatlarının bir kademe daha gevşemesi ve son günlerde tahvil piyasasını etkileyen adımların atılmasının böyle bir indirimi düşündürdüğünü belirten Bürümcekçi, Merkez Bankası'nın "parasal duruş, ana eğilime dair göstergeler dikkate alınarak enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlenecektir" şeklindeki mesaj cümlesini tekrarladığını ve yıl sonu tahmini üzerindeki riskleri aşağı yönde gördüğünü vurguladığını ifade etti.
Bürümcekçi, bankanın enflasyon trendinde ve gelecek enflasyon beklentilerinde gözlenebilecek iyileşmeleri politika faizine yansıtmaya devam edeceği sinyalini verdiğini dile getirdi.
Bu ay sonunda yayınlanacak Enflasyon Raporu'nda önceki yıl sonu tahmini olan yüzde 8,2'nin aşağı yönde revize edilme olasılığının da arttığına işaret eden Bürümcekçi, şunları kaydetti:
"Merkez Bankası enflasyon tahminini aşağı revize edebileceği sinyalini verdi ve yeni indirimler için kapıyı açık bıraktı. Tabii indirimlerin ne boyutta olacağını bilemiyoruz. Reel faiz anlamında negatif bölgeye geçtik. Dünyada böyle koşullar olmasaydı Merkez Bankası negatif bölgeye geçebilir miydi? Bence zor. ABD Merkez Bankası'nın (Fed) ve diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının adımları bu işi kolaylaştırdı. Diğer gelişmekte olan ülkelerde de faiz indirimlerini görüyoruz. Piyasa bunu kaldırabilir gibi gözüküyor. Merkez Bankası şu anda daha çok ekonomik aktiviteye destek vermek istiyor. Bunu da kredi kanallarını açık tutarak yapıyor."
Haluk Bürümcekçi, gelecek dönemde enflasyondaki iyileşmeye göre 100 baz puanlık daha indiriminin olabileceğini ve bunun birkaç toplantıya yayılarak yapılabileceğini sözlerine ekledi.
"ÖNÜMÜZDEKİ TOPLANTIDA 100 BAZ İNDİRİM OLABİLİR"
Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı ve ekonomist Özlem Derici Şengül de beklediği gibi TCMB'nin 100 baz puanlık indirime gittiğini söyledi.
Merkez Bankasının önceliği sağlıklı nakit akışına ve ekonomik aktiviteye verdiğinin altını çizen Şengül, bankanın finansal istikrar söyleminden salgın öncesinde döviz kuru oynaklığının, şimdi ise şirketlerin sağlıklı nakit akışının anlaşıldığını ifade etti.
Şengül, gelecek dönemde Merkez Bankasının önceliğinin enflasyon, kur oynaklığı olmadığını, bunu da Açık Piyasa İşlemleri (APİ) ve tahvil alımları adımlarıyla gösterdiğini dile getirdi.
Spinn Danışmanlık olarak yıl sonu enflasyon beklentilerini çift haneden tek haneye revize ettiklerini belirten Şengül, "Merkez Bankasının hem faiz hem de piyasaya sürülen likidite olarak genişlemeci para politikasına tam gaz devam edeceğini düşünüyorum. Önümüzdeki dönemde sağlık açısından geriye dönüş görmezsek Merkez Bankasının mayıs toplantısında 100 baz puanlık bir indirim yapabileceğini düşünüyorum. Yılın ikinci yarısında ise faiz indiriminde daha ölçülü davranacağını ya da duracağını tahmin ediyorum. Çok ciddi likidite genişlemesi ile baş başayız. Sonrasında enflasyonla mücadele yeniden birinci öncelik haline gelecek. Tam gaz Merkez Bankası likidite koşullarını gevşetmeye devam edecek." ifadelerini kullandı.
Şengül, TCMB ile gelişmiş ülke merkez bankalarının attığı adımlara bakılınca ciddi benzerliklerin görüldüğünü, tek farkın diğer ülke merkez bankalarının özel sektör tahvil (ÖST) alımı yaptığını Merkez Bankasının ise ÖST alımı yapmadığını dile getirdi.
"BEKLE-GÖR POLİTİKASINA GEÇTİK"
Virtus Glocal Yönetici Ortağı İnanç Sözer ise Merkez Bankasının ilk defa bir enflasyon ya da büyüme kaygısından öte reel sektörün borçlanma maliyetleri nedeniyle faiz indirimine gittiğini söyledi.
Bu anlamda şu anki konjonktüre bağlı olarak yerinde alınmış bir karar olduğunu belirten Sözer, "Ancak bankanın burada almış olduğu bir risk var. Eğer virüs sonrasındaki finansal koşullardaki sıkılık ve genel anlamdaki buhran ortadan kalktığında bu aldığımız kararları enflasyona ve makroekonomik dengesizliklere yol açmayacak şekilde tekrar gereken adımları atabileceksek bugün Merkez Bankasının çok yararlı bir karar aldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Kaygıların biraz daha orta vadeye kaydığını düşünüyorum. Yılın ilk yarısı için TL varlıklar adına hem TCMB'nin hem kamu otoritesinin kendi içinde oldukça tutarlı ve birbiriyle uyumlu tedbirler aldığını düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Sözer, alınan tedbirlerle birlikte küresel salgın sonrasında Türkiye'nin bu dönemi en az hasarla atlatan ülkelerin başında geleceğini dile getirdi.
Gelecek dönem faiz politikasına ilişkin olarak Sözer, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Merkez Bankasının faiz indiriminde bu kararla birlikte son adımını attığını düşünüyorum. Bundan sonraki adımları faiz indirimleri yerine faiz dışı araçları gevşeterek ve daha fazla likidite enjekte ederek yapsak daha yararlı olur. Merkez Bankasının reeskont penceresiyle reel sektöre finansman imkanı söz konusu. Yüzde 8,75'lik politika faizi orta ve uzun vadede Türk ekonomisinin genel makroekonomik denklemini sağlama konusunda makul gibi duruyor. Uzunca bir süre 'bekle-gör' politikasına geçtiğimizi düşünüyorum. Diğer ülke merkez bankaları ile TCMB'nin attığı adımlarda benzerlik var. Hatta TCMB'nin daha proaktif davrandığını düşünüyorum. İkinci çeyrekte normal olarak bir daralma döneminden geçiyoruz. Nisan ayının ikinci yarısından itibaren gelen veriler sokağa çıkma kısıntısına rağmen ekonomik aktivitede bir toparlanmaya işaret ediyor. Yıl genelinde ekonomide bir daralma beklentisi içinde değilim. Genel konsensüs ekonomik daralmaya dönse de Türkiye, 2020'de nadir büyüyen ülkelerden biri olarak hem jeopolitik konumu hem de ilave adımlar atarak ekonomik dayanıklılığı göstererek pozitif tarafta yer alacaktır."
"FAİZDE DİP NOKTALAR OLABİLİR"
Econs Kurucu Ortağı Ferhat Yükseltürk, Merkez Bankasının piyasayı rahatlatma anlamında elinden gelen tüm imkanları seferber ettiğini söyledi. Bunun yan etkilerinin yaşandığını ifade eden Yükseltürk, gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de dolar/TL kurunun yukarı yönlü hareket ettiğini ve reel efektif döviz kurunun hızla aşağı doğru geldiğini belirtti.
TCMB'nin faiz kararının piyasayı rahatlatması açısından olumlu olduğunun altını çizen Yükseltürk, yabancı sermaye tarafında ise bir miktar olumsuz olduğunu dile getirdi.
Yükseltürk, sosyal sınırlamaların ortadan kalmasıyla ekonomide atılan adımların etkilerinin daha net görülebileceğini ifade ederek, "Şu anda piyasada krediler tarafında kamu bankaları dışında özel bankalarda hala istek göremiyoruz. Kamu bankaları bir şeyler yapmaya çalışıyor, onların imkanları sınırlı. Merkez Bankası ağırlıklı o tarafı desteklemeye çalışıyor." dedi.
Politika faizinin yüzde 8,75'e gelmesiyle birlikte son noktaya ulaşıldığını tahmin eden Yükseltürk, "Petroldeki düşüşle birlikte enflasyonda bir miktar aşağı düşüş olsa da kurdaki yükseliş enflasyondaki düşüşü bir miktar kısıtlıyor. Merkez Bankasının son adımı atarak daha çok 'bekle-gör' politikasına geçeceğini düşünüyorum. Reel faiz anlamında negatif taraftayız. TL'ye olan talep tasarruf sahipleri tarafından sanki biraz azalıyor. Eğer bu tarafta biraz daha zorlarsak, bir yerden sonra yabancı para ve altın talebi artabilir. Bu anlamda bu seviyeler dip noktalar olabilir."
Ekonomistler, video konferans yöntemiyle AA muhabirinin TCMB'nin faiz kararına ve gelecek dönem para politikasına ilişkin sorularını cevapladı.
"MERKEZ BANKASI ŞU ANDA DAHA ÇOK EKONOMİK AKTİVİTEYE DESTEK VERMEK İSTİYOR"
AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, karar öncesi gerçekleştirilen anketlerde faiz indirimine ilişkin medyan beklentinin 50 baz puan, en yüksek beklentinin 100 baz puan olduğunu, böylece TCMB'nin faiz indiriminin beklentilerin üst sınırında gerçekleştiğini söyledi.
Kürese piyasalarda petrol fiyatlarının bir kademe daha gevşemesi ve son günlerde tahvil piyasasını etkileyen adımların atılmasının böyle bir indirimi düşündürdüğünü belirten Bürümcekçi, Merkez Bankası'nın "parasal duruş, ana eğilime dair göstergeler dikkate alınarak enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlenecektir" şeklindeki mesaj cümlesini tekrarladığını ve yıl sonu tahmini üzerindeki riskleri aşağı yönde gördüğünü vurguladığını ifade etti.
Bürümcekçi, bankanın enflasyon trendinde ve gelecek enflasyon beklentilerinde gözlenebilecek iyileşmeleri politika faizine yansıtmaya devam edeceği sinyalini verdiğini dile getirdi.
Bu ay sonunda yayınlanacak Enflasyon Raporu'nda önceki yıl sonu tahmini olan yüzde 8,2'nin aşağı yönde revize edilme olasılığının da arttığına işaret eden Bürümcekçi, şunları kaydetti:
"Merkez Bankası enflasyon tahminini aşağı revize edebileceği sinyalini verdi ve yeni indirimler için kapıyı açık bıraktı. Tabii indirimlerin ne boyutta olacağını bilemiyoruz. Reel faiz anlamında negatif bölgeye geçtik. Dünyada böyle koşullar olmasaydı Merkez Bankası negatif bölgeye geçebilir miydi? Bence zor. ABD Merkez Bankası'nın (Fed) ve diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının adımları bu işi kolaylaştırdı. Diğer gelişmekte olan ülkelerde de faiz indirimlerini görüyoruz. Piyasa bunu kaldırabilir gibi gözüküyor. Merkez Bankası şu anda daha çok ekonomik aktiviteye destek vermek istiyor. Bunu da kredi kanallarını açık tutarak yapıyor."
Haluk Bürümcekçi, gelecek dönemde enflasyondaki iyileşmeye göre 100 baz puanlık daha indiriminin olabileceğini ve bunun birkaç toplantıya yayılarak yapılabileceğini sözlerine ekledi.
"ÖNÜMÜZDEKİ TOPLANTIDA 100 BAZ İNDİRİM OLABİLİR"
Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı ve ekonomist Özlem Derici Şengül de beklediği gibi TCMB'nin 100 baz puanlık indirime gittiğini söyledi.
Merkez Bankasının önceliği sağlıklı nakit akışına ve ekonomik aktiviteye verdiğinin altını çizen Şengül, bankanın finansal istikrar söyleminden salgın öncesinde döviz kuru oynaklığının, şimdi ise şirketlerin sağlıklı nakit akışının anlaşıldığını ifade etti.
Şengül, gelecek dönemde Merkez Bankasının önceliğinin enflasyon, kur oynaklığı olmadığını, bunu da Açık Piyasa İşlemleri (APİ) ve tahvil alımları adımlarıyla gösterdiğini dile getirdi.
Spinn Danışmanlık olarak yıl sonu enflasyon beklentilerini çift haneden tek haneye revize ettiklerini belirten Şengül, "Merkez Bankasının hem faiz hem de piyasaya sürülen likidite olarak genişlemeci para politikasına tam gaz devam edeceğini düşünüyorum. Önümüzdeki dönemde sağlık açısından geriye dönüş görmezsek Merkez Bankasının mayıs toplantısında 100 baz puanlık bir indirim yapabileceğini düşünüyorum. Yılın ikinci yarısında ise faiz indiriminde daha ölçülü davranacağını ya da duracağını tahmin ediyorum. Çok ciddi likidite genişlemesi ile baş başayız. Sonrasında enflasyonla mücadele yeniden birinci öncelik haline gelecek. Tam gaz Merkez Bankası likidite koşullarını gevşetmeye devam edecek." ifadelerini kullandı.
Şengül, TCMB ile gelişmiş ülke merkez bankalarının attığı adımlara bakılınca ciddi benzerliklerin görüldüğünü, tek farkın diğer ülke merkez bankalarının özel sektör tahvil (ÖST) alımı yaptığını Merkez Bankasının ise ÖST alımı yapmadığını dile getirdi.
"BEKLE-GÖR POLİTİKASINA GEÇTİK"
Virtus Glocal Yönetici Ortağı İnanç Sözer ise Merkez Bankasının ilk defa bir enflasyon ya da büyüme kaygısından öte reel sektörün borçlanma maliyetleri nedeniyle faiz indirimine gittiğini söyledi.
Bu anlamda şu anki konjonktüre bağlı olarak yerinde alınmış bir karar olduğunu belirten Sözer, "Ancak bankanın burada almış olduğu bir risk var. Eğer virüs sonrasındaki finansal koşullardaki sıkılık ve genel anlamdaki buhran ortadan kalktığında bu aldığımız kararları enflasyona ve makroekonomik dengesizliklere yol açmayacak şekilde tekrar gereken adımları atabileceksek bugün Merkez Bankasının çok yararlı bir karar aldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Kaygıların biraz daha orta vadeye kaydığını düşünüyorum. Yılın ilk yarısı için TL varlıklar adına hem TCMB'nin hem kamu otoritesinin kendi içinde oldukça tutarlı ve birbiriyle uyumlu tedbirler aldığını düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Sözer, alınan tedbirlerle birlikte küresel salgın sonrasında Türkiye'nin bu dönemi en az hasarla atlatan ülkelerin başında geleceğini dile getirdi.
Gelecek dönem faiz politikasına ilişkin olarak Sözer, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Merkez Bankasının faiz indiriminde bu kararla birlikte son adımını attığını düşünüyorum. Bundan sonraki adımları faiz indirimleri yerine faiz dışı araçları gevşeterek ve daha fazla likidite enjekte ederek yapsak daha yararlı olur. Merkez Bankasının reeskont penceresiyle reel sektöre finansman imkanı söz konusu. Yüzde 8,75'lik politika faizi orta ve uzun vadede Türk ekonomisinin genel makroekonomik denklemini sağlama konusunda makul gibi duruyor. Uzunca bir süre 'bekle-gör' politikasına geçtiğimizi düşünüyorum. Diğer ülke merkez bankaları ile TCMB'nin attığı adımlarda benzerlik var. Hatta TCMB'nin daha proaktif davrandığını düşünüyorum. İkinci çeyrekte normal olarak bir daralma döneminden geçiyoruz. Nisan ayının ikinci yarısından itibaren gelen veriler sokağa çıkma kısıntısına rağmen ekonomik aktivitede bir toparlanmaya işaret ediyor. Yıl genelinde ekonomide bir daralma beklentisi içinde değilim. Genel konsensüs ekonomik daralmaya dönse de Türkiye, 2020'de nadir büyüyen ülkelerden biri olarak hem jeopolitik konumu hem de ilave adımlar atarak ekonomik dayanıklılığı göstererek pozitif tarafta yer alacaktır."
"FAİZDE DİP NOKTALAR OLABİLİR"
Econs Kurucu Ortağı Ferhat Yükseltürk, Merkez Bankasının piyasayı rahatlatma anlamında elinden gelen tüm imkanları seferber ettiğini söyledi. Bunun yan etkilerinin yaşandığını ifade eden Yükseltürk, gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de dolar/TL kurunun yukarı yönlü hareket ettiğini ve reel efektif döviz kurunun hızla aşağı doğru geldiğini belirtti.
TCMB'nin faiz kararının piyasayı rahatlatması açısından olumlu olduğunun altını çizen Yükseltürk, yabancı sermaye tarafında ise bir miktar olumsuz olduğunu dile getirdi.
Yükseltürk, sosyal sınırlamaların ortadan kalmasıyla ekonomide atılan adımların etkilerinin daha net görülebileceğini ifade ederek, "Şu anda piyasada krediler tarafında kamu bankaları dışında özel bankalarda hala istek göremiyoruz. Kamu bankaları bir şeyler yapmaya çalışıyor, onların imkanları sınırlı. Merkez Bankası ağırlıklı o tarafı desteklemeye çalışıyor." dedi.
Politika faizinin yüzde 8,75'e gelmesiyle birlikte son noktaya ulaşıldığını tahmin eden Yükseltürk, "Petroldeki düşüşle birlikte enflasyonda bir miktar aşağı düşüş olsa da kurdaki yükseliş enflasyondaki düşüşü bir miktar kısıtlıyor. Merkez Bankasının son adımı atarak daha çok 'bekle-gör' politikasına geçeceğini düşünüyorum. Reel faiz anlamında negatif taraftayız. TL'ye olan talep tasarruf sahipleri tarafından sanki biraz azalıyor. Eğer bu tarafta biraz daha zorlarsak, bir yerden sonra yabancı para ve altın talebi artabilir. Bu anlamda bu seviyeler dip noktalar olabilir."